25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Vitrindekiler Son Bahçeler / İrfan Yalçın / Cumhuriyet Kitapları / 128 s. Ülkenin bir yerinde bir yaşlılar yurdu... Ve yolları burada kesişmiş, değişik yörelerden, değişik katmanlardan “yaralı” insanlar... Bayan Kasımpatı, Bayan Gümüş, Karikatür Adam, Cabbar, Bay Sakallı, Bayan Minnoş, Bayan Çığlık, Büyük Kız Kardeş, Küçük Kız Kardeş, Menekşe, Bayan Cennet, Bayan Öğretmen, Bayan İp, Benek, Doktor, Doktor’un Bayanı, Albay... Her birinin öyküsü ayrı olsa da şu ya da bu biçimde ezilmiş, yok edilmiş, zavallı insanlardır hepsi. İrfan Yalçın, ustaca bir kurguyla kahramanlarının birbirleriyle ilişkilerini geçmişleriyle harmanlayarak anlatıyor ve yaralar deşildikçe “yaralı” bir ülke görünümü çıkıyor ortaya. Yoğun bir anlatım, şiirsel bir dil sunuyor roman sizlere. Anlatının Gücü / Robert Fulford / Çeviren: Ezgi Kardelen / Kolektif Kitap / 134 s. Bin yıldır insan hayatının merkezinde bulunan anlatıya, günümüzdeki olanaklar sayesinde, geçmişe kıyasla çok daha fazla zaman ayırabilme şansına sahibiz. Peki, bu bizim için yararlı mı, yoksa zararlı mıdır? Bu bizim daha derinlikli insanlara dönüşmemizi mi sağlar yoksa duygusal ve zihinsel açıdan bizi sınırlandıran amaçsız fantezilerle aklımızı mı işgal eder? Anlatı etkili bir eğitim aracı mıdır yoksa dezenformasyon tehlikesi taşıyan bir silah mı? Hikâyeler bireysel oyun bahçeleri midir, yoksa evrensel algı kapıları mı? Robert Fulford, anlatının esrarengiz topraklarında bu soruların cevabını arıyor. Anlatının Gücü anlatının tarihçesini, dedikodu biçiminde gelişen anlatıdan başlayarak medeniyet tarihinin yazımından gazetecilikteki kullanımına, edebiyattaki yolculuğundan elektronik anlatının yükselişine kadar kapsamlı bir çerçevede ele alarak gözler önüne seriyor. Fulford, yarım yüzyıllık gazetecilik ve eleştirmenlik deneyimini süzgeçten geçirerek hikâyeleri şekillendiren hayatlar ve hayatları şekillendiren hikayeler içinde okurlarını bir keşfe çıkarıyor. Susan Sontag: Bilincin Kapısını Aralamak / Jonathan Cott – Rolling Stone Söyleşisi / Çeviren: Zeynep Heyzen Ateş / Sel Yayınları / 124 s. Hem bir düşünür hem de bir eylem insanı olarak yirminci yüzyılın ikinci yarısına damgasını vuran Susan Sontag, Rolling Stone dergisinin kurucu editörü Jonathan Cott’la 1978’de gerçekleştirdiği bu kapsamlı söyleşide, güncelliğini daima koruyan birçok soruyu kendine has üslubuyla yanıtlıyor. Sontag’ın eserlerindeki yalın ama vurucu, sorgulayıcı ve kışkırtıcı tarz, bu kez kendi hayatına ve anlam dünyasına yöneltilen sorulara verdiği cevaplarda belirginleşerek okura bilincin kapılarını aralıyor. Felsefeden sanata, siyasetten edebiyata ve tarihe dek büyük bir hevesle değindiği konu başlıkları, onun duru anlatımında berraklaşıp verili ikilikleri reddeden; akademik olanla gündelik olanı bir arada değerlendiren bakış açısı sayesinde hayata içkin tartışmalar haline geliyor. Bu S A Y F A 2 4 n 3 0 E K İ M landırırken, öykülerin sonu, okurun kendisine uygun gelen bir biçimde hayal edebileceği bir belirsizlikle noktalanıyor. Nobel ödüllü öykücü Munro, yeni öykü toplamıyla okur karşısında... Dubrovski / Aleksandr Puşkin / Çeviren: Sabri Gürses / Kırmızı Kedi Yayınları / 143 s. Rus edebiyatının kurucularından ve en büyük isimlerinden biri olarak görülen Aleksandr Puşkin, 1837 yılında bir düello sonucu vakitsiz ölünce yapıtları yarıda kalmıştı: Haksızlık karşısında isyan eden ama aşk karşısında boyun eğen romantik kahramanıyla Dubrovski de son döneminde yazdığı, ölümünden sonra basılan bu yapıtlardan biriydi. Puşkin, Çarlık Rusyası’ndaki büyük çiftlik sahiplerinin kaprisli ve hırslı ilişkilerini, toprağa bağlı köylülerin birer mal gibi alınıp satılabildiği koşullarını ve malikâne sahiplerini tedirgin eden köylü ayaklanmalarını ele alır. Ayaklanmanın önderliğini, soylu ve subay olmasına rağmen adalet için insanlarıyla birlikte Robin Hoodvari bir “zenginden alıp yoksula verme” düzeneği kuran Dubrovski’ye vermesiyle yazar, dönemine göre ilerici yanını da göstermektedir. Sevgilim İstanbul / Kerime Aksoy / Artemis Yayınları / 339 s. 1955 Eylül’ü birçok yaşamı kararttı İstanbul’da. Bazıları için kıyamet, Eylül’ün o uğursuz iki gününde koptu. Evlerinden, işlerinden, aşklarından olan sayısız insan vatan bildikleri topraklardan sürüldü. Romanın kahramanları, ruhları, aşkları ve kaderleri o kıyamete kurban giden iki sevgili. Biri Rum biri Türk. Rum kadının kızı geride kalan günlükler ve mektupladan hareketle bu aşkın ve İztanbul’un izini sürüyor. Kerime Aksoy, romanıyla okur karşısında... Âdem Âdemoğlu’nun Tek Muzaffer Günü / Gökçe İspi Turan / Yitik Ülke Yayınları / 100 s. Geçmiş ya da gelecek olması hiç fark etmez, istediği zaman dilimlerine uyanabilme yeteneği olan bir adam şu hayatta neler yapamaz, değil mi! Âdem Âdemoğlu, Serra gibi sert bir duvara çarpınca anladı sıradan dünyasının sınırlarını. Aşkı, nefreti, şiddeti, şefkati… Onunla keşfetti en muzaffer anını, kurtuluşunu. Oysa kendi kendine de öğrenebilirdi bunları. İstediği yaza, istediği kışa, isterse çocukluğuna, hatta kendi nihayetine gidebilecek bir adam, hayatın tüm sırlarına birkaç saatlik bir uyku sayesinde ulaşabilecekken, bu sırlara ulaşmayı neden istemez? Bunun cevabını bir tek Âdem bilebilir. Gökçe İspi Turan, ilk romanı Arabada Kim Var?’dan sonra bir başka polisiyeyle okur karşısında. Âdem Âdemoğlu’nun Tek Muzaffer Günü, heyecanı, koşturmacayı, gizemi ve pek tabii ki polisiye severleri sayfalarına bekliyor... Beş Milyar Yıllık Yalnızlık / Lee Billings / Çeviren: Ozan Karakaş / Alfa Yayınları / 321 s. Bilim insanları 1960’larda dünya dışı radyo sinyallerini hırslı bir biçimde ilk kez aramaya başladığında, uzay yarışı olanca hızıyla sürmekteydi ve NASA’nın en sağlam projelerine ayrılan devlet fonları da heyecan verici bir biçimde cömertti. Bugün SETI (The Search for Extraterrestrial İntelligenceDünye Dışı Varlıkları Araştırma) adıyla bilinen proje, bir zamanlar kayda değer miktarda olan bütçenin yalnızca bir parçasını elde edebiliyor. Günümüzde öteC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 8 9 söyleşi, Sontag’ın eleştirel dehasının beslendiği tüm kanallarda sarsıcı bir yolculuk vaat ediyor. Eğlencesini Yitiren Ülke / Cüneyt Özdemir / Doğan Kitap / 389 s. Betonun, makinenin, soğuk teknolojinin kararttığı şehir hayatının gündelik ama sıradan olmayan ayrıntıları yer alıyor Cüneyt Özdemir’in kitabında. Savaşın, diktatörlüklerin gölgesindeki uzak şehirler… Sokaklar, evler, neon ışıklarının renklendiremediği bir örnek hayatlar... AVM’ler, ufku kaplayan gökdelenler, artık bizim olmayan parklar, semtler, mahalleler... Birbirinin sonunu hızlandırmak için kavgaya tutuşan siyasetçiler, bağırtılar, vasatistler. Partililer, cemaatçiler, operasyonlar, algılar… Bir ülke hızla yitiriyordu eğlencesini ve Cüneyt Özdemir bu yitirilmiş eğlenceyi, yeni gelen hüznü, içinde taşıdığı umudu, “Yeni Türkiye”nin eski hikâyesini anlatıyor. Osmanlı Modernleşmesinde İngiliz Etkisi – Diplomasi ve Reform / Ahmet Dönmez / Kitap Yayınevi / 352 s. Bu eserde Osmanlı, İngiliz ve Fransız arşiv kaynaklarından yararlanılarak Osmanlı diplomasi ve modernleşme tarihinin en önemli safhalarından biri inceleniyor. İngiliz devlet adamı ve diplomatlarının, Osmanlı reformlarını yönlendirmek amacıyla 18331841 yılları arasında ne gibi faaliyetlerde bulunduğu ve bu girişimlerin Osmanlı modernleşmesinin hangi alanlarında, ne derece etkili olduğu diplomasi ve reform ekseni içinde analiz ediliyor. Kitapta, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Palmerston ve İngiliz Elçisi Lord Ponsonby’nin Osmanlı Devleti’nin güçlendirilmesi çerçevesinde Osmanlı yöneticilerini reformlara teşvik etme çabaları ve Rusya, Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa gibi bu süreci olumsuz yönde etkilemeye çalışan unsurlara karşı yürüttükleri mücadele ayrıntılarıyla gösteriliyor. Çalışmada, Avrupa’dan getirtilen yabancı uzmanlar, Londra’ya gönderilen öğrenciler, İngiltere’den teknoloji transferi gibi Osmanlı modernleşmesiyle ilgili önemli gelişmelerin ayrıntılarına da yer veriliyor. Tüm bu verilerin toplamıysa, Lord Palmerston’un 1833’te hazırladığı reform programının Mustafa Reşid Paşa tarafından 1839’tan itibaren Tanzimat Fermanı’na yani Osmanlı modernleşmesinin yeni yol haritasına dönüşmesi sürecini gözler önüne seriyor. Sevgili Hayat / Alice Munro / Çeviren: Seçkin Selvi / Can Yayınları / 326 s. Alice Munro, Sevgili Hayat’taki öykü kişilerine ve yaşadıkları ortama bir can soluğu üflüyor. Aşk, yalnızlık, suçluluk, utanç, kayıplar, şehvet, ölüm, mutsuzluk ve umut; bütün bu duyguları içeren insan yaşamının farklı kesitlerini aktaran öyküler, yazarın kaleminin ucundaki kişilere empatiyle yaklaşması sonucunda okurlara akıcı bir okuma deneyimi armağan ediyor. Çoğunluğu Kanada’nın taşra ortamında geçen ve yaşam yolunun sapaklarında büyük ölçüde rastlantıların rol oynadığı öyküler, gündelik yaşamı yalın bir dille can 2 0 1 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear