22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ceyat çapan C şiir Atlası C. K. VVilliams/ Şllrlerll/ Çevlreti: Efe Murat 'Cehaletle baslar C K. Wtllıams'ın jttrlcnndcn örncklerin bir bölümünü 804 numaralı sayıtmzda yayımlamıştık. Bu sayımtzda da Williams'ın şiirlerınden örneklenn ikina bölümüne yer vertyoruz. atabilir mi kırılmaları, dalgaları, kayışları ya da değişimleri hepsüz yüzsüz kırılma büyüyebilir mi benim peşimde, değişmek, yüzsüz yeniden, peşimde ya da benle içimde yalan, karışıklık, tekrarlanma, isteksizlik, kabarılıp yuvarlanma her oda, her göğüs, kendi olgunluğunun karanlığında, her dudak ve karanlığı donmuş, akan, değişen zamanla, yoklukla, gitmişlikle, kurtulamazlıkla hepsi; pişmanlıklar her yüz, unutma ve yoklukla her oda Ama hâlâ, eğer bir an varsa, hâlâ bir an, başlayan ve geriye giden geriye dönmek içinden geçmek içinden, değişimin içinden, sadece bir tek an kazınmış yalandan bir göğsün gölgesinden kazınmış hali, mühürlenmiş karanlığın donukluğunda karanlığı alana kadar kendisi, doldurur, ncfcs alır eğer, dönüşte, alınması gerektiğı şekilde de alabilirdim, sesimle ve göğsümle boşluğa karşı boşaltılmış göğüs, sanki göğüs nefes ve benim nefsim alınır, ama boşaltılması gerekti, buraya yükselebilirdi, şimdi, o an, o aynı an. Ama değil, değildir. Anlar yükselir ve düşer, kırılır ve kayar ve değişir kaybolur ihtiyaç yeniden, yüzsüz yeniden, yüzsüz ve yalan. AÇCÖZLÜ CENNET Pis kokuyor, pis kokuyor ve pis kokuyor ve pis kokuyor ve pis kokuyor Mansiyonlarda pis kokuyor ve derme çatma evler ve halıyla kaplanmış ofisler pis kokuyor yataklarda ve sınıflarda ve başıboş dışarıdaki tarlalarda Bir adım at, önemseme, onu öyle halihazırda yerde uzanmış bırak çünkü durmaktan korkuyorsun, hatta sevmekten, hatta sevilmekten düşündüğün daha da pis kokuyor, sanki tüm gökyüzü, göz kapaklarına baskı yapan et Sanki yakalanmışsın ve toprakta asılı kalmışsın Bütün pis kokuların pis kokusu ızgaralardan akıyor, ayaklar damlayan damarlar, öcü açıdan pis pis kokuyor ve ölüm ve şaşaa yaşlılar pis kokuyor, dişleriyle, sıcak odalarıyla ve öpücükleriyle yaşöpücüğü, ölümöpücüğü, bir / TX^ dalga gibi geçiyor düşürüp yok etmemek için Para pis kokuyor: ince iplikler göz damarlarından geçer gibi. hepsi pis kokuyor dudağını ' J dokundurduğunda kötü oluyor, J tıkanan bir damar gibi Ve Isa pis koyuyor: biliyordu nasıl esirler bağlanır ve görmüştü zatenkusmuğun pis kokusu ve bok ve yuvarlanan biri ve tohum serpmeye çalışan başka biri Ve tohum pis kokuyor, üst akıntıya doğru yüzen bir balığı bir kuş yiyor ve sen, kuş yumurtası, yumurta sarısı damlacıkları, döngü: her şey pis kokuyor. Bilgi pis kokuyor ve ahlak kurumu, yanan şeyler gibi, adalet altında ezilen mağara ve iyi sessiz adam, gözyaşı okyanusundan bir avuca sığan, J/> onlar da pis kokuyor. ve tüm bilinç, tıkanmış gibi, pis kokuyor, kesilmiş gibi Yaşam pis kokuyor ve ölüm pis kokuyor ve tanrı ve yüzüne dokunduğun el ve her nefes: dönecek kadar, hiç durmadan geride kalacak kadar cüretkâr dönüş pis kokuyor ve son nefes, gerçek bir nefes, herkesin yatağına kurduğu, ve yığınlar oh, evet en güzel o pis kokuyor! Ağzında kalan ve kimi öpersen yaşam ve ölümü biliyor, nasıl burun deliklerinden koku alınacağını biliyor ve binlerce arzu, yıldız gibi, yıldızda gelen ses gibi kokuyor ve her zaman süt ekşir, yumurta ekşir, meni ekşir her zaman pislik dost, babaher zaman anne, ağaç, nefes her zaman nefes ve nefes ve nefesher zaman aynı pis koku, şaşırma, büyü ve o ateşlenir. bu ve pis kokar. bu, pis kokar ve pis kokar ve pis kokar ve pis kokar. CEHALETLE Cehaletle başlar bilgi: bu da zaten cehaletin ilk unsurudur. Kierkegaard 1 Yeniden ve yeniden. Yeniden dudak, yeniden göğüs, yeniden el, kalça, baldır ve yatak ve yatak. Yataktan sonra açlık, açlık, açlık yeniden, ihtiyaç yeniden, biiyüme, kasılma, ihtiyaçlanmak yeniden Et, yalan, karışıklık ve nefret, bezin yara kabuğu, harcanmış tohum ve fışkırma arzunun kendinden çıkan, kendinden büyüyen ve kasılma Her şey harcanmış, her şey ya da her şeyler dokunur, dokununca, dokunma ve yeniden dokunma Her şey çekirdek, yara izi, bitki özsüz, anlamsız ve tohumsuz, herkes ve her şey her öfkeye kayış ya da sızıntı, her savaş, ateş, iççekiş, buradaydı, gene de, boğuldu, kucaklandı. berbat çılgınhk ve arzunun pelerini, yeniden ve yeniden, aynı açlık, aynı ihtiyaç. Dokunma bana, tut beni, keder ve keder, boşalmış, boşalmış yeniden, dokunulmuş yeniden. Açlık, büyüme, yeniden ve yeniden kendini aç ve istekli hissettiğin zaman ve bu kadar felaket büyüyebilirdi, açlık kendini tekrar eden korkudan uzak. ne kadar bilebilirdin ki hepsini yaşadığın, eğer diğeri yoksa. kutsama ya da eski bir dua, bir rüya ya da rüyaların şehri ya da tek etsiz, rüyasız hata kimin diliydin, kim seninle konuştu, sarılmış ve kaynaşmış sen ama hâlâ dil ve öteki sözcük ya da sözciik değil, ne ne kadar bize söz verebilirdi bizim o açlığa vc kedere geri dönmeyeceğimize Ne kadar bize söz verebilir o bitmez kasılmalar için ve ölü duacı? Ya da peki nedir? Sadece bu? Avcı avı avlıyor, yemi mi avlıyor, yoksa kendisini mi? Açlık içindeki inanç mıydı, inanan içindeki o, hatta duacı.'' o bir ölü duacı mıydı? n> Yüzler değişim, her birini ötekilerle birleştirir, ötekilerle kısılır o. Sanki dalgalardaki ya da derinliklerdekı gibi, dalgaların günüdür ta kendisi. SAYFA 24 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 806
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear