05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... ? Tuğba Benli ÖZENÇ “A nglosakson dünyanın upuzun bir kadın polisiye yazarı çizgisi var. Kadınlar iyi polisiye yazıyorlar. Kadın tipi düşünceye, zekâya; kadınların kuşkucu, detaycı yapısına çok uygun polisiye yazarlığı. Şimdi diyorum biz Türklerin de kadın polisiye yazarları olacak mı?” diye soruyordu Perihan Mağden. (Radikal06/01/1998) O tarihlerde 1936’dan itibaren polisiye türünde kitap yazmış yirmi kadın yazar bile yoktu (Birkaç tanesi de tam olarak bu türde değil polisiye kurguya yaslanan eserlerdi.) Şimdilerde ise otuzun üzerine çıkabilmiş değiliz. Fakat haklarını yemeyelim, kendisi de bu türde kitap yazmış olan P. Mağden’in “bir sürü kadın yazar sıkı polisiyeler yazsa” dileği tam olarak gerçekleşmese de, bu geçmiş zaman temennisine varlıklarıyla katkıda bulunan yazarlar oldu. Yakın geçmişte adını ilk kez “Kitapçı Dükkânı” ile duyduğumuz ve daha sonra “Kelepir Ev”adlı romanı yayımlanan Esmahan Aykol da bu yazarlardan biri. Yarattığı kadın dedektif karakterini kısaca yazarın kendi ağzından alıntılayalım: “Kati Hirşel çok ilginç bir kadın. Babası hukuk profesörü, Alman faşizminden kaçıp İstanbul’a sığınıyorlar. Baba İstanbul Üniversitesi’nde hocalık yapıyor. Kati doğuyor ve 7 yıl burada yaşıyor. Sonra ailece Almanya’ya dönüyorlar. Yıllar sonra Kati İstanbul’a geliyor. Çok iyi Türkçe konuşuyor. 49 yaşında. Kuledibi’nde bir kitapçı dükkânı var, polisiye kitaplar satıyor. Ve karşısına çıkan cinayetleri aydınlatmaya çalışıyor.” (Sabah04/06/2007) Aynı zamanda iyi bir polisiye okuru. İstanbullu bir Alman. Farklı kültürlerde yaşayan ve bu kültürleri eleştirel bir gözle izleyen yazarının kurgusal gölgesi. “Şüpheli Bir Ölüm” Kati’nin üçüncü macerası. Roman, Türkiye’nin sayılı zengin ailelerinden olan Ankaralıgil ailesinin gelini Sani’nin Şüpheli Bir Ölüm (Trakyalı bir çiftçinin kızı olan Saniye’nin kısaltması) ayağı kayıp düşerek kazara öldüğü haberi üzerine Kati ve en yakın dostu Fofo’nun (Bu kitapta tekrar karşımıza çıkıyor. Kendisi bir İspanyol ve eşcinsel bir karakter) harekete geçmesiyle başlıyor. İstanbul’da Tünel’de aynı lokantada yemek yediklerinden dolayı göz aşinalıkları olan Sani’nin ölümünden şüphelenen ve olayın çözümünde ısrarcı davranan Fofo oluyor. Böylece kahramanlarımız cemiyet hayatından, magazin dünyasından girip, İstanbul’un farklı semtlerinden çıkıyorlar. İlk olarak Ankaralıgil ailesinin bulunduğu şüpheliler listesine ailenin bir şekilde dışladığı kızları Jasmin Gil, Trakya’da Ergene havzasını kirleten sanayiciler, bu kirliliğe karşı savaşan ayrılıkçı örgüt TÖZ (Trakya Özgürlük Güçleri) de katılıyor. Kati ve Fofo, baş şüpheli yani Sani’nin boşanmak üzere olduğu kocası Cem Ankaralıgil ile hiç karşı karşıya gelmiyorlar. Dolayısıyla olay örgüsü ve bir tür sohbet kıvamındaki soruşturma onun gıyabında ilerliyor. Çözüme ulaşmalarında emniyet mensubu Batuhan (o da romanın geri dönen bir başka karakteri) ile Kati’nin dostluk çerçevesindeki fikir ve bilgi alışverişlerinin de rolü oluyor. Fakat özel de dektiflerimizin meziyetlerinin yanı sıra emniyetin teknik açıdan ilerleme gösteren yöntemlerinin de son noktayı koyduğunu belirtelim. DİL VE ANLATIM Şüpheli Bir Ölüm, kurgunun sağlam olduğu, son derece akıcı ve sade bir dille yazılmış. Aynı zamanda psikolojik çözümlemeleri değil ama yaşamı, insanı, ilişkileri göz ardı etmeyen, canlı, gerçekçi, soluk alan ve ‘kan’lı şiddete yüz vermeyen bir roman. Yazarının da polisiyede istediği tam olarak böyle bir şey. Elbette bu, İstanbul’un bitmek tükenmek bilmeyen sorunlarına, siyasi, toplumsal meselelere, çevre kirliliğine ve cinsel tercihlere, sınıfsal ayrımcılıklara, kültürel farklılıklara kadar çok yerde söz söylemesini kesinlikle engellemiyor. Romanlarında yaptığı kültürel genellemeler zaman zaman yerini bulmasa da Almanya’da da yaşayan Esmahan Aykol, Almanların yabancılara ve Türklere karşı önyargılı davranmalarına kızdığı ve bu intikam duygusuyla başladığı ilk romanını sürekli elini ‘delete’ tuşunda tutup tamamen silseydi biz okurlar Kati Hirşel ile hiç tanışamayacaktık. Türkiye’de polisiye türü için iyimser düşündüğümüz bir döneme çoktan girdiğimizi yadsımasak da kadın yazarların kendilerine hak ettikleri yeri açabilmeleri için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Bu yüzden de Kati Hirşel gibi nev’i şahsına münhasır bir kadın dedektife ve maceralarının devamlılığına da ihtiyacımız var. Sadece yaz sıcaklarında katili arayan polisiyelerin heyecanını yudumlamayı, hoşça vakit geçirmeyi öğütleyen sıradan bir tanıtım için değil, has edebiyatın yanında yerini sağlamlaştırmış bir polisiye kültürünü beklediğim ve “Şüpheli Bir Ölüm” gibi kitapların çoğalmasını dilediğim için de sarf ediyorum bu sözleri. Pek çok polisiye okuru gibi. ? Şüpheli Bir Ölüm/ Esmahan Aykol/ Merkez Kitaplar/ 2007/ 219 s. Esmahan Aykol Başlangıçta Hidrojen Vardı ? Muzaffer Ayhan KARA C umhuriyet Kitapları, açtığı “popüler bilim” serisini Hoimar von Ditfurth’un bir dizi yapıtıyla sürdürüyor. 1989’da yaşama gözlerini yuman Ditfurth, psikiyatri ve nöroloji profesörlüğünün yanında, uzun yıllar Almanya’daki en popüler bilim yazarı, televizyon yorumcusu ve gazeteci olarak çalışmalarını sürdürdü. Hoimar von Ditfurth’un, modern doğa bilimleri alanında çok sayıda bilim dalının verilerini bir araya getirerek doğa tarihinin büyüleyici bir panoramasını çizdiği “Başlangıçta Hid rojen Vardı”, bir dizinin ilk kitabı ve Veysel Atayman’ın çevirisiyle Türkçe’ye kazandırıldı. Üç kitaptan oluşan dizi, “Yaratılış” mitoslarının ardından, son yıllarda özellikle ABD’nin başını çektiği “Akıllı Tasarım”cı tezlerin hedefi halindeki “evrimi”, hem bilimsel hem de “felsefi” düzlemlerde tartışmaya açıyor; evrim süreçleriyle birlikte, özellikle günümüzde çok konuşulan “sistem teorisi”nin vazgeçilmez bir modelini sunuyor. Sistem teorisi, “sosyal sistemleri” de kapsadığı için, evrim ile sosyal sistem karşılaştırmaları çok yönlü bir ilgiyi hak ediyor. Yazar dizinin ilk kitabı olan bu ya pıtta, bigbang’den başlayarak, büyük patlamanın ardından evrenin bir köşesinde ortaya çıkan bir gezegenin ve onun üzerinde başlayan hayatın öyküsünü oksijenin zehirli gaz olarak başlangıçta canlıları yok olmanın eşiğine getirmesini, karaya çıkan hayatın “sıcakkanlılığı” keşfedişini, bilincin ve kültürün ortaya çıkışını ayrıntılı bilimsel zorlamalara girmeden, ama düşünce alışkanlıklarımızı da alt üst ederek anlatıyor. TURGAY KURULTAY’IN SAPTAMALARI Türkçe baskıya kaleme aldığı “önsöz”de, Prof. Dr. Turgay Kurultay’ın kitaba ilişkin bazı saptamaları şöyle: “Kitabın çevirisinde de, çeviriden kaynaklanabilecek dilsel zorlamalardan kaçınıldığı için, Türkçe metinde de okur aynı keyfi alabilir. Metinler kolay okunuyor, ama ortaya çıkan bilgi düzeyi, daha önemlisi dünyaya bakışta gelişen perspektif, basite indirgenmişlik anlamına gelmiyor. “Ditfurth, bilimsel bilgilerin içinden ilerleyerek dünyanın bütünsel bir resmini çıkarıyor karşımıza. Burada bize aktarılan şey ‘bilimin ne diyor’ oluşu değil. Bilimden yararlanarak ve bilimsel bilgiden en küçük bir ödün vermeyerek dünyayı kavrayışımıza ilişkin bir öykü, hatta bir roman yazıyor. “Ditfurth’un kitapları gerçek anlamıyla neredeyse herkese hitap ediyor. Bu herkes arasında ortaokul çocuğu da bulunabilir, okumaya meraklı bir esnaf da bulunabilir, entelektüKİTAP SAYI ? SAYFA 18 CUMHURİYET 911
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear