Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tepe Tepe İstanbul ELIF YILMAZ ocukluğumuzda, Istanbul'dj, 'so kak'ta, yaşamın paylasıldığı her yeide, uyulması gereklı kurallar vardı 'Yazısı/' kurallar Uyulma ması ayıp sayılırdı Veyaptınm gerektıren kurallardı Bu.'sokakadabrdenLİenılke ler, kent yaşamının vazgeçılmez parçasıy dı, aynı zamanda ülmazsa olmaz turun den Semt semt farklılıklar gosterse de, ozunde, kentın tum mahalle ve sokakla rında geçerlı, bır anlamda Istanbul'un or tak değerlen gıbı ıdı Çunku kent, kent yaşamı, halkın her kesımı ıçın 'ortak va şam' demektı ve 'uygarlık' demektı Bu nedenle de, bu 'doğru'lar, bırlıkte yaşa manın, yanı 'kentlı'Iığın olçııtu sayılırdı Ustelık, evlerımızın dışında da duzenı bu ortak değerler belırlerdı 'Sokak ada bı'nın fahrı denetleyıcılen de genellıkle semtın "ağabey"lerı olurdu Herhangı bır 'faul', 'aaap dışı' davranış 'hoyrathk' anında tepkı gorurdu "Başka İstanbul yok'" Bu kuçuk, bu masum uyan bıle, çoğu zaman yeterdı sınırı zorlayanlara Çunku yarım yuzyıl oneesınde Istan bul, gunumuze oranla çok şeyden yoksun fılandı ama, İstanbul'du Ve İstanbul, yoksulu de varsılı ıle bır tane ıdı Bugunku Istanbul'a, eğer dılını/ Istan bul demeye varıyorsa, 50 İerden sonra gı derek daha da azgınlaşan hoyratlığımız la gelındı, doludızgın Guzelım Istanbul'u, bu denlı vozlaş tırmak, çırkınleştıtmek ıçın, oyfe 'çok ozel' bır çaba da gerekmedı Kendımıze ozgu 'demokrası kulturu'muzun, onunu açmada bır sakınca gormedığı, sınır tanı maz 'tasralı'lık İstanbul ıı vedı bıtırdı Ç karşı duruşu, 'katık sız gazetecı' duruşu dur Geleneksel ro portajdan tat alanlar, Som'un "lepe lepe istanbul" kıtabma al dığı roportajlarının her bııınde, venıden keşfedeceklerı Istan bul'un, 34 o/el koşe sının ovkusunun va nı sıra, onun bu gaze teci yanıyla da sik sık karşılaşacaklardır Ozellıkle 'Çengelkoy' roportajı bunlar dan bın Bu roportajının, Turkıye Gaze tecileı Cemıyetı'nın odulune değer bulu nuşu da rasgele değıl Tek başına bu ya zı bıle, onun ne denlı ıyı bır gozlemcı, sa bırlı bır araştınnacı, daha da onemliM soz tuklerle oynamasını bılen bır vazar oldu ğunu gostermeye yeter Som, "Tepe Tepe IstanbuT'da, yalnız, kentın tarıhı dokusundan arta kalabılen 'guzellıkler'e dıkkatımızı çekmekle yetın mıyor Ayrıca, kımı yerde satır aralarında, kımı yerde açık seçık, Istanbul'u İstanbul olmaktan çıkaran acayıplıklere, çarpık lıklara da değınıyor, ısrarla Ayıplarımızı yuzumuze vuruvor bırer bırer, acımasız Som'un, okurlarına, Istanbulseverlere sunduğu bu bır tutam oykude goze çar pan en buyuk eksıklık, 'dıl'ının yer yer tu tukluk yapmasıdır Bu savrukluk, bu 'kent oykulerı'nın belkı de 'gazete ıçın yazılmış olmasından ılerı gelıyor Soyle mınde karşılaştığımız zorlanma ıse vazı ların zamana karşı kaleme alınmasından olsa gerek Gazete dılının gozu yoran bır yansıması Hangı nedenle olursa olsun, yıne de bır eksıklık olarak goze çarpıyor Çunku, Som'un gostereceğı kuçuk bır ozen, ek bır çaba, her yazısını 'Çengelkoy' roportajında tattığımız dtl zengınlığıne ve anlatım renkldığıne çıkarmaya yeter dı Bu da kuçumsenecek bır ıhmal değıl Ustelık, boyle yapmakla kıtabının değe rıne bır kat daha değer katmış olurdu Bu tur gazete yazılannın, ozune doku nulmadan, yenıden gozden geçırılerek kı taplaştırılmasında yarar vardır Çunku "kıtap "la yenı, farki bır urun çıkıyor or taya Yazarının edebı nıtelıklerını daha ıyı yansıtması açısından da onemlı bır ış Ga/eteu yazarlarımız ıse, genellıkle 'kı tap'laştırdıklan gazete yazılannın ozgun luğunu koruma duşuncesıyle, nedense, boyle bır "mudahale"den kaçınmaktadır lar Tartışılmasıgerekenbırkonu Somda bu genel çızgıyı yeğleyen yazarlarımız dan "Tepe Tepe İstanbul" çok dokunaklı, ığneleyıcı, daha da onemlısı uyarıu ve ay nı zamanda oğretıcı bır kıtap DenızSom, bu çalışmasıyla, Istanbul'un, Istanbullu laşmak ıçın en kuçuk bır çaba gostermeyen Istanbulculann egemenlığıne gecme sınden havıflananların ne denlı haklı ol duğunu belgeleyerek bır kez daha ılarm zıllerını çalıvor Ne yazık kı bu gıdışat, yakın bır gele cekte, İstanbul ve IstanbuPun çaresızlığı nı yaşavan lstanbulluların, kımsenın anımsayamayacağı bır anı olarak kalaca ğını gostenyor Hıç de uzak bır olasılık değıl Oyle goruluvor kı, artık bır daha asla gerı gelmevecek, o eskı Istanbul'un son yıllarını (bırazcık olsun) yaşavabılmış ol manın mutluluğu ıle yetınmek zorun dayız • Kent öykülerl Dersaaderin yeni saklnleri' 500 kusur yıldır, kaldırımlarını bıle yu runur hale getıremedığımız Dersaadet'ın 'yenı sakınlerı', 'ıstıla' alışkanlıklarından kopamadıklaımdan (bovfebırtasalanhıç olrnadı zaten), bugunku, sıradan bır taş ra kentı gorunumundekı 'posünodern Is tanbul' çıktı ortaya Ayrıkotu gıbı, ner yerde uç veren bın bır turlu ayıp, her yanda boy gosteren 'sonradan gorme'lık kolav kabul gorur oldu boylece Ve artık, o istanbul yok' ' fepe tepe' tukettığımız guzelım Istan bul ve neslı tukenen Istanbullular, şımdı yalnız 'rersude kartpostal'larda, bır la manlar 'Turk Fılmı' dıyc kuçumseyerek seyrettığımız karelerde Erenkoyu'nu, Gostepe'yı, Suadıye'vı, Moda'yı, dıllere destan Boğaz'ı ve buyulevıcı adalarını ko nu alan romanlarda, kısacası 'Istanbul'u mekân' seçen bır avuç yazar çı/enn kıtap larında ve anılarda kaldı Bırkaç yıldan bu yana, Cumhunyet'te, "Herhangı Bır Yerde" başlığı altında, haf tada bır yayımlanan ropoıtajların bır tu tamının yer aldığı " lepe Tepe İstanbul" bu tur kıtaplardan bın Kıtap, bır Istan bullunun.gazetecı DenızSom'un.doğup buyuduğu kente olan tutkusunun yure ğıne yukledığı 'onlenemez sızı'nın ruzgâ rıyla, okuru da peşıne alarak koşe bucak dolaştığı Istanbul'un tarıhın derınlıkle n'ne goturuyor Som, oncegazetecı sonra vazar Uste lık sonradan olmalardan değıl, gazetecı olarak doğmuşlardan Usta bır naberu Yalın, anlaşılır bır dılı var Som'un oyku culuğe yetlun dılı yormuyor okuvucusu nu Bukıtabındadagorulebıleceğıgıbııyı de bır ız surucu Aynca yazdığının arka sında ınatla durması, yazdıklarını guven le okumamızı sağlıyor Zaman zaman, paylaşmadığınız, katıl madığınız goruşlerıyle karsılaşabılırsınız Bu çok doğaldır Ama yazaıklarının doğ ruluğundan kuşku duyamazsınız Çun ku, 'ısmarlama haber'e, 'yanlış bılgı'ye CUMHURIYET KİTAP SAYI 626 malar yoğunlaştı ve ozelde Afganıstan, genelde de Islam ulkelenndekı kadı nın durumu bır kez daha elealındı Turkıye ıse, hem tslamcı hareketle uzun suredıı tanı şıvot olması, hem de Islam eoğrahya sındakı tek laık dev let olması nedenıyle, bu tartışma konula rının merkezınde yer aJdı Ve son geLşmelerle bırlıkte, sorunu ka dından hareketle, kadın açısından kadın odaklı ele alan çalışmalar, bır kez daha anımsandı Selma Ekrem'ın gozlemlerını, anıları nı tanıklıklarını anlatan "Peçeye İsyan" adlı kıtap da bu çalışmalar arasında one çıkanlardan bırı Anahtar Kıtaplar tara rından ılk baskısı 1998 yılında yavımla nan ve 2 baskısı tukenen "Peçeye Is yan", Osmanlı tmparatorluğu'nun ço kuş surecını Abdulhamıd'ın baskısını, ışgal Istanbul'unda yaşananları, done mın sıyasal ve sosyal çalkantılarını genç bır kızın go/lemlerıvle yansıtıyoı Roma nın baş kahramanı ve aynı zamanda va zarı olan Selma Ekrem, 1902 1986yılla rı arasında yaşamış Alı Ekrem Bolayır ın kızı ve Namık Kemal'ın torunu olan Sel nu Lkrem, çocukluk ve gençlık gunle rınde yaşadığı korkuvu, çektığı sıkıntı ları, savaş vıllarını, kısa, yalın ve çarpıcı orneklerle yansıtıyor eserınde Ekrem, babasının mutasarrıf ve valı olarak gıt tığı yerlerı, Kudus'u, Beyrut'u, Yunanıs tan'ı ve Mıdıllı'yı ele alıyor Bu yorelerı, yaşam du/eylerıyle olcfuğu kadar, Os manlı Imparatorluğu ıle ıiışkılerı açısın dan da ıncelıyor, ımparatorluğun son donemlerındekı guçsuzluğunu ve çelış kılerını vurguluyor Romanın kahramanı oldn Selma Ekrem, kendısı ve çevre sıyle sık sık yuzleşen, koşulları ve yaşa dıklarını sorgulayan, kolay pes etmeyen, kendı doğruları ve ıdeallerı olan bır genç kı/ Romanın vazan olan Selma Ekrem ıse ulkesıne şaşkınlıkla, Amenka'ya hayran lıkla, varınlara dd çoğu kez keder ve umutsuzlukla bakan Dir genç kadın Eserde, kendını değıştırmekten korkan larla, kendını ve koşulları değıştırmekten yana olanlar, sık sık zorlu yokuluklara çı kıyorlar Bu volculuklarda, kadınca bır bakış açısıvla, dınsel ve toresel baskılar, erkek egemen toplum vapısı ve tum bun ların altında ezılmekte olan kadınlar an latılıyor Bır doneme tanıklık eden Selma Ekrem, bazı kışı ve olavlara ozellıkle vur gu yapıyor Dadılar, onlann çocuk eğıtı mınebakışları, aıleye bağlılıkJarı, herko şulda aılenın vanında oluşları sıkça anılı vor Rodos donuşunde Istanbul'da peçey le tanışan Selma Ckrem, o gune dek baş kalarının ustunde gorduğu ama bır turlu benımsemedığı, ıçselleştıremedığı çarşa hn, vaşamını nasıl zorlamaya başladığını anlatırken, ulkemızde gunumuzde de ya şanan benzer sureçlerı o/etlıyor aslında Çarşafın ve çarşafı kabullenen, benımse yen geleneksel tavnların, yaşamına zalım ce dalışını, çocukluğunun ustunu bır ka ra bıılut gıbı ortuşunu ıfade edıyor Ya şamında ılk kez, korku ve acı dolu bır sa vaşta yapayalnız kaldığını duşunuvor Ek rem Aıle buvuklerıne karşın, kara teslımıyet bohçalarına teslım olmamaya karar ve ren Selma Ekrem, tabulara ve buvukle rtn sozlenne aldırmadan, ısrarla, ınatla şapka gıvıvor Çarşafa olan dırencı şap ka takma konusundakı ınadı vuzunden hakarete uğrııvor, lanetlerı ve bedduala rı ışıtıyor, ancak fanatızmın gucune tes lım olmuyor Şapka gıydığı ıçın Turkıye'de herkes onu yabancı sayarken, kole )i bıtırdıkten sonra gıttığı Amerıka'da ıse Turk olduğuna kımseyı ınandıramıyor Amerıka da ozgur olan, şapka gıyse de, gıymese de karışanı olmayan, ış sahıbı olan, para kazanan ve tum bunların so nunda gerçek mutluluğu bulacağını sa nan Selma Ekrem, mutlu olamıyor Ca mılerıyle, mınarelenyle, Boğazıyla Istan bııl'u o/luyor Ve sonunda Istanbul'a do nuyor Ama geldığı İstanbul un, bıraktığı Is tanbul olmadığını anlıyor Tramvayların da perdelerın kalktığı, çarşafın paltovla yer değıştırdığı genç Cumhunyet, gııç ve guven verıyor Selma Ekrem'e Eskı Istan bul'un, baskıu yonetımın, kadını hedef alan yasa ve yasakların geçmışte kaldığı nı goruyor Selma Ekrem Ve kendı mem leketınde şapkasıyla dolaşırken, yabancı sayılmadığı ıçın, mutlu oluyor • Tabanımdaki Çamur KADİR AYDEMİR ırçoğumuzun havatında onemlı yer tutan bır sozcuktur beklemek. Bek lemek sonsuz mııdur^ Beklemek, golgemız bızı terk ettığınde bıter Bu ro manda da ışlcndığı gıbı vaşanan her şey anıya donuşuyor enınde sonunda yak laştıkça yenıdır her şev ve u/aklaştıkça anı Bır zamanlar sevdığınız o ınsanı duşu nun, bırlıkte gıttığınızkafeler ıkınızeaıt bır gokyuzu, aynı gokvu/u mudur? onu en son optuğunuz ver, bır zaman sonra tek başınıza gıttığınızde aynı vere ne hıssedersınız'1 Bırkaç martı ve delırmış kayıktan başka ne bulabıhrsmız oraaa? Azız Kemal Hı/ıroğlu'nun romanı Tabanımdaki Çamur u okuduktan sonra bendekı çağrışımlardı bunlar Bu tur romanlan sevıyorum Yaşanan neyse yazılan da o Azız Kemal Hızıroğlu ımzasını çeşıtb şı ır edebıyat dergılerındekı (Payton, Papırus, ŞıırOku, Başka, Otekı sız, Ağır Ol Bay Duzyazı, Damar, Duşluk vs.) şıırlenn den ve Hos Geldın Dokunmaya, Hazırlıksız ve Yalnız, Saprofıt, Şebnem, Okyanus Eskız'ı Şeyler, Üsulca, Yaşandınız Öldunuz gıbı şur kıtaplarından tanıyoruz Tabanımdaki Çamur vazarın ılk romanı, Hızıroğlu'nun bııtun kıtapları Tumza manlar Yayıncılık'tan yayımlanmış Bu roman denemesının ıkı kahramanı var BahnyeveKerım Aralarındakı kırık aşk oldukça sade bır dılle ışlenmış Samı mı ıtıraflar ve suse, yaldızlı cumlelere, abartıya ıhtıyacı olmayan bır kurgu Iyı kı de yapmacıklık vok çunku bu tur eserler her geçen gun azalıyor ALşkanlıklarımız değışıyor, ner şey pop art'ıaşıyor Meka nıkleşen yalnızca hayatımız değıl aynı a manua da dılımız Bılgı çağındayız fakat neyı neden yazdığımızı bıle unutturacak • denlı dılıçı yabancılaşmaya yatkınız Yazar romanın başlangıcında okuyu cuya ılk ışaretı verıvor "Nahıf bır roman denemesı ya da kısacık urpenşın upuzun bır oykusu " Kıtabın sayfalarında anlatı lan sureç Kartal Maltepe Pendık dolayla rında geçıyor Benım de doğup buyuduğıım ve şu an yaşadığım yerler buralar Okurken, o volları, aynntılan gozumde eanlandırdım Fabnka çıkışlan, omur boyu aynı yerde bekleyen ışçı servıslerı, tra fık polısıyle tartışan mınıbusçuler, ıskeleye yanaşan arabalı vapurlar Tabanımdaki Çamur, kısaca ozetlemek gerekırse, klasık roman tadını sevenler ıçın "Insancıklar" tarzı 'duşsel' mektup laşmalarla va da monologlarla suruyor ve Bahnye vanı kadın karakter, kafede, san dalyesıne oturmuş, bır gozu saatın akre bınde hâlâ beklıyor B Yarına umutsuz bakış Peçeye isyan NEŞE DOSTER 1 *4 I L ralarına Lylul sonrasında, Usame bın Laden'denhareketlelslamcıha reket yenıden gundemın ılk sı oturdu Islamıyet uzerıne tartış Tabanımdaki Çamur/ Azız Kemal Hızıtoğ/u/ Roman/ Kaum 2001/ lumzamanlar Yayınalık kadiraydemir@mynet.com SAYFA 13