Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KItap Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Kitap Gölgesi Kuş Olsam Evime Uçsam Vatansız kalmanın nasıl bir duygu olduğunu anımsatan “Kuş Olsam Evime Uçsam”; çaresizliğe, yenilgiye, şaşkınlığa ve sınır kapıları ardındaki bilinmezliğe dem vurarak savaşın gölgesinde yaşayan nice çocuğun sesi oluyor. MAVİSEL YENER maviselyener@yandex.com S avaşın gölgesinde yaşayan çocukların sesini duymaya hazır mıyız? “Vızzzzz… Kurşun sesini böyle duyarsın bazen. Arılar gibi kulağının yanından geçip gider.” 2015 TUDEM Edebiyat Birincilik Ödülü alan Kuş Olsam Evime Uçsam’ın giriş tümcesi böyle. Bu çarpıcı ilk sesleniş, temele koyulan ilk taşlar gibi, sonrasının atmosferine dair pek çok ayrıntıyı da gizliyor içinde. Okuru bekleyenlerin ipucunu vererek kitabın kapısını açıyor. İyi kurulmuş başlangıç cümleleri, yazarla ilgili işaretler de barındırıyor. Dünyanın ve ülkemizin yakından tanık olduğu her konu, elbette çocuk edebiyatı alanında yazılmış yapıtlara da yansıyor. “Savaş, sığınmacılık, çocuk” sözcüklerini bir arada anmak hoşumuza gitmese de ne yazık ki gündemden düşmüyor. Bunun çocuk edebiyatına yansıması da beklenen sonuç. Dünyanın ve Türkiye’nin gündeminde olan göçmenlik, mültecilik gibi zor bir konuyu çocuk okuru incitmeden işleyen çocuk ve gençlik kitaplarından bazılarına Kitap Gölgesi’nde büyüteç tutmuştum. Bunlar arasında, Müge İplikçi’den Kömür Karası Çocuk (Günışığı Kitaplığı), Shaun Tan’dan Uzak (Desen), Şule Tankut Jobert’den Okul Çok da Sıkıcı Değilmiş (Kelime Yayınları), Frank Cottrell Boyce’dan Benim Adım Hiç Kimse (TUDEM), Gülsevin Kıral’dan Umut Sokağı Çocukları (Günışığı Kitaplığı), Muhammed Rıza Serşar’dan Küçük Göçmen (Demavend Yayınları), Çiğdem Sezer’den Juju Beni Unutma (Bilgi Yayınevi), Tarık ve Beyaz Karga (Sarı Gaga), Çabuksığınlar (YKY) vardı. Kuş Olsam Evime Uçsam’ı da bu listeye ekleyelim. SAVAŞTAN KAÇAN AĞAÇ Ufacık umut tohumlarını ceplerine sığdırarak Halep’ten Hatay’a kaçan yüz binlerce mülteciden biri olan Beşir ile tanışıyoruz kitapta. Savaşa çocuğun gözünden, onun duygularıyla bakmak, yok edilmeye çalışılanları tüm çıplaklığı ile algılamak anlamına geliyor. Mülteci bir çocuğu yalnızlaştıranın ne olduğunu görüyoruz romanda. Toplumsal sorunların bireydeki yansımasını görerek bütün resmi daha iyi kavrayabileceğimizi ayrımsıyoruz. “O anda patlama sesi duyuldu. Gök gürlemesi gibi oldu. Uzaktan geldi ses. Halebi ile yere yattık. Kollarımızla başımızı sakladık. Kalbim yerinden çıkmak istiyor, hızla atıyor. Korkunca öyle olur. Bacaklarım da titriyor. Off, kollarım uyuştu. Füze düşebilir buraya” (s. 54). Bambaşka bir ülkede, daha önce hiç bulunmadıkları bir yerde, binlerce insanla aynı kaderi paylaşmak zorunda kalan Beşir ve ailesi yeniden yaşama tutunmayı öğreniyor. Üstelik savaştan sadece onlar kaçmıyor! Bir de ağaç var onlarla birlikte. Beşir’in “Toprak biraz ülke kokar” diyerek cebine attığı bir avuç toprağın içinde minicik bir tohum var. Savaşta, diğerleri gibi yok olup gideceğini bilen bir ıhlamur ağacının tohumu o. Bir de adı var: Tartus. Beşir sayesinde Tartus da savaştan kaçıyor. Halep’te gövdesine füzeler düşüp yanan ağaçlar gibi olmak istemiyor. Suriye ile Türkiye’nin toprağını birbirine karıştırıp tohumun filizlenmesini bekleyen Beşir’in hayalleri gerçekleşecek mi bakalım. Güzin Öztürk, savaşın yalnız insan lara değil, bütün canlılara verdiği zararı duyumsatıyor. Romanda yerini alan, Beşir’in kedisi ile kişileştirilmiş ıhlamur ağacının varlığı, bakılanı görünür kılan bir sanat anlayışının ürünü. Beşir, kâğıttan turna kuşlarının gökyüzünde süzüldüğü düşlerinde, Sadako Sasaki’yle karşılaşarak savaşı ve savaşın yaşattığı acıları hiç unutmayacağına söz veriyor. Romanda zaman zaman Beşir’in rüyalarına da konuk oluyoruz. Hayallerinde kuş olup Halep’e uçan Beşir, kurduğu yeni dostluklarla her gün umuda yürüyor. BİR İLK ROMAN Kuş Olsam Evime Uçsam, Güzin Öztürk’ün ilk romanı. 2015 TUDEM Edebiyat Roman Yarışması Birincilik Ödülü’ne değer görülen bu etkileyici yapıt, savaşlardan zarar gören tüm çocuklara adanmış bir barış güzellemesi. Yunus Nadi Karikatür Ödüllü Hicabi Demirci’nin göz alıcı çizimleriyle renklenen Kuş Olsam Evime Uçsam, ülkesinde yaşanan iç savaş yüzünden evsiz yurtsuz kalan küçük bir çocuğun hayallerini, umutlarını yansıtıyor. Beşir’in, kulakları duymayan, konuşamayan Zehra ile kurduğu iletişim, ilk gençlik heyecanları, Hatay’dan İzmir’e uzanan yolculuk ve nicesi kurguda yerini bulmuş. Türkiye’de ötekileştirilmenin ne anlama geldiğini Beşir’in dilinden okumak çok çarpıcı: “Yüzümüzden anlaşılır Suriyeli olduğumuz. Yaklaşmaz kimse bize. Türk çocuklarla oynamaya başlarız bazen. Anneleri gelir hemen, ellerinden tutar götürürler” (s. 115). Vatansız kalmanın nasıl bir duygu olduğunu anımsatan bu sarsıcı roman, çaresizliğe, yenilgiye, şaşkınlığa ve sınır kapıları ardındaki bilinmezliğe dem vurarak savaşın gölgesinde yaşayan nice çocuğun sesi oluyor. n Kuş Olsam Evime Uçsam / Güzin Öztürk / Resimleyen: Hicabi Demirci / TUDEM Yayınları/ 120 s. / 2016 / 10+ KItap KİTAPÇI Hazırlayanlar: AYTÜL Akal, ÇİĞDEM Gündeş, MAVİSEL Yener Sevgi Masalı / Samed Behrengi / Resimleyen: Büşra Çakmak / Çeviren: Elham Nikoosokhan Sedghi / FOM Kitap/ 2016 / 48 s. / 79 Küçük Mor Balık, Bir Şeftali Bin Şeftali gibi ülkemizde de tanınan kitapların yazarı İranlı Behrengi’den bir öykü daha. Zengin ve kibirli padişah kızıyla onun hizmetinde olan yoksul ama yüreği sevgi dolu Koç Ali’nin masalı bu. Padişah kızı öylesine kibirlidir ki kimseyle konuşmaz, kimseyi kendine layık bulmaz, uzak ülkelerden gelen şehzadeleri, “Ben kendimden başka kimseyi sevmiyorum” diyerek reddedermiş. Bir gün karşısına konuşan Güvercin çıkmış. Güvercinin gerçek kılığını merak eden kız, karşılığında uykusunu vermeye razı olmuş. Güvercin uçup gitmiş, kızın uykusunu da alıp götürmüş. Haftalar geçmiş. Uykusuzluktan hastalanmış, yataklara düşmüş prenses. Sonunda yaşlı bir hekim, onu iyileştirebileceğini söylemiş. Nasıl mı? Sevgi Masalı ile. Kim biliyorsa gelsin, prensese anlatsın. Bilmeyenler, bu kitabı alsın ve evlerinde uykusu kaçmış çocuklara okusun. Kayakçı Tavşan / Yazan ve Resimleyen: Claudia Rueda / Çeviren: Oğuzhan Aydın / Redhouse Kidz / 2016 / 56 s. / 36 “Kim var orada?” Aaa, sevimli bir tavşan! “Bugün biraz kayacağım, bana eşlik etmek ister misin?” diye soruyor. Kar yoksa kitabı salla, kar yağsın. Tepeden aşağıya kaymak için kitabı sağa eğmek gerekebilir. Amanın çok oldu, hemen düzelt, yoksa tavşan düşecek. Düştü işte! Şimdi de kitabı baş aşağı çevirmek gerek. Peki ya kayarken önüne çukur çıkarsa ne yapacağız? Okurunu da içine katan ve kitabı enine boyuna, evirip çevirerek okutan sevimli, eğlenceli bir öykü. n 20 12 Ocak 2017 KItap