Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Osman Şahin’den öyküler Bir doğanın kolları bağlanınca Kolları Bağlı Doğan, edebiyatımızda, bir dönemin kesit öyküleri biçiminde değerlendirilebilir, dünya edebiyatı içinde hapishane öyküleri başlığı altında yerini de alabilir ancak bu şekilde kategoriye ayırarak incelemek öykülerin tema boyutuna indirgendiği bir yaklaşımdır. Söz konusu öyküler dili, anlatım biçimi, ele aldığı kişilerinin kaygılarıyla kişisel ve toplumsal çözümlemelere imkân tanıyan biçemiyle sınırlandırılmış yapısını aşar. başladı. Uzaktan sayı sayan sesler duyuldu. Sesler sanki bir tepenin ufkundan gelir gibiydi” (Muvakkat Koğuşu, s. 87). Aynı öyküde benzetmelerde karşımıza çıkan doğa, bir özlemi de çağırır; “Herkes kaşınıyor, deviniyor; kaşınırken bir ağaç kurdunun çıkardığı kart kurt sesleri çıkarıyordu” (s. 89). Ortak tema ile birbirine bağlanan öykülerde atılan her ilmek bir diğerinde bambaşka anlamlarla çoğalıp genişler. Bir öyküde söz edilen durum, diğer öyküde tekrarlanarak etkiyi arttırır. “Kolları Bağlı Doğan”da anlatıcı,“Hava bunaltıcı, nemli ve çürümüştü; sıcaktan ağırlaşmış, yapış yapıştı. Burada soluk alıp vermek bile başlı başına bir sorundu. İnsan soyu böylesi koşullara nasıl da uyum sağlayabiliyordu?” der. Söz edilen hücrenin havalandırma deliği bile yoktur, insanlar balık istifi gibi alt alta üst üstedir. Güneş sızdırmayan kalın duvarlara hapsedilenlerin güneşi görebilmek uğruna sürdürdüğü açlık grevi “Güneş’i Kazanmak” öyküsünde pekişerek anlam kazanır. Yine “Kolları Bağlı Doğan”da anlatıcı hücrenin ağır şartlarından söz ederken şu ayrıntıya değinir: “Beyaz renklerin bu hücrede yaşama şansı kesinlikle yoktu. Giyilen beyaz bir giysi, bir saatin içinde terden sırılsıklam olup sakızlanır, ardından kara bir marsığa dönüşürdü, benim giysilerimde olduğu gibi” (s. 29). En temel insani ihtiyaçların bile başkasının kontrolü altında giderilmeye çalışıldığı, kedi büyüklüğündeki farelerle insanların iç içe yaşadığı bir ortamda söz edilen bu ayrıntı “Voltalar” öyküsünde, umudun simgesine dönüşür. Beyaz renk özgürlüğü arayan tutsak insana direnç katan sevdayı çağrıştırır. “Sabahları mahkumları derin bir sessizlik alır. Havalandırma kapısından pis, uyuşuk görünümünde çıkarlar (…) Ama sayımdan sonra her şey normale döner. Kimi tahtakurularından söz eder; kimi pijamasını, yorganını asmak için çamaşır ipi gerer. Temiz bir yüz havlusunun yanı başına suları şapır şapır damlayan pis, kara donunu asar. Kara donun suyu temiz yüz havlusunun üstüne düşer mi, düşmez mi diye düşünmez hiç. Oysa o temiz, beyaz havluyu sana sevgilin göndermiştir. Havlulardan bir havlu değildir o. Her sabah eline alıp da yüzüne sürdüğün, biraz da sevgilinin yüzüdür” (s. 126). Kolları Bağlı Doğan, edebiyatımızda, bir dönemin kesit öyküleri biçiminde değerlendirilebilir, dünya edebiyatı içinde hapishane öyküleri başlığı altında yerini de alabilir ancak bu şekilde kategoriye ayırarak incelemek öykülerin tema boyutuna indirgendiği bir yaklaşımdır. Coetzee, Osman Şahin öyküsünü okumuş gibi, Kötü Bir Yılın Güncesi’nde , “Karanlık bir çağdayız. Bu konuda hafif bir üslupla yazmamı bekleyemezsin. Hele ki söyleyeceklerim içtense” der (s. 81). Bu koyu karanlıktan sızmaya çalışan ışıkla aydınlanır Şahin’in öyküleri. ? Osman Şahin Ë Fadime USLU sman Şahin Kolları Bağlı Doğan’da öfkeden beslenen, ötekini yok etmeye yönelik sürdürülen anlayışın yasallaştığı bir döneme, 12 Eylül’ün hemen ardından gelen suçlu(!) avı sürecindeki hapishane koşullarına içeriden bakıyor. Bunu yaparken öykünün katmanlarında öfkenin bilinçaltını arar, mağdurun duyumlarında şekillenen algının görüntülerini, sorgu altındaki kişinin iç sesleriyle açığa çıkan dış koşulları sorgular. Böylece, söz edilen kişiyle, kişileşen şiddetin algıları birbirine hiç olmadığı kadar yakınlaşır. İktidar güçlerinin yönlendirdiği kişiler aracılığıyla uygulanan şiddetle birlikte baskı altında bulunan kişilerin bir diğerine uyguladığı acımasız baskılar, yaşamsal tehdit unsurları gösterilir. Şiddet her türlü görüngüleriyle koğuşlarda kol gezmektedir. Koğuşlar aynı zamanda dayanışmanın, ortak amaçla bir olmanın yaşandığı bölgedir. Açlık grevlerinde, güvenlik güçlerinin aramalarında başkaldırmanın direnç katan zaferiyle insanlığın onuru vurgulanır. Şahin’in öykü kişileri güneş ışığının girmediği, soluk almanın bile güçleştiği ortamlarda bile doğayı arar. “Kolları Bağlı Doğan” adlı öykünün anlatıcısı işkence altında bedeni dağlanmış, defalarca sorguya alınmıştır. Bu aşamadaki sözleriyle, yazar, doğayı hücreye getirerek anlattığı durumun gerçekliğini çarpıcı bir noktaya taşır; “Her sorgulamada bir başka ses, aynı teraneyi soruyordu ki, inandırıcı olsun. Önemli olan, önceki anlattıklarımla şimdiki öykülerim arasındaki ayrımı, küçücük bir mantık kopukluğunu, çatlağı yakalayabilmeleriydi. Sonra da o çatlaktan, zehirli ot kökleri gibi girerek, akıllarınca çelişkiye düşüreceklerdi beni. Gözlerim bağlı olduğu için onları görmem olanaksızdı, ama robot da değildim ben. Çocukluğum Toroslar’ın zengin doğası içinde geçmişti. Kızılderililer gibi sezgilerim güçlüydü. Eski ören yerlerinde, yıllar önce yakılan ateş artığı küllerin kokusundan hangi ağacın külü olduğunu bilirdim. Görevliler işkence uzmanıysalar, ben de doğa uzmanıydım ve onların hilelerine karşı her gün biraz ustalaşıyordum” (s. 64). Şahin’in öykülerinde bir kurtarıcıya dönüşen doğanın unsurları kişilerin sözüne, belleğinin ana hücresine yerleşmiştir. “Yemek bitti. Naylon tabaklar tuvaletin buz gibi suyunda çalkalandıktan sonra yatakların altlarına sokulup saklandı. Yemek sonu, ‘sayım var’ sesleri duyuldu. Akşam sayımıydı bu. Kalın yüksek duvarların dibine yüzlerce kişi dizilerek ayakta beklemeye O Kolları Bağlı Doğan/ Osman Şahin/Can Yayınları/ 176 s. SAYFA 21 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1059