22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ruh Dafiı'na volculuk MÜCİZE ÖZÜNAL Nobel Ödüllü Gao Xingjian'm romanı dilimizde I ki bin yılı Nobel Edebiyat Ödülü'nu almış olan bu romanda "Ruh Dağı", insanın yeryüzündeki yolculuğıında aradığı her şeyi simgeliyor. Uzıın ve kı sacık tir yolculuk bu. Hayat kadar renkli, şaşırtıcı sürprizlerle dolıı, onun kadar tek düze. Aslında saçma. Bir anlamda bir insan olarak Gao'nıın yaşamından hikâyeler. Bu bireysel öyküler öylesinc geniş bir açılımla anlatılıyor ki Gao'nun hikâyesi olmaktan çıkıp birey olarak beniın, senın, onun, insanın öyküsüne dönuşüyor. Devamlı olarak arayan arayan, soran soruşturan, bulduğunu bildiğini sandığı şeyi aslında hiç elde edemeyen, anladığını sanan insanın hikâyesi. Aslın da bir durum sapraması. Bu da postmodern sanata denk düşüyor. Gao gene de "Zira bu terazi bu sıkleti çekmez" diycrek işin ııcıınu bırakmıyor. Bize hayatı, bir renk dürbünü ıçinden, sınırsız çeşitlilikre sunuyor. Ruh I )ağı buyük bir ope ra gibi lantastık gelebilecek şeylerden yola çıkarak inceden inceden bizi ele ge çiriyoı. Okudııkça gözlerimizden içimize doluyor. Büyük bir gösteri olarak bi zi ctkiliyor. Bize Çin mitolojisinden masallar anlatıyor. Bunlar Çin'deki eşkıya ların öyküleri, korsan kadınların masalları, çocukların anlattıgı masallar, crmişlcrin, Taocıı rahiplerin anlattıgı söylcnceler. Sofralar, yemekler anlatılıyor. Yı lan balıkları, köpek etleri, maymun hevinleri. Dallar vapıaklar, haşlanmı^ tahıl lar, ballaı şerbetler şckerlemeler yercl taıllar. Sonra giyim kıışam biçimleri, el bLseleı, etekler, şalvarlar, üstlükler, ış giysileri. Bayramlar, geçit vetınez dağların ardındaki küçük kentlerin testivallerı. Dinsel törenier, viran olmuş tapınaklarda yapılan gizli ayinler. Halk şarkıları. Kimisi açık saçık, söylenmesı yasak. Kimilerini söylemek gızli bir ritüel. Bunlardan birinin en keyitli yerinde roren giysılerini giymiş kendınden geçercesine şarkısını okııyan babasını tartaklavıp azarlayan yeıel görevliler. Yasak büyüyü bozuyor. Her yerde kıvıl kıvıl insanlar. Kalabalık terminaller, otobusler, trenler. tnsanlar, insanlar, insanlar... Mühendisler, panda koruma alanında çalışan bi lim adamları, ormancılar. Hırsızlar, rıışvet alanlar vcrenler. Bir yaban adamı. Çalışma kampına gonderilmekten kaçan vahşi doğaya sığmmış biri. Bu insanlar arasındaki ilişkiler. Siyasi ilişkiler, dostluklar, ihanetler. Yol arkadaşlıkları, aşklar. Sevmeler, sevilmeler. Ruh Dağı'nı aramaya çıkan romanın kahramanı, "sakıncalı" yazarın, roman anlatıcısının yanında aslında hep bir kadın var. Onu Ruh Dağı'ndan haberdar edip merak landıran da o. () gidip görmesini söylüyor. Adam böylece yola koyuluyor. Bu büyük yolculuğa adımı bir kadının salması, anaların çocuklarını hayata salmalarını çağrıştırıyor. Sonra yol boyunca adam romanın sonuna kaaar kadınlarla birlikte oluyor. Ama biri hep öne çıkıyor. Yarajı nir kadın bu. Ameliyathane hemşiresi. Horlanmış, ezilmiş, terk edilnıiş. Adama sığınıyor. O adamın, adam Run Dagı'nın peşinde oradan oraya savruluyonar. Sonunda kadın, öyle anlaş,ılıyor ki bu yolculuğa daha fazla dayanamıyor. Yol boyunca aralarındaki aşk rekabete, giderek nefrete dönüşüyor. Kadın adamı terk ediyor. Aralarında sayısız diyaloglar geçiyor, birbirlerini yok Gao Xingjian'ın Ruh Dağında "her şey var". Çin gibi dev bir ülkenin masalı Gao da yazsa bu kadarcık bir kitaba sığmaz kuşkusuz. Yazar da bunu bildiğinden olmalı, bu muhtcşem masala "insanın durumundan" bir kenar süsü yapıyor. Hem de çok proresyonel bir ruhla. Siz de Ruh Dağı'nın yolcusu olun. ediyorlar. Ama yol boyunca kadınlar var olmaya devam ediyor. Gao kadınları bu esrarlı yolculuğun öteki öğeleri gibi ele alınıyor. Çünkü artık kimseyi muuu edemez. Gene de ihtirasla sevişiyor, kimisine el sürmeye kıyamıyor, kiminin dokunmasına izin vermiyor. Ama şeftali pembesi bir tende, kara iri gözler, kiraz ağız görünce dayanamıyor. Ister acımasız falezler arasından akan sarı durgıın ırmaklar kıyısında, ister karlarla kaplı dağların sisli doruklarında, isterse bir laboratuvarda rastlasın onlara. Bunca renkli, rengârenk yolculuğu anlatmaya tek anlatım biçimi de yetmiyor. Kimi zaman benin yerini o, sen, öteki alıyor. Anlatımın yalınlığı ile anlatılanın görselliği arasında ki zıtlık okuru etkiliyor. Ama bu etkilemc ard zamanlı diizlemde sürekli bir duygulanım sağlamıyor. Duygusallığın inceltilmesi, yüceltilmesi olmadığından büyük bir gösteri sahneliyor. Yazarın oyun yazarlıHındaki deneyimi diyaloglardan oluşan bölümlere yansıyor. Okıırun coşkusu bu gösteriden kaynaklanıyor. Kuşkusuz Gao post modernin moderni aşkın ve içkin olduğunun ayırdında bir yazar. Bu nedenle düşünsel betikler, yargılamalar, yargılar hatta hükümlerle de Karşılaşıyoruz. Daha 2i. sayfada romanın kahramanı bir özelcştiri yapıyor. "Edebiyatın kaynağının hayat oluuğu, edebiyatııı hayata ve onun gerçeklerıne sadık kalması gerektiği öğretildi. Gtzll ayinler Benim hatam hayattan uzaklaşmam ve onun gerçeklerine yüz çevirmem oldu" diyor. Run Dağı'nın kahramanı, kendine güvenini, mutlu olmak ve mutlu etmek olanağını yitirmiş bahtsız bir yazar. Kitanların onu boğduğunu, kitaplann kurtluğu tuzak içinde örümcek ağındaki bir böcek gibi yaijadığını söylüyor. Roman ilerledikçe çeşitli konularda, temel olarak da hayat hakkında yargılarla kar şılaşıyoruz. "Sadecedelilersanatın doğadan üstün olduğunu iddia edebilirler", "Tabiat cariptır, guzellıklere oldııgu gibi çirkinliklere de hayat vcrir" gibi. Bu bazen yazıklanmalara yol açan gözlemlere dönüşüyor. "Hayatım noyunca hep birilerınin benigozlemlediği izlenimiyle ya^adım, bu his butün hareketlerimi engelledi sürekli. Aslında bu benim kendimden d ıı y d u ğ u m kork udan başka bir şey degildi." (458 sh.) Bir resim ustasından söz ederken bu usta ressam 1625 1705 yılları arasında yaşamış bir sanatcıdır "Yaşadığı çağın hayat şartlarına katlanamadığı için deliliğe sığındı, dünyanın akli dengesinde bo ğuldu ve öyle öldü" diyor. Ruh Dağı nın p e § i n ü ek i adam, bu on yedinci yüzyılda yapılmış Gao post modernin moderni askın ve lckln olduflunun ayırdında bir yazar. Bahtsn bir yazar resimlerin izini sürüyor. Yetmiş birinci bölümde zaman ve tarih hakkında yirmi bir aforizmayla biten düşunsel betik le karşüaşıyornz. Bunu izleyen bölüm kitap hakkında bir yargıyı içeriyor: "Bu bir roman değil!". Gao bazen bir eşya üzerinden de in sana göndermeler yapıyor. Altmış ikinci bölümde olduğu gibi. Bu bölüm ara yışınöyküsü. Roman içindeminyatür bir anlatı. Ana temanın bir küçük yansıma sı. Masanın üstündeki anahtar birden kaybolur. Adamın hemen dışarı çıkması gcrekmektedir. Aceleyle anahtarı aramaya koyulur. Ikış tıkış kitaplarla dolu bu odada darmadağın masanın üzerinde çaresizlikle anahtarı arar. Bozuk pa raların altına, kâğıtların arasına, hatta halının kıvrımlarına bakar. Vakit hızla daralmaktadır. Lambanın ayağını kaldınr, kutuları açar, çekmeceleri alt üst eder, bulamaz. Evinin kapısını öylece açık bırakıp çıkar. Hırsız artık istedığini alabilir. Bu çılgınca arama eylemi insanın yaşamın anlamını, hayatın özünü kavramaktaki çabasıdır sanki. Aradıkça vitirilen anahtar, önemini kaybedınce kendiliğinden ortaya çıkar. Bu bölümler ucu açık metinlerden olıışuyor. Insana "Uçmuşsun Gao" dedir tiyor, tam anlamı yakaladıgınızı sandığınız yerde dizi kopuyor, boncuklar dağı lıyor. Bir varohış problemi ile ilgili olduğu kesin. Ama problematiğin nere sinden bakıyor, bakıyor mu? Aslında sadece gösteriyor. Bazı bölümlerde biıe bir alıntılar var. Bunlarda kent yıllıkları, halk şarkıları, Taocu ve daha adı.bi linmeyen inanışlara ait deyişler var. Orneğin yirminci bölümde yirmi dize, kırk birinci bölümde alrmış dokuz dize, kırkıncı bölümde otuz dört dı/.e, kırk do kuzuncu bölümde altı dize halk şiirı şarkısı var. Aklımm geri verln!.. Elli bir ve oiuz besincı bölümlerde kent yıllıklarından birebir akıtılmış uzıın bölümler sık satırlarla dizilmiş. En uzun halk şarkısı elli dokıızuncu bölümde seksen bir dize. Kentlerin mimari gcçmi sinin anlatıldıgı uzun bölümler, kurıımların geçmişinin verildiöi ayrıntılar vaı. Çin resim sanatının tarinine sık sık göndermeler yapılıvor. Esasen Gao betim lemeleri bir tualden aktarıyor. üzellikle buralardaki dil ustalığını bir kez daha vurguluyoııız. Sonra birden "Guoqıng manastırında müritleri tükenmis çanlar sürekli çalıyor, davullar tokmaklanıyor, dokuzyüzbindoksandokuz beyaz yara sa çığlıklar atarak ma&arada uçuşuyor. Doruklardan dev kayalar kopuyor, alev ler ortalığı sanyor (Spilberg tilmi seyreder gibiyiz), erkekler beş Kaburgalan, kadınlar on yedi sinirleriyle vurma çalgdarı dövüyor, yaylı çalgıları tımbırdatıyor. Kurbağalar umutsuzlukla haykırıyor. Bana aklımı geri verin. Bana aklımı geri verin. Bize aklımızı geri verin. Geri verin... Aklımızı, aklımızı..." Gösteri bitti sanıyorsunuz değil mi? Hayır devam ediyor. Kitabın bitmesine daha yetmiş sekiz sayfa var. Son bölüm yalnızca bir sayfa, birkaç satır. Gao kahramanının ağzından tekrar hesaplaşmaya koyuluyor. Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutmasın. Kolay okunan bir kitap bu. Daha si ze anlatmadığım pek çok şey var. Bu kitapta "her şey var". Çin gibi dev pir ül kenin masalı Gao da yazsa bu kadVcık bir kitaba sığmaz kuşkusuz. Yazar da bunu bildiğinden olmalı, bu muhteşem masala "insanın durumundan" bir kenar süsü yapıyor. Hem de çok profesyonel bir ruhla. Siz de Ruh Dağı'nın yol cusu olun. Belki siz de benim gibi "hariçten gazel atan Malro'ya, dahilden bir yakı mı?" dersiniz." Ruh Dağı/ Gao Xingjıan/ Çev. Cühercn Devrim/ Doğan Kitap, roman/ 550 i'. K İ T A P SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T S AY I 67 8
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear