Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ruhi Göktekin bır şair. Şııre yaşamını koymuş, hep onunla yaşamış llk kıtabının tarıhı 1960, ikıncisinın 1969. Otuz ikı yıl sonra yeni bır şıir kıtabıyla karşımızda. Erdoğan Alkan onu tüm yönlerıyle aktarıyor bıze. ERDOGAN ALKAN Yalnız şiirleriyle değil yaşamıyla da şair A mısos lu(2) şaır Ruhı Goktekın 1960ta Denız Ikindileri'nı, 1969'da Atnisos Fenerleri'nı ve otuz ıkı yıUık uzun bır aradan sonra Bir Ak Atlısı Ozlemin adlı uçuncu şıır kıta bını çıkardı Şaır denınce aklıma ılk Ruhı Goktekın gelır Yalnız şıırlerıyle değıl yaşamıyla da şaırdır o Dehkanlılık çağımızdan gunumuze dek u/anan beyaz nır dostluk ve bıtme yen bır şur çabası Samsun'da yırmılı yaşlardaydık Geçım kaygımız yoktu he nuz Geç yatıp geç kalkar, sonra Kuru kahvecı Rı/a'nın meyhanesınde, Sınek lı'de ya da bır salaş kıyı lokantasında ka fayı çekeceğımız akşam saatlerını bek lerdık Gule oynaya dızeler okur, fıkra lar anlatır, taklıtler yapardık Ve Amı sos'lu Ruhı kadehını kâldırıp sonbaharı selamlardı "Mevsimler yaşanacaksa eğer/ Bir kez gorsem goçmen kuşları/ Selatn şarabı bol ulkelerin/ Şairlere ozgu sonbaharı" Amisos'lu Ruhi ve 'Bir Ak Atlısı Özlemin' Ufleye ufleye tüketsin zaman." Genelde taşra karakterınden yoksun dur yazınımız Dıyarbakır'da, Sıvas'ta, Gıresun'da, Edırne'de bır dergı mı çıkı yor, ıçını okuduğunuzda Istanbul yazını nın tatsız bır yansımasını bulursunuz Oysa, bılınçsızce oykunup durduğumuz Avrupa yazınında taşranın ozel bır yerı vardır Gustave Flaubert'ı unlendıren Madame Bovary romanının gucu taşra kentı Rouen'ın gelenek ve goreneklerını ayrıntılarla yansıtmasındadır Arthur Rımbaud'yu yaratan tutucu taşra kentı Charlesvılle'ın bunalımlarıdır Dızelerınde ve duzyazılmış şıırlerınde bazen açık, bazen satır aralannda hep Charlesvılle sıkıntısıyla karşılaşırız Fransa sınırların dakı Basque bolgesınden Francıs Jam mes, Pırene dağlarının eteğındekı Has parren'da, sade bır koy evınde yaşayıp oldu ve şıırlerınde hep sade koylunun ve tarlalarıyla, cennetlık eşeklerıyle koyun yaşamını dıle getırdı Fransa'da hâlâ Normandıya Şaırlerı Antolojısı, Brotan ya Şaırlerı Antolojısı gıbı taşra yazınının sesını ozellıkle duyuran kıtaplar yayım lanır Yazınımızdakı bu taşra eksıklığını dol durmaya çalışan tek şaırdır Ruhı Gokte kın Daha otuz, otuz beş yılonceden An adne gıbı ıpın ucunu vermıştı elımıze Amısos'lu ozan I'urkıye Yavuz Zırhlı sı'nı mı satın aldı? Ayakkabıcı, topal Na 7im, terzı Nevres, berber Salıh, Istan bul'dan yeni gelen vıdala pabuçlu Hus nu Bey'den bu haberı duyunea pek se vınırler "Bu topal Nazım'ın orsudur ki aşkı memnuyu titrer/ Perdeleri oynar terzi Nevres'in/ Oy gulcemalin kara dumanı ak dumanı/ Istanbul'dan yeni gelmiş Husnu bey/ Vidala pabuçları seksek çizer." Nasıl yaşarsın bır kentte;> Sokakların da gezer, kızlarına âşık olur, meyhanele rınue kafayı çekersın Bır kentin ayrıca yazınsal tadı da olduğunu Ruhı Gokte kın'den oğrenmıştım Yazın'ın alınterı tadı olduğunu da ondan oğrenmıştım Hıç okuru olmayan, resmı ılan aldığı ıçın yalnızca resmı daırelere gonderılen yerel gazetelerı adam etmek ıçın çırpınırdı Çatı onun sayesınde çıktı, sesını buyuk kentlere duyurdu Sekız sayfalık şıır der gımız Yeni de payı buyuktur Yenises gazetesı onun onculuğunde bır sure al tın çağını yaşadı Ruhı'nın bızlerı doğ urup yetıştıren kente, Samsun'a sevgısı benı oylesıne etkıledı kı Paul Verlaıne çevırılerını ılk Samsun'da, Yuceer Bası mevı'nde bastırdım Onumuzde tekel şarabı, çıraklarhurufat'ı dızerken başla rında bekler, provalarda duzeltmelerı yaptıktan sonra açık meyhane arardık Şıır daha çok huzunden, acıdan fışkı rıyor Sevda acılarından, çocukluk acıla rından Hu/unlu, kırık bır çocukluk ya şayan yırmı yaşındakı Arthur Rımbaud Ruhı'den doksan beş yıl once yazdığı Çocukluk adlı duzyazıfmış şıırınde (poeme en prose) "kuçuk yabancı kızlar, usul usuı acı çeken mutsuzlar" dıvordu Ku çuk yabancı kızları değıl, kendını anla tıyordu aslında Rımbaud Ruhı'nın şur lerınde de sık sık çıkar karşımıza bu uz gun sozcuk "Şehir kadın hıçkırıklarından arda kalmış/ Dualarda yoksul çocuklar.", "Sulardaki yosunlar gibi çocuklar/ Habersizce buyumede ', "En derin uykularında kırpik kirpik/ Ak alınlı aydın yuzlu çocuklar.'\ "A çocuk a titrek a yalnız/ Dal gozlerince gözlerime.". Şımdı altmiş uçundekı şaır ıçın de hâlâ o uzgun ve kırık çocuğu vaşatı yor "Gulumseyen bir ihtiyar yuzunde/ tçinde bir çocuk ağJamaklı." Bu kırık, uzgun çocuk ergenük donemınde vaşam karşısında urkektır, korkaktır "Sinema önlerinde bir iki yaşam/ Boy boy ıssızdı avuçlarımda bulutlar/ Trenlerden korkuyordum korkuyordum/ Dukkânların onunden geçemiyordum/ Bir tanbur çalıyordu ağır aksak/ Bekliyordum." Soruyorum kendıme Bunun ıçın mı akşam olunca şaraba sığınıyordu şaır* Bu saltanatlı dızeler çocukluk yal nulığından, yalnızlık korkusundan mı kaynaklanıyor "Mevsimler yaşanacaksa eğer/ Bir kez gorsem goçmen kuşları/ Selam şarabı bol ulkelerin/ Şairlere ozgu sonbaharı.", "Tanımadığım çocuklar ağlardı istasyonlarda/ El ederdin karanlık (...) Ne zaman sulara karanlık inse olumdur/ Şarabım tukense olumdür.", "Tanrısal kuramlara eyvallah etme/ Biraz şarabım kaldı hem daha erken/ Çok surmez dort koldan iner karanlık/ Sonra senı yaşarız kaldığın yerden." Samsun gecelerını anımsıyorum Ru hı "doz"unu almadan meyhane kapan mışsa sokak sokak dolaşıp açık meyha ne arardık Taşradakı sade ınsanın yaşamını ve sesını yansıtan şaır, Fransızların circonstance dedıklerı guncel olaylar gerektır dığınde yonunu evrensele doner Kendı çocukluğundan kalkıp Cezayırlı çocuk ları duşunur "Cezayir sokaklarında şimdi/ Açmış bağrını serin yellere/ Sulardaki yosunlar gibi çocuklar/ Habersizce buyumede.' Turkıye ve dunyada kı somurulen ınsanın, emekçının çılesı nı dıle getırır "Demek biraz da ondan efendım/ Boyledir bu dunyanın halı/ Pirıncinden buğdayından fılan sonra/ Petrolunden madenınden falan sonra/ Yani çırılçıplak kaldıktan sonra/ En munasip şeyini size sunmalı." Balkan şıırınde ayaklanan ışçtnın, partızanın şarkısı var "Uzanın kanlı gomleğiyle/ Maden ocaklarına teror/ Bir fare gibi siner pusuya/ Demir Muhafız renginde ihanet (...) İner mavzer mavzer partizan." Ruhı'nın uçuncu kıtabında da ozneler ve konular değışmıyor însanlar ve ınsan sevgısı, denız, çocuk ve çocukluk Belkı yaşlandığı ıçın, belkı de sayrılıklar yu zunden bu duygulara bır de olum kor kusu eklenıyor Kıtapta adından da an laşıldığı uzere ozlem ağır basıyor Doğ duğu, en tatlı ılk gençlık yıllarını geçır dığı Samsun'a ozlem, sonra istanDUİ'a ozlem Şaır uzun bır sure Samsun'dan Turk şıırınde çokluk ımge ondedır ve soyut ağır basar Kentler soyuttur, ınsan soyuttur, golgelere benzerler Kentler ta şıyla toprağıyla, ınsan etıyle kemığıyle gerçek varlığına çok az sayıdakı şaırın, orneğın Nâzım Hıkmet'ın, orneğın Or han Veh'nın, Cahıt Kulebı'nın, bır de Samsunlu Ruhı Goktekın'ın şıırlerınde kavuşur Bır farkla kı Ruhı'nın şıırınde kı kent daha çok taşra kentı ve ınsan da ha çok taşra ınsanıdır Tek kıtabı Deniz tkindileri nın daha ılk şıırınde Samsun'u ve Samsunlu kuçuk kızı anlatır "Elektrik ışığı vurmasaydı/ Un yukliı arabaların tekerine/ Boyle giızel olmazdı/ Memleketimin akşamları/ Bu kız boyle gezmezdi/ Pervasız/ Gozlerinde sevginin/ Taze ısısı." tkıncı kıtabı adını taşra kentı Samsun'dan alır Amisos Fenerıeri. Gunumuz Samsunlusu Amısos'lu ata larıyla kaynaşır "Sen bizim Cenevizimiz/ Suyumuz aşımız ekmeğimiz/ Yorgunluğumuz Kalemkaya'dan ote/ Kırık avnalarda solgun tenimiz/ Elinde bir salkım uzum sinema donuşu/ Belkı bir yay Amisos'lardan kalma/ Durur yeni bir aşka eskımeden/ Dağılır saçları okuyanuslarda/ Goğsunde bir sıra beşibirlık/ Pontuslar gelir gecer aradan ( ) Elinde bir salkım uzum okul dönuşıi/ Ya da sönmiiş bir sigara/ Açık resimleri seyretmivor mu/ Çizli gizfi bakmıyor mu camlara ( ) Oburleri nerede bakın Caltı'dan/ Kalyonları nerde saçları nerde/ Yenilgilerden sonra daha yaşamak/ Harap ve tukenmiş Cenevizlerde." Ilhan Berk gıbı şaırlerın dızelerınde kalyon Edgar Alan Poe'nun şıırlerınde kı kalyonları oykunmekten oteye gıde mez Ruhı'nın şurlerındekı kalyon ıse Samsun kıyılarında, kumların altındadır Kumlar kazılsa ıskeletı çıkacak Ruhı Goktekın gunumu? Samsun'unu anla tırken Amısos'a da gonderımler yapar Boylece taşra kentı geçmışıyle, mıtolojı sıyle ıç ıçe yaşar Mıtoloııyı sever şaır Ama onun şıırınde mıtoio)ik kışılıkler sade ınsanlar gıbıdır Orneğın keçı ayak lı kır tan rısı Pan sankı Mahmar Dağı nda surusunu otlatan bır çobandır "Ko yerleşsin içime/ Tanrı yalnızlığıyla Pan/ Derim senı de bir kaval gibi/ SAYFA 10 Taşra ozanı uzak, Ankara'da, Istanbul'da ve Ereğ lı'de yaşamak zorunda kaldı Anılarını yaşatan Samsun'a zaman zaman heye canla doner ama duşkırıklığına uğrar "Eski bir Samsunlu angara'dan dönende/ Alabıldığine kuçulurdu şehir (...) Biraz şaşkın ya yılgın daha çok/ Bır fincan kahvenın hatırını bilecek/ Dost bulamama huznu içinde." Dostlarıyla, ya zar arkadaşlarıyla geçırdığı o tatlı genç lık gunlerını anımsar "O bir karışlık şehir/ Yeter de artardı bize/ Hele bir de akşam olunca/ Gelince vakti kerahat/ Diyecek yoktu keyfimize/ Nice okyanuslar aşardık/ Yıkardık nice putları/ Hele bir de şiirsever bulunca/ Incır çekirdeğinin içinde/ Kırallar gibi yaşardık ( ) Erdoğan'ın parmaklarında hâla/ Günesin tozları( ) .../ Bense bekliyorum deniz ikindisini(**)/ Dinlerken şimdi uzaklarda/ Solan yaprağın musikisini" Hemen sonrakı Anı şıırınde de ozlemlerı ve duşkırıklıklarını surdurur "Pazar Mahallesi Topal Ahmet Sokak/ Bura mıydı/ Duşe kalka buyuduğum yer ( ) Bozkurt okuluna her gelışte/ Duşer usuma boyle Beril/ BeriT ve beni şair eden sevgisi ( ) Bir şey var eksik olan bir şey/ Samsun değil miydi yoksa/ o denli ozlediğim." Sonra Galata Koprusu, balık ekmeğı, paşajı, Tepebaşı, Galata'sıyla, Boğaz ıyla Akaretler ı, Kadıkoy'uyle, Yenıkapı mey hanelerı ve Fıl Ayten'ıyle Istanbul ozle mı başlar Deniz tkindileri ve Amisos Fenerleri'ndekı circonstance şıırlerıne şaırın uçuncu kıtabında da rastlıyoruz Arslan, Racon, Liman ve Masal şıırlerın de olduğu gıbı Yıne 'yerel'den ve 'ulu sal'dan kalkıp 'evrensel'e yonelıyor "Orada Prag da bir sokak var/ Tanın " sokak ( )/Orada Peşte'de bir çeşme/Sevgının aktığı çeşme ( )/ Orada Havana da bir bulut var/ Dostluk rahmetleri yukliı ( )/ Orada Atina'da bir ağaç/ Kardeşliğin yeşerdığı ağaç/ Oradan bir yaprak getir(...)" Bazen ba/ı şaırler mıknatısla çekılmış gıbı aynı odak çevresınde toplanıyorlar 128 yıl once, 19 yaşındakı Arthur Rım bauu Barbar şıırınde "Kanayan et çadırı ipeğı ustunde denizlerin ve kuzey çiçeklerinin (yok onlar)" dıyordu Attılâ Ilhan'da "ne kadar sevdim zaten yoktular", "belki yok balkonlarda hanımeli istersiniz" dızelenyle, Ilhan Berk'te "Ayakların var ya senin (hiç olmadı ayakların senin)' dızelerıyle karşılaşıyo ruz Fazıl Husnu Dağlarca Ayrılık şurın de "Donerim eve/ Dolaşır içerde yok biri (...)/ Ben uzaklardayım/ Burdadıryok biri (...)/ Yazdarın bepsınde ellerıme değer/ Yok biri (...) Oylesıne buyur ki ozlem/ Bin goz kımıldanır tavanda duvarlarda/ Bakişır benimle yok biri." dıyor Şaır Ruhı Goktekın de aynı yokluktan yakınıyor "Gozlerini mi/ Hep öyle anımsıyorum (...) Hep resmine bakarken mahzun/ Sonra/ Alaturka kimse yok (...)/ Ağlamaklı başı avuçlarında/ tçimden dokunmak gelıyor/ Yanaşıyorum/ Alaturka kıtnse yok (...)/ Hangı aynaya koşsam/ Kimse yok/ Dağlar taşlar alaturka/ Alaturka kimse yok Bu yoklar şaırlerın sonsuz yalnızhklan mı? Kendılerını kay betmışlıklerı mı? îkıncı "ben"lerını ara yışları mı? Ruhı Goktekın benzetmelerden, ale gorılerden, ımge oyunlanndan uzak, en uç olana, yalının guzellığıne dayanan >ır şurı yazıyor • (V BırAk Atlnı Özlemm, Ruhı Gok tekın, Boyut Yaytnları, 2001, Ankara, 56 iayfa (2) Amisos Samsun un antık çağlardakı adı C) Şaırın notu Cune^ lozları Erdoğan Alkan'ın ılk sıır küabınm adı (**) Şaırın notu Denız îkındtlert Ruhı Goktekın ın ılk $ıır kıtahı CUMHURİYET KİTAP SAYI 621 AJaturkaklmseyok' 'Yerel'den 'evrensel'e Bir kentin yannsal tadı Üzgün çocuHv BIP Ak Athsı ftdemln