Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B U L M A C A 1 H 2 B 3 E 4 F 5 E 6 İLKER MUMCUOĞLU H 7 F 8 F 9 C 10 B 11 H 12 J 13 G 14 C 15 K 16 A 17 H 18 I 19 F 20 I 21 K 22 H 23 C 24 F 25 B 26 A 27 A 28 E 29 F 30 C 31 J 32 E 33 F 34 I 35 B 36 C 37 B 38 E 39 H Feyza HEPÇİLİNGİRLER Türkçe Günlükleri dik.” Mithat Yaban’ın şiirleri de sevgi dolu bir insanın yüce gönüllülükle söylediklerini içeriyor. “Ben” şiirinde o da kendisini böyle anlatıyor zaten: “ben, / mutlulukların güzelliklerin şairiyim / sevgiyle gülleri açtırır / ılık rüzgârlar estirir / kuşlara söyletirim şarkı ve türküleri.” 40 B 41 C 42 F 43 G 44 C 45 C 46 B 47 I 48 B 49 F 9 Ağustos Çarşamba 50 B 51 B 52 D 53 A 54 F 55 D 56 C 57 D 58 I M J 59 A 60 F 61 I 62 I 63 J 64 K 65 A 66 I 67 C 68 I 69 70 D 71 H 72 J 73 J 74 G 75 A 76 I 77 B Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şairin dizeleri ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Hindistan’da, İran’da yetişen, pişince güzel bir koku veren, iri ve uzun taneli bir tür pirinç. 65 75 27 16 26 59 53 B. Necati Cumalı’nın bir adı da Zeliş olan romanı. 40 51 10 48 50 77 25 2 46 37 35 C. “Kalbim Akşam Üzerleri” ve “Zaman ve Maske” adlı şiir kitaplarını yazan şair. 45 9 56 23 14 30 67 44 41 36 D. “…in Rüyası” (Tarık Buğra’nın bir romanı). 57 52 55 70 E. Bir şeyi yerken ya da yutarken çıkan ses. 32 38 3 28 5 F. Miguel de Unamuno’nun bir romanı. 7 54 60 8 19 33 42 29 24 4 49 G. “Savaş ...” (Saint Exupery’nin bir romanı yalnız ünlü harflerini yazacaksınız). 13 43 74 H. “Buyrun, efendim, emredin” anlamında eski bir ünlem. 71 11 17 22 1 6 39 I. Öfke, kızgınlık, can sıkıntısıyla anlaşılmaz sesler çıkararak. 47 66 58 76 61 62 20 68 18 34 ithat Yaban, “Kır Çiçekleri” adlı şiir kitabının sonuna fotoğraflar da koymuş. İlk fotoğrafta kendimi görünce irkildim. Üzerinden topu topu on beş yıl geçmiş; ama yüz yıl geçmiş gibi. 1991 yazındaki Devrek Baston Şenliği’ndeyiz, Mithat Yaban bizi evinde çaya davet etmiş. Ahmet Özer, Mehmet Yaşar Bilen ve eşleri var fotoğrafta; Nafize Öztok, Burhan Günel, Hidayet Karakuş, ev sahipleri ve ben. Devrek bastonlarının ününü daha geniş çevrelere yaymak için, Mustafa Kademeoğlu’nun öncülüğünde yapılırdı bu şenlikler. Resim sergileri açılır, açık oturumlar, toplantılar düzenlenir, şiirler okunurdu. Devrekli kadınlar konuklara evlerinde pişirip getirdikleri yöresel yemekleri sunarlar, aynı masanın çevresinde güle oynaya yenir, söyleşilirdi. Daha sonra Karadeniz Ereğli’de görüştüğüm İbrahim Tığ’dan artık bu şenliklerin yapılmadığını öğrendim. İbrahim Tığ, çocuktu o zamanlar; ama şiire, edebiyata şimdi artık pek göremediğimiz bir merak ve ilgiyle bağlıydı. Devrek’e gelmiş edebiyatçıların yanından yöresinden hiç ayrılmaz; onlardan öğrenecekleriyle zenginleşeceğini bilirdi. Benim katıldığım yıl Aziz Nesin, en önemli konuktu; o zamanlar öyle demezdik; ama “onur konuğu” oydu. Konuşmasında Devreklilerin hep baston yapmalarına söylenmiş, neredeyse azarlamıştı onları. Geleneğe saplanıp kalmamalı, işi büyütmeliydiler; yalnız baston değil, sehpa, koltuk, mobilya da yapmalıydılar. Oysa Devrek denince akla baston gelirdi; Devreklinin yıllarca uğraşıp Devrek adıyla özdeş kıldığı, geleneksel bir el sanatıydı baston. Mobilya yapımı ise tümüyle farklı bir alandı. İyi baston yapmak, mobilya yapımında başarı garantisi taşımazdı. Konuşma bitip yemeğe oturulduğunda ayranla birlikte, Kristal Cola servisi başlayınca sinirlendi Aziz Nesin. “Bizim geleneksel içeceklerimize ne oldu? Şerbetimiz, şıramız, şurubumuz var bizim.” deyip bu geleneksel içeceklerimizin korunması, yaşatılması gerektiğini söyleyince, içerde gelenekten kurtulmayı önerip dışarıda geleneğe sahip çıkılmasını istemesine tepki gösterdiğimi ve hiç içmediğim halde kola isteyip dirseklerimiz birbirine değerken Aziz Nesin’i sinir etmek için bir güzel kola içtiğimi anımsadım. Gençlik işte! 12 Ağustos Cumartesi N e gündü ama! Eski Foça’da, Hanedan Oteli’nde konaklama, sabah pırıl pırıl bir denizde yüzmenin keyfi, ardından Yurdanur Yılmaz Mızrak çiftinin evinde dört dörtlük bir sabah kahvaltısı... Foça ayaklar altında, adalar koylar, denizin kelebeği gibi görünen rengârenk yelkenliler... Sonra Yılmaz’ın kuşları... Adını aklımda tutamadığım onlarca çeşit güvercin. Paçalısı, tepelisi, Suriyelisi... Tavuklar... Onlar da cins cins... Hüseyin Yurttaş da köyü Kozbeyli’de bize dibek kahvesi sunmak için eşiyle birlikte beklemekte. Köy bir başka güzel. Balkondan köyün meydanı görünüyor; uzakta laciverte yakın, koyu mavi bir deniz. Foça’dan az önce döndüm; ama bu sefalar için gitmemiştim. Foça Belediyesi’nin Hüseyin Yurttaş tarafından yürütülen bir etkinliği olarak dün akşam Beş Kapılar’da “Nece Konuşuyoruz?” adını verdiğim bir konuşma yaptım. Başlarken az kişi vardı; bitirirken her yer doluydu. Bir tatil beldesinde, hafta sonunun ilk gecesi için, umulanın üstünde bir ilgi. “Evet, gerçekten!” diye düşündürebildiğimi umduğum, hiç değilse akıllarına bir soru işareti düşürdüğümü sandığım onlarca kişi. Bunun için uğraşıyorum zaten. Türkçeyi sevdirmek, severek korunmasını, korunarak zenginleştirilmesini sağlamak için. 13 Ağustos Pazar J. “Ağaç isem dalımsın salkım saçak/ Petek isem balımsın ...” (Bedri Rahmi Eyuboğlu). 63 73 69 12 72 31 K. ABD’de bir eyalet (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 21 64 15 M 860. sayının çözümü: A. Sıkı Sıkı, B. Ebabil Kuşları, C. Vonoz, D. Geçgeç, E. İbibikler Öter, F. Dik, G. Ulm, H. Vydk, I. Atılım, J. Ribot, K. Irazcanın. Şiir: “baktım gökte bir kırmızı uçak/ bol çelik bol yıldız bol insan/ bir gece sevgi duvarını aştık.” uyudan Çıkanlar”, Perihan Taylan’ın öykü kitabı... Küçük insanların (Ne demekse? Başından önemli olaylar geçmeyen kişilere böyle derler ya!) büyük savaşımları anlatılmış; onları öğütmeye çalışan düzenin dişlileri arasında ezilmemek için direnmeleri, kendilerini ezenlerden aldıkları küçük öçlerle avunmaları, yaşamlarını değiştirmeyecekse de içlerini serinleten minik şansları... Üstelik hiç abartılmadan, süslenip püslenmeden... İlle de övgü isteyenlerden değil Perihan Taylan. Öyküleri hakYine 9 Ağustos Çarşamba kında “olumlu ya da olumsuz” düşüncelerimi istemiş kitabı gönderirken. Öyküithat Yaban’ın kitabındaki 23 Hazi lerin çoğu, kısa tümcelerle yazılmış, merakla okunuyor. Hiç uzatıp sündürmeran 1990 tarihli bir fotoğrafta Ahden, dörtbeş sayfada toparlayıp noktamet Özer’le birlikte İsmet Kemal Karalamış Taylan öykülerini. Yapmacıklıktan dayı da var. İsmet Kemal Karadayı da sessizce çekilip gitti aramızdan. Karada eser yok. Yapmacık davranışlarını anlattığı öykü kişilerinin yapmacıklığına bile yı’nın “Bilgelikler Denedim” ve Hatice dayanamıyor; onları anlatırken yansız Cemal’le birlikte yazdığı “Çakıllamakalamıyor; öfkeleniyor onlara. Bir kusuru lar”ını okumuştum en son. Bir arada, buysa, öteki kusuru da okura keşfedileönlü arkalı basılmış tek kitaptı. İlki aforizma tadında özdeyişler içeriyordu; ikin cek pek bir şey bırakmaması.? cisinin başında ise adını açıklayan küçücük bir not: “Neden mi ‘Çakıllamalar’? feyzahep@gmail.com Taş atıp baş yarmaktan ise sadece incitiYıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Bölümü ci, bereleyici küçük çakılları seçtik. KimÇukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İstanbul se alınmasın, kuruluşlar gocunmasın deSAYFA 31 “K CUMHURİYET KİTAP SAYI 862