22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hasan özkılıç'ın son kitabı 'Orada Yollarda' IASAN CV.KU.U; ORADA YOIJJVRDA Yolların türküsü H. özkılıç, klasik Rus yazarları gibi sıradan' insanları, basit yaşamları, küçük ayrıntıları, önemsizgibi görünen olayları anlatıyor son kitabı olan, Orada Yollardada. • Tufan ERBARIŞTIRAN asan Özkılıç, uzıın yıllardır öykii yazan başarılı bir ya zar. Onun öykülerinde 'sıradan' insanları görürüz: Her biri sıkça karşılaştığ'ımız, 'içimizden' biri diyeceğimiz kadar bize yakın, tanıdık gelen kişiliklerden oluşmuştur. Yürekleri sevgi doludur; küçük şeylerlc mutlu olan, azla yetinen, çevresiyle barışık insanlardır. H. Özkılıç, klasik Rus yazarları gibi 'sıradan' insanları, basit yaşamlan, küçük ayrıntıları, öncmsiz gibi görünen olaylan anlatır. Büyük, kocaman dünyalar sunmaz bize. O daha çok 'küçü. ğün' içindeki 'büyüğü' bulup çıkarmaya çalışır. Böylelikle 'tümevarım'ı sonuçlandırmayı hedefler. Son kitabı olan, 'Orada Yollarda'da yine aynı bütünselliği, aynı 'tınıyı' buluyoruz. Genellikle birinci tekil şahıs ağızdan yazılmış öykülerde aşk, yoksulluk, aldatmak, emek, siyaset iç içe geçmiştir. Bir öyküsünde aşk ve aldatnıak temaları bulunsa da, satır aralarında politik bir gönderme söz konusudur. Sözgelimi, 'Benim Babam' öyküsünde, kırsal kesimdeki bir düğün evine gclcn kara giysili (özel tim) adamlar, kahramanın Dabasını alıp götürürler. Sonuç yargısız infazdır.. mun bu dışlanmış insanlarmı, onların sorunlarını iyi niyetle dinliyor, yardınıcı olmaya çalışıyor. Yazar satır aralarında her zaman olduğu gibi sosyal göndermeler yapıyor. Hasan Özkılıç, bir anlatı ustası olarak, öykülerinde olay örgüsünü şiirsel bir tatla yoğuruyor, belirli bir kıvama taşıyor. Onun nıetinleri keyifli bir okuma yaratıyor. 'Katar' öyküsünde bu şiirsel tadın uç noktasını görüyoruz. 'Kıyas' adlı erkek kahraman aşkla beslenen gizemli bir kişiliğe sahiptir. Bir tiyatro sanatçısı gibi âşık oldugıı kadınları öyle bir anlatır ki, dinleyenler kesinlikle inanır. Kıyas konuşma anında ağlar, gözyaşı döker, bağırır, isyan eder.. Dinleyenler sanır ki, o gerçekten aşık ve kadın da ona karşı büyük bir aşkla bağlıdır. Yaşamın içinde küçük yalanlar, kandırmacalar vardır. Kıyas bunları kullanır, sözcüklerle kendine bir dünya kurar. Çevresinde oluştur duğu kalabalığı etkiledikçe, duyguları coşar ve kendinden geçer. Sanal bir dünyanın kapıları ardına kadar açılmıştır artık. Kıyas 'anlatlıkça' kendini yeniden yaratmaktadır. Onun yaşam kaynağı düş ve sözcükler ü/.erine kıırulınuştur. O kendi yarattığı dünyanın csiri olmuştur. Orada ııeyin gerçck, neyin yalan olduğıınun bilincinde değildir. Bu öykü bize Necati Cumairnın 'Aktör' öyküsündeki erkek kahrarnanını andırmaktadır. Oradaki kahraman da, tiyatrocu yöniinü kııllanarak insanları etkilemektedir. ÇUKUROVA... 'Cıüzel (îünler İçin' öyküsü, Orhan Kcmal'in anlattığı Çukurova yöresini anımsatıyor bize. Oradaki sıradan yaşamın içindeki sorunları, kavgaları, dertleri, sevinçleri yansıtıyor. Olay bir fabrikada geçmektedır. Mahmııt kendi karısını aniden ağır yaralar. Bir anda ortalık karışır ve öykünün derinliği başlar. Anlatıcı/kadın Fatma'nın sözle ri olayı iyice karmaşık ve içinden çıkı lamaz bir boyuta getirir. Songül kocasının (Mahmut) kaçamaklarını öğrendiğinde önce üzülür, sonra 'karşılık' vermeye karar verir. Kadın 'gücüyle' bir karşılık veremez, ama boş da dura^ cak cJe^ildir. Aydanur'la yakınlık kurarak, farklı bir 'ilişki' içine girer. Mahmut ise, iki kadının oyuncağı olmuştur artık. Onların her söylediğini yapmak zorundadır. Bu öyküde ezilcn, sömürülen kadın cinselliği kadar, kadının toplıımdaki yerini de görüyoruz. Ataerkil bir yapıdaki toplumumuzda kadm daima ikinci plana konulan, horlanan, itelenen bir konııma sahiptir. O bir köşede sessizce oturmalı, konuş denmedikçe susmalıdır. Bir biblo, bir heykel kadar sessiz, yalnız, suskun kal malıdır. Kadının duygulan, ihtirasları, düşünceleri farklıdır. Bu farkı öyküde daha net bir biçimde gözlemliyoruz. Songül çılgınca bir uğraştan sonra kocasının sevgilisini baştan çıkarır, onunla birlikte olur. Bu hiçbir erkeğin düşünii bile kuramayacağı bir şeydir.. Intikam duyguları, onu delice akan bir duygu selinin önüne kadar getirir. Bundan sonrası tam anlamıyla bir dramdır. Hasan Özkılıç, bu kitabında okurlarını uzun yolculuklara çıkarıyor, onlara değişik yörelerın gelenek ve kişilerini tanıtıyor. Öyküleri okurken ayırdında olmaksızın farklı yörelere uzanıyorsunuz. Yazarın anlatımı yalın, yer yer coşkulu ve şiirsel bir tat içeriyor. Ha san Özkılıç'ın şiındiden kendine özgü bir okur kitlesinin oluşata^ını söyleye biliriz. • Orada Yollarda/ Hasan Özkılıç/ Can Yaytnları, 2005/158 s. K İ T A P H Hasan özkılıç, klasik Rus yazarlan gibi sıradan' insanları. basit yasamlan, kuçuk aynntılan, onemslz gibi görünen olaylan anlatır. BOŞTA GEZENLER Yazar Kars, Ardahan, Iğdır yörelerini iyi bildiği için, buraların geleneklerini ve yaşam biçimini çok iyi yansıtıyor. 'Boşta Gezenler' öyküsünde, son yıllarda kaçak içki satışrnın artmasiyla, yöre halkının bu tatlı pazardan rant sağlamak için giriştiği tehlikeli serüveni görürüz. Yazar, toplumsal bir sorunun üzerine salt bürokrasi, hukuki ya da kör bir bakışla gitmiyor. Bu öyküsünde yercl gelcneklerden, çevreden, insanların kişiliklerinden yararlanır ve konuyu dramatik bir yapıya büründürür. Yazarın doğrudan amacı da budur zaten. Okuruna 'edebi' bir tat vermek için, olay örgüsünü, kurguyu buna göre düzenler. Öykülerin hemen hepsinde 'yol', SAYFA 18 'yolculuk' vardır. Kahramanlar türlü gerekçelerle yolculuk ederler. Bu sırada onların 'gözlerinden' çevreyi, doğayı, dış dünyayı aktarır yazar. Kahramanların kişilikleri, ruhsal yapıları farklı olduğu için, hepsinin bakış açısı kendine özgüdür. "O sokaklar ki, iki insan yan yana yürüdüğünde bir üçün cüsü geçemiyordu; kıvrıla luvrıla kentin kalbine yol alıyorlardı bin yıldan bugüne. Her evin kale gibi duvarları vardı. Kapılar, bu dar sokaklara açılıyordu; sanki sokaklar açılan bu kapılardan, pencerelerden soluklanıyordu." (s/72) Kahramanlann sesi iniyor ve çıkıyor demiştik. Ilk öyküdeki (Âh Ahuzer) anlatımda şiirsel bir tat olmakla birlikte, bir masal atmosferi de buluruz. Bir yasak aşk öyküsünün anlatıldığı öyküde, erkek kahramanın sözleri iner, çıkar, durulur, coşar, sonra yine durulur.. Doğu'nun mistik yapısını andıran, bel ki bir dengbej söylemini dillendiren bu seslerin içinde yaşamın 'özü', anlamı gizlidir. "Kent gecenin içinde sessizce soluklanıyordu; ben sevdiğim kadınla bir günü daha geride bırakıyordum. Ağaçlıklı yoldan yürüdük. Bir fayton dıırııyordu kaldırımın kenannda; gecenin bu saatinde. Faytoncu, atlar, yaşlı ağaçlar, ağaçlardaki misafir kuşlar, eski zamanlardan kalma bir resmi çağnştırıyordıı. Belli ki faytoncuyla birlikte atları da, dallardaki kuşlar da derin uykudaydılar." (s/24) YİTP GİDEN İNSANLIK 'Bir Yılbaşı Gecesi' öyküsünde ise, toplumun pek bilmedigi bir konu anlatılır. Bu öyküde savcı Ünsal'in sağlam yüreği, insancıl tavırları, mahkumlarla olan diyalogu öne çıkar. Onun kişiliginde hukıık sistcmini, tnahkumların yalnızlığını, yitip^itmektc olan 'insancıllığı' görürüz. Öyküdeki iki erkek kardeş, yılbaşını cezacvinde kutlayacaktır. Gecenin önemini imleyen yiyecek ve içecekler alınır. Biraz sonra da sofra hazırlanır. T lep birlikte oturulur ve kadeh kaldırılır. Savcı Ünsal burada, bir 'baba' imgesi çiziyor. Tutııklulaıa karşı babacan, sevecen tavırlarıyla kendini saydınyor, sevdiriyor. Toplu C U M H U R İ Y E T S AYI 791
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear