Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
O K U RLA R A Julian Barnes’tan “Hayat Düzeyleri” romanı “Dün ve Ferda”, 60’lardan günümüze uzanan bir zaman dilimine çeviriyor kalemini. Romanın ana kahramanı Ferda okulundan mezun olur. Aşkları, cinselliği, üniversiteye başlar başlamaz karşılaştığı politik ortam karşısındaki tutumu, sol düşünceye bakışı, tartışmaları, gördüğü baskı ve işkenceyi Atasü’nün usta kaleminden izliyoruz. Şebnem Soral Tamer, tartışmalar yaratacak romanı üzerine Atasü ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Şebnem İşigüzel, sessiz sakin ve derinden giden bir yazar. Romanları arasına mesafeler koyuyor. “Venüs” yeni romanı. “Bir Aile Tarihçesi, Bir Yaşamöyküsü” alt başlığını taşıyan romanın kahramanı Venüs, üzerine II. Abdülhamit’in gölgesi düşmüş olan İstanbul’da 1908 yılında doğuyor ve anlatmaya başlıyor. Aşk, evlilik, aile yaşamı, cinnet halleri, kadınlık, annelik, arzular, insanın ta kendisi anlatılanlar. Kahramanların kendi kafalarına göre çalıp oynadıkları, coşku dolu, müzikal bir roman elimizdeki. İşigüzel’in romanını Eray Ak değerlendirdi. J.G. Ballard, okurlarımızın yakından tanıdığı bir isim. Neredeyse tüm romanları dilimize aktarıldı. Süha Sertabiboğlu’nun çevirdiği “Öteki Dünya”da Ballard, tüketim çılgınlığının ve şiddetin kol gezdiği bir kasabadaki gariplikleri kovalıyor. Günümüzün alışveriş fetişizmine göndermeler yapan Ballard, aklını yitiren insanın nasıl sadece heyecanıyla baş başa kaldığını bu distopyada anlatıyor. Kitabı Ali Bulunmaz değerlendirdi. Bol kitaplı günler... Erendiz Atasü’nün yeni Bir balonda üç kişi göklere doğru bakıyor ve orada Tanrı’nın yerine, bir cebinde puro bir cebinde elli penslik sikkeyle Albay Fred Burnaby’nin, Sarah Bernhardt ve şu özyaşamöyküsel sandalyesinin, havada süzülen bambu kulübesi ve fotoğrafçılık bölmesi içinde Félix Tournachon’un (Nadar’ın) gelişini gözlüyordu.” KEDERLERİN ORTAKLIĞI İnsan, kendine belki de ilk kez bu kadar uzaktan bakıyordu; bu, hem merak uyandıran hem de rahatsız edici bir şeydi. Yükseklere çıkan balon ve oradan çekilen fotoğrafların uyandırdığı duygu, yıllardır poz veren aktris Bernhardt için de bir ölçüde geçerli. İlk verdiği pozla beraber onda yükseğe çıkma, yani Tanrıça olma ışığı görülür. Yükselmek için her yolu deneyen ve gösterişçiliğe düşkün bir oyuncu olan, üstelik bundan en ufak bir utanç duymayan, hatta yaptığının en doğrusu olduğuna inanan biri Bernhardt. Peki, bu üçlüyü bir araya getiren ve gözlerini yükseğe dikmesini sağlayan şey ne? Barnes hem ironik hem de çarpıcı bir açıklama yapıyor: “Yerdekiler olarak, kimi zaman Tanrılara kadar erişebiliriz. Bazıları sanatla yükseliyor havaya, bazılarıysa dinle, çoğu aşka (…) Her aşk hikâyesi potansiyel bir keder hikâyesidir. Önce değilse bile sonra. Biri için değilse öteki için. Bazen her ikisi için. Peki, o zaman niçin aşka sürekli özlem duyuyoruz? Çünkü aşk, hakikatle büyünün buluşma noktası. Fotoğrafçılıkta olduğu gibi hakikat, balonculukta olduğu gibi büyü.” Paris’te huzur arayan Burnaby ile âşıklarından koleksiyon yapıp onları yan yana tutan Bernhardt’ın bir araya gelişi de hayli ilginç. Ama ikisini buluşturan hem yükselme arzusu hem de bohemlik. Ancak sonu başından belli bir oyun bu; “iki kişi bir araya gelir, bazen yürür bazen yürümez” diyen Barnes’ın cümlesindeki olumsuz bölüm gerçek olur. Barnes, Burnaby ve Bernhardt’ın yükseliş ve düşüş öyküsünü anlatıp “her aşk hikâyesi potansiyel bir keder hikâyesidir” sözüyle sonuca ulaşırken kendi yas veya keder deneyimini işin içine katar. Bir ölçüde Nadar’ın balondan çektiği fotoğrafları metafor olarak kullanıp meseleye yüksekten ve bir bütün olarak bakar: “Kederler birbirini açıklamaz ama örtüşebilir. Bu yüzden kedere kapılanlar arasında gizli bir ortaklık vardır. Bildiğiniz şeyi yalnızca siz bilirsiniz; bildiğiniz şeyler, farklı şeyler olsa bile.” Barnes’ın anlattığı üç isimle kendi yas hikâyesini birleştirmesi ilk bakışta zorlama gibi gözükebilir; “herkesin kederi kendisine” sonucu da çıkarılabilir. Ama buradaki kimi ortaklıkları, Barnes’ın “iki insan bir araya gelir” ya da “iki şey bir araya gelir”li cümlelerinin bizi, gözden kaçabilen benzerliklere hiç beklenmedik zamanlarda ulaştırabileceğini aklın bir köşesinde tutmak lazım. “Hayat Düzeyleri” de bunu gösteren bir dizi hikâye anlatıyor zaten. n Hayat Düzeyleri/ Julian Barnes/ Çeviren: Serdar Rifat Kırkoğlu/ Ayrıntı Yayınları/ 94 s. Julian Barnes, “Hayat Düzeyleri”nde bir araya gelmesi zor görünen üç kişi ve hikâyenin ortak yanları bulunabileceğine dikkat çekiyor. Barnes, anlattıklarının ardından bu hikâyelerle kendi keder deneyimini ilginç bir biçimde birleştiriyor. r Tolga ARAS Bernhardt’ın hikâyesini anlatmaya koyulunca ister istemez insanın gözünü yükseklere dikme serüvenine de el atıyor. Uçmanın ve zirveden yeryüzünü izleme tutkusunun gelmişi geçmişiyle bağlantılı bir dizi ayrıntı veriyor. Çünkü gerek oyunculuk gerek uçmaya yeltenmek, nereden bakarsanız bakın bir macera. Aynı şekilde her türlü macerayı belgelemeyi, hatta onların içinde yer almayı seçen fotoğrafçı ve baloncu Nadar’ın yaptığı ettiği her şey, Burnaby ve Bernhardt’ınkiyle birleşiyor. Bu üç isim de yerinde duramayan ve maceraya meraklı. Barnes’ın “bir araya getirilmemiş iki şeyi bir araya getirirseniz dünya değişir” tezi, diğer isimlerle birlikte başta Nadar için geçerli galiba: “Daha önce bir araya getirilmemiş ve Nadar’ın bir araya getirdiği şeyler, modernliğin üç simgesinden ikisiydi: Fotoğrafçılık ve aeronotik.” Böylece balon yardımıyla dünyanın gökyüzünden fotoğrafını çekmişti. Ama sonuç başarısızdı, ardından gelen birkaç deneme de öyle. Tüm teknik aksaklıkların giderilmesiyle modern dönemin en önemli iki etkinliğini; uçma ve fotoğrafçılığı birleştiren keşifler sayesinde insanlar gözünü gökyüzüne dikmişti: “Bir zamanlar köylüler gök gürültüsünden, doludan ve Tanrı’nın öfkesinden korkarak Güneş’i, gökkuşağını ve Tanrı’nın onayını almayı umarak onun yaşadığı göklere bakmıştı. Şimdiyse modern köylüler ulian Barnes’ı tanımlayan en önemli iki özellik ironi ve yas. İroniden anlaşılması gereken, metinlerinde bir araya gelmez denen bir dolu konuyu yan yana koyup onlarda ortak bir taraf bulması ve hicvedilecek, alaya alınacak parçalar yakalaması. Yas ise her insanda ve hikâyede bir şekilde beliriyor. Fakat Barnes’ın metinlerine yansıyan yas biraz da kendi yaşamından kaynaklanıyor. Eşinin ölümünden sonra algıda seçicilik benzeri bir süreçten geçerek hayat öykülerindeki trajik ve olumsuz yönleri bulmaya başlar. Ancak mutlaka bir şekilde bahsettiği yasta ve trajedide takılıp kaldığını söylersek Barnes’a haksızlık ederiz. Yazar ironi, trajedi ve yası, birbiriyle yan yana gelmeyecek kişilerde ve olaylarda yaptığı gibi şaşırtıcı bir dengeyle harmanlar. J TURHAN GÜNAY turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap “TANRIÇA”, MACERACI VE FOTOĞRAFÇI “Hayat Düzeyleri”nde de Barnes, yine ateşle barut misali karakterleri ve onların hayatlarından parçaları ele alıyor: Fotoğrafçı Nadar, oyuncu Sarah Bernhardt ve macera tutkunu Albay Fred Burnaby. Okur, “Üçünün nasıl bir ortaklığı bulunabilir?” diye sorarken Barnes çoktan yola çıkmış ve ilerlemiş oluyor. Barnes, Albay Fred Burnaby ile Sarah İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1241 28 K A S I M 2013 n S A Y F A 3