05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

O K U R L A R A Işık Kansu arkadaşımız yazılarının bir bölümünü ‘Akasyalı Sokaklar’ adıyla kitaplaştırdı. Emin Özdemir kitabı değerlendiren yazısının bir yerinde Kansu’nun kitabı için şunları söylüyor: “Yazarların yazma, yaratma yetilerini besleyen bir güçtür çocukluk; belleğin derinliklerinde başlı başına bir katman oluşturur. Yazdıklarına kendi benini, yaşantılarını katan yazarların, ozanların bir ayağı, genellikle bu katmandadır. Oradan aldıklarıyla kurgular, biçimlendirirler yaratılarını. Işık Kansu’nun ‘Akasyalı Sokaklar’daki yazılarının bir güzelliği de buradan, çocukluğun o kir tutmaz dünyasını yaşadığımız günlere taşımasından geliyor.” Okuyun Kansu’nun kitabını seveceksiniz. Liz Behmoaras, edebiyat ve sanat dünyamızın sessiz ama çalışkan yazarlarında biri. Son dönemde yazdığı ve okurun ilgisini çeken biyografi kitaplarına bir yenisini daha ekledi. Daha önce Mahzar Osman’ın, Munis Tekinalp’in (Moiz Kohen) biyografilerini kaleme almıştı Behmoaras. Şimdi de Suat Derviş’in yaşamını tüm ayrıntılarıyla getirdi önümüze. Cumhuriyet’in ilk yıllarında gazeteciliğiyle, yazdığı romanlarla, siyasi adından söz ettiren Suat Derviş’in yaşamının izdüşümlerine biz de Behmoaras’la yaptığımız söyleşiyle bakmak istedik. Söyleşiyi Erdem Öztop gerçekleştirdi. Bol Kitaplı günler… TURHAN GÜNAY eposta: cumkitap@cumhuriyet.com.tr turhangunay@cumhuriyet.com.tr Türkiye’de Siyasal Cinayetler Alpay Kabacalı, “Gazetecilik yaşamı boyunca bu tür araştırmalarıyla seçkinleşen, ödünsüz bir gözüpeklikle terörün ve siyasal cinayetlerin üzerine giden, demokrasiyi ve laikliği içtenlikle savunan” Uğur Mumcu’ya adadığı Türkiye’de Siyasal Cinayetler ile yakın tarihimizdeki siyasal cinayetlere yöneliyor ve yakın tarihimizin kimi çok çok gizli kalmış, unutulmuş, tartışılmış siyasal cinayetlerini toplu bir biçimde sunarak önemli ve zorlu bir işin üstesinden geliyor. adı altında siyasi cinayet işlemesine son veren yasal düzenlemelerin gerçekleştirildiği Tanzimat Dönemi”nden “12 Mart askeri rejimi”ne uzanan bir süreçte yer alan siyasal cinayetlerin başlıcalarını ele alıyor. 1859 Kuleli Vakası’nın incelenmesiyle başlayan çalışma, Çırağan Olayı’ndan Mithat Paşa’nın boğdurulmasına, Makedonya’daki siyasal cinayetlerden gazeteci Hasan Fehmi’nin öldürülmesine, Babıâli Baskını’ndan Mustafa Suphi ve yoldaşlarının öldürülmesine, İttihatçı liderlere suikastten Ali Kemal’in linç edilmesine, İzmir Suikasti’nden 33 Kurşun Olayı’na, Sabahattin Ali cinayetinden Sütlüce patlamasına, 12 Mart öncesinin genç öldürümlerine uzanan bir tarih taraması oluyor. Olayları, içinde yaşayanların anılarına, günlüklerine, söylediklerine dayandırarak, tanıklarıyla ve belgeleriyle aktarmaya ve titizlikle değerlendirmeye çalışan yapıtta ele alınan 60’a yakın tarihselsiyasal cinayet ya da cinayet girişimi olayı, 300’e yakın ilgili kitaptan alınan katkılarla, olayların birbirleriyle bağlantılarıyla, canlı tanıklıklarla, tarafsız yorum ve değerlendirmelerle “resmi tarih”in dışında bilgiler aktarıyor. Örneğin şirpençeden öldüğü konusundaki sahte rapora karşın Abdülhamit’in emriyle öldürüldüğü saptamasıyla Mithat Paşa’ya “Hürriyet Şehidi” denilmesi gerektiğini söylüyor. Mustafa Suphi Cinayeti’nde öteden beri arkada Kâzım Karabekir’in mi, Mustafa Kemal’in mi, eski İttihatçılar’ın mı olduğu sorusunun yanıtının ancak Sovyetler Birliği arşivlerindeki belgelerin açığa çıkmasından sonra verilebileceğini ekliyor. Ahmed Arif’in “Otuz Üç Kurşun” şiirinde ölümsüzleşen Özalp (33 Kurşun) Olayı’nı, bu yurttaşların “uygarlık, insanlık, demokrasi değer ve ilkelerine aykırı biçimde kurşuna dizilmiş olması” olarak vurguluyor. kapanır’ cevabını verdi.” Kabacalı, bu günlüğün önemli bir tanıklık olduğunu ve bu önemli tanıklığa karşın Sabahattin Ali cinayetinin nasıl işlendiğinin hâlâ aydınlatılamadığını söylüyor. ? Öner YAĞCI İ nceleme ve araştırmalarıyla, özellikle yakın tarihimizin siyasal ve yazınsal olaylarına tuttuğu ışıklarla tanınan Alpay Kabacalı, gerek yaşamöyküsü yapıtlarıyla, gerekse yakın tarihimizle ilgili kimi araştırmaları ve basın yayın yaşamımızla ilgili kitaplarıyla aydınlanma kitaplığımızın önemli bir boşluğunu dolduruyor. Kabacalı’nın bu yapıtı, tarihin 125 yıllık bir zaman dilimini içeren sayfalarında ayrı ayrı ve kimi birkaç satır, kimi birkaç sayfa yer alan, ancak özel araştırmalarda ayrıntılarıyla tek tek tartışılan siyasal cinayetleri tek bir araştırmada bir araya getirmenin zorluğunu aşmayı başarıyor. Türkiye’de Siyasal Cinayetler’e yazdığı girişe, “Dini siyasetin, siyaseti dinin belirlediği çağlarda da, siyasetle dinin birbirinden ayrıldığı dönemlerde de insanlar, insanların kurdu oldu. İktidar uğruna, terör yaratmak için, düşüncelerin yayılmasını önlemek için…” sözleriyle başlıyor Alpay Kabacalı. Osmanlı Devleti’nde padişah buyruğuyla verilen idam cezalarının birçoğunun gerçekte “siyasal cinayetler” olduğunu ve 1839’a kadar işbaşına gelen 182 vezirden 43’ünün padişah buyruğuyla öldürülmesinde “saray entrikalarının, padişahların akıl almaz keyfi tutumlarının önemli yer tuttuğunu” söylüyor. “Nizamı âlem için” gerekçesine uydurarak, saltanatta kalmak amacıyla “kardeş kanı” dökülmesini öngören ünlü “Kanunname”nin cinayetlere İslami ve hukuki bir kılıf hazırlama amacını güden çarpıcı bir örnek olduğunu söyleyen Kabacalı, 1839 Tanzimat Fermanı’ndan sonra 1840, 1851 ve 1858 Ceza Kanunlarında padişahın bu yetkisinin daraltılması doğrultusunda önlemlerin alındığını belirtiyor ve Tanzimat’tan sonraki siyasal cinayetlerin önemlilerini de tek ele alarak inceliyor. İkinci Meşrutiyet öncesinde örgütlü siyasal cinayetler döneminin açıldığını, iktidara gelen İttihatçılar’ın da aynı tür eylemlere “devlet terörü” yaratmak için başvurduğunu saptayan Kabacalı, Cumhuriyet öncesindeki ve hemen sonrasındaki cinayetlerin de kadrolar arasındaki hesaplaşmaya, iktidar kavgasına yönelik olduğunu, bu arada intikam cinayetlerinin de gündeme geldiğini ekliyor. 1940’lardaki kimi cinayetlerin “devlet terörü”nün sonucu olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Kabacalı, Cumhuriyet döneminde “irtica kaynaklı” olayların ve cinayetlerin de dikkat çekici ölçüde olduğunu vurgulayarak 1960’ların sonrasında başlayan siyasal cinayet furyasının günümüze kadar geldiğini söylüyor. Kabacalı yapıtında, “siyasal yetkenin, ceza AÇILAN ÖLÜM DOSYASI... 1944 TKP tutuklanmasıyla tabutluklarda tutulan öğretmen şair Hasan Basri Alp’in ölüm dosyasını açıyor. Hasan Basri Alp “polise göre dördüncü kattan kendisini atarak ölmüş (20 Ocak 1945), arkadaşlarına göre ise işkence sırasında can vermiştir. Polisin iddiası doğru olsa bile bu yine de bir siyasal cinayetti, işkenceye dayanamadığı için canına kıymak zorunda kalmıştı.” 1940–1944 arasında Ses ve Yürüyüş dergilerinde Çaloğlu takma adıyla şiirler yazan Hasan Basri Alp, Sosyalist Kültür Ansiklopedisi’ne göre (cilt 6, s. 59), “Nâzım Hikmet’ten sonra kuşağın ortak temalarına eğilim duymasına karşın kimi şiirlerinde kendirle özgü söyleyiş özellikleri yaratmayı başarmış” bir şairdir. Türkiye’de Siyasal Cinayetler’de Sabahattin Ali cinayetine de geniş yer ayrılıyor. Konuyla ilgili kitapta yazılanların dışında Samet Ağaoğlu’nun 14 Ocak 1949’da günlüğüne yazdıkları da şöyle aktarılıyor. “Dün Menderes, Sabahattin Ali’nin hükümet tarafından öldürüldüğünü, hadisenin on gün kadar evvel olduğunu, hükümetin bu işi nasıl meydana çıkaracağını çok düşündüğünü, eğer geçmişte 33 kişinin öldürülmesi hadisesi olmasaydı, meydana çıkartmamak yolunu tutacaklarını, fakat buna imkân bulamadıklarını, bunun için de hadiseye, gazeteye yazılan şekli verdiklerini anlattı. Açılan yolun fena olduğunu söyledim. ‘Doğru, inşallah bununla ebediyen TERÖR AĞI Yapıtta, daha önce Şevket Süreyya Aydemir’in Enver Paşa’sında, Johannes Clasneck’in Türkiye’de Faşist Alman Propagandası’ Kitabında, Uğur Mumcu’nun Kırkların Cadı Kazanı’nda okuduğumuz, Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa ile 26 arkadaşının öldüğü Sütlüce’deki bir patlama üzerinde de duruluyor. Nazi işbirlikçisi Nuri Paşa’nın, kentin ortasına kurduğu cephane fabrikasının patlamasıdır bu. Kitabın son bölümü Oniki Mart’a Doğru başlığını taşıyor. Ruhi Su’nun “gencecik; çocuklardı/ belki siz de gördünüz” diye türküleştirdiği cinayetler… İlki Vedat Demircioğlu, 24 Temmuz 1968. Sonra Kanlı Pazar, 16 Şubat 1969… Duran Erdoğan, Turgut Aytaç. Sonra yenileri geliyor genç ölülerin: Mehmet Cantekin, Battal Mehetoğlu, Mehmet Büyüksevinç, Taylan Özgür, Necdet Güçlü... Sonu gelmedi gençlik cinayetinin, hâlâ gelmedi... Alpay Kabacalı’nın deyişiyle: “12 Eylül dönemi ‘gözaltında kaybolanlar’dan söz edildiği, tüyler ürpertici işkenciler ve cinayetler çağı olarak tarihe geçti.” Kabacalı, çalışmasını 12 Mart günlerinde noktalarken şunları söylüyor: “Son yirmi yılın ve günümüzün siyasal cinayetlerınin aydınlanması için terörün gerçek nedenlerinin belirlenmesi, terör ağının nerelerden başlayıp nerelere uzandığının açıkça ve yüreklilikle ortaya konulması gerekiyor. 12 Eylül rejiminin üstüne bina edildiği terör ağının saydam bir biçimde görülmesini sağlayacak ortama henüz ulaşılamadı. Bu yüzden, çağımızın siyasal cinayetlerinin bütün boyutlarıyla ancak ileride aydınlanacağına ve bu kitabın süreğinin ancak o zaman yazılabileceğine inanıyoruz.” ? Türkiye’de Siyasal Cinayetler/ Alpay Kabacalı/ Gürer Yayınları/456 s. Alpay Kabacalı İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 939 SAYFA 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear