Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? lar, üzerinde düşünecek, beni eleştirecek yerde hazıra konmayı yeğlediler. Serüven burada bitmeliydi ama olmadı. Bir yayınevi, büyük bir sözlük hazırlamamı istedi. Yeni bir bilgisayar verdi, kendimi olduğu gibi bu işe verebilmem için de her ay belli bir para ödemeye başladı. “Türkçe Sözlük”e böyle giriştim. Geceli gündüzlü, hiç dinlenmeden beş yıl sürdü bu çalışma. Benim için asıl serüven bu oldu.Yemekiçmek için verdiğim aralar dışında, haftanın bütün günleri günde en az on üç, on dört saat çalışıyordum. Bunu nasıl göze aldım, bilmem. Şimdi düşününce ben bile şaşıyorum. Kurumumuzu elimizden almaları da beni kamçılamıştır sanırım. Evet, sanırım daha çok da o kamçılamıştır. Sonraları küçük küçük sözlükler istendi, onları hazırladım, ötekileri geliştirmeye çalıştım. Böylece sürüp gitti bu serüven. Bitsin artık bu delice serüven diyorum şimdi, çünkü şiirler beni bekliyor. GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRKÇE Biraz da dilimizi konuşalım; geçmişten bugüne nasıl bir yol izledi Türkçe, sizin gözleminizle? Dilde değişme, yadsınamayan bir oluştur. Bir dilin sözcük gömüsü olduğu yerde kalmaz, dilde yeni yeni sözcükler oluşur, yeni sözcük biçimleri kurulur, yeni anlatım yolları belirir. Kendisini kullanan halkın ağzında yaşadığı sürece dilin sözvarlığı durmadan artar. Sözcüklerin salt biçimleri değil anlamları da değişir. Sözdiziminde bile değişmeler olur. Kuşaktan kuşağa olduğu denli kişinin kendi yaş aşamalarında da dilin değişimi izlenebilir. Ben yaşamım boyunca bunu gözlemledim. Türkçenin geçmişine gelince... Bunun için kitaplar yazılmıştır, böyle bir söyleşide nesini anlatabiliriz, bilmiyorum. Türkçenin bir “anadil” olduğunu, onun birbirinden iyice ayrışmış kollarının bulunduğunu biliyoruz. Bugün “Türki cumhuriyetler” denen devletlerdeki diller bu anadilden kaynaklanır. Böyle olmakla birlikte, Türkiye Türkçesi onlardan çok ayrılmıştır. Buna gelişmiştir de diyebiliriz. Anadolu'da konuşulan en eski Türkçe, Selçuk Türkçesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu Türkçe, Arapçanın, Farsçanın etkisindedir. Öyle ki, Karamanoğlu Mehmet Bey o ünlü buyrultusuyla ülkede Türkçe konuşulmasını istemek zorunda kalmıştır. Yine de Türkçe, bir edebiyat dili olarak işlenmeye değer bulunmamaktadır. Mevlana'yı düşünelim, yapıtlarını Farsça yazmıştır. Daha sonra, imparatorluk döneminde Arapça, Farsça yalnızca sözcükleriyle değil kurallarıyla da Türkçeye egemen olmuş, sonunda, "Türk'e söylesen anlamaz, Arap'a söylesen anlamaz, Acem'e söylesen anlamaz" diye alay edilebilecek olan ve adına "Osmanlıca" denilen karma bir dil doğmuştur. Ozanların, düzyazıcıların bütün ustalıkları, bu "yapay dil"e yönelmiştir ve bu dil, hele devlet işlerinde, anlaşılması, içinden çıkılması olanaksız bir duruma gelmiştir. Halk dili ile yazı ve özellikle saray dili arasında uçurumlar açılmıştır. Bu korkunç uçurumun bilincine ancak Tanzimat aydınları varabilmiştir ve o zamana değin seyrek çabalardan öteye gidemeyen "dilde sadeleşme" bilinçli bir akım durumunu ancak Cumhuriyetle alabilmiştir. Cumhuriyet devrimiyle birlikte uluslaşma akımı dilde de özleşmeyi gündeme getirmiştir. Dilbilimcilerimiz, gün geçtikçe bozuCUMHURİYET KİTAP SAYI bilimin ulaştığı luyor olmasınnokta göz kamaştıdan yakınırlar “Yalnız rıcı, kuşkusuz. dilimizin. Yagençler deGenç kuşaklar için bancı sözcükleğil herkes belki de kullanım rin istilasına sözlük kulkolaylığı getiriyor. vurgu yaparlar! Şimdilik bana göre Siz nasıl değerlanmalıdır, lendirirsiniz? yani sözlüğe değil. Can Yayınları Nasıl yasık sık baktarafından yayımkınmasınlar malıdır. İnlanan, 100.000 Erdem Bey? san bildiği maddelik sözlüğü Bakın siz bile sözcükler konuşalım biraz “vurgu yapiçin bile söz da. Altıncı baskısı mak” diyorsunuz. Yeni bir lüğe bakma yapılan bu sözlükte genişletme yaptıkullanım. Ama dilde lıdır. Böylece sözdağarcı“vurgulamak” var. ğını daha bir sağlamlaştır nız, buna değinir misiniz? Halk ağzı “Bekleme yapmak mış olur. Sözlük roman kullanımlarına ve yasaktır” yazılı trafik okur gibi de okunmalıdır. argoya uzak duruyarıları görülüyor, Zaman zaman şurasından madığınız görülütrafik polisi ses yükburasından da olsa. O zayor örneğin!.. selticisinden “Bekle Ben sözlükleme yapmayınız” diman insan, sözcük gömürimi, her yeni basıye bağırır. “Beklesünün çok varsıllaştığını lışlarında gücüm mek yasaktır” ya da görecektir.” yettiğince gözden “Durmayınız, beklegeçirir, geliştirimeyiniz” denemez rim. Sözünü ettiğiniz “Türkçe Sözlük”, mi? İnanılır gibi değil ama, şimdiki üzerinde sürekli çalıştığım bir sözlükTDK'nin sözlüğünde “dinlenme yaptür. mak” maddesi var. Bu tür Türkçeye aykırı öğeler öyle çok ki, dil duyarlığı olBir sözcük kullanıldıkça, yaygınlaşmayan insanlar, birbirlerine özenerek tıkça “sözlüğe alınması gereken sözçoğaltıyor bunu. TDK de bunu benimcük” olur. Gazetelerde, konuşma ve siyor demek ki. Yabancı sözcüklere geyazı dilinde kullanıldıkça, gün gelir lince... TDK'nin onları özgün yazılışlasözlüğe alınır. Örneğin “kaynaklanrıyla sözlüğe almasına ses çıkarılmıyor. mak” sözcüğünü herkes biliyor, kullaYabancı sözcüklerin çarşı pazarı ele genıyordu ama sözlüklere alınmamıştı, çirdiğini herkes görüyor ve bundan yayani sözlüklerde var diye düşünüldüğü kınıyor ama yine de bu durum sürüp giiçin, gözden kaçmıştı. Onu ben Öz diyor. İnsanlarımız kendi anadilini sevTürkçe Sözlük'ün bir baskısına almak meyi, onu korumayı öğrenmedikçe bir zorunda kaldım, sözlüğün özelliğine yere varılacağını sanmıyorum. Önce uygun olmasa da. Böylece ilk kez sözTürkçeyi öğrenmeli, sevmeli ve korulüğe girmiş oldu. “Genişletilmiş yeni malıyız. Evrenselciler (globalleşmeciler) basım” işte böyle, gözden kaçmış sözbunu “ırkçılık” olarak niteleseler de, alcüklerin ve dilde yeni ama yaygın kuldırmayınız. Bizim de başka uluslar kalanımların alınması, sözcüklerin yeni dar, bir Fransız, bir Alman kadar, dilikazandığı anlamların eklenmesi, öncemizi korumaya hakkımız vardır. ki baskıda bulunan eksiklerin giderilmesi vb. demektir. Örneğin son yıllarSÖZLÜK KULLANIMI da, terör dolayısıyla oluşturulmuş “canlı bomba”, “canlı kalkan”, “inti Sözlük kullanımı konusunda neler har saldırısı” gibi sözlerin basında ve söylemek istersiniz? Genç neslin böyle televizyonda yaygın kullanımı, bunlabir uğraşa girmediğini gözlemliyorum! rın bir genel dil sözlüğüne de alınması“Uğraş” diye tanımladım ama, yanılıyor nı gerektirir. muyum; sözlük kullanımı, dilin kullanımını geliştirmek adına yürütülen bir Ayrıca, eksiksiz bir sözlük yapmak uğraş değil midir? kolay olsaydı şimdiye değin yapılmış Yalnız gençler değil herkes sözlük olurdu ve hepimiz rahat ederdik. Başkullanmalıdır, yani sözlüğe sık sık bakka sözlüklere gerek kalmazdı. Öteki malıdır. İnsan bildiği sözcükler için bisözlüklerde bulunmayan ama sözlüğe le sözlüğe bakmalıdır. Böylece sözdaalınması gereken öyle çok dil öğesi var ğarcığını daha bir sağlamlaştırmış olur. ki, bunların saptanması gerekir. Ben Sözlük roman okur gibi de okunmalıbunu da yapmaya çalışıyorum. Yalnızdır. Zaman zaman şurasından burasınca halk ağzı, argo değil, örneğin bir öldan da olsa. O zaman insan, sözcük çünlü genel dil sözlüğünde “salıvergömüsünün çok varsıllaştığını görecekmek”, “düşeyazmak”, “çıkagelmek”, tir. “bakakalmak” vb. varsa, “durabilOkullarda Türkçeyi iyi bilmenin, mek”, “yazıvermek”, “gidedurmak”, doğru kullanmanın gereği yeterince ye“durakalmak”, “söyleyegelmek” vb. rine getirilmiyor, getirilemiyor. Sözlüğe neden olmasın? Olmalı. Bunlar yazı ve nasıl bakılır, o bile yeterince öğretilekonuşma dilinde kullanılıyor çünkü, miyor, kavratılamıyor. Türkçe yanlışı yani yardımcı eylemlerle özel bileşik yapmak ayıp sayılmadığı için, ülkemizeylem oluşturan sözcükler hem yazı dide yalnızca gençler, okurlar değil yalinde hem de konuşma dilinde var ve zarlar da bol bol yanlış yapmakta özüstelik de pek çoğu çok sık kullanılıgür. Onun için de sözlüğe bakmayı yor. Ama bunların çoğunu sözlüklerde alışkanlık edinmek kimsenin aklından bulamazsınız, bakmayı akıl etseniz bigeçmiyor. le. Oysa bence, dilde var olan, çok sık Teknolojiyi nasıl değerlendiriyorsukullanılan Türkçe sözcükler saptanıp nuz peki? Özellikle bilgisayar ortamlasözlüğe alınmalıdır. Benim yaptığım rında yer alan sözlüklerin kullanımına? yalnızca budur. Ama bir başka ölçünlü Benim birkaç küçük sözlüğüm de dil sözlüğünde “geçgeç” diye bir madbilgisayar ortamına aktarıldı ama onlade başı olsa bile, hiç kimsenin bilmedirı bir kez bile kullanmayı düşünmeği bu gibi “yeni” sözcüklerin genel dil dim. Kitaplar, sözlükler elimin altında sözlüğüne alınmasının yöntem olarak olmalı, onlara dokunmalıyım. Teknikdoğru olmayacağını düşünüyorum. 911 Onlar için, bu durumları belirtilerek özel sözlükler yapılabilir. YOZLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILAN DİL Keza, Batı dillerinden dilimize giren sözcükler de yer alıyor sözlükte… Sözlükçü olarak bundan kaçınamazsınız, çünkü sözlükçü dili yapan değil onun sözcüklerini saptayan kişidir. Bu tür sözcükler çok yaygınlaşabiliyor, Türkçe karşılığı yoksa sözlüğe almak zorunda kalıyorsunuz. Alsanız bile, karşılıkları varsa, tanımını Türkçe karşılığı olan sözcükte yapıyor ve sözlük kullanıcısını ona yöneltiyorsunuz. Türkçesi varken yabancı sözcüğü kullanmak istemeyenler için bir kolaylık olsun diye. Türkçeye özendirmek için. Bunların birçoğunu TDK, yazık ki, sözlüğüne kendi özgün yazılışlarıyla almıştır. Atatürk'ün Türk Dil Kurumu'na el koyanların amacı da buydu belki. Dili devlet eliyle yozlaştırmak. Öte yandan, yıllardır, kendi dilimizin sözcüklerini de yabancı sözcükler gibi yazma aymazlığımız sürüp gidiyor. “Eskidji”, “kepupchi”, “yeshill”, “mydanose”, “chiviyazıları” gibi yazılışlar neyin nesi? Bir tek yabancının bulunmadığı yerleşim yerlerinin sokakları bile yabancı sözcüklerle donanmış. Bunun önlenmesi ancak dil duyarlığı edinmemizle olabilir. Sözlüğün kapağında, “Türkiye Türkçesinin En Büyük Sözlüğü” tanımı yer alıyor. Türkiye Türkçesi nasıl bir gelişme gösterdi dersiniz? Bir öngörü yapalım ve bu öngörü çerçevesinde, yüz bin rakamı ne kadara varır gelecekte? Osmanlıcayı bir yana koyalım, bir anadil olan Türkçe, Türkiye Türkçesiyle en gelişmiş biçimini bulmuştur. Gündeş Türkçede yeni yeni söz değerleri dilin dolaşımına girmektedir. Sözlüğe almayı unuttuklarımız, gözden kaçırdıklarımız her zaman bulunabilir. Türkiye Türkçesinin sözcük gömüsü konusunda bir şey söyleyebilmek yerinde olmaz. Ama Türkçenin çağdaş bilim ve tekniğin gereksinimini karşılama yolunda geliştirilmesi için çabamızı sürdürmeliyiz. VE ŞİİR... Ali Bey, son olarak,söyleşimizin başlarında, “Şiirler beni bekliyor” demiştiniz. Bu bağlamda, nasıl gidiyor şiirle ilişkiniz, yazıyor musunuz? Biliyoruz ki, şiirleriniz pek çok dile çevrildi!.. Şiir benim ilk ve son sevgilimdir. Ondan zaman zaman uzak kalsam da gönlüm hep ondadır. Sözlük çalışmaları onunla aramıza girmiştir ama büsbütün de girememiştir. Günün şiirinden farklı bir yerlerde benim şimdiki şiirlerim. Okurların değil ama yıllıkçıların bana haksızlık yaptıklarını düşünüyorum. Son şiirim “Dilek Kipi”; onu burada Cumhuriyet Kitap okurlarına armağan ediyorum. DİLEK KİPİ Bilsem de her şeyi bilmesem Düşünsem de hiç düşünmesem Tabancamı doğrultsam da vurmasam Oltamı atsam da balık tutmasam Atıma binsem de koşturmasam Yıllar boşa geçse de geçmese Koşup yorulsam da yorulmasam Yüreğimin bir yerinde olsa da olmasa Gelecekse gelse de gelmese Korksam da ölümden korkmasam Dünya neden dönüyor dönmese Yani offf... dursa da insem ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU eoztop@aof.anadolu.edu.tr Türkçe Sözlük/ Ali Püsküllüoğlu/ Can Yayınları/ 1934 s. SAYFA 17