24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

? ğinden sonra yarım saat kadar kestirir, yine odasına çıkardı. Akşam yemeğine kadar, günde 8 saate yakın çalışırdı. Ben onun kadar düzenli ve verimli değilim. 12 Eylül’de TRT’den atıldım, İstanbul ve İzmir’de reklam yazarlığı yaptım, yeniden döndüğüm TRT’den 2008’de emekli oldum. O günden bugüne, bir şiir kitabı, bir de işte bu kitap. İki ödülde seçici kurul üyesiyim. Başka ‘kamburlar’ım da var. Sürekli şiir dosyası okuyorum. Başkalarının yazdıklarıyla uğraşmaktan kendime yeterli zaman ayıramıyorum. Bu kitabın yüzde yüz bitmesi esas olarak bu nedenle gecikti. Tabii bir de ‘düzyazı kitabı’ yayımlayacak olmamın korkusu vardı. Aslında bitmedi kitap, devamı var. 600 sayfa filan olacaktı. “Kimse yayımlamaz, azalt” dediler. Ben de eledikçe eledim. Elemeyi de seviyorum, düzyazıyı da. Ne zaman becerebilirim bilemem, ama yeni yazılar da ekleyerek ikinci bir kitap hazırlayabilirim. Yazıları şiirin kıyısına çekişime gelince: Bugüne kadar 10 şiir kitabı, bir toplu şiirler kitabı, bir de seçme şiirler kitabı yayımlamış birisi olmamdan kaynaklıdır herhalde. Bugün, eskiden yazdığım kadar şiir yazamadığımı da itiraf etmeliyim. Fakat bunun nedeni düzyazının şiire çelme takması değil. Yaş ilerledikçe, şiir, daha az yazılıyor. Öyleyse, yaş ilerledikçe, daha az şiir yazmalı. (Yaş ilerledikçe daha az şiir yazılmasında bence hiçbir sakınca yok. Hatta bu durumu ‘olağan’ değil, ‘mükemmel’ bir durum olarak açıklasak gerek. Çünkü ilerleyen yaşlarda yazılan ‘daha az’ şiir, ‘daha iyi şiir’ oluyor. Sözgelimi Melih Cevdet Anday’ın, sözgelimi İlhan Berk’in, sözgelimi Behçet Necatigil’in, sözgelimi Oktay Rifat’ın, sözgelimi Arif Damar’ın.. ilerleyen yaşlarında yazdıkları ‘daha az’ şiirler, onların belki ‘en coşkulu’ şiirleri değildi, ama ‘en iyi’ şiirleriydi. “Darısı başıma” deyip kapatayım bu parantezi.) “ŞİİRDE DAHA TEDBİRLİYİM, DÜZYAZIDA İSE GEVEZE!” Şiirde, yazıda kendini ne sıklıkta ve/veya ne kadar kaybeder kendi deyişiyle “aklı geveze” Sina Akyol? Ne kadar zıvanadan çıktığı da olur, durulup sakinlediği de? “Yaratının” diskosunda ter ter tepindiği de cenazesinde omuzlarının düştüğü de... Saygıya durduğu da yerinde canına yandığı da... Şiirde daha tedbirliyim. Düzyazıda ise hem aklım geveze hem de çenem! Falcı mısınız, nesiniz.. yoksa ben mi çok belli ediyorum: zıvanadan çıktığım da doğrudur, durup sakinlediğim de! Roman müthiş bir kurgu, dolayısıyla disiplin işi. Ama denemeye yakın düzyazıda ya da anı yazılarında, yazı ilerledikçe, bir tür trans haline girilebiliyor. (Mesela şiir bu trans halini hiç kaldırmaz.) Ya da en azından bende böyle oluyor. Gündelik hayatın bitiriciliğinden bahsediyorsunuz bir yazınızda “gündelik hayatı ve onun dilini” yok etmeye, alternatif bir dilin peşinde koşmayı esas alarak nasıl azmettiğinizi yazıyorsunuz. Yazarlığınızdaki bu izleği, o “kopuş” ve devamında o “sıkıntı” hallerini anlatır mısınız ve “Düzyazdım” bunu nasıl ortaya koymaktadır hani nasıl bir açık etmedir? Gündelik hayatı ve onun dilini üstelik gündelik hayatın dilini kullanarak yok etmeye kalkışmak, alternatif bir dilin peşine düşmek, bana kalırsa, esas itibarıyla şiirin/ öykünün/ bir oranda da romanın işidir. Bırakın eleştiriyi/ incelemeyi, deneme ve anı yazılarında dahi kolay kolay yapamazsınız bunu. Roman somut bir şeydir, ama içinde soyutlamalar da vardır. Fakat asıl soyutlama şiirde ve öyküdedir. Gerek şiirin gerekse de öykünün ortak paydasıdır soyutlama. İşbu kitap bir şiir ya da öykü kitabı değil. Dolayısıyla “gündelik hayatı ve onun dilini üstelik gündelik hayatın dilini kullanarak yok etmeye kalkışma”yı, “alternatif bir dilin peşine düşme”yi ne oranda becermiştir, orası sahiden tartışılır. ‘Kopuş’ meselesine de gelelim: ‘Kopuş’, şiirde ve öyküde, sözünü ettiğim soyutlamayaderinleşmeye götürür sizi; ‘yazılan’ın özelinde özgür kılar. Ama ‘kopuş’unuzdan da zorunlu olarak koptuğunuzda (çünkü ekmek paranızı kazanacaksınızdır), döneceğiniz yer reel hayattır. İşte o dönüşte ‘sıkıntı’ başlar. Çünkü yazarkenki özgürlüğünüz yok olmuştur. Bir “ama” daha: İşte bu ‘sıkıntı’, yeniden ‘kopuş’a, yani yeniden yazmaya götürür sizi. Böylece, sürer gider bu. Son soruda şiirde ve yazıda noktalama imleri konusundaki yaklaşımınızı anlatır mısınız? TRT’de çalıştığım yıllarda, program metinlerini ben yazardım, spikerler okurdu. TRT spikerleri virgül gördüklerinde ne kadar es vermeleri gerektiğini, noktalı virgül gördüklerinde yalnızca es vermekle kalmayıp iki cümleyi birbirine bağlamaları da gerektiğini, sözgelimi soru iminden hemen sonra bir de ünlem imi görmüşlerse, kızarak sormaları gerektiğini mükemmelen bilen kişilerdir. Buna rağmen ben, TRT spikerlerine verdiğim metinlerin oralarınaburalarına, verili yazım kurallarına göre ‘yanlış’ sayılabilecek noktalama imleri koyar, belki de bu yüzden sinir ederdim onları. Niye mi böyle yapardım... yazdığım metinleri onlara vermeden önce, içimden yaptığım son okumada ben nasıl okumuşsam, onlar da öyle okusunlar isterdim de ondan! Yazarın bu derecede ‘faşizan’ bir baskıda bulunma hakkı var mıdır, bence vardır! Örneğin ‘üç nokta yan yana’ ile ‘iki nokta yan yana’ aynı şeyler değildir. Ama dergilere yazdığım yazılarda, o dergilerin düzeltmenleri, benim ‘iki nokta yan yana’larımı, kara donlu yazım kılavuzu disiplini içinde kalarak, ‘üç nokta yan yana’lara çevirdiklerinde de ben sinir olmaya başlamıştım. Yazarın kendi yazım kurallarını, kendi noktalama imlerini koyabileceğine... dahası koyması gerektiğine sahiden inanıyorum. Özellikle de ‘üslupçu’ bir yazarsanız, bu şarttır. Yazı, böyle de gelişir çünkü. (Kıymetli Leyla Erbil’i, kitaplarının sonraki baskılarında çok daha rahatlamış gördüm.) Ek: Şiirlerini hiçbir noktalama imi kullanmadan bitiren genç şairlerimiz beni bağışlasın; günün birinde, hiçbir noktalama imi kullanmadan bitirmeyi becerebileceğim şiirler yazabilir miyim, bunu sahiden merak ediyorum. Zira bu ustalığa henüz erişemedim. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr DüzyazdımKâh Sevinçli, Kâh Hüznü Hazin Altmış Üç Mürekkep/ Sina Akyol/ Kırmızı Kedi Yayınevi/ 296 s. 29 KASIM 2012 ? SAYFA 17 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1189
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear