Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
T 14 OCAK PERSEMBE ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER A li Suner’in sorularını çok beklettim. Mektubunu arada yorumlar yaparak aşağıya alıyorum: “Son aylarda gazeteleri, özellikle de Cumhuriyet’i, okurken dikkatimi çeken ve aklıma takılan bir durum var. Siyasilerin ya da herhangi bir demeç veren kişinin söylediklerinde anlatım ya da yazıya döküldüğünde oluşacak bir yazım hatası var ise bu nasıl yansıtılmalıdır? Örneğin, bilindiği gibi abecemizdeki tüm ünsüz harfler ’e’ ile bitirilerek okunmalıdır. Bu kuralın en çok çiğnendiği harfler K ve H’dir. Üstelik PKK’dekileri ‘ke’ diye okumak, sizin Türkçe ‘Off’ kitabında belirttiğiniz gibi siyasi bir kesimin tercihiymiş gibi görünüyor toplumda. Bu örgütün kısaltmasındaki K harflerini ‘ke’ şeklinde kullanan, Cumhuriyet dışında ulusal gazete var mı bilemiyorum. Belki de Cumhuriyet okuru olduğumdan bu ayrıntıyı fark ettim. Bir siyasinin söylediği ‘PKK’yla müzakere edilmemelidir’ sözü gazetede haber yapılırken nasıl yazılmalıdır? Bunu düzeltmek demecin aslına ve demeci verene saygısızlık mıdır? Daha ağır anlatım bozukluğu içeren bir demeç sizce düzeltilmeli mi? Örneğin, eski başbakanlardan Tansu Çiller’in demeçleri, eğer kırdığı pot öne çıkmıyor ise gazeteye düzeltmen müdahalesi sonrası mı yansır ya da bu doğru mudur?” Kendimden başlayayım. Alıntılarda, yazanın farkında olmadan yaptığı yazım yanlışları varsa onları düzeltiyorum. Ancak “PKK’yla” diyen birinin sözünü “PKK’yle” diye düzeltmek, o kişinin durmayı yeğlediği siyasi yeri değiştirmek anlamına gelir ki dava konusu bile olabilir. Tansu Çiller’in demeçlerinin gazeteye nasıl yansıtıldığı sorusuna gelince… Eğer kendisini candan seven, koruyan düzeltmenlerin elinden geçmişse düzeltilerek yansıtılmış olabilir; ama “Bu, doğru mudur?” Bence doğru değildir. Sonraki sorusunda Ali Suner, her ne kadar, “Böyle bir durumda karar vermek zor.” diyorsa da örnek, karar vermeyi kolaylaştırıyor aslında. “Tabii her zaman yazım hatası da olmayabilir bu. Örneğin iktidar partisine, o partinin taraftarları AK Parti derken karşıtları AKP diyor. Cumhuriyet gazetesi de AKP diye yazanlar arasında. Peki Başbakan’ın bir demeci haber yapılırken Başbakan ‘Ak Parti’ demişse bile bu demeç, tırnak içinde ya da koyu yazı ile yansıtılırken, ‘AKP’ye dönüştürülebilir mi? Bunun bir ahlâki yönü bir de sanırım ideolojik yönü var. Böyle bir durumda karar vermek zor.” “Adalet ve Kalkınma Partisi” adının hangi yöntemle kısaltılarak “Ak Parti”ye döndürüldüğünü hiçbir zaman anlamadım. Partinin “Ak Parti” diye ikinci bir adı yoksa, parti adında yer alan “adalet” ve “kalkınma” sözcüklerinin ilk harfleri ayrı bir sözcükmüş gibi okunmaz. Bu esini, kısaltma harflerinin anlamlı bir hece / sözcük oluşturması vermişse ve bu bir yöntem olarak kabul edilmişse öteki partiler de bu yöntemden yararlanabilir. O zaman, diyelim ANAP’ın da adını “Ana Parti” diye söylemeye hakkı vardı. Ancak bütün bu “açıklanamayış”lar, söylenen lafı değiştirme hakkını bize vermez. Başbakan “Ak Parti” demişse bunu ‘AKP’ye dönüştürmeye hakkımız yoktur. okunuyorsa K hemen ‘Ka’ olarak okunuyor. Herkes, istisnasız ‘AKePe’ diye okurken aynı K başka bir yerde ‘He Se Ye Ka’ olabiliyor. Bu da dilimizin bir zenginliği diyerek züğürt tesellisi mi saymalıyız?” Kendisinden sonra gelen harflerin “e” ile okunması durumunda; yani “k” başta olduğunda da “ka” diye okunabiliyor. KKTC kısaltmasının “ka ka te ce”, KDV’nin “ka de ve” diye okunması gibi. Umarım k’nin kimi yerde “ke”, kimi yerde “ka” diye okunması, ilk söyleyen öyle dediği için değildir de söyleyişe ahenk vermek içindir. 19 OCAK SALI ergileri sayıp dökerken birkaç tanesini unutmuşum. Üstelik ikisi, bir türlü katkıda bulunamadığım Ayvalık dergiD leri: “Kıyı” ve “Şiirce”. Öteki, hemen her sayısı bana gönde 16 OCAK CUMARTESİ A li Suner’in kısaltmaya kıyamadığım mektubunun devamı: “Gazetede okuduğum tüm demeçleri sesli olarak dinleme olanağım yok ama milletvekili yeminini son derece kötü okuyan kişilerin, gazeteye yansıyan demeçlerinde hiçbir anlatım bozukluğu ya da yanlış sözcük kullanımı olmaması bana gizli bir elin müdahalesi olduğunu düşündürüyor. Belki de o el müdahale etmese, en azından bir kesim yurttaş bizi nasıl insanların yönettiğini anlar. Tabii bu hatalı konuşma, konuşanı halka daha yakın hissettirebilir de. Öyle ya, Başbakan’ın siyasi geleneklere uymayan her hareketi halk tarafından, samimi bulunuyor ve ‘Ben de olsam böyle yanıtı yapıştırırdım’, ‘Delikanlı adam, helâl olsun’ gibisinden övgülere mazhar oluyor.” Haberciler söylenenleri düzene sokarak kimi demeçlere yarı resmi ya da siyasi bir biçem kazandırıyor olabilirler. Dilimizde halka gitmek değil, halka “inmek” diye bir deyiş olduğu da unutulmamalı. Halkın kaba saba olduğu ve öyle konuştuğu genel kabul gördüğü için, halka inme “lütfunda” bulunan siyasiler gibi, kimi TV ünlüleri ve gazete yazarları da sokak dilini kullanmaya; hatta küfürlü konuşmaya durup dururken özen göstermiyorlar. Ali Suner’in dediği gibi bu, genellikle puan kazandıran bir yöntemdir. Ertelemeden mektubun son bölümünü de buraya alayım: “Son olarak K’nin ‘Ke’ ya da ‘Ka’ okunmasıyla ilgili bir başka tespitim var. K’den önce gelen harf ‘e’ ile biterek rilen; buna karşın adını anmayarak çok ayıp ettiğim “Karşın”. Bir başkası da Dil ve Edebiyat Derneği tarafından yayımlanan, kuşe kâğıda renkli resimler, fotoğraflar ve çizimlerle basılmış büyük boy bir dergi: “Dil ve Edebiyat”. TDK anlayışına yakın duruyor; gelenekçi çizgide. Kitap fuarında ilk on sayı birden hediye edildi. Maddesel olarak beş kilo kadar geliyor; içerik ağırlığını ölçmek kolay değil. Geniş bir zamanda, sindire sindire okunması gereken bir dergi… Hem maddi hem manevi yönden ağırlığı olan bir yayın da TÜYAP’tan geldi. Tarih Vakfı ile TÜYAP’ın ortaklaşa bastığı kitabı Gökhan Akçura hazırlamış: “Türkiye Sergicilik ve Fuarcılık Tarihi”. Fuarcılığın “Osmanlı’dan günümüze1860 1960 yılları arasındaki yüzyıllık serüvenini belgelemek amacıyla” hazırlanmış bir kitap bu; aynı zamanda bir albüm, bir ansiklopedi. TÜYAP AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal’ın kitaba iliştirilmiş mektupta dediği gibi, “Pazarlarda, panayırlarda başlayıp bugünün modern sergileme ve tanıtım yöntemlerini benimsemiş uluslararası ihtisas fuarlarına ulaşan yolculukta fuarcılığın gelişimini takip edebilmek ve ülkemizdeki ekonomik gelişmeyi de algılayabilmekte önemli bir kaynak olarak değerlendirilebilir.” ? www.feyzahepcilingirler.com / feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız/İst. B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir romanın adını ve çıktığı yayınevinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı romanın bitiş sözcükleri ve yazarın adı ortaya çıkacaktır. 1 E 2 I 3 A 4 K 5 C 6 B 7 D 8 E 9 C 10 F 11 B 12 L 13 L 14 K 15 B 16 E 17 H 18 A 19 L Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 49 77 70 17 61 56 I. “ A! ...” (Orhan Alkaya’nın bir şiir yapıtı). 20 B 21 B 22 B 23 B 24 F 25 L 26 E 27 C 28 I 29 K 2 74 28 32 69 30 C 31 K 32 I 33 E 34 B 35 D 36 D 37 A 38 D 39 B 40 A J. “ Mahmut ...” (“Bizim köy”ün yazarı). 41 A 42 B 43 B 44 A 45 A 46 B 47 G 48 J 49 H 50 D 51 C 55 60 67 48 80 52 B 53 E 54 L 55 J 56 H 57 G 58 D 59 B 60 J 61 H 62 D Tanımlar ve sözcükleriniz: 63 73 B C 74 I 64 B 65 75 B 66 D 76 F 67 B 77 J 68 H 78 D E 79 69 A 80 I 70 J 81 H 71 G G 72 C K. “ Haberin var mı taş duvar?/ Demir kapı, kör pencere,/ Yastığım, ranzam, zincirim,/ Uğruna ölümlere gidip geldiğim,/ ...mdaki mahzun resim/ Haberin varmı?” (Ahmed Arif) A. “ ... Elleri” (“ne zaman bir duman çıkarsa/ okuduğun bir şiirden / hatırla kızım sıvas’ı/ de ki:/ yanıyor hâlâ/ metin altıok’un uçsuz sigarası” dizelerinin de yer aldığı, Salih Mercanoğlu’nun şiir kitabı). 4 29 14 31 41 37 79 44 45 18 3 40 30 51 72 9 5 27 73 L. “Halli ...i tılsımatı umuri mülke/ Etmiş üstadi ezel lütfunu miftahi meram” (Nabi). 66 10 24 B. “ ... ... ... bu mendivenlerden, / Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, / Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak” (Ahmet Haşim). D. Hermann Hesse’in bir romanı. 38 68 36 7 50 75 35 62 58 65 43 63 46 34 76 15 21 E. İvan Gonçarov’un tanınmış romanı. G. “Sıtkı ...” ( 27 Mayıs döneminde MKB üyeliği ve Ulaştırma Bakanlığı yapan, kurucu meclis döneminde Devlet Bakanlığı görevine getirilen, seçimlerden sonra senatör olarak TBMM’ye giren, anılarını “Harbiyeli Aldanmaz” adlı bir kitapta toplayan asker. 25 19 13 12 54 1040. sayının çözümü: A. SU ÇÜRÜ 52 23 22 20 59 42 6 64 39 11 8 16 33 78 26 53 1 81 47 71 57 H. İlhan Berk’in de salatasını çok sevdiği bitki. DÜ, B. AHMET NECDET, C. BEYAZ KALE, D. ALİYE BERGER, E. HİCRİ, F. ADIVAR, G. TIRMIK, H. TAHİR, I. İBRİŞİM, J. NİM, K. AB, L. LR, M. İKDAM. C. “ ... nin evvelinde ey yar / Hatmoldu bu kıssa ol haberdar” (Sevdai, XVI. yy). F. “Sahba değil o şevk ile zehr olsa ... eder”. (Recaizade Ekrem Bey). Şiir: “Hayatım tükenmez maceralardı,/ İçimde binlerce istekler vardı,/ Bir şair, yahut bir hükümdar gibi.” SAYFA 31 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1041