05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Vitrindekiler birtakım oluşum ve gelişmelerle sonuçlanması kaçınılmaz olarak görülebilir. Ahmet Cevizci de bu bağlamda, etik duruşun yaşamın içinden nasıl geçtiğini kavramaya çaışıyor bu kitabında. İşçi Sınıfı Kimlikler Arasında / Derleyen: Michael Zweig / Çeviren: Haldun Ünal / H2O Kitap / 238 s. Michael Zweig’ın derlediği kitapta sınıf, ilk olarak, ırk ve cinsiyet mozaiği dahilinde ele alınıyor ve kimliklerden bağımsız bir sınıfın herhangi bir anlamı olmayacağına işaret ediliyor. İşçi sınıfının oluştuğu yüzyılda ırk kavramı icat edilmişti ve o zamanlarda da kadınlar işçiydi. İkinci olarak küresel ekonomide sınıfın yeri ve işleyişi ele alınıyor. Üçüncü bölüm makaleleri ise sınıf ve sosyal politikalar üzerine odaklanıyor. Son bölümde ise sınıf ve gençlik üzerine üç makale yer alıyor. Genç işçiler ile üniversite eğitimine devam eden işçi sınıfından gençlerin yaşamları üzerinden sınıfın geleceği için keşfe çıkılıyor. Modası geçti denilen sınıfın ne işimize yarayacağını, soranlara kullanabilecekleri pek çok araç gereç veren ve oldukça militan bir bakış açısından ele alınmış makalelerden derlenmiş işçi sınıfından yana kimlikli bir kitap olma iddiasında. Dünya Mirası / UNESCO / Çeviren: Ahmet Fethi Yıldırım / Alfa Yayınları / 888 s. Dünya Mirası, bize dünyanın eşsiz bir haritasını sunar: devletlerarası geleneksel sınırların bulanıklaştığı bir dünyada insanlığı bağlara vurgu yapan ve kültür ile doğa ve insan dehası ile doğal güzellik arasındaki yakın ilişkiyi açığa çıkaran bir harita. 1972 Dünya Mirası Sözleşmesi, bütün dünyada doğal ve kültürel mirasın korunması için en önemli uluslararası antlaşmadır. Sözleşme, gelecek kuşakların aydınlanması ve bu yerlerden çeşitli şekillerde faydalanmaları için yaklaşık kırk yıldır bu olağanüstü sit alanlarını korumaya yardımcı olmaktadır. Bugün 962 sit alanı Dünya Mirası Listesine dâhil. 157 ülkeye yayılan bu alanların her biri listeye “üstün evrensel değerlerinden dolayı” kabul edilmiş olup 745’i kültürel, 188’i doğal ve 29’u karma niteliklidir. Okuyucuya sunulan kitaptaki bu sayfalardan, haritalardan ve çarpıcı fotoğraflardan başlanarak hepsi yeniden keşfedilmeyi bekliyor... Şehitler Günlüğü / Bilâl N. Şimşir / Bilgi Yayınevi / 798 s. “Özerklik, muhtariyet, federasyon, konfederasyon sözleri telefuz edilirken, Osmanlı Devleti’nin nasıl parçalanmış olduğunu da hatırlamakta yarar vardır. Osmanlı İmparatorluğu’ndan otuz küsur bağımsız devlet doğmuştur. (…) Hepsi önce devletten muhtariyet almış, daha sonra bağımsız olmuşlarıdır.” Araştırmacı yazar Bilâl N. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Şimşir’in, on yılı aşan kesintisiz bir çalışma sonucu ortaya çıkardığı bu kitap, PKK terörüne verdiğimiz şehitlerin insan olarak, kahraman olarak öykülerini anlatıyor. Bunu yaparken de Türkiye’nin içinden geçtiği süreci ihmal etmiyor ve tarihsel geri planıyla birlikte bugünleri değerlendiriyor. Gam / Hakan Yel / Altın Kitaplar / 302 s. “Tevfik Erdem önemli bir sır verecekmiş gibi baktıktan sonra ciddi bir ifadeyle devam etti. Aşk bir ruh tutulmasıdır sevgili Alp. Ruh, bu dünyada kayıptır ve hep eşini arar. Eşinin kim olacağını, nasıl olacağını hiç kimse, hatta kendi bile bilemez. O, dümeni kırık bir yelkenli gibidir, rüzgâr nereye sürüklerse oraya savrulur. Bu arayışın sonunda eşini de hep bu menzilde bulur. Tüm ümidini kaybetmişken, yalnızlığın ebedi olduğunu sanıp bunalırken onu bulur ve tüm hayatıyla sarılır...” Hakan Yel’in yeni romanı Gam okuyucu karşısında. Soğuk Ses / Mavi Neşe / Pan Yayıncılık / 216 s. “Kameracı dalgın zihninin ve kederli varoluşunun sebeplerini anlamak için ev ev dolaşıp kadınların ve kadınlığın hikâyelerini toplarken hiçbir sebebin biricik olmadığını ve her varoluşun aynı kederin bir başka yüzü olduğunu leşfedecek ve sevincin evine varmadan endişenin evinde kuduracaktır....” İlk kitabı Kar Beyrut Kar’la dikkat çeken Mavi Neşe’nin ikinci kitabı Soğuk Ses okuyucu karşısında. Kadınların ve çocukların maruz kaldığı cinsel saldırılar kitapta parçalanmış bir kişiliğin derlediği hikâyeler olarak karşımıza çıkıyor. Her karakterin kendi dayanma yöntemi, kendi mücadelesi, bilim kurgu ve fantazya tadıyla sunuluyor okura. Ceza ve Adalet / Özkan Agtaş / Metis Yayınları / 316 s. “Nasıl oluyor da ceza yoluyla adaletin yerine geldiğini düşünüyoruz? Cezayı kendine has bir tahakküm tarzına dönüştüren ve siyasal formla ilişkili kılan nedir?” Özkan Agtaş bu soruları kitap boyunca takip ederken okuyuculara cezanın, antik çağlardaki kökenlerinden bugüne gelen felsefi tarihini aktarıyor. Bu tarih, Ceza Hukukunun bir tahakküm biçimi olarak farklı tarihsel dönemlerde farklı siyasal biçimler altında nasıl bir dönüşüme uğradığını aydınlatıyor. Cezanın devlet, toplum, politik ekonomi ve polis ile ilişkisini takip ederek Agtaş’ın politikasonrası diye nitelediği bugüne ulaşıyor. Agtaş siyaset kuramı ve hukuk felsefesi başta olmak üzere ilgili alanlarda serbestçe dolaşarak yürüttüğü teorik tartışmayı Batı’nın hukuksalsiyasal düzenindeki dönüşümlerin içine yerleştiriyor. n 1233 3 E K İ M 2 0 1 3 n S A Y F A 2 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear