05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

>> Kitabın ikinci bölümü için Ozan Bey’e bu fotoğraflardan birkaç tanesini kullanmak istediğimi söyledim. Konuşmamızdan kısa süre sonra bana gönderdiği CD’den çektiği ilk seri fotoğraflar ve metinleri çıkınca ayrı bir bölüm yapmaya karar verdim. “EĞLENCENİN KAYNAĞI, TUNA NEHRİ’NDEN GELEN BUZLAR” n Kitapta öznelerimiz, fotoğraflar ancak bir o kadar önemli isimden de yazılar, haberler var. Kitabın diğer önemli kahramanı da bu yazılar sanki. Ne dersiniz? Özellikle de Ahmet Rasim’in kaleminden çıkanlar... Fotoğraflarla yürütmek istediğiniz kompozisyonu o, kelimelere dökmüş gibi. n Evet, Ahmet Rasim dönemine tanıklık etmiş bir yazar. Gazete ve dergilere, yaşadığı yılların kişilerini, mekânlarını, olaylarını renkli diliyle not düşen bir şehir tarihçisi. Zaten 1929 ve 1954 yılı gazeteleri de kış şiddetini arttırınca bu eski yazıların kışla ilgili bölümlerini tekrar yayımlamış. Gazete ve dergi sayfalarında kalan çok sayıda unutulmuş yazısı var. n Biraz da bu efsanevi kışlardan bahsedelim. 1929 ve 1954 Kış ayları... n Şehrin hem çok üşüdüğü, trajik olaylar yaşadığı hem de çok eğlendiği unutulmaz anlara tanıklı ettiği günler. Eğlencenin kaynağı, Tuna Nehri’nden gelen buzlar. Bu büyük buz kütleleri birbirlerine yapışarak bazı bölgelerde deniz donmuş hissi verecek kadar büyük alanlar kaplamış. Özellikle 1954’te ‘şipşak’ fotoğrafçılar Şubat sonu ile Mart başı meslek hayatlarının en büyük kazancını elde etmiş. Buz kütlelerinin üzerinde fotoğraf çektirmek için kayıklarla bu suni adacıklara seferler düzenlenmiş ve bu arada kayıkçı esnafı da bu olaydan hayli nemalanmış. n Bir yandan felaket, bir yandan da müthiş bir güzellik getirmiş değil mi bu kışlar? Getirdiği felaketlere de geleceğiz ancak güzelliklerinden biraz daha bahsetsek... Fotoğraflara bakıyorum da ilginç sahneler var. Ayrıca, gazetelerin karikatürleri vs. Mizahı da beslemiş? n Dönemin gazete ve mizah dergileri, kış ve buzlarla ilgili yazılar ve karikatürler yayımlamış. Ayrıca bazı haberler de mizah yazarlarını kıskandıracak kadar komik ve eğlenceli. Gerçi bu haberler güldürmek için yapılmamış, biz bugün okuduğumuzda dönemin dili ve anlatım biçimine gülümsüyoruz. Kitapta bu haber, karikatür ve mizah yazılarına ait örnekler de bulunuyor. n Peki ya felaketleri? Tatavla’dan Kurtuluş’a geçiş hikâyesi mesela... n Ocak’ın son günlerinde Tatavla semtinde çıkan büyük yangın, kışın getirdiği zorluklarla beraber semtte bir trajediye de neden oluyor. Tamamen yanan çok sayıda konut nedeniyle semt halkı evsiz kalıyor. Hilaliahmer (Kızılay) ve Şehremaneti (Belediye) yardım etmeye çalışsa da bu tartışmaları önlemiyor. Özellikle İstanbul’daki Rum basınında eleştirel yazılar yayımlanınca Yunanistan’daki gazeteler de olayı bir çeşit milliyetçilik tartışmasına dönüştürüyor. Günlerce süren atışmalarda bazı Türk gazeteleri Tatavla’nın isminin değiştirilmesini öneriyor. Şehir Meclisi’nin aldığı karala da Nisan başlarında semtin adı ‘Kurtuluş’ oluyor. 1929’a ait gazetelerde konuyla ilgili tartışmaları incelerken koleksiyonumda bulunan bazı fotoğrafların bu yangına ait olduğunu tespit ettim. Bir bölümü gazetelerde yayımlanmıştı, bir bölümü ise sayfalarda yer bulamamıştı. Sanırım yangın ve sonrasına ait bu önemli fotoğraflar,1929’dan sonra ilk kez bir arada yayımlanıyor. “İSTANBUL MAHZUN VE MAHSURDU” n Toplumsal hayatı ve şehri nasıl etkilemiş bu kış şartları? “Mahzun ve Mahsur Şehir” başlığınız, açıklamaya yetiyor ama biraz daha üzerine gitsek... n Kış şartları ilk olarak günlerce süren yakacak sıkıntısı ve karaborsa haberlerine ve tartışmalarına neden olmuş. Ayrıca kış sadece İstanbul’a gelmemiş. Ama klişe bir laf vardır: “İstanbul’a kış gelmeden ülkeye kış gelmez,” diye. Bu söz o tarihler için de geçerli. Haberlerin çoğunluğu İstanbul’la ilgili. Ben mümkün olduğunca diğer şehirlerden de haberleri derlemeye çalıştım. Ayrıca Avrupa ve Amerika’da aynı tarihlerde zorlu kış koşulları yaşanıyor. Bu haberleri de metne eklemeyi uygun buldum. Ama sonuçta bu kitap, İstanbul’un tarihindeki en önemli iki kışı anlatıyor ve fotoğrafların büyük bölümü İstanbul’a ait. Fotoğraflardaki hüzün ve romantizm, şehrin yaşadığı sıkıntılar nedeniyle ilk bölümün başlığı Kitapta kendi arşivinden fotoğrafların kullanılma Mahzun ve Mahsur Şehir, o sına izin veren Ozan Sağdıç’ın, Boğaz’a buzların günkü gazetelerden birisinin geldiği gün çektirdiği fotoğraf (19 yaşında, 1954). de başlığı ‘İstanbul Mahzun ve Mahsur’du.1954 yılını anlatan bölümün başlığı ise ‘Tarih Tekerrürden İbarettir’. n Kitap bir İstanbul kitabı ama İstanbul’u İstanbul yapan da insan hikâyeleri. İnsan hikâyelerinin nasıl beslediğini düşünüyorsunuz kitabı? n Ben bu kitapta fotoğrafların hikâyelerini anlatmak istedim. Doğal olarak da bu, şehrin ve insanlarının hikâyelerini anlatmaya dönüştü. Örneğin Cumhuriyet gazetesinde 13 Şubat 1929’da bir illüstrasyonla beraber yayımlanan haberi, (Bir Beygir Elektiriklenerek Öldü) gördüğümde karlar içinde yatan atın fotoğrafının karşılığını da bulmuş oldum. Bu tek başına kullandığımızda hikâyesini bilemediğimiz yerde yatan ölmüş bir at ve onu çaresizce izleyen insanlardan ibaret. Hikâye fotoğrafı daha da güçlü kılıyor. Taksim Meydanı’nda üzerine düşen tramvay telleri nedeniyle ölen ‘sütçü beygiri’nin hikâyesini, gazetede yazıldığı gibi fotoğrafın açıklayıcı bilgisi olarak kitaba koydum. n Önemli bir çalışmaya imza attığınızı düşünüyorum. Kitabı eline alan herkese pek çok şey kalacaktır eminim ama merak ettiğim şu: Bu kitap size ne kattı? n Kitabın bana kattığı çok şey oldu. Konuyla ilgili ellerinde bilgi ve fotoğraf olan koleksiyonerlerin, araştırmacıların bilgilerini paylaştığına şahit olduğum için mutlu oldum. Yardımlaşma ve dayanışmanın devam ettiğini, uzun yıllar süren emeklerin karşılığının alındığını görmek, geleceğe olan inancımı arttırdı. Bu nedenle Yapı Kredi Yayınları çalışanlarına, kitap ve sergi aşamasındaki içten destekleri için çok teşekkür ederim. n Son olarak devam eden sergiden de bahsedelim mi? n Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen sergi, 10 Ocak Pazar gününe kadar devam ediyor. Sergide, kitaptaki fotoğraflar ve metinlerinden bir seçki sunuluyor. 9 Ocak Cumartesi günü de Caddebostan Kültür Merkezi’nde M. Sabri Koz’un moderatörlüğünde Ozan Sağdıç, Erol Üyepazarcı ve benim katılacağım bir söyleşi düzenlenecek. n İstanbul Kış Günlüğü 1929 ve 1954/ Cengiz Kahraman/ Yapı Kredi Yayınları/ 320 s. Şehrin hem çok üşüdüğü, trajik olaylar yaşadığı hem de çok eğlendiği unutulmaz anlara tanıklı ettiği günler. Eğlencenin kaynağı, Tuna Nehri’nden gelen buzlar. KItap 31 Aralık 2015 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear