05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

>> simleri, ilginç fotoğrafları ile okura seslenen bir yapıt. Oyun haritası ve çıkartmalar ise kitaptaki bilgileri oyuna dönüştürüyor. Çocuk dergilerinden ismini iyi bildiğimiz Saide Nur Dikmen, eğlenceli kitabı ile çocukları ilginç bir yolculuğa davet ediyor. Konaktakiler / Karin Karakaşlı / Günışığı Kitaplığı / 2016 / 144 s. / 9+ Karin Karakaşlı’nın yeni romanı Konaktakiler, sevimli bir mahallede yaşanan yer yer hüzün dolu, yer yer eğlenceli ama özünde “öteki” kavramına değinen, “ötekileştirdiğimiz” insanlarla duygudaşlık kurmamızı sağlayan ve farkındalık yaratabilecek bir hikâye. Gülperi küçük bir kızdır, akıllı, neşeli ve duyarlıdır. Anneannesi Nigâr Hanım ile çok sıcacık bir ilişkileri vardır. Nigâr Hanım torununa mahallenin eski halini anlatır, komşularını, ilk aşkını… Gülperi bayılır bu anılara. O da pek çok şey paylaşır anneannesiyle. İkilinin anlaşamadığı tek konu mahalledeki yıkık dökük konaktır. Nigâr Hanım çok sever aslında bu konağı, onun gençliğinden beri oradadır ve sanki yıkık dökük de olsa tarihin tanıklarından biridir. Konağın ilk sahibi Seniha Hanım öldükten sonra Vartuhi Hanım ve eşi kuyumcu Aram Bey satın almıştır konağı. Mahalleye yeni bir renk, sıcacık bir dostluk gelmiştir. Ne ki bu dostluk ve huzur, kötü politika ve kötü politikacıların kurbanı olur. Vartuhi Hanım ve eşi diğer Hıristiyan vatandaşlar gibi öteki oluverir birden, yerinden yurdundan edilir, uzaklaştırılır… Sonrası hoyrat günlerdir artık konak için. Yavaş yavaş çürür, sesi soluğu kesilir. Günden güne perili olduğuna ilişkin dedikodular başlar. Kimi gece yarısı solgun ışık gördüğünü söyler, kimi müzik sesi duyduğunu. Gülperi ve arkadaşları Çınar ile Poyraz ise hiç aldırmaz bunlara. Konak onlar için harika bir oyun alanıdır. Kendilerine “Üç Kat Tat Çetesi” diyen çocuklar giderek daha çok merak eder konağı ve bir gün olanlar olur. Yine oyun oynarken tamamen bir rastlantı sonucu, gizli bir kapı bulurlar ve bazı fısıltılar duyarlar. Meraklarını yenemeyen çocuklar konuşmaların geldiği karanlık odaya girince kendi yaşlarında dünyalar güzeli bir kızla burun buruna gelir. Kız ürkmüş, çekingen bir haldedir. Ta ki Tevfik Bey gelip her şeyi anlatana dek… Meğer konakta yaşayan birileri gerçekten varmış. Ama kimmiş bunlar, sizin bizim gibi canlılar mı yoksa hayaletler mi? Belki de “kayıp insanlar” hatta “kayıp ruhlardır”… Nereden gelmiş, burayı nasıl bulmuş, birbirlerine nasıl güvenmiş ama en önemlisi neden bu hale düşmüşler? Günümüzün en dokunaklı, en yürek burkan ve insanlık ayıbı olan ötekileştirme üzerine umut dolu bir roman Konaktakiler. Bizden bu kadar, birkaç soru geldi aklımıza, yanıtları Gülperi ve arkadaşlarından dinlemek en güzeli olsa gerek. Kim bilir, belki yeni sorular düşer usunuza, umut dolu yanıtlar bulursunuz. İyi okumalar! Hangisi Sihirli? / Çiğdem Gündeş / Resimleyen: Ümmühan Yılmaz / Altın Kitaplar / 2016 / 32 s. / 5+ Hani her masalın sonunda gökten düşen üç elma vardır. Hiç merak ettiniz mi nedir, nereden düşer, sonra ne olur bu elmalara? İşte merak etmiş, bu elmayı izlemiş yazar. “Gümmm” diye düşüşünün ardından, güzel bir köyün kıyısında, küçücük bir bahçede toprağa kavuşmasını, bir gece de serpilip fidana dönüşmesini, ardından renk renk elmalar vermesini anlatmış şiirsel bir dille. Önce “Dün yoktu, acaba nereden geldi?” diye meraklanmış bahçedeki fidanı görenler. Çocuklar, elmanın düşerken çıkardığı sesi duyduklarını, toprakla buluşurken doğaya saldığı kokusunu aldıklarını, ay ışığında parlayan kıpkırmızı rengini gördüklerini söyleseler de büyükler inanmaz onlara. “Gökten ancak masallarda düşer elmalar, o da dünyaya değil, masalın sonuna…” derler. Ancak fidan gözlerinin önünde büyümeye, dallarında kimi kırmızı, kimi sarı, kimi yeşil elmalar olgunlaşmaya bile başlamıştır. Ağacın sihirli olduğunu düşünürler sonunda, ancak nasıl bir sihirdir bu? Kimse bilemez. Acaba yiyen zengin olup büyük bir servete mi kavuşacak ya da yelkenlisinde binip uzak ülkelere mi gidecek? Yoksa yiyeni zehirleyip yüz yıllık uykuya mı yatıracak? Herkesin dileği farklıdır. Ağacın sihri hangisini gerçekleştirmeye yarayacak acaba? Gökten üç elma düşmüş; biri bu masalı dinleyene, biri dünyanın tüm çocuklarına, sonuncusu da ‘Gümmm’ diye… Yoksa siz de duydunuz mu sesi? Kokuyu? Renkleri? Çocuk Oyunları / İbram Erdem / Sonçağ Yayınları / 2016 / 82 s. / 9+ Kitapta üç çocuk oyunu bir senaryo yer alıyor. Ağır İşçi, Ormandaki Cumhuriyet Dede ile Torun oyunları, özellikle okullarında oyun arayan öğretmenler için hazırlanmış bir hazine. Bir Yaz Tatili başlıklı senaryo, çocuklara senaryo okumanın keyfini de yaşatacak. Örneğine sık rastlanmayan bu çalışma çocuk tiyatrosu adına bir kazanç. Amforanın Sırrı / Franjo Terhart / Resimleyen: Marei Schweitzer / Çeviren: Aylin Gergin / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 2016 / 144 s. / 912 Kitabın alt başlığı: “İpuçları Peşinde Şifreli Antik Roma Polisiyesi”. Antik Roma’da, Sezar zamanında geçen ve o zamanki kültürü yansıtan bu ilginç kitabı, özellikle tarihi romanlardan hoşlananlar çok sevecek. Titus ve Cornelia, iki kardeş. Babaları, arıcılıkla uğraşır. İki kardeşin dört kişilik arkadaş grubunda, babası senatör olan Publius ve şakacı Gaius da vardır. Gaius, Tiber nehri kıyısında bir amfora bulur. İçinde hazine gizlendiğini umarak amforayı kırarlar. Ancak hazine yerine, ilginç bir mektup çıkar amforadan. Kitapta resimler aracılığı ile okurların ipuçlarını izlemesi isteniyor. Kar Yağınca / Ayla Çınaroğlu / Resimleyen: Mustafa Delioğlu / Uçanbalık / 2016 / 34 s. / 5+ Mızmız Mırnav’ın serüvenleri Kar Yağınca adlı yedinci kitapla devam ediyor. Aniden bastıran kar yağışı nedeniyle öğretmenleri okulun tatil edildiğini söyleyince tüm mırnavlar sevinir. Ah bir de şu ödev olma saydı… Neyse ki ödev çok kolay üstelik keyiflidir. Eve dönerken kar yağışı iyice hızlanır. Mızmız Mırnav, ertesi sabah uyanınca ne görsün; her yer karla kaplı. Arkadaşları çoktan uyanmış, bahçeye çıkmış bile. Mızmız, mızmızlana mızmızlana kahvaltısını bitirir ve giyinmeye başlar. Ama o kadar kolay değildir ki bu iş. Mızmız Mırnav, Kar Yağınca, çocuk bakışını asla kaybetmemiş usta yazar Ayla Çınaroğlu’nun renkli ve neşeli kaleminden çıkan sevimli bir öykü. Bazı konularda yetişkinler çok şey bilip ve haklı olsa bile, bir kar manzarasının nasıl olacağını en iyi çocuklar bilir. Mustafa Delioğlu’nun harika çizimleri, kar yağışının eğlenceli, sihirli ve masalsı yüzünü yansıtıyor. Uyuyan Topaç / Liz Kessler / Resimleyen: Esin Bayhan / Can Çocuk / 2016 / 142 s. / 8+ Arda’nın annesine, Büyük Teyze’sinden kocaman ahşap bir ev miras kalır. Arda’nın annesinin çocukluğu o evde geçmiştir. Eski evi satmak yerine tamir edip yerleşmeye karar verince Arda’nın yaşamı altüst olur. Sevdiği arkadaşlarından, okulundan ve mahallesinden ayrılmaktan hiç hoşnut değildir. Üstelik şehirden kasabaya taşınmak da Arda’nın isteyeceği bir şey değildir, orada internet bağlantısı bile yoktur. Bilgisayarında oyun oynamadan nasıl vakit geçirecek? Arda ailesinin zoruyla geldiği kasabada kısa zamanda arkadaş bulur, ahşap ustası Sorgun Amca’yla tanışıp ondan projesi için yardım alır ve kitabın sonlarına doğru arkadaşlarıyla birlikte heyecanlı bir macera bile yaşar. Bazen kasabadaki yaşam, şehirdekinden çok daha renkli ve heyecanlı olabilir. Lütfen (Çocuklar İçin Görgü Kuralları) / Şenay Duru / Büyülü Fener / 2016 / 144 s. “Lütfen, Rica Ederim, Teşekkür Ederim, Özür Dilerim”. Çocukken öğrenilen, büyüyünce unutuluyor mu, yoksa bazı büyükler çocukluklarında hiç mi görgü kurallarıyla karşılaşmamış bilinmez ama çocuklar kadar yetişkinler de bu kitabı okusa keşke… Neden terbiyeli olmamız gerektiğiyle başlayıp birisiyle tanıştığımızda neler yapmamız, sofrada otururken ya da değişik ortamlarda nasıl davranmamız gerektiği kısa kısa ama eğlenceli bilgilerle aktarılıyor. Her bölümün sonunda konu ile ilgili test yer alıyor. Yanıtlar son sayfada. Nazik biri misiniz yoksa kaba mı, kendinizi sınayın bakalım ne çıkacak. Dünyanın En Talihli Vapuru / Gamze Sürcan / Resimleyen: Zeynep Dağgüden / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 2016 / 104 s. / 8+ Anne ve baba hem kaptan, hem kuş bilimcisi, nine Olimpiyatlara katılmış dünyaca ünlü bir jimnastikçi, dede dünya ve Olimpiyat yüzme şampiyonu… Ninenin evinin bir odası tıka basa kupa ve ma dalya ile dolu. Anne baba bir süreliğine çocuklarını dokuz yıldır görmediği ninesine bırakınca macera başlar. Denizkızı kuyruğu biriktiren, pamuk helvayla evin içinde bulut köşesi yapan, dünyanın her yerinden muz etiketleri biriktiren ninenin trambolinde zıpladığına da şaşırmamalı. Ya dedenin hayattayken göbek pamuklarını biriktirerek yaptığı koleksiyona ne demeli? Çocukları eğlenceli bir okuma bekliyor. Kırmızı Ringa / Gonzalo Moure / Resimleyen: Alicia Varela / Çeviren: Bülent Kale / Sarıgaga Yayınları / 2016 / 40 s. / 8+ Kırmızı Ringa, “yazısız” bir kitap… Ama anlattığı öyle çok hikâye var ki. Kalabalık, renkli bir parkta geçiyor tüm hikâyeler; futbol oynayan çocuklar, spor yapan genç, yaşlı insanlar, kitap okuyanlar, bir kedi, bir köpek, flüt çalan bir sanatçı, yerde yatan ve biraz hasta ya da yorgun olduğu anlaşılan bir kadın, bastonu ve gözlüğüyle dolaşan bir kör, örgü ören bir kadın, kuşlar kelebekler ve kırmızı bir Ringa balığı… Her sayfada aynı kişiler aynı kurgu var gibi geliyor önce ama biraz dikkatle bakınca birbirinden farklı pek çok hikâyenin akıp gittiği, kiminin birbirine değdiği ya da çok farklı olduğu anlaşılıyor. Okura düş kurma, kendi öyküsünü yaratma olanağı veren kitabın sonunda birkaç kısa öykü örneği verilmiş. Sizce bu öyküler sizin gördüğünüz öyküler mi? En iyisi bu güzel parkta birkaç tur atıp çevreyi gözlemlemek ve ardından yeni öyküler belki de masallar düşlemek. İyi okumalar! Benim Kırmızı Arabam / Yazan ve Resimleyen: Peter Schössow / Çeviren: Şengül Turan / ABM / 2016 / 40 s. / 4+ Dedesi pas içinde pedallı, küçük bir araba verir çocuğa. Bu araba neyle çalışacak diye sorarsanız “Terle!” diye yanıt verir dede. Onu tekrar çalışır hale getirmek için çocuğun yapması gereken çok iş vardır. Bütün parçaları birbirinden ayırıp çekiçler, zımparalar, macun çeker ve kırmızıya boyar. İçini döşer, zımbalar, bir de yeni ön cam taktırır. Artık yola çıkmaya hazırdır. Ama o da ne? Dedesi buna izin vermez, arabayı kullanmak için trafik eğitimi alması gerektiğini hatırlatır. Böylece küçük okurlarıyla birlikte trafik kurallarını da öğrenir çocuk. İşte şimdi her şey tamam. Tek başına yola çıkabilecek. Yoo, biri “Ben de!” diyor. Küçük kardeş bu. Maceranın onları beklemekte olduğundan habersiz, iki kardeş birlikte yola koyulur. Bir kovan dolusu arı, yokuş, uçurum, karanlık bir tünel, gizemli bir orman ve dere… Pedal çevirerek yola çıkan iki kardeş, arabayı iterek eve dönmek zorunda kalır. Vazgeçmek mi? Asla! Bir sonraki gün yeni bir yol seçecekler. Kitabın son üç sayfası okurlara trafik konusunda temel bilgi vermeye ayrılmış. n KItap 1730 Mart 2017
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear