05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

RENKLER SESLER HARFLER AYTÜL AKAL NİLAY YILMAZ ÇİĞDEM GÜNDEŞ MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU KİTAP GÖLGESİ Çocuklara herşeyi anlatabiliriz ama... Bir kitabın kahramanlarının çocuk olması, kapağına çocuk resimlerinin, şirin bir köpeğin çizilmesi onu çocuk kitabı yapmaya yetmez! Ë Mavisel YENER edektiflik romanlarından hoşlanan çocuklar için yazıldığını düşünerek okumaya başladığım Alfred&Agatha’nın Maceraları serisinin ilk kitabı Elster’in On Kuşu, içerik ve dil açısından çocuktan uzaklaşan bir yapıt. Eğer bu roman “çocuk kitapları” dizisinden çıkmamış olsa söylenecek söz olmaz, çeviri sorunları bile göz ardı edilebilir. Yapıtın özgün basımı da çocuk kitabı olarak sunulmuş. Londra’da ailesi ile birlikte yaşayan Alfred, icatlar yapmayı seven, yaratıcı bir çocuk. Kendi yaptığı maket uçağı uçurmaya çalışırken mahallenin balıkçısının vitrinine doğru pike yapıyor ve vitrin parçalanıyor. Buna çok kızan balıkçı, Alfred’in ailesine şikâyete gidiyor. Mahallelinin bu çocuğun yaramazlıklarından bıktığını anlatıyor. Alfred’in babası ne yapıyor dersiniz? Oğlu azılı bir katilmiş gibi, onu kulağından tutup polise götürüyor, polis çocuğu nezarethaneye atıyor. Alfred’in masum olduğuna ne babası ne polis inanıyor. “Bu serseriyi nezarethanenin en karanlık köşesine kapat!” diyen baba, çocuğunu polise teslim ediyor. Alfred’in yan hücreden duyduğu sesler bir başka tutukluya ait. O tutuklu Alfred’den yardım istiyor. “Agatha’yı ara… Bana sadece o yardım edebilir!” diye bağırıyor. Alfred cezasını çektikten sonra nezarethaneden çıkıyor ve Agatha’yı aramaya başlıyor. O arada okuluna da gitmeye başlıyor. Alfred, Agatha’yı arayıp bulduğunda Agatha’nın küçük bir kız olduğunu görüyor. Agatha’ya haber gönderen kişinin onların bahçıvanı olduğunu, yan villada oturan Bayan Elster’in som altından on kuşunu çalmakla suçlandığını öğreniyor. Bahçıvanın suçsuz olduğunu Agatha biliyor ama bahçıvanın yanıtlaması gereken bazı sorular var. Bunun için bahçıvanla yeniden konuşabilmeleri gerek. Bunun tek yolu Alfred’in yeniden bir yaramazlık yapması, babasının onu nezarethaneye götürmesi… Alfred, Agatha ve Agatha’nın köpeği Morritos’un birlikte çözmeye çalışacakları bu gizem Alfred’in kuşların saldırısına uğramasıyla daha da karmaşık hale geliyor. Yasak bir ilişkinin ayak seslerinin izinde, gerçek suçlu bulunuyor, Bayan Elster’in gizemi çözülüyor. Petunyaların altındaki ceset kime ait bakalım… Romanın cinayet, şüpheliler, olayı çözmeye çalışan dedektifler, suçlunun bulunması gibi basit bir şablon içinde yazılmış polisiye romanlardan farkı, metinlerarası göndermeler yapması. Korku ve gerilim sinemasının en büyüklerinden kabul edilen yönetmen Alfred Hitchcock ile dedektiflik romanları denilince akla gelen ilk isimlerden Agatha Christie’nin çocukken tanıştıklarını hayal etmiş yazar. Elster’in On Kuşu adı, Agatha Christie’nin “On Küçük Zenci” adlı SAYFA 24 ? 14 ŞUBAT D romanına gönderme. Alfred Hitchcock’un en etkileyici filmi olan Kuşlar filmindeki gibi kuşların saldırdığı bir bölüm var; diğer pek çok gönderme romanın sonuna bilgilendirme notu olarak düşülmüş. Bu notları okuyan 9 yaşındaki bir çocuk Alfred Hitchcock’un filmlerini merak edip araştırsa hangisini izlemesini öneririz acaba?! Babanın oğlunu sürekli hapse attırması karşısında oğlanın babasına karşı neler hissettiğini bilmek isteyecektir okur. Onun psikolojik kırılganlığını görmek isteyecektir. Biliyoruz ki, çocuğun ebeveynleri ile karşılıklı etkileşimi kalıcı izler bırakır. Peki, romandaki Alfred’in üzerindeki izleri nelerdir? Şiddet dolu bir evde büyüyen insanların çoğu zaman şiddet içeren ilişkiler yaşadıklarını biliriz. “Alfred Hitchcock’un babası gerçekten de oğlunu nezarethaneye göndermiş bir babadır, çocuklara doğruları anlatmış yazar” diyebilirsiniz. Okuru çocuk olan kitaplarda kurguyu oluştururken çocukların zihninde oluşacak alt/üst metinlerin iyi hesaplanması gerekir. İşte, bu nedenle zordur çocuklara yazmak. Yetişkinlere yazarken pedofili hastaları, sadistler, katiller ve şiddeti çağrıştıracak nicesini korkusuzca yazabiliriz; söz konusu çocuk edebiyatı ise, okuru örselemeyecek, belleğinde yara izleri bırakmayacak kahramanlar yaratmak gerekir. Çocuklara her şeyi anlatabilirsiniz ancak kullanılan dil ve kurgu belirler çocuğa göreliğini. Elster’in On Kuşu’ndaki şiddet öğelerinden bazılarına değinelim. Alfred’in babası tarafından karakola götürülmesinin yarattığı duygu salınımları çocuğu şiddetle tanıştırır. Baba, şiddeti ve saldırganlığı bir sorun çözme yöntemi olarak görür. Arkaik yöntemlerle çocuğunu eğitmeye çalışır. Çocuk da bunu kabullenmiştir. “Her şeye karşın Alfred babasının onun için en iyisini istediğini biliyordu.”(s, 27) Bunu okuyacak 9 yaşındaki çocuk okur, yaşı gereği, koşulları toplar ve sentezini “bitiştirme” yöntemiyle yapar. Bütüne ait parçaları birbirine ekleme eğilimi on bir yaşına dek sürecektir. Pedagoglar, kurgularda karşılaşılan şiddet öğeleri hakkında yargıda bulunabilmek için okurun çevresel koşulları da gözönünde tutabilecek yaş grubunda olmasında yarar olduğunu ortaya koyuyor. Şiddete karşı duyarsızlaşma şiddetin çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinden biri. Çocuk romanlarında/medyada aktarılan şiddet yoğunlaştıkça bireyin bu durumdan rahatsızlık duyma oranı azalır. Zamanla şiddete, saldırganlığa karşı duyarsızlaşmaya, tepkisizleşmeye başlar. Büyük olasılıkla, 9 yaş için önerilen bir romanda “bu kadarcık” şiddet öğesinin olmasını “onun 2013 sürükleyiciliği, heyecan vermesi…” gibi niteleyen yetişkinlerde de bu duyarsızlaşma, şiddeti normal algılama ve tepkisizleşmenin başlamış olabileceği düşünülebilir. Bilimsel makaleler, gerek medyada gerekse çocuk kitaplarında duyguları uyarabilmek için şiddetin dozunun giderek artırılmasını bu tepkisizleşmeye bağlıyor. “Alfred diğer insanlar için sıradan ve normal olan biçok şeyden korkardı; yüksekliğe dayanamaz, yumurtadan nefret eder ve sanki aksi mümkün olabilirmiş gibi gaddar polis memurlarından ödü kopardı. Babası bunu çok iyi biliyordu ve muhtemelen bu yüzden onu lacivert üniformalı adamlarla dolu bu yere getirmişti. İtiraz edemeden babası onu kulağından tuttuğu gibi kapıdan içeri soktu.”(s, 17) Romanda gönderme yapılan Alfred Hitchcock’un hayatını şiddetin nasıl etkilediğini ve bu etkilenmenin yönetmenin filmlerinde kendini ne şekilde gösterdiğini merak edenler araştırabilir. Yanlış bir şey yaptığında kendisini yatağının önünde saatlerce tek ayak üstünde bekleten annesinin sonradan filmlerine kaçık anne tiplemesi olarak girmesi ve Hitchcock, filmlerinde kendini bolca gösteren kadın düşmanlığına kaynaklık etmesi bunun örnekleri arasında sayılabilir. Alfred Hitchcock’un birçok filminde yer alan ‘işlemediği bir suçtan ötürü suçluluk duyan insan karakteri’ belki de ona çocukluk yıllarında babasının davranışı nedeniyledir. Bu, değerlendirmeler yetişkin okurlara ilginç gelebilir. Ancak şu satırları okuyacak çocukta nasıl çağrışımlar yaratacaktır dersiniz? “Hücre kapısı yeniden Alfred’in morarmış suratına kapandı. Memur kapıyı kilitledi ve kaderinin mühürlendiğini gördükten sonra çocuk betona çöktü.”(s, 61) Alfred’in hayatında şiddet içeren olaylar, görüntüler yalnızca ailesiyle yaşadıkları değildir. Okulda da sürekli olarak saldırganca davranışlarla karşılaşır. Ancak, bunların hepsi yaşamın bir parçasıymış gibi normalleştirilerek verilir okura. “…Freddy ile işlerini bitirince onu bir ağaca bağladılar. Ağlayıp yardım dilerken, iyi kalpli Peder Alexander de Freddy’i çözmek için elinde makasla geldi.”(s, 31) Betimlenen ve ifade edilen şiddet, “Sürükleyici bir polisiye, çocukları eğlendiren bir kurgu” olarak nitelendirilirse, metnin bir gövde olduğu unutulmuş demektir. Romanda, kurgunun şiddetle kurduğu ilişkinin yanı sıra cinsellikle de kurduğu ilişki söz konusudur. Bahçıvan, evli biriyle olan ilişkisini itiraf ederken der ki; “…sevgili olmuştuk ancak evdeki kimsenin bundan haberi yoktu. Yanlış olduğunu biliyordum, ama böyle durumlarda dizginler mantığın değil kalbin elindedir.”(s, 100) Sonunda koca, karısının bahçıvanla ilişkisi olduğunu öğrenir. Çocukların entrikalarla dolu abuk subuk dizilerde bunlardan daha beterlerini izlediklerini düşünebiliriz; fakat söz konusu ettiğimiz, çocuk için edebiyat ise “çocuğa göre dil” kullanmak zorundayız. Örneğin “Agatha’nın konuşma tarzı Alfred’in hoşuna gidiyordu, küçük bir kız bedenin de olgun bir kadın gibiydi.”(s, 105) tümcesi, on yaşlarındaki iki çocuğun birbirinden hoşlanmasını anlatan yetişkin söylemidir, yetişkin bakışıdır. Elster’in On Kuşu’nda, dehşet verici kimi fikir, soğukkanlı bir dille anlatılır. “En iyisi kuşları aç bırakarak ölüme terk etmek olacaktı, bu durum daha az dikkat çekecekti. Kuşlar teker teker sessizce düşeceklerdi.”(s, 160) Kedi Ramses’in arabanın tekerleklerinin altında nasıl kalıp ezildiği de aynı soğukkanlılıkta anlatılır. Arka tekerleklerdeki kedi kalıntısı okurun gözünde canlandırılır (bkz. s.36) Dildeki bu tercih, anlatıyı tekinsizleştirdiği için heyecan verici olarak algılanır. Yetişkin edebiyatı için bu doğru bir yaklaşım olabilir ancak çocuk edebiyatı için aynısını söylemek zordur. Dokuz yaşındaki bir çocuğa kedinin lastikteki kalıntılarını hissettirmek onda oluşacak çağrışımları pedagojik olarak hesaplamamak anlamına gelir. Petunyaların altına gömülmüş ceset de romanda aynı dille anlatılmış ayrıntılardan biridir. Kimi anlatım bozuklukları, tamlamaların yanlış sıralanması, bazı eklerin unutulması, yanlış yazılmış sözcükler, hatalı noktalama imleri, kitabın iyi bir editoryal çalışmaya gereksinim duyduğunu gösteriyor. Coanda1910 uçağının maketi demek yerine, inatla, dokuz yaş grubunun dağarcığında olmayan (olması da gerekmeyen) “replika” sözcüğünün kullanılması, “bihaber, tevazu” gibi sözcüklerin yeğlenmesi kitabın daha çok yetişkinlere yönelik olduğunun göstergesi olmalı. Çocuk kitaplarında özenli çeviri, duyarlı bir dil kullanmak zorundayız. Örneğin “Yakından bakınca kafes çok daha görünüyordu” (s, 133) tümcesindeki anlatım bozukluğunu hangi yazınsal yapıt hak eder? “Çift birbirine sarılıp öylece kalmış olmalıydı, bir süre sonra memur onları böldü” (s, 64). Nasıl bölünür iki kişi? Gelin de çıkın işin içinden. Memur onları “ayırmış” olsa daha mı iyi olurdu yoksa? Benzeri anlatım bozukluklarına sıklıkla rastlanıyor. Kitabın adında “ve” yerine kullanılan & işaretine ne demeli bilmem… Elster’in On Kuşu, ikinci baskıda dil sorunları çözülerek, 9 yaş notu koyulmadan basılırsa meraklısına ulaşacaktır. Kolektif Kitap çocuk kitapları yayımlamaya karar vermiş, ne iyi etmiş. Dilerim bu güzel girişim, çeviri çocuk kitaplarını özenli seçen çocuk edebiyatı editörü ve nitelikli bir çeviri yardımıyla varoluşunu güzellesin, yolları açık olsun. ? sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com *Alfred&Agatha’nın MaceralarıElster’in On Kuşu/ Ana Campoy/ Çeviren: Nergis Turan/ Kolektif Kitap/ 163s. / 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1200
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear