05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

liler arası eşitliğe burada varılmıştır. Sinan’ın yapılarının en az yüzde sekseni kamu yararına yapılardır. Kendilerini göçebelikten kurtaramayanlar önce vatanlarını tanımalıdırlar. Sabahattin Eyüboğlu’ nun sözleriyle, ben, bu kültür kazanının insanıyım. Eriyen de eriten de benim bu kültür kazanında… Bu halkın tarihi tarihimdir. “HALİKARNAS BALIKÇISI HER GEÇEN GÜN DAHA HAKLI ÇIKIYOR” Her geçen yıl ulaşılan buluntular “Uygarlık Batı’ya Anadolu’dan yayılmıştır” diyen Halikarnas Balıkçısı’nı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) nasıl haklı çıkardı? Halikarnas Balıkçısı, Batılıların deyimiyle, “Ex Oriente Lux” (Işık Doğudan Gelir) diyordu. Son bulgular bunun böyle olduğunu gösterdi. Uygarlığın, Girit’ten (Batı’dan) geldiği savlanıyordu. Girit uygarlığı İÖ 14001500’e iniyor. Anadolu’da son yıllarda bulunan izler 12 bin yıla iniyor. Tarımla ilgili izlerin, sözlerin batıya gidiş yolları ayrıntılarla gösteriliyor şimdi. Bir Alman Profesör, Antakya’ da Asi ırmağının denize ulaştığı yerdeki Al Mina kentinde ilk sesli harflerin bulunduğunu düşünüyor. Bu konuda kuşkulu olanların yalnızca bizler olduğunu söylüyor. “Mustafa Kemal, buradan giden, yüzlerce imden oluşan abece yerine yalnızca 262830 harfli abece’yi anavatanına geri getirdi” diyor. Azra Erhat’ın bana aktardığı tartışmalarında Halikarnas Balıkçısı, “Batılılar uygarlığın Batıdan Doğuya geldiğini söylüyorlar. Ben tersini söylüyorum… Kanıtla diyorlar. Önce onların söylediklerini kanıtlamaları gerekir. Ben söylediklerimi kanıtlayabiliyorum” diyordu anlamca. Balıkçı’nın söyledikleri, son yıllardaki kazıbilimi çalışmalarıyla her geçen gün kanıtlanıyor. Ayrıca Batılıların uygarlığı ne biçim uygarlık ki? Bir yüzyılda (yirminci yüzyıla) yüz milyondan çok insanı öldürebiliyor paylaşım için. Bugün bile sömürge savaşlarını sürdürüyorlar acımasızca. rimdir, koskoca bir kubbeyi dört ayağa oturtan… Mimar Sinan’ın yapıtları da öyle. Sinan’ın tam bir içdış uyuşumunun kanıtları. İçinden dışını, dışından içini okuyabilirsiniz. Hiç yalanı yoktur. (Selimiye, “Dünya Mirası” içine daha yeni alınmışsa, bu Batı’nın sorunudur.) Konstrüksiyonu, tekniği doğallıkla, açıklıkla, her öğeye kendi işlevini gördürerek çözmenin ötesinde uyumun, oranın, güzel duyunun en güzel örneklerini vererek çalışmıştır Sinan. Bana göre 1930’larda yeni yetişen, Cumhuriyetimizin mimarlarının işleri çağlarının iyi örnekleri arasında kolayca yer alabilir. Kentsel dönüşüm... Yazdıklarınız gibi söyleyecekleriniz de önemli. Kentsel dönüşüm aldatmacadır. Kentin değerli yerlerini, yeşil alanlarını, daha imar planları düzenlenmemiş yerlerini, yasa dışı yollarla, ilişkilerle çok ucuza elde ediyorlar. Varsa orada yaşayan insanları yerlerinden ediyorlar. İnsanımızın yaşama kültürüne saygısız, “konut” dedikleri yapılar üretiyorlar. İnsanlarımızın ödeyebileceğinin çok üstünde tutarlarla… İnsanları, bunları, güvence nedeniyle edinmek zorunda bırakıyorlar. TOKİ’ nin, örneğin Midyat’ta, örneğin Bursa’ da, bütün kentlerimizde yaptıklarını aylar, yıllar önce yazmıştım. Bakalım nasıl arınacak toplumumuz bu kirliliklerden? İstanbul… Bugünkü boyutlarıyla bir kent olarak yönetilemeyeceğini yazıyorsunuz ve en azından beş birime ayrılması gerektiğini... Dalan döneminde yazmıştım. Örneğin, 3 milyonluk Bakırköy bir ilçe olarak nasıl yönetilebilir? Üsküdar başlı başına bir kenttir. Kadıköy de Beyoğlu da. Yirmiye yakın Avrupa ülkesinden daha çok insanı barındırmaya çalışmıyor mu İstanbul? “ŞİİR BABAM FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA!” Mimarlık ve şairlikte benimsediğiniz yolu yapıtlarında benimseyen hangi ustalardan vazgeçemezsiniz? Doğaya uyumlu mimarlık düsturunuzu yazına uyarlamış hangi ustaları okumaktan, yazmaktan, referans göstermekten vazgeçmeyeceksiniz? Şiir babam Fazıl Hüsnü Dağlarca… Ondan örneklenerek, hiç kimseyi, onu da “kopya” etmedim. Hiçbir akımın içinde olmadım. Söyleyeceklerimi en az sözcükle, doğrudan söyledim. Mimarlıkta bellediğim ilk usta, kimi davranışlarını onaylamasam da Sedad Hakkı Eldem idi. Bir de, son yapıları dışında, Seyfi Arıkan. İlk okuduğum Türkçe mimarlık betiği Bruno Taut’un “Mimarlık Bilgisi” dir. Bu ustalar, bana bugün de bir şeyler söylerler. Bugün mimarlık üzerine yazılmış öyle çok betik var ki. Genç kuşağın önünde geniş bir seçenek var. Mimarlık Tarihi alanında Doğan Kuban’ı okumalılar. Benim yazdığım araştırmalardan, incelemelerden, denemelerden de bir şeyler öğreneceklerini umut ediyorum. “Kuş Evleri” kitabınız... “Türklerin kuşlara ait sevgi ve saygısı Müslümanlıktan çok öncelere dayanır. Şaman inancına göre iyilik yapan insanlar bir zaman sonra kuşlaşır ve uçabilirler yani uçmak iyilik yapılarak ve erdemli olunarak elde edilebilecek bir olaydır” diye yazıyorsunuz. “Kuş Evleri”ni, kendini başkasının yerine koyabilme yeteneğinin (empati) ne denli insanca bir değer olduğunun altını çizmek için yazdım. Bir de insanın tüm yaratılmışlarla dengede olmasının önemini vurgulamak için. n gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr 1252 1 3 “AYASOFYA VE MİMAR SİNAN YAPITLARI GERÇEK BİR DEVRİM” Türk mimarisinin dünya mimarlığı içindeki yeri hangi nedenlerle çok özeldir? Yeryüzü mimarlığını bütün insanlığın birikimi olarak görmeliyiz. Ayasofya bir Anadolu yaratısıdır ama bütün insanlığın öz malıdır. Mimarlıkta gerçek bir dev “Mimarlığın temeli kültürdür. Yazarlığımla, mimarlığımla kültür ortamı için çalıştım hep” diyor Cengiz Bektaş. ykykultur.com.tr YKYHaber C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Ş U B A T 2 0 1 4 n S A Y F A 1 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear