Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
T 13 KASIM SALI ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER rulduğu anlatılmak isteniyor. Yoksa romanı sahiplenmek, mahkemelik bir konu! 17 KASIM CUMARTESİ İlk gördüğümde kitabın adını “Ezber Mutsuzluklar” diye okudum. Hoşuma da gitti. Üvey anne, kaynana gibi kişilerin varlığından duyulan mutsuzlukları anımsadım hemen. Belki iyi bir insandır bu adı taşıyan kişi. Ama adları böyle olduğu için mutsuzluk kaynağı oldukları / olabilecekleri düşünülür ve yoksa bile yaratılır o mutsuzluk. Öyle değilmiş. Kitabın doğru adı: Ezber Mutsuzlukları imiş. Eğitimle ilgili bir deneme kitabı bu. Yazarı. Muzaffer Gürboğa. Kitabını bana “Değerli Arkadaşım…” diye imzalamış; çünkü aynı okulu (Çapa Yüksek Öğretmen Okulu) bitirmişiz. Hep eğitimle ilgili kitaplar yazmış Gürboğa. Düşünceleri benim savunduklarımla tümden örtüşüyor. Eğitimle ilgilenen herkesin okumasında yarar var. 18 KASIM PAZAR Duyduğu zaman tüylerini diken diken eden “var ya” sözüne değinmiş Tacettin Necipoğlu; “var ya” diye başlayan tümcelere… “Dilimizde bildiğim kadarıyla ‘var ya’ kullanılır. Ancak birinden veya bir şeyden söz ederken kullanılır. Örneğin, ‘Şu Ayşe var ya ne kadar güzel bir kız’, ‘Boğaziçi’ndeki yüksek binalar var ya Boğaz’ın siluetini bozuyor’” Tüylerini diken diken eden kullanımın örneğini de, “Var ya hava bugün ne kadar sıcak.” ile vermiş Necipoğlu. O kadar çok duymuşuz ki bu kullanımı, yadırgamıyoruz bile. Oysa gerçekten nedir o “var ya”? Nasıl bir gereksinmeden doğdu; hangi dilsel gereksinmeyi karşılıyor? Benzer kullanımlardan Naci Dereli de yakınmıştı: “‘Örnek veriyorum’ yerine, ‘atıyorum’; ‘ne alakası var’ yerine, ‘ne alaka’; ‘antr parantez’ (kesinlikle daha doğrusu, parantez içi) yerine, ‘antiparantez’ kullanımları beni rahatsız ediyor. Bunlara yerli yersiz kullanılan, ‘bir şekilde’yi de ekleyebilirim.” diyordu Dereli. Bir de, “Tırnak içinde yazılan cümlelerin sonuna gerekirse soru işareti ve ünlem işaretinin konduğunu görüyorum; ama tırnağın içindeki ifade bitmiş, tırnağın bitiminde cümle devam ediyorsa tırnak içinde nokta konması gerekip tırnak dı şına küçük harfle devam ederek tüm cümlenin sonuna gene nokta gerekirken, tırnak içindeki nokta ihmal ediliyor.” demişti. Daha önce üzerinde durmuş; ama kesin bir çözüm bulamamıştık. 20 KASIM SALI Günseli Aksoy, “Bir çevirmen olarak (İng.Türkçe, Türkçeİng.) Türkçe Günlükleri yazılarınızı düzenli okuyorum. Dikkatimi çeken bazı konulara işaret etmek isterim.” dedikten sonra “Yorumlarınızı merakla bekleyeceğim.” demeden önce maddeler halinde sıralamış diyeceklerini. Benim diyeceklerimle karışmasın diye yatık yazıyla göstereceğim ve bir bölümünü daha sonraya bırakacağım. 1) 30Ağustos tarihli ekte 14Ağustos başlıklı yazınızı “...ama bir kitabın kendini bu kadar heyecanla okutması azımsanacak bir başarı sayılmaz” cümlesi ile bitirmişsiniz. Şöylesi kulağa daha hoş gelmiyor mu: “...ama bir kitabın kendini bu kadar heyecanla okutması azımsanmayacak bir başarıdır” veya “...ama bir kitabın kendini bu kadar heyecanla okutması azımsanacak bir başarı değildir.” “Sayılmaz” sözcüğünün anlam etkisi hesaba katılmamış bence. “… bir kitabın kendini bu kadar heyecanla okutması azımsanacak bir başarı sayılmaz” ile “… bir kitabın kendini bu kadar heyecanla okutması azımsanacak bir başarı değildir” aynı anlamda iki tümce “sayılmaz”. 2) Gazete eklerindeki yazıları okurken bazı şeyler dikkatimi çekiyor. Şöyle ki: a) “...ortaya çıkmış olmalı ki, edebiyattaki, türkülerdeki...” >>>>Ayrı yazılan ‘ki’ bağlaç olduğuna göre ondan sonra virgül kullanılmaz. Tıpkı ‘ama,’ ‘ve’ sözcüklerinden önce de kullanılmadığı gibi. “Ki” ve “ve” ile birlikte virgül kullanılmaz; ama “ama”dan önce noktalı virgül konur. Yazım Kılavuzu’nun son basımlarında TDK, “ama, ancak, fakat, çünkü, lakin, ne ki, ne var ki…”den önce noktalı virgül kullanıldığıyla ilgili maddeyi kaldırmış; ama öteki yazım kılavuzlarının tümünde var. b) “Başka bir tıp da, başka bir dünya da mümkün.”>>>> ‘Dahi’ anlamına gelen ‘da’ sözcüğünden sonra virgül konulmaz. “Konulmaz” değil, “konmaz” denmeli. Türkçe Günlükleri’nde daha önce üzerinde durmuştuk. Sözcük, “ko” kökünden “konmak” diye türetilmiş. Burada “da”, iki söz öbeğinin arasında kullanılmış. Eğer “Başka bir tıp da mümkün.” denseydi virgül kullanılması yanlış olurdu; ama burada anlamayı kolaylaştırdığı için yanlış sayılmaz.? unus Yaşar’ın, Fotoğraf Aralığından (Gelişim Sanat) adlı kitabının “anıroman” olduğu belirtilmiş kapakta; ama bence alt başlık olarak konan “Anılar Galerisi” kitabın türünü de belirtiyor. Gerçekten bir anılar galerisi bekliyor sizi kitapta. Gerçi anılar bir dede torun kurgusuyla verilmiş; ama torun Ardıç’ın sordukları yalnızca dedenin bakılan fotoğrafla ilgili anılarını canlandırmaya yarıyor. Sonrasında üçüncü kişi ağzından anlatılıyor o fotoğrafın anımsattıkları. İlginç anılar… Kerim Korcan’ın okurların isteseler de kendisine ulaşamayacaklarını gördüğü için terk ettiği imza gününden, Metin Altıok’un evinde geçirilmesi planlanan; ama geçirilemeyen yılbaşı gecesine, Fikret Otyamlı pek çok anıya, Ahmet Arif’le, Erdal Öz’le, Erhan Bener’le yapılmış söyleşilere, röportajlara kadar, yaşanmışlığın ağır bastığı yazılar var kitapta. Şiirlerle desteklenmiş çoğu. Kitabın adındaki fotoğraflar ise yalnızca kapakta… 15 KASIM PERŞEMBE “Egeli Sabah’ta Gülşah Elikbank yazmış” diye bildirdi Recai Şeyhoğlu. Tarih: 22 Ekim 2012. “Tüm salonu dolduran okurlar, Buket Hanım’ın son romanını benim gibi çok sahiplenmişlerdi.’’ diye yazmış Elikbank. Recai Bey de şöyle sordu: “‘Tüm salonu’, demek yerine ‘salonun tamamını’ demek daha doğru değil mi? ‘Çok sahiplenmek’ de yanlış kullanım gibi geldi bana. Sizden öğrenmek istiyorum işin doğrusunu.” “Tüm salon” denirse salonun tüm olduğu anlamı çıkar. “Tüm” sözcüğüyle salon değil, salondaki insanlar (okurlar / seyirciler) nitelenmek istenmiş. Öyleyse “tüm salon” değil, “salonu dolduran tüm okurlar...” denmeli. Şeyhoğlu haklı; “...benim gibi çok sahiplenmişlerdi” tümcesi de aksıyor. “Sahiplenmek” ile miktar pek bağdaşmadığı için aksıyor bence. “Az sahiplenmek” denmediğinden olsa gerek, “çok sahiplenmek” de kulak tırmalıyor. Ayrıca “romanı sahiplenmek” ne demek? Sahiplenilecek bir şey değil ki roman! Bir romanı beğenirsiniz beğenmezsiniz, seversiniz sevmezsiniz; ama sahiplenmeye kalkmazsınız. Herhalde romanla bir özdeşlik ku Y feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse şairin dizeleri ortaya çıkacaktır. 10 F 20 K 1 F 2 C 3 G 4 I 5 G 6 B 7 F 8 G 9 L Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU mumcuogluilker@gmail.com 11 F 12 F 13 F 14 B 15 E 16 J 17 B 18 J 19 I 34 74 52 69 45 21 F 22 G 23 F 24 F 25 E 26 I 27 D 28 F 29 G I. “Critical …” (Hans Magnus Enzensberger’in bir yapıtı). 30 K 31 E 32 L 33 A 34 H 35 G 36 F 37 B 38 I 39 F 40 E 63 38 53 26 19 4 41 B 42 G 43 F 44 J 45 H 46 A 47 J 48 F 49 L 50 G J. Ayşe Kulin’in bir romanı. 51 G 52 H 53 I 54 F 55 F 56 G 57 E 58 B 59 A 60 F 61 G 16 18 44 47 K. Freddy Krueger’in dehşet saçtığı sokak. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Madam Bovary’nin önadı. 62 C 63 I 64 L 65 F 66 L 67 L 68 H 69 H 70 G 71 G 72 G 73 K 74 H 75 G 76 F 77 F 78 E 79 D 80 A 20 30 73 L. “Yalnızlar …” (Senoryosunun Ali Kaptanoğlu takma adıyla Attila İlhan’ın yazdığı, Ömer Lütfi Akad’ın filmi). 59 46 80 33 B. “… ipek saçlı başı kardeşinin göğsüne sokuldu.” (Cahit Uçuk). 27 79 E. Deniz kıyısına yakın yaşayan, boyu bir buçuk metre kadar olan, eti lezzetli bir tür köpekbalığı. 11 21 60 39 36 7 77 24 G. Sultan Hamid Düşerken ve Kıskanmak adlı romanları da olan yazar. 68 49 64 66 9 32 67 1188. sayının çözümü: A. ODİTORYUM, B. RA 17 65 6 14 41 58 37 C. Parola. 25 31 78 40 15 57 C. Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın bir romanı. 75 51 8 5 29 56 42 61 50 22 35 71 3 72 SIT, C. HÜSEYİN ALEMDAR, D. ABUK SABUK, E. NİLGÜN MARMARA, F. KIYI G. EPİK, H. MISIR, I. AHDİATİK, J. LBB. 2 62 D. Ayak. 43 55 28 48 23 70 1 76 13 12 10 54 H. Orhan Kemal’in bir romanı. 29 Metin: “Bir kirpi gibi kapandım tarihe. Sabah martıların sesiyle uyandım, üstün başım balık kokuyordu.” CUMHURİYET KİTAP SAYI 1189 KASIM 2012 ? SAYFA 31