22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hakan Günday’dan ‘Ziyan’ “Hayli gürültülü bir yol” Hakan Günday’ın yeni romanı Ziyan geçen günlerde Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Başarılı romanlarıyla her yeni kitabında yeni okurlar kazanmaya devam eden Günday bu kez büyük büyük amcası Ziya Hurşit ve ona karşıt karakterdeki günümüz ordusundaki erin hikâyelerini anlatır bize ve hayatların nasıl da birbiriyle kesiştiğini ustalıkla kaleme alır. Bu yeni romanında kalemini tarihi romana yaklaştıran Günday, Atatürk’e karşı düzenlenen İzmir Suikastı’nda başı çeken Ziya Hurşit’in gençliğinden suikast anına kadar ve hatta suikastın başarısızlıkla sonuçlandığı andan sonra Atatürk’le karşılaşmasına kadarki süreci kurguluıyor. Her iki kahramanın da ziyan ettikleri şeyse hayatları oluyor. Hakan Günday’la yeni romanını konuştuk. leceğiniz kadar bol. Zorunlu askerlik hizmetine ilişkin eleştirilerse, romandaki erin, kendisi haricindeki dünyayı algılayışıyla ilgili. “Bu kadar güçlü bir silahı ve bu kadar mermiyi bana hiçbir yerde bedava vermezler” diye başlayıp intiharın eşiğine kadar gelen ve ölene kadar da o eşikte yaşayacağını iddia eden bir karakterin, içine bulunduğu teşkilatı eleştirmemesi mümkün değil. “Ancak askerlik hizmeti nöbet tutarak ve konuşularak yerine getirilir. Eğer bir pezevenk ya da politikacı değilse, bir erkeğin en çok konuştuğu dönem, zorunlu askerlik hizmetini yerine getirdiği günlere rastlar.” Siz de yazar olduğunuz için konuşmak yerine yazmayı mı tercih ettiniz yoksa? Bu konuşma isteği, askerlik hizmeti sonrasına denk düşen bir gereksinim değil. Bu sadece, zamanın üstesinden gelmenin yollarından biri. Hayli gürültülü bir yol. Ama eğer ağzınızdan çıkan tek bir kelime bile, o anın ağırlığını hafifletmeye yetiyorsa, önünüzdeki yüzlerce günün üzerinden atlamak adına durmadan konuşmamak için hiçbir nedeniniz kalmaz. “Ve Mustafa Kemal büyük bir devrimciydi. Ancak çevresindekilerin kutsallaştırma ihtiyacı yüzünden yalnız kalacaktı. Kendi adının gölgesinde yaşayacak ve ölümünden sonra anlamını yitirecek olan devrim geri tepecekti. Çünkü devrim Mustafa Kemal’in kendisi olmuştu.” Ziya Hurşit’in Mustafa Kemal anlatımları ve onunla olan diyalogların romanda yer almasıyla onu, Mustafa Kemal’i romanın bir kahramanı yapıyor… Evet, kurgu dünyasının en ilginç yanlarından biri, Tanrı’yı bile çizgi film kahramanına dönüştürebilmenizdir. Her ne kadar romanda konuya ilişkin hayli ipucu olsa da, Ziya Hurşit’in büyük büyük amcam olup olmadığını bana soran ilk kişisin. Evet, kendisi büyük büyük amcam. Ve tabii ki bu romanın tetiğinde ikimizin de parmağı var. KARAR ANLARI... Romanlarınızdaki sert üslup Ziyan’da da devam etse de, anlatım tekniği olarak bu kez farklı(diğer romanlarda birbirine yakın anlatım teknikleri vardı), düz anlatımı ve tabii tarihi roman tekniğine yakınlaşıyorsunuz. Bu deneyişin sebepleri neler? Bunun için özel bir çabam yok ancak yazdıktan sonra, hikâyenin, kendi anlatım tekniğini belirlediğini fark ediyorum. Aslında cümleleri kuran, karakterlerin yapıları ve algıları oluyor. Dolayısıyla ben dahil her şey, romanın içinde kaybolup gidiyoruz. Karar anları romanın çözülme noktalarından. İki ana kahraman Asker ve Ziya Hurşit’in yaşamlarındaki karar anları kaderlerindeki dönüm noktaları oluyor. Bu sizin sık kullandığınız bir teknik romanlarınızda, nedenler üzerine konuşalım biraz da? Günümüzde bireyin verdiği kararların olumlu ya da olumsuz dönüşümleri hiçbir dönemde olmadığı kadar hızlı ve kesin. Hemen hemen her yerde görülen “Yaşam, seçimlerden ibarettir” cümlesiyle zihinlere kazınan bu toplumsal görüş “Yanlış seçim yaparsan hayatın cehenneme döner!” tehdidine dönüşmüş halde. Daha da önemlisi, seçimlerin yanlış ya da doğru olduğuna karar veren de, bu seçimler skalasını belirleyen de bu tehdidin sahibi olan toplum. Tüketirken, düşünürken, konuşurken, geleceğe dönük adımlar atarken, üzerine püskürtülen bu seçimlerin altında ezilip felç geçiren bireyin gelişimi kimsenin umurunda değil. Aslında bu gelişimin engellenmesi, düzeneğin işlemesi açısından şart. Çünkü gelişen birey, seçim yapmama özgürlüğünü de, seçim yaratma özgürlüğünü de keşfedecek. Ancak, asla gerek duymadığı seçimler kalabalığı tarafından kör edilen birey, süpermarketteki reyonlarla sınırlı bir tüketici kadar özgür olabildiği için şimdilik her şey yolunda gidiyor. Bugüne kadar yazdığım romanların çoğunda, suni seçenek bolluğunu protesto etmek için ya da bu bolluk yüzünden geçirdikleri felç yüzünden, herhangi bir karar vermeyi reddeden ya da gerçekten kendilerine ait olduğuna inandıkları bir kararı veren karakterler olmuştur. “Bugüne kadar verdiğim hangi karar gerçekten bana ait” sorusunu yanıtlamadan tek adım bile atamamışlardır. Bundan sonraki romanlarınız için ne tür hazırlıklarınız var, tasarılarınızdan söz eder misiniz son olarak? Yıllar önce yazdığım bir romanda Kayra’nın da dediği gibi: Plan yok! İşte bütün plan bu. ? Ziyan/ Hakan Günday/ Doğan Kitap/ 346 s. Ë Erdem ÖZTOP eni roman, Ziyan, nasıl bir ruh halinden çıkageldi, anlatır mısın? On binlerce kelime arasından Ziyan kelimesini seçmemle başladı her şey. Gerisi, nereden geldiğini bilmediğim yazma isteğimin beni sürüklemesinden ibaret. Tek bir ruh halinden bahsetmek mümkün değil, çünkü her cümleden sonra başka bir hale girdiğimi hatırlıyorum. Karakterlerin dünyasına girdikten sonra kuralları onlar koyuyor. Bana kalansa, tanıklık etmek oluyor. Bazen bir cinayete, bazen bir yalana, bazen de “Senin bu dünyada işin ne” diye soran gözlere. Roman bir yanıyla er olan askerin hikâyesini anlatıyor. Sen de geçen yıl askerden döndün. Bu romanın ortaya çıkışı askerdeyken mi oldu yoksa? Ziya Hurşit’i bir roman kahramanına dönüştürmeyi uzun zamandan beri düşünüyordum. Ancak onun yaşamı ve deneyimleriyle karşıtlık oluşturacak ikinci bir karakter gerekiyordu. Onu bulmak için de askere mi gitmek gerekiyordu? Bilmiyorum. Ama bildiğim şu: Birey ve kalabalık çatışmasını her iki karakterde de inceleyebilmek adına, içlerinden birini, ordunun içinde kaybolmuş sıradan bir er olarak hayal etmek, hikâyenin tamamlanması açısından gerekliydi. Y “TEK AMAÇ, İYİ BİR HİKÂYE ANLATMAK, O KADAR...” Romandaki asker, çok zor koşullarda yapar askerliğini. Komutanı Ekber olmadık eziyeti yapıyor kendisine ve bunlar sert bir dilde anlatılıyor romanda. Anlatılan safi kurgudur cümlesini sarf etmeli mi? Emirkomuta ilişkisi, sayısal yoğunluk yüzünden denetlenmesi zor bir ilişki. Bu ilişkinin niteliğinin hangi sularda yüzdüğünü, genellikle taraflardan başkası bilemez. Bu, emirkomutanın doğasında vardır. Dolayısıyla her ihtimale açıktır. Bütün ihtimalleri hem gerçek, hem de kurgusal kabul etmek mümkün. Yoksa durum, okuru askerlikten soğutmaya girer mi sizce? Aslında durum, kim nereye isterse oraya girer. Hatta öyle yerlere girer ki, Dostoyevski’nin eserlerini “Hayattan Soğutmak” suçundan yargılayıp yakabilirsiniz. Açıkçası, roman yazarken dikkate alınacak son şey, o sıralarda yürürlükte olan yasalardır. Askerin karlı ve buzlu gece nöbetlerinde ölü Ziya Hurşit çıkagelir. Sohbet ilerledikçe yaşantıları kesişir. İzmir Suikastı’nın başı çeken planlayıcısı, Lazistan Mebusu Ziya Hurşit… Ziya Hurşit’in hikayesiyle roman tarihe tanıklık da eder… Katılır mısınız? Söz konusu olan bir vakanüvislik değil. Romanın böyle bir iddiası yok. Gerçeğin ve kurgunun iç içe geçtiği bir tarihtir, tanıklık edilen. Aslında tarih denilen disiplin biraz da bu değil midir? Kurguyla terbiye edilmiş gerçek. Tabii tarihin siyasi olayı, başkahramanın ağzından aydınlanır. Aydınlanır mı sahiden de, yoksa o da romanın bir kurgusu mudur? Romanda sözü edilen tarihi eylemlere ilişkin öne sürülen gerekçeler, kurgusal ihtimallerden sadece biriydi. Hakan Günday,kurgu dünyasının en ilginç yanlarından birinin, Tanrı’yı bile çizgi film kahramanına dönüştürebilmek olduğunu söylüyor. “ZİYAN KELİMESİ, ROMANIN İÇİNDEKİ OYUNLARDAN BİRİ” Hakkınızda yazılanlardan birinde, modern insanın hiçleşme sorunsalını romanlarınızda işlediğinizden söz ediliyor. Yeni romanda da hiçleşmenin merkezi olarak zorunlu askerlik görevi gösteriyor kahramanınız! Anlatır mısınız, hiçleşmenin başladığı yerlerden biri mi oldu sizin için de askeriye? Varoluş üzerinde yoğunlaşan birçok düşünürün sözünü ettiği, bireyin, toplum içinde eriyip gitmesi ve varlığa ilişkin hiçbir anlamı kendine yakıştıramaması, son nefese kadar sürdürülecek bir mücadele. Bireyin kendini tanıması ve sorgulaması için üç kişilik bir aile bile yeterli olurken, koca bir ordunun nelere sebep olabileceğini tahmin edebiliriz. Dolayısıyla, bahsettiğin hiçleşmenin başlangıç tarihini askerlik hizmeti dönemi olarak belirlemek, oraya gelene kadar çeliştiğiniz her insana, her kuruma ve her kavrama haksızlık etmek anlamına gelir. Ziyansa orada geçirilen zamana bir atıf mı yoksa? Romanda bu zorunlu görev için eleştirilerde bulunuluyor… Ziyan kelimesi, romanın içindeki oyunlardan biri. Ancak hayli bol bir kelime. Okuduklarınızın tamamını içine sığdırabiSAYFA 4 Bir Mustafa Kemal hayranı olan Ziya Hurşit zaman içinde Mustafa Kemal’in kölelikten kurtardığı halkının kölesi olduğunu, zamanı geldiği için ortadan kaldırılması gerektiğini savunur… Oldukça riskli ve bir de tarihi bir konuda kalem oynatıyorsunuz? Romanda, Georges Darien’in bireyin gelişimi açısından halkla arasında var olması gereken daimi ihtilaf düşüncesini hayli ciddiye almış olan bir Ziya Hurşit var. Dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk’ün özgür düşünce yapısından, kalabalıklar için vazgeçtiğini varsayan Ziya Hurşit’in bir zamanlar kahraman olarak gördüğü Atatürk’ten uzaklaştığını görüyoruz. Konunun riskine gelince… Benim açımdan tek risk, romanın kötü olmasıdır. Böyle riskli bir konuda kurguya bağlı kalmanın ölçütü sizde nasıldır? Böylesi bir ölçüt belirlemek mümkün değil. Çünkü konu ne olursa olsun, tek amaç, iyi bir hikâye anlatmak, o kadar. Roman, yazma ve okuma anlarından oluşan bir iletişim biçimi. O iki anda neler hissedildiğinden ve neler düşünüldüğünden başka hiçbir şeyin önemi yok. Şunu merak ediyorum bir de: Ziya Hurşit, Hakan Günday’ın büyük büyük amcası mı? Böyle olması Günday’ı bu romanı yazmaya tetikleyen bir unsur mu? Öncelikle tebrik ederim. Ulaşılması hayli kolay bir bilgi olmasına rağmen, bu bağlantıyı ortaya çıkaran biri olmamıştı. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1025
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear