Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
herhalde. Sorunuzdan uzaklaştım! A Cappella’nın şiirlerinin çoğu sokak şiirleridir, kendi yazı masamdan çıkagelmediler. Bir de, 20072014 arası, yarı yarıya düzende yurt dışında yaşadım, bunun yansımaları göze çarpıyordur. Doğaya saygının çok önemli bir yeri var gibi geldi bana. Saygının ve bir tür karşılıksız sevginin diyelim. Canlılar âleminin ne yazık ki zayıf halkası insan, önüne çıkan her şeye hakim olma tasası uğruna yükleniyor. Yarı naif ekolojik kaygılarla söylemiyorum bunları, daha çok varoluşsal bir düzlemden bakarak homurdanıyorum! Şiirlerde ise açıktan açığa bir söyleşi damarı söz konusu, bitkiler ve hayvanlarla. “ENİS BATUR: LABİRENTİNİ ÖREN ŞAİR” SERGİSİ BİR AY İZLENİMDE Lirik şiirde imgenin payı mı büyük size göre, müziğin mi? Şiirin her türünde imgenin büyük payı var. İki şey arasındaki mesafeyi doğru kurmak kaydıyla. Bir de basmakalıbın tuzağına düşülmemeli tabii. Caillois, “kadını güle ilk benzeten şair, ikincisi ahmaktır” der bir yerde. Sese, ezgiye gelince, bana kalırsa asıl önde gelen sorun şair için, burada ölçüleri avucunun içine almak. A Cappella, adı üstünde, desteksiz ezgi arayışını kollayan şiirlerden oluşuyor. Buna, kitabı kateden ıslık çalışmaları dahil! Mart ayının sonunda, Bursa Nilüfer’de “Enis Batur: Labirentini Ören Şair” sergisi açılıyor, bir ay sürecek yanılmıyorsam. Ne oranda bir katkınız oldu serginin hazırlanışına? Nasıl duygular uyandırıyor sizde bu sergi? Geçen yıl başladık, Zeynep Terzioğlu ve Nejla Aslan Akgün’le bu konu üzerinde görüşmeye. Böylesine profesyonel, tutkulu bir ekiple çok az karşılaştım bugüne dek. Nâzım Hikmet Kültürevi’nin mekân özellikleri üstün. Ekibin deneyimi var: İlhan Berk, Abidin Dino, Nâzım Hikmet sergileri başta, uyumlu çalışmaya alışmışlar. Tematik bir sahneleme düzeni önerdim, kabul gördü, tasarımcı Ayşegül Özmen’le birlikte ekip kotardı sergiyi. İddialı görünecek ama, yurt dışında gezip gördüğüm yazar, şair odaklı sergilerden daha zengin bir iş çıktı ortaya. Gönlümün okşandığı tartışılmaz! Başka şehirlerde de açılsın, görülsün isterdim. Sergi vesilesiyle Bursa Nilüfer Belediyesi çok şık bir albümkitap da yayımladı, o da ayrı bir heyecan kaynağı. “HER SEFERİNDE METİNLERE DÖNMEK ZORUNLU” Bir taraftan selâmlanıyorsunuz, bir taraftan da selâmlıyorsunuz. Geçen yıl çıkardığınız Oktay Rifat’a Doğru kitabınızı düşünerek soruyorum: Bir zincirin halkaları mı? Şairden şaire elveriş mi? Evet, böyle diyebiliriz sanırım. Hepimizin borçları olur, olmuştur. Ben, yazılarımla kısmen borçlarımı ödemeye çalıştım zaman içinde. Geniş vakit ayırmak isteyen bir çalışma biçimi bu. Oktay Rifat’ın şiirini iyi tanıdığımı düşünüyordum, Selçuk Altun bu kitap için beni arkamdan ittiğinde zorlanmayacağım kanısındaydım. Şiir kitaplarını baştan uca yeniden okumak, bağlantıları gözden geçirmek aylarımı aldı. İlk C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I sayısı birkaç ay önce çıkan Aç Yazı şiir dergisi için de bir Dağlarca yazısı sözüm olmuştu. Küçücük bir okuma denemesi için dört ayımı ayırdım, birkaç yüz sayfayı dikkatle yeniden okudum. Bunları şundan söylüyorum: Genellikle “ne çok yazıyor” diye bakılıyor, pek az insan “ne çok okuması gerekiyor”u hesaba katmıyor! Her seferinde, metinlere dönmek zorunlu. “Zaten okumuştum, biliyor tanıyorum” diyerek düzgün, düzeyli bir yorum geliştiremezsiniz. “Hepimizin borçları olur, olmuştur. Ben, yazılarımla kısmen borçlarımı ödemeye çalıştım zaman içinde.” “EDEBİYAT ADAMI SONUÇTA BİR DON KİŞOT ÇEŞİTLEMESİDİR” Bu çalışmaların büyük bir maddî getirisi de olmuyor herhalde? Ah, o konuya hiç girmeyelim! Genellikle ya hiçbir karşılığı olmaz, ya da sembolik düzeydedir. Ama, edebiyat adamı sonuçta bir Don Kişot çeşitlemesidir, borçları soyut borçlar olduğuna göre, bunu ödeme yolunda somut karşılıklar beklemez. Bu durumun asıl bedelini, farkına varmaksızın toplum ödeyecektir. A Cappella’dan sonra bir yeni şiir kitabınız daha var sırada: “Yanık Dîvan”. Ne zaman okur önüne çıkacak? Şiir kitaplarım, bundan böyle, topluca Kırmızı Kedi’den çıkacak, geçen yıl el sıkıştık. Önce, yaza girmeden, DoğuBatı Dîvanı’nın ilk altı kitabı tek ciltte buluşacak. Yanık Dîvan’ı bir başına, belki güz aylarında yayımlamayı öngörüyoruz. Hangi düzyazı kitaplar gelecek bu yıl içinde? Sanat üzerine denemeler cildini Sel Yayınları hazırlıyor. Remzi’den Cinlerin İstanbul’u, Kırmızı’dan yeni içbükeyler kitabı, Kült’ten Odalar, Kırmızı Kedi’den bir “mikroroman” çıkacak. Kolay gelsin! Okurlarıma kolay gelsin! n gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr A Cappella / Enis Batur / Kırmızı Kedi Yayınevi / 154 s. Oktay Rifat’a Doğru / Enis Batur / Sel Yayıncılık/ 128 s. 1310 2 6 M A R T 2 0 1 5 n S A Y F A 1 5