22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

lıkları ve büyük bir çoğıınu da ben keşfetmedim, okuya okuya öğrcndim. Pckı, romancıltk Hirktye'de böyle hcmen yazılan ve daha çok doğaçlama yapılan hir sanat tnı •> Bu şairliktir, romancılık değil. Romancılığın çok öncmli bir zanaat yanı, tekniklere hâkim olma yanı vardır. Bütün bunları yaptıktan sonra Conrad ne yapmış, zamanı nasıl kullanmış, Tolstoy nasıl ayrıntılara dikkat etmişr'.. Ya da Nabokov... Ben ondan da, olmadık yerde başka bir ayrıntıya dikkat çckcrek, dünyamn bizim hikâyemize hiç de uymadığını göstermeyi öğrenmişimdir... Bıınıın gibi bin türlü şeyi ben okuya okuya öğreiıdim. Romancı olabilmek için; bütün bu bilgileri kafana depolayacak, sonra romanı ya/arken kafandan çıkarabileceksin. Bir orkestra ^efi gibi de dııruma hâkim olabileceksin. Bunlar bence zanaat. Bunlara hâkim olduktan sonra, iş sanat olmaya başlıyor. Dtyorsun yırkafadan, doğaçlamayazılır. îjiir de öyle değildir aslında, ama öyle zanncderiz... Yani şöyle roman olmaz; roman sanatını bilmiyorsun, ama çok ilginç şeyler yaşadın, daktiloya bir kâğıt takıp... Hayır, o olmaz, belki bir tane, o da otobiyogralik roman olabilir. Ama romancılık bütün bu mekani/m.ıları tanımakla, büıün bu mekanizmaları bilmekle ilgili bir şev. Vıütıın roınanlurtıiü hep kcndı hayatından da ujak tcfch şeyler \okuyorsun, buttu niye yapıyorsun ? Romanlanmda benden izler olsun istiyorum kitaplarımda. Birsürii küçükmesaj, ayrıntı, imgf; okura ijöyle diyorum: "Ben, size şunıı anlatmak için şıırada hikâycyi kestim ve şu ayrıntıyı verdirn, bunu şjmdi söylüyorum, 50 sayfa sonra tekrar geleceğim. Bıınıın yarısınm hesabını verebilirim, bir diğer yarısınm ise kabaca söylüyorum nedenini bilmiyorum. Kendiliğinden koyuyorum ve bilmek de istemiyorum. O kendiliğinden, müziğin kurallarını bilmcdcn, kendi kendime notalara basarak çaldığım bir müzik gibi. Bir örnek vereyim;} Iasan Öztoprak söyledi, bıından önceki kitaplarımın hepsinde bir Hasan varmış ve bu I Iasan kötüymüş. Bu kitapta Hasan kullanamadım. Ben bunu bilmeseydim, cminim bu kitapta da kötücül bir kanramana, Hasan derdim. Bence romancılann böylefarkına varmadan yaptıkları küçük simetriler, hatırlamalar var. Bilmemeleri gereken içsel tutarlıhklar var. Bir, sonuna kadar niçin vantığını bilmen gereken bir yapı, kurgu, kanraman, fikir olmalı, bir dc, hayata geçirmen gereken, bilmemen gereken ama içsel tutarlılığı olan rastlantısallıklar olmalıdır. Kars senın ıçn ne anlam ı/ade edıyor''' Bu konuda çok kırılganım. Kitabı yazarken Kars benim için, çok ö/el ilişkim olan bir yerdi. I lenüz orayı doğru ya da yanlış temsil ettiğim önemli değildi. Ben Kars kadar, Kars'ı sevmemi deseviyordum. Çünkü bir şeyi keşfetmiştim, bana çok güzel gcliyordu, orayı özlüyordum. Oranın güzelliğtni yazmaktan, o şehirle yapayalnız kalmaktan memnundıım. Kitabın bitmesine doğru olabilecek şeyleri öngörmeye başladım. Kendini Kars'ın sahibi gibi görenlerin ya da Kars'ta yaşayanların kimi itirazları olabilirdi. Şehirle ofan özel ilişkim; kitapları 100 bin 150 bin satan bir yazar olduğum için özelliğini kaybedecek ve eleştiriler alabilecektim. Bunun için de biraz pe Bir müzik gibi şinen üzülmeye başladım. Ve şimdi, kitap çıktıktan sonra "Kars şöyle miydi, böyle miydi' tartışmaları az da olsa, hafif hafif başlayınca Kars'la olan ilişkim saflığını kaybetti. Kimse Kars'ın güzelliğinin farkında deöilken ya da farkında olanlar da sesini çıkaramazken ben o ö/el ilişkimi kurdum, şimdi bu ilişkinin eleştinlmesi beni öfkclendiriyor, kızıyorum. !jimdi bu öfkeli andayım. Am,ı Kars'la ilişkim de sürekli deöişiyor. tlk gittiklerimde, dönerken üziilürdüm.Son/amanlardaşehrinherşeyinigörmüş, romanımda yazmış ve sıkılmaya başlamıştım. Onu da dürüstçe söylemek la zım; şehirle üişkim bir roman yazmış olmaya dönüktü. Şehri, ronıanda nasıl güzel duracağını düşünüp seviyordum, ben Kars'ı Kars oldıığu için sevmiyordum. Son soru; ölünı oruçıartnda çok çaha \<ırfellıtı, ama halâ \urityor Birbaşarısızlık,birsuduluk(/uygusu... Başarısız olup suçluluk uuymaktan korkmakla, bir şey yapamamanın ezikliği arasında gidip geliyorum. Arabuluculuk yapmava çalışırken, bence devletten çok medy.ı hoşgörüsüz davrandı. Bence, mcdya birazcık noşgörülü olsaydı, biraz daha az amigoluk yapsaydı, devlet bir çözüm bulmaktan yanaydı. Şimdi devlet de dahil hiç kimsenin, dünvaya sunduğumuz ımgeden hoşnut olmauığım zannediyorum: Kendi hapishanelerine helikoptcrlerle alev bombaları atmdM, kendi vatandaşlarını ve hapishanelerdeki insanların kendi kendilerini yakması...Vaktinde kamuoyu ve medya amigoluk yapmayıp, hoşgörülü davrannıayı bilseydi bana kalırsa devlet bir çözüm bulacaktı, benim hissctti^im buydu. Rumanın karylannıau nasıl sence? Romanın bitmesivlc basılıp yavımlanması arasında bir aylık tatilim vardır. ( ) tatil bitti. Şimdi, kitap hakkında onıı savunmadan, şiirselliğini, içindeki aşk hikâyesi ni, oradaki insani durumları öne çık.ırmaya çalışarak konuşııyorum. Kitanımdaki aşk kısmını öne çıkarmanı isterim yani. Ozamaıı, hmızcık Ka de \pekarasındakı a^klan hıilncdelı»/ Kitabın bana en yakın kahramanı Ka'nın kadın okuyuculan tarafından se\altnemesi biraz kalbimi kırdı. Ka'nın sevilmesini isterdim. Çok anlaşılması, ama çok fazla sevilmemesi sanki benim reddedilmem gibi bir yanılsama duygusu yarattı. Ka'nın kimi dertlerini kendimde görüyorum, ama bazılarını abarttım. Ka'nın temcl sorununun,biz 1 ürkerkeklerinin kadınlara karşı bir sorunu oldugunu düşünüyorunı. Ka 40 yaşlarında, orta yaşlarda bir 'l'ürk erkeği. Kadınlar ve aşkla ilişkisi, lıayatındaki başarı ve başarısızlıkla yoğun bir şekilde ilişkili. Aşkı, birisini sevmeyi; başarılı olmakla, bir şey yapmakla, başkalarının kendisi hakkındaki imgesiyle, kimliğiyle yogun bir şekilde ilişkilendiriyor. A§k, kınıliğinin, hayatta yaptığı şevlerin sınandığı bir sınav belki. Bu yüzden karşısındaki kadını, onun elmayı nasıl ısırdığına, televizyonda neye gükıüğüne, babasına niye kızdığına ya dabir sandviçi nasıl yediğine dikkat etmek ve bunun zevklerini çıkarmak için değil, kendisini kurtarmak için seviyor. Kadını seviyor, ama kendine göre... O yüzden de, zaman zaman kadının güvensizlik anlannı ya da kadının içindeki yaralan göremiyor. • Orhan Pamuk'un not defterinden B Ka'nın temel sorunu 25 Şubat Pazar ir de başka bir şey var; belki de bütün sorun onunla ilgili: I layatın ve insanların çok daha alçakgönüllü olması... Sokaklarcfa vürürken, kaldırımlarda gordüğütn, kahveleıdekonuştuğum insanların ronıanIarda anlattıklarımdan çok daha basit ve yalın okluklarınıgörüyorum. Belki degündelik hayat, o her anın kendi sıradanlığı veriyor bana bu duyguyıı. Belki o an birisi intiharetse, pinekleyerek oturduğum kahvede biri bir diğerini öldürse gene her şeyin sıradan olduğunu, böyle bir sahneyi roman koymakla abartmıs olacağımı düşüneceğim.,.. Yetmişli yılların ıkinci yarısında Kars'ta yoğun bir şiddetyaşanmış... Şehrin tarihincıe MİT ve devlet naskısının çok büyük bir veri var... 90lı yılların ortalarında PKK, şelıre dağlardan sızma çabasına girmış... Bütün bunlara rağmen (belki de bütün bunlar yüzünden) sanki siyasal siddetten ve siyasal felaketlerden söz etmek ayıpmış gibi geliyor bana... Belli belirsiz bende bir utanç duygusu uyandıran bir abartma duygusu... Yalan söylediğimhissi: Evet.gerekli bir yalan... Bütün hayatı boyunca kendini bir ağacı çizmeye veren ressam, en sonunda o ağacı ilginç ve büyük bir şekilde resmedebildiğinde, o ağacı kendi resim diliyle canlandırabildiğinde. resmin mutluluğunu içinde hissettiğinde dönüp son bir kcre daha ağaca bakarsa içinde bir eziklik, bir ihanet duygusu hissedecektir... Böylehissettim iştebugün Kars sokaklarında vürürken... Daha da yürüyeceğim... Şehrin sokakJarımn hâlâ bana verdiği yalmzlık, derinlik, uzaklarda olma duygularını içimde hissederek... 26 Şubat Pazartesi ene geldim sabah erkenden, Birlik Kı raathanesi'nde oturuyorum. Ihtiyar bir adam sokuluyor bana; ihtiyar diyorum ya, belki de benden çok fazla değildir yaşı. lri gövdeli, kasketfi, gri ceketli, kıvırcık saçlı, sağlıklı ve ağzında sigara. 1 "Sen gene mi geldinr " aiyor bana. Ayağa kalkıp elini sıkıyorum! "Evet, gene geldim" diyorum gülümseyerek. Duvardaki askıya asılı paltosunu alıyor. Ben de bu yazıya dönüyorum. O elinde paltosu, Birlik Kıraathanesi'nden çıkarken benim duyacağım bir şekilde konuşuyor: "Yaz, memura ne kadar verildiğini yaz! Yaz, kömürfiyatlarının Kars'ta ne kadar olduğunu yaz!" Bir yandan da çayhanenin çırağı, sobanın ağzını açmış, maşayla içeriye kömür tıkıştırıyor. Kömür fiyatları Kars'ta çayhanelerde oturup, ses kayıt aracını açın, etrafım insanlarfa dolup, şikâyetler başlayınca sürekli söz konusu olan demirbaş konulardan... Çayhanelerde elimde defterim, G NİÇİN CUMHURİYET? Kars'ın kahramanı Ka, Almanya'dayken neden Cumhuriyet'e mektuplar yazıyor? 1980 askeri darbesinden sonra pek çok siyasal sürgün Cumhuriyet'e yurtdışından mektuplar yazdı. Bunlar pazar günleri şazetede yayımlanırdı ve ben de çok severdim. Bu yazarlar belirli bir ün edinir, I'ürkiye üe ilişkilerini de koparmamış olurlardı. Ka'nın da aynı şeyi yapmasını istedim. Ka Kars'a neden Cumhuriyet muhabiri olarak gidiyor? • Böyle durumlarda olduğu gibi, Ka'da uzun süren sürgün yıllarından sonra îstanbufa dönünce Cumhuriyet'e bir uğruyor. Birikmiş parasını almak, insanları görmek için. Kars'ta ilginç bir şeyler olduğunu burada öğrenip, oraya gidip bir röportaj yapmayı kabul eaiyor. Ama Cumhuriyet kimlip Kars'ta ona zorluk çtkartyor. Çünkü siyasal Islamcı dıyebileceğim kahramanlar bu kimlikten hoşlanmıyorlar ve başkaları gibi, onu yanlış anlıyorlar. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 630 ses kayıt aracım gezinirken herkesin bcnı nasıl gördüğünü de gösteriyordu bu. Pek az kişi romancı olduğumu bıliyor, bilenler Kars ta geçen bir roman yazdığımdan habersiz. Cîazeteciyinı deyince hemen soruyorlar. 1 langi gazetedenr' Ben seni bir kere televizyonda gördüm! Ya/ gazeteci, yaz!.. Şimdi de aralarında konuştuklarını işitiyorum; benim buradan duyup duymadığıma aldırmadan: "Ya/.ıyor işte, gazctccidir!" "Ne yazıyorr1" diye yeniden soruyor ötekisi. Sabah Birlik Kıraathanesi tenna... Sabahın saat sekizinde kâğıt oynanmaya başlanamış bir masa var ileride... C^rada kırkına varmaınış bir adam tek başına fal açıyor. Masanın iki ucuna oturmuş emeklilik yaşında iki kişi de hem onu seyrediyor hem de sohbet ediyorlar. Fal açan, bir ara başını kâğıtlardan kaldırıyor ve Başbakan Ecevit için ağıza alınmayacak laflarediyor. Bir hafta önceki cumhurbaşkanı başbakan krizinin saçmalığı, Hcevit'in televizyonlara çı kıp ağlayarak cumhurbaşkanını suçlaması ve bu yüzden borsanın düşmesi ve Türk parasının değer kaybetmesiyle ilgili bu söz... Derken ilerideki bir başka masadan laf atıyolar. Kıraathanedeki on iki erkek (şimdi göz ucuyla saydım) hep birlikte benim üç adım ötemde sobanın çevresinde toplanıyorlar. Yan bezgin, heyecansız şakalar, iğnelemeler. lkide bir "sabah saban ifadesinin kullanıldığını işitiyorum: "Sabah sabah şöyle yapma, böyle deme!" Soba ısınıyor ve yüzüme tatlı bir sıcaklık vuruyor... Şimdi Birlik Kıraathanesi'nde bir sessizlik var. Kapı açılıyor, bir kişi, derken bir başkası dana geliyor: "Günaydın arkadaşlar." "Günaydın arkadaşlar, kolay gelsin." Bir başka masada oyun başlamış çünkü. Saat sekiz buçuk. Daha önümüzde doldurulacak bomboş bir kış günü var. Börekçi giriyor içeri. "Börek, börck, börek!" Niye bu kadar çok seviyorum Kars çayhanelerinde, en çok da Birlik Kıraathanesi'nde oturmayıj'.. (Börekçi, birbaşkasıbaşında taşıdığı geniş tepsisiyle yeniden geldi.) Belki de sabahları burada çok kolay yazabildiğim için. Sabahlan Kars'ın geniş, soğuk, rüzgârlı ve tenha sokaklarda yürürken ner şeyi yazabileceğimi, hiç durmadan yazabileceğimi, gördüğüm her şeyden heyecanlanabileceğimi, heyecanlandığım her seyi kalemimin ucuna getirebileceğimi, kaıemimin ucuna gelen her şeyi yazabileceğimi hissediyorum. Duvardaki bir takvim. Atatürk resmi. Az önce sesi kesilmiş açık televizyon (yarıda kalmış Milli Cîüvenlik Konseyi toplantısında başbakan ile cumhurbaşkanı inşallah barışacaklar), inanılmayacak kadar yıpranmış sandalyeler, sobanın borusu, oyun kâğıtları, kirli duvarlar, kirden kapkara döşemeler... • SAYFA 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear