24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

T 2 EYLÜL PAZAR ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER Yakışan sesi bulmak, sözcüğe bununla yeni bir anlam ya da işlev katmak, Türkçede önde gelen özelliklerden biridir. Ancak ekler de kökler de bellidir. Yeni kök ya da yeni ek yapılmaz. Hele o’lu sözcükler türetilmesi söz konusu bile olmaz. O sesi, (şimdiki zaman eki “yor” hariç) yalnızca ilk hecede bulunabilir. Yani, o’lu ekimiz hiçbir zaman olmayacak. Ancak şunu söylemezsem içim şişer: İnsanlar dillerini zarif sesler içerdiği için sevmezler. Anadilini sevmenin koşulu olmaz. “Kaba” olduğu söylenen pek çok dili (çok örnek verilebilir; ama durup dururken kimsenin dilini “harcamayalım” şimdi) sahipleri seviyor, koruyor, değiştirmeye kalkmıyorsa anadilinin koşulsuz sevildiğindendir bu. 4 EYLÜL SALI Cumhur Orancı’nın Acı Düşler Bulvarı adlı romanı Ayrıntı Yayınlarının Yeraltı Edebiyatı dizisi içinde yayımlanmış. Kitabın başında verilen, “Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, yola çıkmaktan çekinmeyenlerin, uçurumdan atlayanların dili, sesi… Yeraltı Edebiyatı” tanımı ne okuyacağınızı aşağı yukarı haber veriyor. Romanda kimler yok ki… Doğrusu, kitabın arkasından kopya çekmeden toparlamam zor: “Haber peşinde koşan gazeteciler, Osmanlı hanedanı mirasçıları, güzel kadınlar, zengin işadamları, tuhaf dedektifler, dedektifliğe soyunan işsiz güçsüz bir Ermeni, Meksikalı uyuşturucu kaçakçıları, azınlık mensuplarının mallarına el koymak için zehirli kırmızı örümcek, mantar ve metanfetamin gibi silahlarla donanmış mafya üyeleri, şantaj, adam kaçırma ve bir dizi cinayet…” Bu kadarla kalsa gene iyi. Her bölüm, adları verilmeden “bir kadın” ya da “bir adam” diye başlıyor. Bencileyin bir kişiler şeması çıkarmadan okumaya başlamışsanız bunu yapmadığınız için her bölümde yeniden pişman oluyorsunuz. Neşe kimdi? Erol Bey kimin nesiydi? Nasıl girift bir kurgu… Sonunda her uç bir yere bağlanıyor; ama Cumhur Orancı karmaşıklaştırmak için elinden gelen çabayı esirgememiş. Bir olay, bir karşılaşma anlatılırken, kişilerden birinin aklına olmayacak bir an, bir anı gelivermesi gibi. Ama hem kişi, hem entrika, hem mekân, hem de tarih ve siyaset bakımından öyle zengin ayrıntılar içeriyor ki “Neden anlamıyorum neler döndüğünü?” diye sinirlenirken bile bir dikkat, bir incelik alıp götürüyor sizi. Volkan Şenkal’ın Uçurum (Kurgu Kültür Merkezi Yayınları) yvalık Kültür Sanat Günlerinin dokuzuncusu düzenlenmiş bu yıl. Bugün de “Şiir Ayvalık’ta” etkinliği vardı. İki usta, dost şair onur konuğuydu. Sennur Sezer ve Eray Canberk. Onlarla Gültekin Emre söyleşti; şiirlerinden örnekler sunmalarını sağladı. Bundan önce ve sonra konuk şairler, Aydan Yalçın, Fethi Yıldırım, Gonca Özmen, İ. Mert Başat, Oğuzhan Akay, Pelin Onay ve Sina Akyol şiirlerini okudular, alkışlarını aldılar. Programın gizli kahramanı ise programı düzenleyen, sunuculuk görevini üstlenen, açılışta okuduğu güzel şiirin, kendisine ait olduğunu söyleme gereği bile duymayan, tanıtımların hiçbirinde adı geçmeyen, kendisini neredeyse gizlemeye çalışan Turgut Baygın‘dı. Kaz yumurtası daha büyük ve daha besleyici olduğu halde bütün dünya neden tavuk yumurtası yermiş? Kazlar sessiz sedasız yumurtlarken tavuklar yumurtladıklarını büyük bir yaygarayla herkese duyurdukları için. “Çok tevazu göstermeyin, öyle sanırlar” demiş ya Muhsin Ertuğrul. Bu kadar yüce gönüllülük çağımıza pek uygun değil. H. Hikmet Esen de Ayvalık’ın sevilen şairlerinden biriymiş. Şiirleri, Ayvalık Belediyesi Kültür Sanat Yayını olarak Ayvalık Makamında Gün Batımı Şiirleri adıyla yayımlandı; bugün isteyen herkese dağıtıldı. Arka kapağa konan şiir en beğenilenlerden biridir hesabıyla ve Hikmet Esen’e selam anlamında onu alıyorum buraya: “Bazen / Yengeç yuvalarına saklandım; / Bazen midye Kabuklarına… / Zaman, / Soluduğum, / Hava kabarcıklarıyla tırmandı. / Yem olmadım ama köpekbalıklarına, / Oltam, / Balıksız kaldı.” 3 EYLÜL PAZARTESİ Necdet Ersoy, “Türkçemizde fonetik dezavantajı yok mu? Birçok yabancı kelime fonetiği cazip olduğu için (performans, avantaj, enformasyon vs.) kullanılıyor” diyordu. Sözün bu bölümünü ele almıştım da buna bağlı olarak sorduğu, “Yeni kelimeler üretilirken fonetik önde gelen bir endişe olması gerekmez mi? (İ) li (I) lı kelimeler yerine ses gücü daha fazla olan (A)lı ve (O) lu kelimeler üretilse daha iyi olmaz mı?” sorusunu yanıtlamayı ihmal etmişim. Türkçenin fonetik kaygısı gütmeyen bir dil olduğu söylenemez. Ünlü ve ünsüz uyumları tam da bu kaygının sonucudur. A adlı romanı da “yeraltı edebiyatı” kapsamına girer bence. Orancı’nın kitabının başında verilen, “Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkârların (…) dili, sesi” tanımına tam olarak uyuyor. Uçurum, Volkan Şenkal’ın ilk romanı. Nedensiz gibi görünen davranışlar, karanlıkta uyuyamamak, bir yavru kediyi sırf kedidir diye öldürmek, acıya ve ölüme batmış olarak yaşamak… Kitabın arkasında da dendiği gibi, “Artık her şeyin farkındaydı. Zamanın tüm oyunlarının farkındaydı. Hayatın ne olduğunun farkındaydı. En önemlisi oyunu bir şekilde sürdürmek zorunda olduğunun farkındaydı. Farkındaydı, çünkü zamanıyla oynuyordu hayatın.” 5 EYLÜL ÇARŞAMBA Eylülü Ayvalık’ta yaşamayarak neler yitiriyormuşum meğer. Bugün de bir resim heykel sergisinin açılışı vardı. Gülseren Kayalı ve Metin Benek’in resimleri ve Sakine Özkan’ın heykelleri… Ressamları tanımıyordum; ama Sakine Hanım, dostluğuyla gurur duyduğum en güzel insanlardan biri. 10 EYLÜL PAZARTESİ Süleyman Tuzcu, Ağrı’da çalışan bir İngilizce öğretmeni. Adam Fawer tarafından yazılan, Türkçeye OLASILIKSIZ olarak çevrilen IMPROBABLE adlı kitabın Türkçe adına takıldığını bildirip, “‘Olasılıksız’ sözcüğü TDK’nin internet sözlüğünde geçmiyor. Böyle bir kullanımın doğru olup ulmadığını sormak istiyorum.” dedi. “Olasılıksız” kaç yıldır en çok satılan, en çok okunan kitaplar arasında; adını pek çok kez duydum; ama Türkçeyle bu kadar ilgilenmeme karşın bu adın doğru olup olmadığını şimdiye dek hiç düşünmemişim. “Improbable” başka nasıl çevrilebilirdi Türkçeye, bilemiyorum. “Olasılıksız” üzerine, “lık, lik” eki almış başka sözcükler anımsamaya çalışarak düşünmeye başladım. Bu, çok işlek bir yapım eki; kavram adı yapıyor, bir şeyin bol bulunduğu yer anlamı başta olmak üzere pek çok anlam katıyor. Önce “ağaçlık, çamlık” gibi somut adları düşündüm. “Ağaçlıklı” denebiliyor; ama “ağaçlıksız” denmiyor. “Çamlıklı” da yok, “çamlıksız” da. “İnsanlık, iyilik, güzellik” gibi soyut adlara da “lı, li” ya da “sız, siz” ekini kolay kolay getiremiyoruz. “Olasılıksız” Süleyman Bey’in dediği gibi, sözlüklerde yok; ama sözlükte “Olur mu?” diye düşündüren “olasıcılık” gibi sözcükler olduğuna göre “olasılıksız” da olabilir. En azından bundan sonraki baskılara girebilir. “Sözlük” deyince… “Sözlük” de bu eki almış bir sözcük. “Sözlüksüz” rahatça kullanılabiliyor. Öyleyse “olasılıksız” sözcüğünün yadırgatıcılığı şimdiye dek pek duymamış olmamızdan kaynaklanıyor olmalı. Denmemesini gerektirecek bir dilbilgisi engeli yok. ? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir ressam ve şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiirin dizeleri ve şiir kitabının adı ortaya çıkacaktır. 1 F 2 H 3 F 4 L 5 F 6 E 7 A 8 A 9 I 10 I Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU mumcuogluilker@gmail.com 20 G 11 C 12 J 13 J 14 K 15 D 16 M 17 B 18 I 19 N J. Uzak Fırtına ve Buhurumeryem adlı şiir ki21 G 22 D 23 H 24 F 25 D 26 J 27 C 28 M 29 B 30 G tapları da olan şair. 31 K 32 G 33 C 34 M 35 K 36 F 37 K 38 C 39 E 40 A 50 54 70 68 43 26 12 53 13 52 K. Ayla Kutlu’nun bir romanı. 41 G 42 N 43 J 44 I 45 C 46 L 47 C 48 B 49 A 50 J 51 H 31 62 69 81 35 52 J 53 J 54 J 55 F 56 E 57 B 58 G 59 E 60 E 61 E 62 K 65 66 37 75 14 L. Gemilerde küçük yaşta tayfa yamağı. 63 E 64 M 65 K 66 K 67 G 68 J 69 K 70 J 71 N 72 E 73 B Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Mani biçiminde aruzla yazılmış manzume. 74 46 4 77 74 L 75 K 76 N 77 L 78 N 79 M 80 A 81 K 82 E 83 G 84 B M. Can çekişme. 80 49 40 7 8 28 16 79 64 34 lu’da yüksek bir gelişim gösteren esnaf, zanaatçı, çiftçi gibi bütün çalışma kollarını içine alan teşkilat. B. Kökü eski Türk töresinde olan ve Anado 22 15 25 G. Necati Cumalı’nın bir öyküsü. N. Gaziantep’in bir ilçesi. 84 29 73 57 17 48 bıta”, “12 Eylül Adaleti” ve “Kürt Dosyası” adlı kitapları da olan, 24 Ocak 1993’te öldürülen değerli gazeteci ve yazar. E. “Papa, Mafya, Ağca”, “Liberal Çiftlik”, “Ra 20 58 30 41 67 83 21 32 42 71 76 19 78 H. Bankada hesabı olanlara gönderilen ödeme ya da çekme makbuzu. C. Yönü aynı olan, aynı yöne bakan. 61 72 63 59 60 56 82 6 39 51 23 2 47 11 27 33 38 45 F. “… Williams” (Feel’i de söyleyen şarkıcı). I. “…k” (Deri türü). D. Çok sesli müzikte bir beste. 3 5 1 55 36 24 10 9 18 44 1178. sayının çözümü: A. KIZIL ÖLÜMÜN MASKESİ, B. OĞLUMA MEKTUPLAR, C. RÜYA GİBİ, D. ACHAB, E. YAMAÇ, F. FİGARONUN, G. EVİYE, H. YORGA, I. İCRAİ, J. ZARA. Şiir: “lafa gelince mangal gibi yüreğiniz var/ ama içine koyacak kömürü bulamıyoruz Artshop” CUMHURİYET KİTAP SAYI 1179 20 EYLÜL 2012 ? SAYFA 23
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear