25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ş Y iir Atlası CEVAT ÇAPAN Yusef KOMUNYAKAA/ Şiirler/ Çeviren: Nilüfer İLKAYA ‘Onlarca mevsim değiştirdi şehri’ usef Komunyakaa, 1947’de Louisiana’da doğdu. Neon Vernacular: New and Selected Poems adlı şiir kitabıyla 1994’te Pulitzer Ödülü’ne layık görüldü. Aynı yıl, Kingsley Tufts Şiir Ödülü’nü ve ayrıca Ruth Lilly Şiir Ödülü’nü aldı. 2007’de Louisiana Yazarlar Ödülü’ne layık görüldü. Halen New York Üniversitesi’nde ders veriyor. Ona doğru sesleniyorsun, rüzgâr alıp götürüyor sesini. Annesinin adını haykırıyorsun ve gözlerini kaldırıyor kızıl gökyüzüne. Az kalsın dokunacaktın aklından geçenlere, ulaşırken nehrin ötesine uzanan eline. İlmek asılı durur başının üzerinde, hissedebiliyorsun içinde büyüyor, çekerken kaldırmak için kendini, tırmanırken bir merdiveni havadan yapılmış, ayakların onun ayakkabılarında. BÖĞÜRTLENLER Ellerimi benzettiler tıpkı bir matbaacının Ya da bir hırsızınkine polis tutanağından evvel ve çektiler beni sabah vaktinin taze tatlılığına, öylesine gür Islak yer kıymetlenmiş düştükleri dikenden bir tacın arasında. Koklayabilsem de eski kireçkaplı Tarihi, on yaşımda yine de uzatırdım ellerimi ve böğürtlen taneleri düşüverirdi avuçlarıma. Bir elimdekileri yerken ve doldururken teneke kabı diğeriyle, Masalları yedim ve hayal ettim turtayı ve böğürtlen suyunu, neredeyse Gerekli affetmek kadar. Köpeğim Spot Mavi alakargaları ve çalı serçelerini gözlüyor. Bataklık kurbağaları Kapkara yerin içinde, gün ışığından saklanmışlar. Bir saat sonra, şehiriçi yol sınırında İki elimde parıldayan birer teneke tutuyorum, Dünyalar arasında arafta kalmış, bir dolar bir dolar diyerek. Büyük mavi araba terletti beni boncuk boncuk Kış camlardan dışarı süzüldü. Az daha eğilince oğlan çocuğunu gördüm ve kız çocuğunu benim yaşlarımda, geniş arka koltukta Sırıtan ve işte o zaman hatırladım parmaklarımın Yandığını dikenlerden dokunsan düşüverecek böğürtlenler arasında. n 1 3 3 0 1 3 A Ğ U S T O S 2 0 1 5 n S A Y F A 1 9 AFRİKALI MEZARLIĞI Kongo, Gine ve Angola diye geldiler, bir kalimbanın ritmiyle oynuyordu ayakları. Çalışmaya geldiler Arpaketen tarlalarında, çiftliklerde, taştabakada, biriketharçta, ahşap fıçılar yapmaya, kimi köleden hizmetçiyarı özgür adama geçti. Erkekdişi zıvanalar yaptılar – saplanmış New Amsterdam’daki yerlerine. Onlarca mevsim değiştirdi şehri. Felemenk’ten York’a ve düşayaklı ağır iş tokurdattı kemiklerini. Ashanti dansı yaptılar. Yaşadılar ve öldüler. Kefen bezine sarılı, sedir ve çam tabutlarda, Teslis Kilisesi sahiplendi onları dörtarşınlık kayan toprakta. Gelmeden vurguncular otçöp kapladı en kolay unutulmuş olanı, ve tabakhanelerin pisliği aktı oraya. Torunlaryeni gelenler mi yüklendiler kayatabaka gevşek taş döşemeyi dolum arazisine gelmeden inşaatçılar, gitarlarıarmonikaları öğle arasında ruhları kovarken? Az sonra, aşağı Manhattan’ın ayak sesleri kurumlandı tepelerinde, geriyeileriye eski yadsımalar ile yenigelenler arasında, büyük acılardan küçüğüne geçerek hep meşgul. Topukların tıkırtısı bir davulun gümbürtüsü uyandırıyor ölüleri. YANSIMALAR Gündüzün aynasında uzun siyahi bir adam görüyorsun. Altın sarısı kamıştan elleri titriyor, sonra görüyorsun sallanan ipi dalında ak meşe ağacının. Buraya kadarmış. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear