25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

“Türk Edebiyatı’nın ilk 11’i” derken bir sıralama yapmıyorum. Zaten bir romanla öykünün, şiirle inceleme kitabının karşılaştırılamayacağı bir gerçek. “İlk 11”, bir futbol takımının sahaya çıkan ilk on biri gibi; hepsi birbirinden değerli. T ürk edebiyatının çoksatarlarına baktığımızda geçen yıl gözlemlediğimiz “anlatıdan kaçış”ın derinleşerek sürdüğünü görüyoruz. Çok satanlar listelerine Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk’u (Doğan Kitap) hep önde. Livaneli’nin bir anlatı tadındaki anı kitabı Elis ile Yolculuk (Kara Karga Yay.) da haftalarca listelerdeydi. Yılın sürprizi, 1994 doğumlu genç yazar Miraç Çağrı Aktaş’ın Sen On Yedi Yaşımsın’ıydı (Olimpos Yay.). Wattpad fırtınası sürdü; Wattpad’in genç yazarları yine genç kız romansları ile listeleri zorladı. Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı (Yapı Kredi Yay.) yine listelerin gediklisiydi. 2018’de yetmiş yıllık 2017’de Türk edebiyatının ilk 11’i koruma süresi dolan Sabahattin Ali’siz yayınevi kalacak mı merak etmemek elde değil. Küçük Prens’in hemen her yayınevinden çıkması gibi bir durum Sabahattin Ali için de yaşanacak gibi. Bu yıl benzer bir durum Stefan Zweig’da yaşandı. Stefan Zweig basmayan yayınevi kalmadı. Zweig’ın özellikle Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Satranç, Olağanüstü Bir Gece (Türkiye İş Bankası Kültür Yay.) gibi novellaları hep listelerdeydi. George Orwell’in 1984 ve Hayvan Çiftliği (Can Yay.) de listelerde sürekli yer aldı. Selahattin Demirtaş’ın hapiste yazdığı öykülerin derlemesi Seher’in (Dipnot Yay.) çoksatanlar listesinde yer alması şaşırtmadı. ESKİNİN YENİ KUŞAKLA BULUŞMASI “Türk Edebiyatı’nın ilk 11’i” derken bir sıralama yapmıyorum. Zaten bir romanla öykünün, şiirle inceleme kitabının karşılaştırılamayacağı bir gerçek. “İlk 11” bir futbol takımının sahaya çıkan ilk on biri gibi; hepsi birbirinden değerli. 2017’de yayımlanan telif eserlerden seçtiğim ilk 11 şöyle; Sona Ermek, Selim İleri (Everest Yay.): Bu yıl edebiyatta ellinci yılını kutladığımız Selim İleri, seneyi iki eserle değerlendirdi. Ayşe Sarısayın’la birlikte hazırladığı O Aşk Dinmedi (Everest Yay.) uzun bir söyleşi gibi görünse de İleri’nin yazarlık yaşamını, eserlerini okuyup anlamak, çözümlemek isteyenler için bir kılavuz kitaptı. İsmi nedeniyle İleri’nin edebi yaşamını noktaladığı gibi yanlış bir izlenim yaratan Sona Ermek, bir roman ama bence O Aşk Dinmedi ile sıkı bağları olan bir hesaplaşma olarak da değerlendirilebilir. Yazarın kendisiyle, hayatıyla ve toplumla hesaplaşması, bir anlamda özeleştirisi. Lanet Şiirleri, Hilmi Yavuz (Yapı Kredi Yay.): Seksen bir yaşındaki usta şair beş yıllık aradan sonra “yeni hüzünler bulmalıyım / yeni acılar, tertemiz...” dizeleriyle, yeni kitabıyla geldi. Kitabın ön kapağındaki “herşey akşam serinliği... bitiyor!” dizesi ise doğal olarak acaba üstadın son kitabı mı sorusunu sorduracaktır. Son Duraktan Bir Önce, Cevat Çapan (Yapı Kredi Yay.): Yine manidâr adlı bir kitap. Hele şairi seksen dört yaşını kutlayan bir delikanlı ise. Çapan’ı ilk kitabının yayın tarihi itibariyle 1980’lerin şairi saydığımdan ondan daha birçok yeni kitap bekliyoruz. Sedat Simavi Edebiyat Ödüllü kitap duru, yalın ama derinlikli şiirleriyle Çapan’ın ustalık dönemi eserlerinden. Şiirin Coğrafyası, Doğan Hızlan (Yapı Kredi Yay.): Doğan Hızlan sekseninci yaşını bir dizi kitapla kutladı. “Tek Bildiğim Coğrafya” dediği Türk şiiri için de Şiirin Coğrafyası’nı yayımlattı. Kitapta çağdaş Türk şiirinin usta şairleri hakkın da uzun eleştirel incelemeler yer alıyor. Meteliksiz Âşıklar, Zaven Biberyan (Çev. Natali Bağdat, Aras Yay.): Bir İstanbul romanı. Adına uygun olarak ikisi de meteliksiz âşıkların var olduğu 1950’ler Türkiyesi’nde yaşananlara ayna oluyor. Biberyan toplumcu gerçekçi bir yazar ama kahramanlarının bireysel durumlarını, varoluşsal sorunlarını da ihmal etmiyor. Modern Ermeni romanının kurucu adlarından. Değerinin anlaşılması ancak ölümünden sonra olmuş. Zamanın İzinde, Ercan Kesal ve Enis Rıza (Ayrıntı Yay.): Ayrıntı Yayınları’nın 1000. kitabı. Son yüzyılın Türkiyesi’ni yansıtan fotoğrafları Enis Rıza seçmiş, Ercan Kesal da bu fotoğraflar üzerine denemeler yazmış. Tanıtımında dendiği gibi “sıradan insanların hayallerini toplumun aynasına yerleştirmişler”. “YAŞANDI MI O GÜNLER?” Sabahattin Ali’nin Yapıtlarını Sevme Sözlüğü, Atilla Birkiye (Siyah Kitap): Sabahattin Ali’nin eserleri çoksatanlar listelerinin gediklisi olsa da bu büyük ustanın yeterince incelendiğini söyleyemeyiz. Atilla Birkiye, otuz yılı aşkın bir emekle yaptığı araştırmalarının sonucunu sözlük biçiminde düzenlenmiş bu kitapla değerlendirdi. Her madde Sabahattin Ali’nin roman ve hikâyelerindeki kavram, tema, karakterler, karakterlerarası ilişkiler, olay örgüsü, çatışma ve karşıtlıklar gibi yazınsal ögelere değinen birer deneme. Don Kişot, Jale Parla (İletişim Yay.): Hocaların hocası Jale Parla 1971’den; kırk beş yıldan beri Cervantes’in başyapıtı Don Quijote’yi ders olarak okutmuş. Aynı zamanda her yıl başka açıdan bu başyapıtı tekrar tekrar okumuş. Bu okumaların doğurduğu sorular da bu kitabın oluşumunu sağlamış. Don Quijote’yi şimdiye dek okumamış bile olsanız Parla’nın anlatımındaki lezzet ve tartışmaya açtığı sorularla kitaptan keyif ve bilgi alıyorsunuz. Gölyazı, Enis Batur (Sel Yay.): Enis Batur, iyi bir şair olmasının yanında usta bir denemeci. Gölyazı’da, Bursa ve Apolyont’tan yola çıkarak tadına doyulmaz yakası açılmadık yepyeni bilgilerle donanmış, doğru bildiğimiz yanlışlara da dikkati çeken bir eser ortaya koyuyor. Göl Yazı’yı “bir antiroman” olarak tanımlamış Enis Batur. Deneme ağırlığının içindeki kurgusal ögeler de dikkati çekici. Ardıç Ağacının Altında, Selçuk Altun (Türkiye İş Bankası Kültür Yay.): Selçuk Altun’un ustalık dönemi eseri. Gerçek ve kurmaca yaşamöykülerinin karıştığı yapısıyla da ilginç olduğu kadar merak unsurunu hiç bırakmayan ve polisiyeye kayan konusu ve anlatımıyla da ilgi çekecek bir roman. Körburun, Hikmet Hükümenoğlu (Can Yay.): Körburun hayali bir ada ama İstanbul’un tüm adalarından özellikler içeren, çağrışımlar yapan bir yer. Hikmet Hükümenoğlu, Körburun’un yakın tarihini aktarırken aslında Türkiye’nin ve özellikle İstanbul’un yaşadığı değişimi de üç kuşaktan aşk öykülerinin eşliğinde anlatıyor. Neler kaybettiğimizi, ne durumda olduğumuzu düşündüren, “Yaşandı mı o günler?” dedirten bir roman. n 10 4 Ocak 2018 KITAP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear