Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                ‘Yaşamamız rastlantı, ölmemiz kesin’  Erich Kästner, “Bok Yoluna Gitmek”te ekonomik buhranın siyasi istikrarsızlık ve ahlaki çöküşle birlikte nasıl bir felakete neden olup faşizmin yolunu açtığını günlük yaşamdan örneklerle anlatıyor.  Y akılarak yok edilmeye çalışılmış bir kitap... “Çöküş ve ahlaki çürümeye karşı, devlet ve ailede namus ve disiplin için; Heinrich Mann, Ernst Glaeser ve Erich Kästner´in yazdıklarını ateşe veriyorum” sözleriyle 10 Mayıs 1933’te Berlin Opera Meydanı’nda yakılmış. KİTABIN İSİM DEĞİŞİKLİĞİ Erich Kästner, çocuk romanları klasikleşmiş, halen tüm dünyada ve Türkiye’de on binlerce okura ulaşan bir yazar. 1899’da Dresden’de doğmuş. Birinci Dünya Savaşı sırasında kalp hastası olarak tamamladığı askerliğinin ardından Leipzig Üniversitesi’nde Alman dili ve edebiyatı, tarih, felsefe ve tiyatro tarihi okumuş. Gazetecilik, tiyatro eleştirmenliği, senaristlik yapmış. 1928’de yazdığı “Herz auf Taille” isimli şiir kitabı ve 1929’da yayımlanan “Emil und die Detektive” isimli çocuk kitabı dünyaca meşhur olmasını sağlamış. “Bok Yoluna Gitmek” (Der Gang vor die Hunde) başyapıtı sayılıyor. Roman 1931’de “Fabian. Bir Ahlakçının Hikâyesi” adıyla basılmış. Çünkü adından başlayarak yayıncısının kitap hakkında birçok çekincesi varmış. Kitabı “apaçık erotik ve aşırı sert” bulmuş. İçeriğinde erotik bulunan ve siyasi açıdan sorun yaratacak bölümler çıkartılmış. Bu redaksiyon işleminin “sansür” olduğu düşünülüyor. Ben bunun yanlış bir tanımlama olduğu kanısındayım. Çünkü yazarının onayı ile yapılan bir işlem. “Otosansür” diye nitelendirilebilir. Sansürden söz edilebilmesi için yayından önce devlet ya da başka bir otorite tarafından denetimden geçirilmesi ve o denetim sonucunda isminin değişip bazı bölümlerinin çıkartılması gerek. Yayıncı yaklaşan faşizm tehlikesinin farkında, kitap olduğu gibi yayımlanırsa yasaklama, yargılanma, hapis, yayınevinin kapatılması gibi bir dizi bela başlarına gelebilir. O nedenle yazarın onayı ile kitabın adını değiştiriyor, bazı bölümlerini çıkartıyor editör ama sonuç değişmiyor. İki yıl kadar sonra kitap törenle yakılıyor. Kästner’i Gestapo sorguluyor. Tutuklanıp toplama  kamplarında kaybolmaması şanslı  baskılarda kitabın adı aynı kalmış ve  biri olduğunu gösteriyor. Yazmasının  Kästner küçük düzeltmeler yapmakla  yasaklanması ile süreç sonuçlanıyor.  yetinmiş. Kitabın ilk haline döndürül  Kitabın ilk yayıncısını “sansürcü” diye mesi ve orijinal adını alması ancak  eleştirenler bile eğer roman Kästner’in 2013’teki baskısı ile mümkün olmuş.  istediği gibi orijinal adıyla ve özgün hali  Kitabın sonunda yer alan “Editör  ile yayımlansaydı kitabın, yazarın ve  lük Notları” ve “Yayına Hazırlayanın  yayıncısının başına Sönsözü”, bir kitabın nasıl büyük bir  neler gelebileceğini emek ve dikkatle redakte edildiğinin  tahmin edemedikle ve o redaksiyon sırasında nasıl bir de  rini belirtiyor.  ğişim geçirdiğinin görülmesi açısından  Erich Kästner’in  önemli. Özellikle yayınevlerinde çalı  bu ad değiştirme  şanlara ve tabii yazarlara okumalarını  den ve çıkartılan  öneririm.  parçalardan çok şikâyetçi olmadığı  POLİTİK VE AHLAKİ ÇÖKÜŞ  anlaşılıyor. Savaş  “Bok Yoluna Gitmek” kadar sarsıcı  sonrası yapılan  olmasa da “Fabian. Bir Ahlakçının  Hikâyesi” ismi  de oldukça ma  nidar ve rahatsız  edici. Çünkü bir  kısım okur ve  eleştirmen, kita  bı “ahlaksız” bu  luyor. Bu durum  Nazi Rejimi’nin  çökmesinden,  Savaşın bitme  sinden sonra  da değişmemiş.  Kästner, bu  eleştirilere karşı  hemen her yeni  baskıya son  sözler eklemiş,  kendini savun  muş ve kitabının  adına uygun  olarak “ahlakçı”  olduğunu söy  lemiş. Bugün  baktığımızda  erotik bir yan  bulmadığımız  gibi pek fazla  sert olduğunu  da söyleyeme  yiz. Sanırım dö  nemin aşırı katı  ahlakçılığından  kaynaklanan  eleştiriler bunlar.  “Büyük kent  Erich Kästner, çocuk romanları klasikleşmiş, halen tüm dünyada lerin eski halini  ve Türkiye’de on binlerce okura ulaşan bir yazar.  anlatan bu  kitap, bir fotoğraf albümü değil, bir yergi. Kitap olanları tarif etmek yerine abartıyor. Ahlakçı, çağa ayna yerine dev aynası tutmayı tercih ediyor. Meşru bir sanat aracı olarak karikatür, elinden gelenin en aşırısı” diye savunuyor 1946’daki baskının sonsözünde kitabını Kästner. Güncel gelişmeleri anlatmak, yaklaşan tehlikeyi haber vermek ve insanları uyarmak amacıyla yazılmış, hemen basılmış bir kitap “Bok Yoluna Gitmek”. Adına uygun olarak insanlığın koşar adım gittiği karanlığı, Nazizmi ve bu durumu yaratan politik ve ahlaki çöküşü eleştiriyor. 1930’ların Berlin’i. Romanın kahramanı Jakop Fabian 32 yaşında, Alman Edebiyatı eğitimini tamamlamış, bir sigara fabrikasında reklam yazarı olarak çalışan genç bir adamdır. Bir pansiyonda kalmaktadır. Maaşı aldığı eğitime göre düşük olsa da pek fazla sıkıntı çekmeden yaşamaktadır. En yakın arkadaşı Stephan Labude varlıklı bir ailenin çocuğudur. Beş yıldır Lessing üzerine yazdığı doktorasını tamamlamaya çalışmaktadır. Fabian ve Labude günlerini kafelerde, barlarda ve kaberelerde geçirir, bohem çevrelerden kadınlarla arkadaşlık ederler. Fabian ve Labude’nin bu gezileri Almanya’nın 1930’daki ahlaki ve siyasi durumunu görmemizi sağlar. Toplum artan enflasyon ve siyasi istikrarsızlıkla değerlerini hızla yitirmektedir. “Büyük işsizlik, ekonomik buhranı takip eden ruhsal depresyon, tereddüt nedir bilmeyen parti faaliyetleri, kendini uyuşturma bağımlılığı, bunlar yaklaşan krizin fırtına öncesi işaretleriydi” diye anlatıyor durumu bir sonsözünde Kästner. Fabian, çok sevdiği annesinden uzak olduğu için kendini yalnız hisseden bir gençtir. Bu yalnızlığını bir aşk ile gidereceğini umar. Bir sanatçının atölyesinde tanıştığı genç artist adayı Cornelia Battenberg’e hemen tutulur. Cornelia’dan da aynı şekilde karşılık bulur. Birlikte yaşamaya başlarlar. Ama yaşam şartları bu mutluluğa izin vermeyecektir. Fabian işini kaybeder, Cornelia sinema kariyeri uğruna yaşlı bir yönetmenle yaşamaya başlar. Fabian durumu “Aşk ve meslek derslerinden çakmış insan adayıyım” diye açıklar. Ekonomik olarak ondan çok iyi durumda olsa da Labude’nin hali de pek farklı değildir. Aynı evde yaşasalar da anne babası ile bir bağı kalmamıştır. Bir başka şehirde yaşayan ve evlenmeyi kurduğu sevgilisinin kendisini aldattığını öğrenmiştir. Doktorasının reddedildiği haberi de gelince artık yaşamanın anlamı kalmaz. Erich Kästner, “Bok Yoluna Gitmek”te (Haziran 2016, Çev. Suzan Geridönmez, Sel Yay.) ekonomik buhranın siyasi istikrarsızlık ve ahlaki çöküşle birlikte nasıl bir felakete neden olup faşizmin yolunu açtığını günlük yaşamdan örneklerle anlatıyor. İnsanların yaklaşan felaketin farkına varmayıp hiçbir şey olmuyormuş gibi yaşamaları, kendilerini uyaranlara kızıp dışlamaları ancak işsizlik ya da tutuklanma gibi kendi başlarına gelen olaylarla biraz uyanmalarını ama hiçbir tepki göstermemelerini açık bir dille anlatıyor. Hem işlediği konu hem anlatımı ile okunması gereken iyi bir eser “Bok Yoluna Gitmek”. n  10 14 Temmuz 2016  KItap   
            
    
