22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

‘Ergenekon ve AKP Arasında Sıkışan Sol’ Soldan onay almak Kemal Okuyan, Ergenekon operasyonunun Türkiye’deki büyük dönüşüm planının parçası olduğunu düşünenlerden. Bu planın cumhuriyeti tasfiye etmek gibi ‘merkez’ bir hedefi olduğunu ileri sürüyor. AKP’nin her tür toplumsal direnci ortadan kaldırmak için çok büyük kaynakları seferber ettiğini vurgulayan yazara göre, ‘sol’la bu kadar uğraşılmasının nedeni de solun her durumda direnç göstereceğinin bilinmesi. Solsuz Ergenekon operasyonunun tam başarıya ulaşamayacağını belirten Okuyan, solun ‘yandaş’ güçlerin parçası haline getirilme sürecini ve buna karşı koyanların nasıl kirletilmeye çalışıldığını ayrıntılarıyla ele alıyor kitabında. Ë Kaan ARSLANOĞLU ktidardaki güç tatminsizdir. Kendini ne kadar güçlü hissederse hissetsin daha çok güç ister. Arkasındaki desteği hiçbir zaman yeterli görmez. Yeterli görmedikçe kendini güçsüz hisseder, bir kısır döngüdür bu, saldırganlaşır. İktidardaki güç bu yüzden eleştiriye karşı tahammülsüzdür. Eleştiri düşmandan geliyorsa öfkelenir, özdenetimini yitirir. Eleştiri dosttan geliyorsa daha çok öfkelenir. Başbakan’ın eleştiri karşısındaki aşırı tepkisel tavırlarına bakınız. İktidarın doyumsuzluğunu görürsünüz. 12 Eylül Cuntası yaptığı anayasaya halktan onay istemişti. Tuhaf bir referandum kampanyası yaşamıştık. Generaller, medyanın tamamına yakını hep bir ağızdan “evet” verin diye buyuruyorlardı. “Hayır” yönünde telkinde bulunmak ise terorizmle eşdeğer bir suçtu. Bunu yapanlar tek tek veya gruplar halinde gözaltına alınıyor, televizyonlardan teşhir ediliyordu. Yüzde dokuza yakın bir hayır oyu bile iktidarı hayli rahatsız etmişti. Birkaç yıl önce yayımlanan bir kitaba liberal “sol” yazarlardan biri abartılı tepki göstermiş, kitap ve yazarı hakkında söylemediğini bırakmamıştı. Bu ruh halini bir sohbet sırasında Ergin Yıldızoğlu’na sormuştum. “Onay bekliyorlar, biz bu onayı vermeyince sinirleniyorlar” demişti Yıldızoğlu: “İşbirlikçilikte, gericilerle uzlaşmada sınır tanımazlar, piyasacılıkta çizgi bilmezler, üstelik bu tutumlarının bizim gibilerce de beğenilmesini isterler. Bu onay onlar için çok önemli. Bu onayı onlara vermeyiz. O yüzden daha da çığırdan çıkacaklardır.” Ergenekon operasyonu adıyla bir politik kampanya yürütülüyor uzun süredir. Seçimle gelmiş bir hükümeti darbe yoluyla yıkmanın zeminini hazırlamak üzere terör örgütü kurmak gibi özetlenebilecek bir suçlama yöneltiliyor yüzden fazla insana. Dalga dalga yeni gözaltılar, yeni tutuklamalar geliyor. Uygulamanın hükümetin uygulaması olduğu açık. ABD süreçten memnun. Bu durumda ülkedeki aydınların, yazarların, solcuların hatta liberallerin hükümet baskısına karşı ses yükseltmesi beklenmez miydi? Yakın zaman öncesine dek bunun tam tersini gördük. Liberallerin gerekçesi iddianame doğrultusunda bir gerekçeydi. Seçimle gelmiş bir hükümeti darbe yoluyla devirmek en büyük demokrasi suçudur. O yüzden hükümet ne kadar eleştirilirse eleştirilsin başka konularda ne kadar gerici olursa olsun (ki saydığımız kesimlerin büyük bölümü onu gerici olarak da kabul etmiyordu) darbe girişimlerine karşı desteklenmelidir. Dahası gözalSAYFA 14 İ tına alınan, tutuklananların çoğu (bazılarına göre hepsi) derin devletin örgütleyicileri ve uzantılarıdır veya siyasi planda derin devletin destekçileridir, milliyetçi, faşist unsurlardır. Operasyon bu doğrultuda genişletilebilirse derin devlet ve tüm faşist suç şebekeleri açığa çıkacaktır. Operasyona karşı çıkan kesimler aşırı milliyetçi ya da ulusalcı faşist kesimlerdir, militarizmle işbirliği yapan kesimlerdir. Anlaşılacağı üzere söz konusu bakış açısı ülkede ve dünyada temel meselenin “demokrasi” ve “kimlik ifadesi” meselesi olduğunu savunan bir bakış açısıdır. Tüm ilerici, antifaşist, sol, liberal, ezilen ulusçu güçler demokrasi kavgasında işbirliği yapmalıdır. Demokrasinin önünde, ezilen azınlıkların, ulusların, kadınların, tüm horlanan kesimlerin, dinini yaşamak isteyen Müslümanlar da dahil olmak üzere mazlum her grubun en büyük düşmanı faşist devletçi güçler, militarizm ve milliyetçilerdir. Operasyonun genişleyerek devam etmesi darbe heveslilerinin bir daha darbe yapamaması sonucunu getirecektir ki, son derece hayırlı bir iş olarak değerlendirilmelidir. Evet, bir yıldan fazla süre boyunca kamuoyunda bu ve buna benzer görüşler hükümet denetimi dışı alanlarda, dinci basın haricinde de yoğunlukla duyuldu, oluşturulan destekleyici baskı hükümeti fazlasıyla memnun etti. Ama dedik ya, iktidardakiler doyumsuzdur. Tam bir destek, daha çok destek görmedikçe kendilerini yeterince rahat hissetmezler. Saldırı militarist güçlere, ordu içindeki istenmeyen unsurlara, milliyetçilere ve faşistlere karşı yapılıyordu ya, bunun böyle olduğunu solculara da tescil ettirmeleri gerekiyordu. Liberallerin büyük çoğunluğunu arkalarına almışlardı, AB ülkeleri uygulamaların şiddetlenerek devamından yanaydı, Avrupa basını tutuklananların aşırı milliyetçi güçlerin elebaşları olduğunu yazıyor, İlhan Selçuk’un Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk’u öldürmek için bir şebeke kurduğundan bile söz edebiliyordu da… Yeterli değildi. Bir kısım solun sol olmadığını, sol görünümlü faşistler olduğunu pek çok kesime kabul ettirebilmişlerdi ya, yapılanların darbeye darbeciliğe karşı, militarizm ve milliyetçiliğe karşı, derin devleti, kontrgerillayı tasfiyeye dönük işler olduğunu birçoklarına onaylattırmışlardı da… Tüm bu savları bazı tutanaklarla daha katıksız sola, sosyalistlere, devrimcilere de imzalattırıp kayda geçirmeleri şarttı. SÖZ DİNLEYİN, GÜNAHLARIMIZDAN KURTULALIM! İşte orada sorun çıktı. Bu destek bir avuç liberal solcudan başka geniş bir sol kesimden gelmedi. Liberal solcular Avru pa ülkelerindeki demokrasiye ulaşmayı kendilerine nihai sınır olarak gören solcu kesimleriydi ve doğal olarak Avrupa ülkeleri kendi sınırları dışında ne kadar demokratlarsa o kadar demokrattılar. Avrupa ülkeleri kendi sınırları dışında (kendi sınırları içini hiç tartışmayalım burada) nasıl faşist ve gerici güçlerle hegemonyalarını sağlıyorlarsa, bu liberal solcuların da aynı faşist ve gerici güçlerle birlikte hareket etmeleri tabiiydi. Ama dedik ya, bazı kartvizit önderleri dışında beklenen büyük onay soldan gelmedi. İşte Kemal Okuyan’ın “Ergenekon ve AKP Arasında Sıkışan Sol” adlı kitabı bu onay vermeyişin kitabıdır. Aynı zamanda dikkati ve güçleri nereye yoğunlaştırmak gerektiğinin kitabı. “Yıllar boyu, kontrgerilladan söz ettik, Özel Harp Dairesi’nden, Ergenekon’dan, Seferberlik Tetkik Kurulu’ndan. NATO’nun bütün üye ülkelerde kurdurduğu Gladio örgütlenmelerinden. ‘Hayır’ dediler, Yalan! Komünist uydurması… Cinayetler işlendi, katliamlar yapıldı, darbeler gerçekleştirildi; kılıfına uydurup, ‘uydurma’ demeye devam ettiler. Kontrgerilla sola, emeğe, sosyalizme düşmandı; bu nedenle öldürüyor, provokasyon tertipliyordu. Kontrgerilla sağdı, sağcıydı; oluşturulan çeteler de sağdan adam devşiriyor, sağı sola karşı kışkırtıyordu. Bu ülkede devlet sola düşmandı; iktidarlar hep sağdı, sağcıydı. Sonra gün geldi, ‘işte budur’ diye karşımıza bir ‘örgüt’ çıkardılar. Cinayetler, katliamlar, darbeler hep bu örgütün başının altından çıkmıştı. Bir iddiaya göre 600 yıllık mazisi vardı bu örgütün. Şöyle bir baktık… Örgüte benzetemedik, işin gerçeği. Darbe yapabilirler miydi, kuşkuluydu, Amerikancılıkları tartışmalıydı. Sağcısı az, polisi az, MHP’lisi pek az bu toplamı ‘işte kontrgerilla ve de çete ve illaki darbeci fesat yuvası’ diyerekten önümüze koymuşlardı. ‘Tükür, aşağıla, tekmeyi savur’ diyorlardı, söz dinlersek bütün günahlarımızdan arınacaktık. Günah? Elbette ya… Ergenekon denen yaratık solun da, sağın da, PKK ve Hizbullah ve onlarca, yüzlerce örgütün mucidiydi. Bu ülkede ve hatta cihanda aklınıza gelen gelmeyen her türlü zalimlik, her türlü komplo, her tür kötülük onun eseriydi. Öyle ki, insanlar farkında olmadan ona hizmet eder, hiç hissetmeden onun maşası oluverirdi. İkna olmadık! Başladılar ‘ikna olmayanlar da Ergenekoncudur’ diye söylenmeye. Solu suçladılar her zamanki sağcı alışkanlıklarıyla… ‘Bu ABD’nin AKP eliyle yürüttüğü bir operasyondur’ de dikçe, ‘ne biçim solcusunuz’ diye tepemize çıkmaya kalktılar. Ergenekon’u, kontrgerillayı öğrendiler, bir de solculuğu öğretecekler. Yok artık! İşte bu kitap dört aylık bir kesitte ‘yok artık’ diyen yazılardan oluşmakta. İnternet ortamındaki Sol Haber Portalı ve haftalık Sol Dergisi’nde yayınlanan bu yazılar Ergenekon ve AKP arasında sıkışan solun çıkış yolunu tarif etme amacıyla hazırlanmıştı. Duruşmalar açıldığında bu kitap için son nokta kondu. Bakalım AKP ve Ergenekon sürecinde son nokta ne zaman konacak.” BU KEÇİLER BU YÜKÜ ÇEKEMEZ Yukarıda tırnak içinde aktarılan bölüm kitabın önsözü. Kitap 26 makalebölümden oluşuyor. Birçok bölümün sonunda ilgili ilginç alıntılar, belgeler, yorumlar yer alıyor. Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak’tan Ergun Babahan’a, Sabah, Vakit, BBC’den Sol Haber Portalı’na, Evrensel’e varıncaya dek değişik kaynaklardan. En ilgi çekici bölüm başlıkları: Darbelere Karşı Değilim!, TSK Küme Düşmüştür, Genelkurmay Darbesi, Kardeşlik Bombaları (Güngören patlamalarıyla ilgili). Kitapta pek çok şeyin yanı sıra esas olarak şu noktaların altı çiziliyor: Yine bir alıntı: “Darbe karşıtı değilim, çünkü bugün bana bir şey ifade etmiyor. Faşizm karşıtıyım, 12 Eylül karşıtıyım, sermaye diktatörlüğü karşıtıyım, kapitalist devlet karşıtıyım… İktidardaki gerici, işbirlikçi parti olarak AKP’ye karşıtım. Darbe karşıtlığı kodlaması bütün bunlara güç verseydi, taraflaşmayı netleştirseydi, darbe karşıtıyım derdim.” Ayrıca söz konusu operasyon kapsamında ve dışında ABD’nin AKP’yle orduyu uzlaşmaya zorladığı, bu uzlaşmanın süresi ne olursa olsun şimdilik sağlandığı, söz konusu uygulamaları yapan güçlerin 12 Eylülcülere karşı olmadıkları, yine aynı güçlerin gerçek kontrgerillayla hesaplaşma niyetlerinin bulunmadığı… Tüm bunlar açıkta duran ve giderek de daha belirginleşen özellikler. Liberallerin önemli bir kesiminin desteği çekmesinde başka hesaplar yanında gizlenemez gerçeklerin de rolü var kuşkusuz. Daha da somut bir gerçek ülkedeki gerçek solcuların ve bunların içinde önemli bir güç olan TKP’nin gerici uygulamalara onay vermediği, vermeyeceği. Üç beş inatçı keçi ülkenin kervanlar yükü faşist günahlarının ağırlığını çekip bakalım çölde uzaklaşabilecek mi? ? Ergenekon ve AKP Arasında Sıkışan Sol/ Kemal Okuyan/ Yazılama Yayınları/ 134 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 986
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear