05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hazırlayanlar: Mavisel Yener, Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. CUM Ë sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com ÇOCUKGENÇLİK Fon perdesinde İstanbul, evlerden sokaklara taşan incelikli duygular, geçmişin ipeksi düşleri, anlam katmanlarına davet eden usta işi öyküler… Nur İçözü, Ena Mena Dosi’de çocukluğunun izlerinden yola çıkıp evrensel ipuçlarına varıyor. Ë Mavisel YENER Ha OKUMA Ena Mena Dosi acı biberin ona duyumsattıklarını yaşamı boyunca unutamayacağını o anda henüz bilemez elbette. Bir sonraki gün Meççure, Hilda ve Mako küskünlüklerini unutuverip seksek oynamaya başlamışlardır. Çocukların birbirlerine karşı kimi zaman ne denli acımasız olabildiği ama bir o kadar da, kin tutmadıklarını düşünürüz. Hep birlikte sayışmaca oynar çocuklar: “Ena Mena Dosi/Dosi Saklambosi/ Saklambos Saklambos/Fransız dost/İngiliz Badem Boz/Çiroz!” Sayışmacanın sözcüklerini hiçbiri tam olarak anlamasa da, din ve dil ayrımı olmadan oynayabilmeleri yetişkinlerin çocuklardan öğrenecekleri çok şey olduğunu vurgular. Yüzyıllarca dostluk içinde yaşayan, birbirlerinin diline, inancına, giyimine, alışkanlıklarına hoşgörü ile bakabilen bu insanlara ne oldu? Sakızağacı Mahallesi bir simge, o mahalleden yola çıkarak hesaplaşabileceğimiz pek çok duygu var… Kitabın ikinci öyküsü Hristo’nun Kedileri’nde, Sakızağacı Mahallesi’nin esnafı ve mahalleli arasındaki sıcak iletişime tanık oluruz. Burnumuza akşamın taze ekmek kokusu gelirken dilimiz, geleneksel Rum tatlısı “koliva” ile tatlanır. Sokağın renkli kişiliklerinden biri, yaşlı balıkçı Hristo Amca’dır. Mahallenin kedileri hep onunla birlikte gezer. Günlerden bir gün Hristo Amca kaybolur. Ona ne olduğunu doğrudan söylemez yazar ama Hristo Amca’nın dönülmeyecek bir yere gittiğini sezeriz. “Neler Oluyor?” adlı öykü, 67 Eylül 1955 olaylarının tanıklığında yazılmış. Elbette yazar ne tarih verir, ne de o olaylarla ilgili başka ayrıntılar. Çok katmanlı bu öyküde her okur kendi “bildiği” kadarını bulacaktır. 6 7 Eylül 1955’de İstanbul’da yaşayan Rum azınlıklarına yönelik tahrip ve yağma hareketini bir çocuğun gözünden anlatır İçözü. Evlerinin bodrumuna komşuları konuk etmek, bodruma çay taşımak bu çocuğa pek eğlenceli gelmiştir. “Anneannemin deyişiyle ‘karanlık’ bir geceyi kazasız belasız atlatmıştık. ün (Ben de Çocuktum) ve Bugün (Çocuklar Öykülerimde) adlı iki bölümden oluşuyor Ena Mena Dosi. İlk bölümde dokuz anıöykü var. İlk öyküde Nur İçözü’nün çocukluğunun geçtiği Sakızağacı Mahallesi’ne konuk oluyoruz. Bakırköy’de, deniz kenarında şirin bir mahalle bu. Sevimli sokaklardan birine düşürüyoruz yolumuzu: Küçükyalı Sokak. Bir zamanlar Pırlanta Hanım’ın görkemli yalısı vardır orada; sokak, yalıdan alır adını. Yalıya ne olduğunu yazar doğrudan söylemez ama öylesine ustalıkla anlatır ki, hemen kavrarız Pırlanta Hanım’ın yalısının öyküsünü. “Yalının gökyüzünü kızıla boyadığı o geceyi hayal meyal hatırlıyorum. Dedemin, babamın mahallenin erkekleriyle birlik olup söndürmeye koştuklarını da… Yağlı boya tahtalar alevlerin arasında kıvranıp çığlıklar atarken, her yer kül yağmuru altında gri bir renge bürünmüştü.” (s,10) Sokakta Türk, Rum, Ermeni aileler birlikte dostluk içinde yaşar. Madam Tolo, Haçik Amca, Hilda, Mako ve diğerleri Nur İçözü’nün çocukluğundan anımsadığı komşular. Çocuk aklıyla, bazı sözcükleri niye farklı söylediklerine anlam veremez. “Hilda’nın ve Mako’nun annelerine niçin Madam dendiğini merak ediyorum. Annem, “İşte öyle,” diyor. “Bizler hanım, onlar da madam. Babanla deden bey, onlarınkiler mösyö…”(s,13) Anlam veremediği başka şeyler de vardır. Pazar günleri arkadaşları kiliseye gittiği halde kendinin neden gidemediğine akıl erdiremez. O en güzel giysilerini bayramdan bayrama giyerken arkadaşları her pazar kiliseye giderken giyerler en şık giysilerini. Mahalleye yeni taşınan Meççure’nin söyledikleri kafasını iyice karıştırır, çünkü Meççure, Hilda ve Mako’ya onu oyuna almadıkları için kızıp, “Gavur” der. Minik Nur soluğu anneannesinin yanında alıp ona “gavur”un anlamını sorar. Anneannesinin ağzına doldurduğu bir tutam D Ben ise eğlenceli bir gece geçirdiğimizi düşünüyordum.”(s,29) O tarihten sonra mahalle değişmeye başlar, azınlıklardan olan komşular tek tek evlerini boşaltır. Boşalan her evle birlikte minik Nur’un neşeli anılarından biri daha yitip gider. Büyümek böyle bir şeydir belki de… Öykünün ana ekseninde ‘öteki’ olmanın sancıları yoktur ama arka planda bu duyguyu eksik etmez yazar. “Karagöz’ün Ettikleri” BU Yayınevi Mizah öyküleri sahibi olan Nur İçözü’nün mizah dilini ortaya koyduğu bir öykü. Mahalleye gelen Cambazhane’nin oyuncularından öğrendiği Karagöz ile Hacivat’ın tekerlemesini Nur söylemeye kalkışınca neler olur neler. Nereden bilsin Ali Dayı’nın eşeğinin bu tekerlemeye çok kızacağını… Rasim Amca’nın Kitapçı Dükkânı adlı anıöyküde kent ve değişim teması başarıyla işlenmiştir. Yazar çocukluğunda okuduğu kitaplara gönderme yaparken İstanbul’un yitip giden dokusuna da değinir. “Polyanna, Pinokyo, Tom Sawyer, David Copperfield ve daha nicesiyle beni tanıştıran Rasim Amca’nın kitapçı dükkânının bir gün gelip kapanacağı hiç aklıma gelmezdi. İstasyon Caddesi’nin genişletileceği söylentilerinden ilk etkilenen yer orası oldu.”(s, 41) Dondurmanın adı “KırmızıBeyaz”dır Nur İçözü’nün dilinde. Dondurmacının manileri, bilmeceleri öylesine kazınmıştır ki minik Nur’un belleğine, ileride kitabına alacaktır onları: “Çim çim çukurda mısın/ Ak Pak Yumurta mısın?/ Komşular gezmeye gitti/Sen daha burada mısın?” Dondurma yemek uğruna yaptığı şirin yaramazlığı anlatıp öykünün tadını kaçırmaya niyetim yok. KırmızıBeyaz adlı öyküyü okuyunca bir ayrıntıyı fark ettim. Neredeyse bütün anı öykülerde, tekerlemeler metaforik öğe olarak kullanılmış. “Tutmak Macunu Mu, Sopaniye Tatlısı mı?” adlı öykü, yazarın yetkin gülmece öykülerine iyi bir örnek. Minik yaramaz, Tutmak Macunu ararken neyi yemiş dersiniz? Ağzından burnundan köpük getiren şey neymiş? Çocuk okurların eğlenerek okuyacakları, özde şim kurabilecekleri bir öykü bu. “Vapurlarım Acı Badem Tadında” ailece geçirilen güzel bir pazar gününün sıcaklığını taşıyor satırlara. İstanbul esintisi, denizin köpükleri, biraz da acı badem kurabiyesi tadı var öykünün sözcüklerinde. Kitabın ilk bölümü “İhsan” adlı öyküyle sonlanır. İhsan, Uçanbalık Yayınları’ndan çıkan Aşık Oldum adlı (22 yazardan 22 Aşk Öyküsü) kitapta da yer alan bir öykü. Bir kez daha keyifle okuduğum bu öykü ilkokulda yaşanan ilk duygusal deneyimlerin ve çalkantıların kapısını aralıyor. İkinci bölümün üst başlığı: “Bugün”. Kitabın bu bölümü, günümüz çocuklarından farklı renkler sunuyor dokuz öyküsünde. Koltuk değneği kullanmak zorunda olan Yasin, mahallede oynayabileceği tek alana inşaat yapılan Özgür, evde kedi beslemek isteyince pilli kedi alınan Yiğit, dilimizi kirleten tabelalar konusunda duyarlı olan çocuklar, yetenekleri doğrultusunda desteklendiği için başarılı bir takı tasarımcısı olan Ali, ailesi mevsimlik işçi olarak Hatay’dan Bodrum’a gelen dört yaşındaki Cuma ve niceleri var bu öykülerde. Bu çocukların hepsinin dikkat çeken ortak özelliği hayallerinin olması. Hayallerini terk etmeyen, daha güzel bir dünyayı hak eden çocuklar “Bugün”ün kahramanları. Akıcı bir Türkçeyle yazılmış öykülerde dikkat çeken bir diğer nokta, Nur İçözü’nün çocuk psikolojisini yansıtmaktaki başarısı. “On yaşlarındaki bir çocuk için öylesine bilinmez sorulardı ki bunlar. Ama, iki üç pedal çevirişiyle birlikte Selim’in de aklından uçup gitti.” (s,110) “Bisikletler evlerin bodrumlarına kaldırıldı. Artık tüm çocukların düşlerini akülü bir motosiklet süslüyordu. Yaz güneşi bir mızrak bile yükselmeden, camlara dizilip Emre’nin sokağa çıkmasını bekliyorlardı.”(s,74) Deneyimli illüstratör Saadet Ceylan’ı da kutlamak gerek. Saadet Ceylan’ın kapak çalışmasına uyguladığı ebru çalışmasının, Ena Mena Dosi’deki öykülerin ruhuyla bire bir örtüşmesi dikkat çekici. Arka kapak yazısında bu vurgulanmış: “Hepimiz bir ebru tablosunu oluşturan farklı renkleriz.” İstanbul, çocukluğun izdüşümleri, anılar, özlemler, izlenimler, acılar, dün, şimdi, sesler, yüzler, kokular… Dünü unutmadan bugünü kucaklayabilmenin sevinci, edebiyatın incelikli tadı; işte Ena Mena Dosi. www.maviselyener.com tapta en yazıp biti heyecanl bir tehlike gun olmu çıkmazsa bedebilir tapta kim rendim. M rakter; di çaba gös da olan t kolata Fa olmuştu. Bu cümle anlatmam Kitabın k oynadığı Hanım’ı ç pabileceğ sı Alife’yi dının kalb miş. Zıpz Hanım’la teklif ediy diği için k Sanırım b kavuştula Kısacası, cisi; bu k götürece lumbağa dostunuz *Ena Mena Dosi, Nur İçözü, kapak resmi: Saadet Ceylan, Altın Kitaplar, 151 s, 2011, 12+ OKUYAN/OKUTAN ÖĞRETMENLERDEN MEKTUPLAR Ë Gözde AKSU (Çamlaraltı Koleji Türkçe Öğretmeniİzmir) ir düşünün; yediğiniz nefis şekerler büyüme hormonlarınızın öyle bir hızla çalışmasına neden oluyor ki her gün on yaş yaşlanıyorsunuz. Bunu engelleyebilmenizin tek yolu ise, size dünyanın farklı kentlerine kısa yolculuklar yaptıran bir haritadaki bilmeceleri çözmeniz. Ancak bu, sandığınız kadar olmayacak; çünkü sizdeki değişimi tüm dünyaya duyurmaya çalışan “medya canavarı” peşinizde. Vladimir Tumanov’un, oğluna matematik dersini sevdirmek için yazdığı “Kraliçeyi Kurtarmak”tan sonraki romanı “Haritada Kaybolmak”; coğrafya biliminin derinliği, kardeşliğin ve dayanışmanın önemi, sağlıklı yaşlanma bilinci gibi temalara değinen sadece çocukların değil, büyüklerin de bir solukta okuyabilecekleri bir roman. “Kraliçeyi Kurtarmak” ve “Haritada Kaybolmak” ile 6 ve 7. sınıf öğrencilerime, derslerinin yaşamımızın bir parçası olduğu ve öğrendikleri her konunun yaşamımızdaki işlevselliği ile B sınıflardan bir öğrencim, kitabın adının “Büyük Atatürk’ten Büyük Öyküler” olması gerektiğini; çünkü Ata’nın “büyük işler” yaptığını söyledi. Atatürkçülük çizgisinden taviz vermeden eğitim veren Çamlaraltı Koleji öğretmeni olarak bu yorum beni çok heyecanlandırdı. Öğrencilerim, kendi istekleri doğrultusunda kitabın ikincisini de okuyorlar ve eminim ki bana birbirinden ilginç yorumlarla geri dönecekler. Umarım Can Çocuk’tan çıkan “Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler” büyük küçük herkesin kütüphanesindeki yerini alır. ilgili kazanımı, kitapların eşsiz bilgeliği ile sunabiliyorum. Çocukların hayal gücüne renkli kapılar açan Süleyman Bulut, “Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler” ile Atamızın çeşitli kaynaklardan derlediği anılarını öyküleştirerek onların beğenisine sunuyor. İkincisi de yayımlanan kitapta, Atamızın liderlik özelliklerinin yanı sıra insani yönünün vurgulandığı pek çok anısını bulabilirsiniz. Ulu Önder’i tüm yönleriyle tanıtan bu kitabı öğrencilerime önermemdeki en önemli etken buydu. “Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler” kitabını önerdiğim 7. ÖĞRETMENLERE SİHİRLİ DUYURU: Cumhuriyet Çocukları’ndan gelen mektupların her geçen gün artması bizi sevindiriyor. Okuyan/Okutan Öğretmenlerden Mektuplar köşemizde sevgili öğretmenlerimize kulak vereceğiz. “Bu kitabı öğrencilerimle okuduk/okuyoruz. Çünkü…” diyecek öğretmenler. Çocuklara salık verdiğiniz, birlikte okuduğunuz kitapları, niçin bunları seçtiğinizi bize yazar mısınız? Adresimiz: sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com sevdiğim ve sürükl cek mi? d ca hayva leri olduğ değiştirm sonunda vanlarla i dostluk a tüm arka Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No: 1 D: 1 Balçovaİzmir www.maviselyener.com sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com SAYFA 24 9 HAZİRAN 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1112 çıkmaları ra dolu b Kitapta e güç emic için bu üç mak gere CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear