05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Samet Ağaoğlu'nun 'Bütün Öykülen tek kitapta Öyküleriyle kalmış bir politikacı Yeni hikâyeciliğimizi bugünlere getirenlerden birisi olan Samet Ağaoğlu'nun "Bütün Öyküleri"nde yer alan hikâyeler bugün de canlılığını kaybetmiyor. Anlatılanlar: Sorunlar içinde bunalan, idealist düşünceler etrafında bütünleşen, çıkış yolu arayan, uğraş veren insanımızın dramı... ŞENER ÖZTOP Samet Ağaoğlu, edebiyatımızda daha çok 'hikâyeci' yönüyle tanınmıştır."... Türk fikir adami 1919 ile 1923 arasında geçen bir devrenin ideoloji ve felsefesini yapamadı. Millî vicdandan doğan bir inküâp hamlesini anlatmak için gerekli sabır ve feragatla kendisini veremedi. (...) Millî Hâkimiyet prensibi millî bir ruh hâletinden doğdu. O ruh hâletine 'Kuvayı Millîye Runu' diyoruz..." diyen 1944 yılında yayımladığı "Kuvavı Millîye Ruhu" adlı incclemesi ile iyi bir araştırmacı, "Babamın Arkadaşlan" (1958) ve "Aşina Yüzler" (1965) adlı eserleriyle de iyi bir anı portreci olarak kendisini kabul ettirmiş bir yazardır. îlk denemelerini Ahmet Muhip Dıranas vc Behçet Kemal Çağlar'la birlikte kurdukları Genç Türk Edebiyatı Birliği'nin yayın organı Hep Gençlik dergisinde (1930), ilk hikâyelerini ise Varlık ta (1931) yayıınladı. Edebi yazılannı başta Varlık olmak üzere, Yücel, Şadırvan ve Çığır dergilerinde, siyasi yazılarını (194659) Kuvvet vc Kudret (kendisinin çıkardığı) gazetelerde yayımladı. "StrazburgHâtıralan" (1944) adlıhi kâye kitabı ile edebiyat dünyasının dikkatini üzerinde toplar. Ankara Hukuk Fakültesi'ni (1931) bitirdi. Doktora çalışması için gittiği Strazburg'da izlenimlerini yansıtan bıı kısa öyküler onun gözlemci gücünü ortaya koyar. Türkçemizin zengin anlarım gücünü sergileyen Ağaoğlu; psikanalitik çözümlcmelere ağırlık verdiği hikâyelerindeki zaman/mekân/kişi ve olaylar dikkate alındığında, hikâyeciliği ile anı/portre yazarlığının iç içe geçtiği söylencbilir. Hikâyelennde daha çok nevratoki (marazî) tiplerleilgilenir. Kahramanları nın problemleri çoğu zaman tinseldir: 'Uzüntüler', sıkıntılar', 'kederler', 'umııtsuzluklar' övlesine derinliğine islenir ki; 'anlatılaniar' okııyucunun bel leğinde iz bırakır. 1 likâyelerinde Dostoyevski'yi andıran bir idealizm vardır. Samet Ağaoğlu, 1944'teStrazburgHâtıraları'nı Kİtap olarak yayımlayarak edebiyat çevresine girdi. 13unu, Zürriyet (1950), Oğretmen Gafur (1953), Büyük Aile (1957), Hücredeki Adam (1964), Katırın OIümü( 1965) adlı hikâye kitapları izledi. Bu kitaplar onun 'l'ürk edebiyatındaki sağlam yerini hazırlamış oldular. Yukarıda sözünü ettiğim hikâye kitapları "unııtulan kitaplar" arasındagün.ışığına çıkarıldı. Samet Ağaoğlu Bütün Oykiileri adıyla altı kitap bir arada Yapı Kredi Yayınları arasında yayımlandı. Samet Ağaoğlu, siyasal ve kişisel anılarının bir bolümünü ayrı ayrı kitaplarda topladı: Babatndan Hatıralar (1940), Kuvayı Millîye Ruhu (1944), lki Parti Arasında Siyasi Farklar (^947), Bamamın Arkadaşları (195?), Aşina Yüzler (1965), Arkadaşım Menderes (1967), Sovyet Rusya Imparatorluğu (1967), Marmara'da Bir Ada (1972), Demokrat SAYFA 12 Parti'nin Doğuş ve Yükseliş SebepIeriBir Soru (1972), tlk Köşe (1978), Siyasi Günlük: Demokrat Parti'nin Kuruluşu(1992). 6 Ağustos 1982'de Istanbul'da vefat eden Samet Ağaoğlu'nun ardından "Ölüleri Hayırla Yadediniz" başlıklı yazısında Tarık Buğra şunları dilegetirir: "Edebiyatçılıklan, edebiyat ye tenekleri ve başarıları politikanın altında kaybolup giden, en azından da hak ettikleri düzeye ulaşamayan 'harcanmışlar'dandı. Devlet yönetiminde en üst ba samaklara kadar yükselmiş birisi için 'harcanmış' sözünü yadırgayan çok ola caktır. Gerçekten de günün içinde, lider politikacdarın çok şeyi, bu arada sa natı ve edebiyatı sislendiren bir ş,öhrcti vardır. Fakat 'zaman' bu görüntü ile rers orantılı çalışıyor; politik şöhrctler sislendikçe edebıyatçıların ve sanatçıların porrreleri belirginles.iyor, etkinleşiyor. yı Millîye Ruhu', o zor erişilen üslup ııstünlükleriyle, Samet Ağaoğlu adını, Türkçe yaşadıkça, daha Dİrçok neslin gönlünde ve kafasında yaşatacaktır. (...) politikacı Samet Ağaoğlu'nu yerenler gibi övenler de unutıın gidecektir; takat yazar Samet Ağaoğlu kalacaktır." (1) Yıllarca once (195460 yılları arasın(...) 'Babamın Arkadaşlan' ve "Kuva da) rahmetli Mustafa Baydar ile Samet Ağaoğlu arasında yapılmış olan 'konuşmaların' (röportajın) özgünlüğü, yazarın sanat ve edebiyat üzerine söylediklerı bir hayli ilgi çekicidir. "Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar" biyografi/röportaj kitabında yer alan söz konusu konuşmada Samet Ağaoğlu şunları söylüyor: "...Hikâye ve roman, yazarın maksadı ne olursa olsun, tek bir mevzu sahiptir: Bu da insandır. ü halde iyi anlatılmış ve tahlil edilmiş olsun veya olmasın psikoloji, romanın ve hikâyenin belkemiğini teşkil eder. Romanın hüneri bu psikolojiyi realitlere uygun olarak gösterebilmekte toplanır. Felsef eye gelince, bu genis mânasında insan psikolojisinin yarattığı Dİr tefekkür âlemi diye anlatmak mumkündür. Bu nun içindir ki yine hikâyeci ve romancı orijinal veya değil, iyi ifade edilmiş veya edilmemiş fakat muhakkak bir relsefi görüşün sahibidir. Demek ki psikoloji de, felsefe de romancı ve hikâyecinin vazgeçemeyeceği unsurlardır. (...) Dostoyevski'nin havasında sezilen hikâyelerini bu büyük yazarın etkisi altında kalıp kalmadığı sorusuna da şöyle açıkük getirir: "(...) Dostoyevski roman sahasında en ileri dereceye gelmiş, insan... Bunun içindir ki, geniş mânasında hiçbir romancı, okuduğu takdirde, bilerek veya bilmeyerek onun tesirinden kurtulmuş olamaz. Ben Dostoyevski'yi on beş yaşından beri hemen hemen durmadan okumaktayım. Tesiri altında kaldığım muhakkak. Benzemeyi isehayalimin ötesinde kabul etmeyi de söylemek isterim. Fakat hikâyelerimde insan daima çıplak olarak ele alınmıstır. "...hâtıralarınızı kaleme alan siz, edebiyatımızın hâtıra kolu üzerinde ne diişünüyorsunuz?... sorusunu da şöyle cevaplar: "...hikâyelerimin büyük kısmı hâtıra seklindedir (...) hikâyelerimin hepsinde hakiki hayatta tanıdığım insanlar, çehreler, şahit olduğum hâdiseler yer almıştır." (...) bence Abdülhak Şinasi Hisar'ın 'Çamlıcadaki Eniştemiz' gibi çok nadir birkaç eser müstesna, diğerleri edebî kıymet bakımından hususiyet taşımamaktadırlar." (2) "... Ben şimdiye kadar hikâyelerimde kendimle başka insanlar ve eşya arasındaki ilgileri ele aldım. Halbuki insanın bir de kendi kendisiyle, kendi ruhu, dimağı, hisleriyle ilgileri var. Buna, onun kendi kendisiyle kavgası, veya dostluğu diyebilirim." (3) diyen Samet Ağaoğlu, "tlk Görüş" adlı hikayesi Varlık dergisinde (1933) yayımlanır. tlk hikâye kitabı Strazburg Hâtıraları (1944) ilk hikâyelerini içine alır. Tahir Alangu bu ko nuda §u değerlendirmeyi yapar: "...hikâyede o, Sait Faik'le birlikte, en güzel örneklerini vermiştir. (...) Daha ilk kitabında güçlü bir yazar oldıığunu göster di. Ikinci kitabı Zürriyet (1957) de ilk kitabından gelen büyük süreli ölüm düşüncesinin, artık hikâyelerinin temel unsuru haline geldiğini görüyoruz. Bu hikâyelerinde, bir ayırım yapmadan, hemen bütün insanları... "sııçlıı davranış lar' açısından görüyor; her kişisinde bir suç eğilimi vardır, bütün davranışlarımızı bu eğilim idare eder. Kişileri 'küçük adam' tipinin çok üstünde, toplumdakilerdcn çok, kafa ve ruhlarındaki meçhullerle savaşan, yaşamdan kopmuş, insanüstü' yaratıldar dır." (4) Ondaki çok derinlere işleyen Dostoyevski hayranlığının bütün yazarlığını kapladığını iıçüncü eseri "Öğretmen Gafur" (195?) kitabında görülür. l ler sayfasında bir Raskolnikof veya Karamazofla karşılaşabiliriz." (5) "Büyük Aile aolı kitabında üç büyük hikâyesine yer verilmiş... romana yöneldiği açıkça görülüyor. Ayrıntılı kişilik tasvirleri ile, büyük tiplere dayanan hikâye anlatışının, daha başlangıçtan bir roman havası verdiği belli oluyor. Samet Ağaoğlu'nu, bütün eserlerinde, hele ilk kitabından sonra, kendi yaşamasını, mal zeme olaak kullandığını, bazen de tam anlamıyla biyografik nikâyeler yazdığını görüvoruz." (6) Tahir Alangu'nun genel değerlendirmesiyle "...gerçekçi hıkâyeciliğimizin en yüklü ve hareketli dönemi olan 19301950'den, birbirlerine yakın hikâye anlayışlarıyla 19 hikâyeci seçilmiştir. 1956'dan sonra büyük öncülerden birkaç birbiri ardından göçmüşler, geriye kalanlar da sanatlarının doruk noktasınayükselmislerdir." (7) "Bu 'öncüler' yeni hikâyeciliğin çe^itli kollarında yapıt vermi^ kişilerdir. Hikâyevi bugünkü gelişmesine bunlar ula^jtırdılar. Edebiyatımızın hiçbir döneminde, hiçbir dalında bu kadar büyük bir gelişme görülmemiştir. Az zamanda bir sel gibi gür, sürükleyici, coşkıın bir akımla aktılar; yine hir sel gibi geride kupkuru, gözleri yakan bir yatak Dirakarak çekildiler." (8) Ve o bunu yaptı. Kendi hikâye dünyasını bizle özdeşleştirdi. "Sevgi ve kimlerimizi, rekabet ve kavgalarımızı, kahkaha ve gözyaşlarımızı, hiddet ve sevinçlerimizi' bir gök kuşağı gibi üzerimize gerdi. Yeni hikâyeciliğimizi bugünlere ^eti renlerderj birisi olan Samet Ağaoğlu nun "Bütün Oyküleri"nde yer alan hikâveler bugün de canlılığını kaybetmiyor. Anlatılanlar: Sorunlar içinde bunalan, idealist düşünceler etrafında bütünleşen, çıkış yolu arayan, uğraş veren insanımızın dramı... Geniş oylumlu bu hikâyeler demetini Türk edebiyatına yeniden kazandıran, titiz ve özenli bir baskı ile edebiyatseverleresunan YKY yayınlarını kutlarım. (1) Tercüman gazetesi, 7.8.1982. (2) Mustafa Baydar, lidebiyaiçılanınız Nc Diyorlar, A. H. Yaşaroğlu Kitapçılık, Isl., 1960, ss. 1617. (3) Samet Ağaoğlu, Bütün Öykülen, YKY, îst., 2003, s. 346. (4) Tahir Alangu, Cumhuriycttcn Sonra Hikâye ve Roman, C: 2, îst., 1965, (5) a.g.e., s. 42. (6) a.g.e., s. 43. (7) Tahir Alangu, "Cumhurıyetten Sonra Hikâye ve Roman", Türk Dili, S: 2 (Kasım 1973), s. 114. (8)a.g.d.,s. 114 samet Aâaoğlu. Slyasette kaybolup gltmls önemil bir öykücü olarak duruvor karsımızda. Bütün Oyküleri / Samet Ağaoğlu / YKY/5İU CUMHURİYET KİTAP SAYI 693
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear