25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Zeynep Oral’dan “Direniş ve Umut: Reha İsvan” Bir Milli Mücadele kahramanının kızı; başarılı ve kişilikli bir öğrenci, belediye başkanlığı yapmış Ahmet İsvan’ın eşi, ayakları üzerinde durmayı başarmış üç çocuğunun annesi, yurtiçinde ve yurtdışında ülkesini temsil etmiş bir meslek kadını ve Barış Derneği Davası’nın tek kadın sanığı… Metris’in en yürekli tutsağı… Direnişin ve umudun sesi… 2013’te yitirdiğimiz Cumhuriyet Reha İsvan. Müthiş mücadelesi, azmi, direnişi, Zeynep Oral’ın “Direniş ve Umut: Reha İsvan” kitabıyla okurlarla buluşuyor. Oral kitabını, hapisten çıkar çıkmaz Reha İsvan’ı soru bombardımanına tutarak “bu yaşananları herkes bilmeli, herkes öğrenmeli” tutkusu ve “yazmazsam ölürüm” inancıyla kaleme almış. Oral’la “Direniş ve Umut: Reha İsvan” kitabını ve günümüz izdüşümleri üzerine söyleştik. r Gamze AKDEMİR “Ben, evlatlarım, öğrencilerim, yurttaşlarım ölmesinler diye, savaşla, savaştan yana olanlarla savaşanlardanım! Bunu böyle bilesiniz.” Reha İsvan aha önce 1986’da “Bir Ses” adıyla yayınlanan kitabınız şimdi “Direniş ve Umut: Reha İsvan” adıyla çıktı. Neden yeniden? Sevgili Reha İsvan 2013 Mayısı’nda aramızdan ayrıldı. O andan itibaren sayısız okuyucu benden kitabımı ister oldu. Onu tanımış ya da tanımamış olanlar, onunla hapishaneyi, hücreleri, bütün o baskıları yaşamış olanlar, çocukları vd. Oysa 1980’lerde on baskı yapan kitap, çoktan tükenmişti. Benim elimde sadece bir adet kitap vardı ikincisi yoktu. Hiç kimseye yollayamadım... Reha Hanım aramızdan ayrılınca basında tek tük çıkan haberlerde bile sayısız yanlış vardı. Bu beni kahretti. Ona borcum var duygusunu yaşadım. Sonra biliyorsunuz mayıs sonunda Gezi protestoları başladı ve ülkenin her yanına yayıldı. İşte yine Taksim’e gittiğim bir gün Gezi Parkı’ndaki geçici kitaplıkta bir baktım kitap yığını arasında “Bir Ses” kitabım. Tam uzanıp alacaktım ki bir başkası uzanıp alıverdi. Kitabın ardından öyle bir bakmışım ki genç kadın anladı. İsterseniz siz alın, dedi. Beni tanımıyordu. Yok, sizde kalsın, bende evde bir tane var dedim... O kadın dönüp bana demez mi “ Reha İsvan hayatta olsaydı, şimdi burada bizimle Gezi Parkı’nda olurdu.” İşte zannediyorum, o söz üzerine kitabımın yeniden basılmasını istedim. Adının “Direniş ve Umut: Reha İsvan” olması, Metis Yayınları’nın önerisiydi. Ben de seve seve kabul ettim. Şimdi kitapçı raflarında olması beni mutlu ediyor. Duruşma öncesi ve sonrasında birbirimize dokunma, hatta sarılma ve konuşma olanağı bulurduk. Bir duruşmayı kaçırsam “Niye gelmedin?” diye sitem edenler bile olurdu. Zaten tek amacım, yazılarımla olsun, duruşmadaki varlığımla olsun hepsine “yalnız değilsiniz” duygusunu vermekti... Şimdilerde Ergenekon, KCK, Balyoz gibi mahkemeleri de izledim. İnanın o zamanki sıkıyönetim mahkemeleri, şimdiki özel yetkili mahkemelerden çok daha insaniydi. En azından sanıklar neyle suçlandıklarını bilirdi! Yine o dönemde büyük mahkemeler için spor salonlarını, duruşma salonlarına çevirmişlerdi. Hiç unutmam Barış Davası bir basketbol salonundaydı. Yerde çizgiler, pota bile yerli yerindeydi. Şimdikiler daha acımasız: Mahkeme salonunu getirip cezaevlerinin içine kurdular. Silivri rezilliğine bakın! Fotoğraf: Kaan SAĞANAK ‘Bir volkan parçasıydı’ savcılara hep biraz tepeden bakardı. Biraz değil, epeyce tepeden bakardı. Savunmasını yaparken yumuşak bir sesle başlar giderek sertleşir ve bir sanıktan çok, bir öğretmen tavrıyla ders vererek bitirirdi. Müthişti. O duruşmalarda gözlerimi ondan ayıramazdım. O zaman mı karar verdiniz kitabını yazmaya? Hayır hayır, o duruşmalar sırasında; arkadaşlarım, aileleri, sevenler, sevilenler işkencedeyken, baskı görürken, Reha İsvan’la ilgili kitap yazmayı falan düşünemezdim, düşünmüyordum... Özal’ın hükümeti kurmasından sonra, Evren hâlâ cumhurbaşkanıyken bir sürü “geri zekâlı” insan kusura bakmayın başka bir niteleme bulamıyorum 12 Eylül dönemi bitti zaafına kapıldı. Çevremde, işkenceyi, baskıyı, yasakları, adım adım ilerleyen gericiliği, irticayı yok sayan, “yokmuş gibi” yapan, bilse bile bilmezlikten gelen, sözünü etmeyen öyle çok insan vardı ki... Onlara anımsatmaya çalıştığımda, ya şaşarmış gibi yapar ya geç şimdi bunları diye küçümser ya da “ekonomik kalkınma”dan söz ederlerdi... “Bu yaşananları herkes bilmeli, herkes öğrenmeli” düşüncesi, tutkusuydu beni bu kitabı yazmaya iten. “Yazmazsam ölürüm” inancıyla... O nedenle Reha Hanım hapisten çıkar çıkmaz karşısına geçtim ve onu soru bombardımanına tuttum... Zaten ben bütün kitaplarımı o endişeyle yazdım: “Bunu herkes bilmeli” endişesiyle... “Kadın Olmak”tan tutun “Leyla GencerTutkunun Romanı”; “O Güzel İnsanlar”, “O Büyülü İnsanlar” sadece bu amaçla yazıldı. Herkes bilsin. Duymadım, görmedim, bilmiyordum demesin diye... D “SIKIYÖNETİM MAHKEMELERİ, ŞİMDİKİ ÖYM’LERDEN ÇOK DAHA İNSANİYDİ” Cumhuriyet Reha İsvan’ı nasıl bir ortamda ve süreçte tanıdınız? 12 Eylül faşist darbesi öncesi sadece İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın eşi olarak tanırdım. Kimi kadın sorunları toplantılarında karşılaştığımız olmuştu... Ama doğrusu hiç öyle bir dostluğumuz ya da düşünce alışverişi yapacak düzeyde bir sohbetimiz olmamıştı. Ben Reha Hanım’ı asıl Barış Derneği Davası sürecinde mahkemelerde tanıdım. 12 Eylül faşizmi Türkiye’yi çizmeleri altında ezerken ülkeyi dev bir cezaevine çevirmişti. Bir yanda işkence, baskı ve tüm yasaklar sürerken bir yandan da sıkıyönetim mahkemelerinde insanlık onuru yok ediliyor, insan yaşamı dönen çarkların dişlileri arasında eziliyordu... Barış Derneği Davası’nda birçok tiyatrocu, ressam, yazar, gazeteci arkadaşım yargılanıyordu ve ben hiç kaçırmadan o duruşmaları izlemeye çalışıyordum ve işte o duruşmalarda gide gele, davanın tüm sanıklarıyla aramda bir yakınlaşma oldu. Onlar sanık, ben basın bölümündeydim ama bu ikisi birbirine yakındı. 2 0 1 4 “BAŞI HEP DİK, DİMDİKTİ! MÜTHİŞTİ!” Bu ortam ve süreçte Reha İsvan’a ilişkin izlenimleriniz neydi? Barış Derneği Davası’nın tek kadın sanığıydı. Ancak dikkatimi çeken tek kadın olması değil, söyledikleri ve söyleme biçimi, hali, tavrı, edasıydı ve bir volkan parçasıydı! Hâkimler, savcılar karşısında müthiş bir duruşu vardı. Başı hep dik, dimdikti. Her duruşmaya çok bakımlı gelirdi. Makyajı, saçı, giysisi pırıl pırıl. Kendinden çok emindi. Hep çok güçlü görünürdü. İçinde fırtınalar koparken bile dışarı o güçlü kadın görüntüsünü verirdi. İster sanık sıralarında oturuyor, ister savunmasını yapıyor olsun, hâkimlere, “ZULME BUGÜN DE DEVAM, SADECE İŞKENCE YÖNTEMLERİ DEĞİŞTİ!” Metris’te 38 ay tutsak kalan Reha İsvan’ı parmaklıklar arkasında nasıl bir yalnızlık ve kalabalık bekliyordu? İkinci kez tutuklandığı 14 Kasım 1983 ile serbest bırakıldığı 17 Şubat 1986 arasında koğuştan koğuşa sürükleniyor! Tam 9 koğuş! Sonra sizi sayısız sesle buluşturduğunu yazıyorsunuz. Hangi seslerdi bunlar, neler işittiniz? Tutukluluk hali bir ilkti Reha İsvan için. Daha önce hiç tutuklanmamıştı. Zaten o buna tutukluluk demiyor “esaret” diyordu. Sanki bir savaştaymışız ve askerler “düşman”ı esir alıp hapse tıkmıştı... Unutmayalım ki hüküm yemeden tutukluluktu onlarınki de. Yani şu son yıllarda yaşadıklarımızdan pek farklı değildi. Önce içeri atılma, yargılanma boyunca uzun tutukluluk... Bu kitap üzerine çalışırken ben sadece Reha İsvan’ın başından geçenleri, ona yapılanları yazıyorum, o davanın korkunçluğunu, Metris Askeri Cezaevi’ni yazıyorum sanıyordum ama öyle olmadı. Bir insanı, Reha Hanımı dinlerken Metris Askeri Cezaevi’ndeki evet yüzlerce, binlerce insanın sesini duydum. Onu dinlerken ülkemin hapishaneler coğrafyasından binlerce sesi dinledim. Çoğu gençtiler. Direndiği için hapisteydiler. Birileri onları “düşman” bellemişti. Bakın dönemler geçiyor, yıllar geçiyor bazı şeyler hiç değişmiyor. O gün de bugün de zulüm devam ediyor. İşkence yöntemleri değişiyor. Belki bugün elektrik verilmiyor, Filistin askısı kullanılmıyor ama hâlâ çocukları ve yaşlıları bile tepeden tırnağa soyup çıplak aramalar, onur kırıcı davranışlar devam ediyor. Bugün de sesini çıkarana, direnene, biber gazı cop, kurşun... K İ T A P S A Y I 1253 S A Y F A 1 2 n 2 0 Ş U B A T C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear