25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

rak üslubun, bir sanatçının yakaladığı bir dili çelişkisizce bütün bir ömre yayması değil, yaşamın tümüne yayılan çelişkilerin ve iniş çıkışların birliğinden oluştuğunu söylcyebiliriz. Başka bir deyişle bir sanatçının üslubu onun, tüm yaşaını boyunca yarattıklarıdır Bu anlaında Ficasso, yaşamı boyunca hiçbir zaman tek bir doğrunun peşindcn kosmamıştır. Belki de bunu, onun cn büyiik kusuru da sayabiliriz. Başka kıısurlan da var, hayatı boyunca Matisse'in yakasından düşmeyen "renk" sorunu Picasso için önemsizdir. Açıkça söyleyelim Picasso renkten anlanıaz. "Renk" konusunda meraklı değilim". (s. 109) Hatta bazen çok amatörccönerilerbilegetirir: "Hangi rengi ktıllanacağına karar veremiyorsan, siyahı dene". (s. 109) Arada bir soyııt resme çatar. Soyııt rcsmi sadecc "renk" olarak değerlendirir ve onda bir dram yoksunluğu olduğunu bclirtir. Oysa başlı ba şına renk bir dram yaratabilir. Babasının ressam olmasından dolayı Picasso biraz da yeteneğinin acısını çekmistir. Çocukken Raphael gibi çizim yapabilen Picasso, bir çocuk resimlcri sergjsini gezerken bütün ömriinü o çocuklar gibi çizim yapmaya harcadığını belirtir. Ama Picasso'yu oluşturan, onun kusurlan bir bakınıa. Dahası Picasso özgün de değildir! "Kişiliğin mekânını insanın kcndi içi" olarak algıladığından, özgün olmakta ısrar etmek anlamsız ve acı vericidir. Özgün olmak için atılan her adım bir tür kendini kandırmacadır. Insan kendisini unutabileceğinden, kişilik bulma çabalan da korkutucudur. Özgün olmaya çabalamak keşfetmeyi köreltir. Sanat eserinin bilinçsizce, bütün kurallardan bağımsız ve kendiliğinden oluşması için kaçınılmaz gerekçelerdir bunlar. Benzer biçimde Garaudy de Picasso'da bir evrimin olmadığından bahseder. Daha çok başkaldınnın üiyaleküği söz konusudur. Özgünlük için Picasso'nun önerisi son derece basittir: Yapmamız gereken, istediklcrimizi cesurca üretmektir: ".. .yapıyor olmaktan başka elimden bir şey gelmez." (s. 71) Picasso itiraf ediyor: "Çalınacak bir şcy varsa çalıyorum." 1 lırsıza deha diyebilir miyizr* Neden olmasın? En azından bugün modernizmin, sanatı "özgünlük", "evrensellik", "orijinallik" ve "kişilik" gibi dar kalıplar içerisinde değerlendirdiği, sanatçılan gerçekte hiçbir zanıan nesnel bir tanımı yapilamayacak "özgünlük" gibi kaygan bir kavramın üzerine oturtma ya çalıştığı çabalann saçmalığını ve geçersizuğini artık anlamış bulunuyoruz. Gerçekten, söylcr misiniz "özgünlük" nedir ve kim "özgündür.1" • "Picasso Konuşuyor"/ Derleyen: Dore aihtun/ Çeviren: Mehmet Ytlmaz Nahide Yılmaz/ Ütupya Yayınlart / 192 s. li, o kadına yardını yaparak bebeğin bakırnını sağlar. Ke maliye Kaymakamı'yla köprü soru nunu göriişiir. Köprü, 1957'de devlet çe yapılmiijtır; ama Keban Barajı'nın sııları altında kalmıştır. Yeni köprü yapımı için çok ufinı şılmış, bir türlü ue başanlamamıştır. Yuz altmış metre uzunluğunda bir asnia köprü yapılmak istcnir. 1 %9'da bir heyet, Ankara'ya gidip Başbakan Demirel'den söz alır. Demirel, sözünü lutmaz. Vali, 197() tarihli dosyayı incelerken köprünün yapımına karar verildiğini saptar. 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra kurulan hükümet, köprüyü gereksiz bulur. Bayram, bebegi Öksüz'ü, valinin bulduğu bakıcı kadın Elmas'a götüriir. C)ksüz, Elmas'ın bebegi ErdaJ'la birlikte bü yüyecektir. Babası 1 İurşit, kızı Eltnas'ı sevdiği Mevlut'a vermek istemez. Mevlııt'un babası Salih de Alevi bir gelin almak istemez. Elmas ile Erdal ilcız kardeştiler. Erdal ile Mevlut birlikle askere giuerler, asker arkadaşıdırlar. Erdal, Şırnak'ta PKK baslunlarını yaşar, çarpışmalardan çok etkilenir, kardeşi Elmas'ın sorularını şöyle yanıdar: "...Birilerini vurduğumu sandığım geceler uyku tutnıazdı beni. Çoluğu çocuğu, anası, bacısı var mıydi, diye düşünürdüm. Acep kaç yaşındaydı, diye düşü nürdum. Onlar da bizi vurdtıklannda, uyku tutturamazlar mı, diye düşünürdüm... Çarpışma anında hiçbir şey düşünenıezsin. Kafan bomboş..." (s. 41) Erdal, hava değışimine gönderildiğin de, eşkıyalar pesini bırakmaz. Evlerine baskın yapıp Erual'ı, anasını ve babasıni döverler. Erdal cvi terk eder. Daha sonra onlara karışıp Başbağlar köyü baskinında bulunacaktır. Vali, bir akşam yemeğinde Kemaliye Kaymakamı ve Doktor Ra^it'le birlikte köprü sonmıınıı konıışur. Yüklenici olan Hüdai de oradadır, valiye bilgi veıir. 1972'de köprünün yapımı için söz alınnııştır. Bağlantı yollannı Karayolları üstlenip yaptığı halde köprü kalınıştır. Nehirden geçişler motorlıı kayıkla sağlanmıştır. Vali, 1992 Martı'nda Erzincan depremini yaşar. Daha önceleri; Tokat ve Aydın'da da valilik yapmıştır. Önceleri Ismet tnönü'yü sevmeyen vali, Erzincan'da penccrcsinden gördüğtı Inönü heykeliyle yüzle^ir, konıışur, gittikçe sevmeyebaşlar. Inönü'nün yaşadıgı sıkıntıları özünıser. Karayolları Genel Müdürlügü, köprü için 1975'te ihale açnııştır, katılan olmamıştır. 1977'dc Köprü Dernegi, yine Demirel'i ziyaret eder, sonuç alamaz. 12 Eyliil pclir, demek çalışmaları durdurulur. 1984'te fe ribot alınır, Fırat üzerinde işletilir. OzaJ, Başbakan olunca yine girişimde bulunuIıır, sonuç alınmaz. Vali, köprüyü yaptırmaya kesin kararhdır. Vali olmadan önce Agn'nm Hamıır ilçesinde kaymakaınken çevreye yararlı işler yapmıştır. O zamanki Ağrı Valisi onu "Buzlar Çözülmeden" oyunundakideliyebenzetmistir. Daha önce de Rize'ııin Kalkandere ilçesinde çalışırken yol acılması için yofiun ugraş veımistir. Vali, köprü için ilk adımı atar. KayıkJa Başpınar yakınlannda karaya çıkıp köprü yerini belirler. Yanında kaymaKam vc yüklenici Hüdai Bey de vardır. İhale Gürcistanlı babayla ogula vcrilir; ama onlar sözlerinde durmazlar. Vali ve konııklan köprü yerini belirledikten sonra motorla dönüp Faik Bey'in evinde yemek yerler, eğlenirler. Köprü için ilk dinamider pallatılır. Bayram, l lüdai Bey'in yanında çalışmaya başlar. Elmas, ağabeyi Erdal'ın yardınuyla sev diöi Mevlut'a kaçar. Bir oğlıı olıır, adını Erdal koyar. Ailclerinden gizli yaşarlar. Elmas'ın babası I lurşit, Mevlııt'un babası Salih'i öldürüp mahpusa düşer. PKK, Başbağlar köyünü basar, kadınlar, erkekler köy meydanında toplanır. Otuz bir erkek kurşuna dizilir. Elmas Kadın dul kalır, bebeği öldürülür. Kardeşi Erdal da baskıncılar arasındadır. Yazar, baskında kardeşin kardeşi öldürdüğü gerçeğini ustaca vurgıılar. Vali, gördüğü PKK vahşetinden etkilenir, o gece uyııyamaz. Cumhuriyet'le başlayan gerici ayaklanmaları inceler. (Hangediği Olayı1924, Nasturi Ayaklanması, Piran Olayı ve Şeyh Sait 13 Şubat 1925 vb.) Şeyh Sait, Muş, Hınıs, Varto ve Diyarbakır'da Kürlleri luşkıtır, Doğu'nun 12 ilini elegeçirirler. Şeyh Sait yakalanır, isyan bastırıtır. Köy baskınında yakalanan PKK'lilerin dunışma sonunda serbest bırakıldığı haberi valiye ulaştırıhr. Vali, bu işe akıl erdiremez. Ustclik t>nları kendisinin bıraktır dığı dedikodusu da yayilır. Vali, asma çelik köprü yapılmasını, Ankara'daki münendisle görüsür. Görevi ona verir. Mühendis, lngiltere Icöprülerini örnek alıp aylarca bilgisayarla çalışmalarını yapar. Bu arada eşinden ayrılmak zorunda kalır; birliakıma bu köprü işiyle evlenıniştir sarı mühendis. Yüklenici Hüdai Bey, valiye zor günler yaşatır, fazladan para ister ek işler çıktığı icin. Başbağlar köyü baslcınında Elmas'ın birçok yeri yanmıştır, kocası Mevlut ve oğlu Erdal öldürülmüştür. Erzincan'da yanıkları iyileştirilir, bu arada. Bayram onu yalnız bırakmaz. Ne de olsa Öksüz'ün analığıdır. Aralarında sevei bağı da oluşur ve iyileşince Elmas'ı nikânına alır. Asma çelik köprü, kurulmak üzere Ankara'da hazırlanıp Fırat kıyısına getirilir. Köprü kurulurken yararlanılacak olan feribot PKK'liler taratından yakdır. Bu arada mühendis kalp krizi gcçirir. Terslilder üst üsle geür. Vali ise gittikçe sabırsızlanır ve bu işin bir an önce bitmesini ister. Temmıız 1997'de köprünün montaj çalışmaları başlar. Vali, işlerin neden yıllarca sürüncemede kaldığını şöyle değerlendirir: "Vali çok düşünnıüştü bu köprü işinin neden bir yaparsınyapamazsın iddiasına dönüştüğünü. Kıskançlıklar, alınganlıklar, dcdikodu mühendisin tabiriyle hıyarlıklar! tnsan tabiatı, başanyı hem seviyor hem de müthis ürküyordu başarılı olandan. Acaba neden?.." (s. 232233) Böylecebürokrasiniri işleyişindeki aksamalara da gönderme yapıyor yazar. Köprünün Dİr ucu feribota yerleştirilip ağır ağır çekiliyor. îkinci gün (cöprü karşı kıyıya yaklaştınlıyor. Son gün, köprünün ayakları karşı kıyıya ulaştığında herkesi bir sevinç kaplıyor. Davullar çalınıyor, oyunlar oynanıyor. Uç yıl sürdürülen çalışmalar başanyla sonuçlanıyor. Vali açılış ko nıısmasını yapıyor: "Vatandaşlanm" diye sesîendi onlara, sevgili Kemaliyeliler... Yılların hasreti sonunda bitti. Köprümüze kavuştuk. Bu bir lopluın kalkınması örneğidir. Bir trilyonluk işi, yerel idare ve halk el ele vererek yüz milyara mal ettik. lşte vatan sevgisi budur... gerçek anlamda milliyetçilik de budur. Hepinizi kuduyorum ve hepinize teşekkür ediyorum." Alkışların, çığlıkların arasında boğuldu scsi... (s. 253) Vali, o geçe köprüde tek basına yürür. Bayram ile üksüz onu orada karşılarlar. Vali, köprüsiizlükten sııyıı geçemeyip dojum sırasında ölen Öksüz'ün anası Cîülü'yü, Bayram'ın kucağmda makamınagetiruen Öksüz'ü anımsar. Öksüz'ün ne kadar büyüdüğünü görür. Bayram, Üksüz adını değiştirip, ona, valinin adını verdiğini söyler. Doğrusu vali de bunu çoktan hak etmiştir. Yazar, diğer romanlarında oldıığu gibi "Köprü" romanında da tarihten kesitler sunar bizlere. Bu kez yıllar daha yakındır. Cumhııriyet'in ilk yıÜarında dinci ayaklanmalara, Kürt isyanlarına olaylann içinden bakmak daha bir başka. Devletin özverili bir valisinin yaşamöyküsü ilgi çekici. • ZÜLFÜ LIVANELI 2001 YUNUS NADİ ROMAN ÖDÜLÜ BİR KEDI, BİR ADAIV1, BİR ÖLÜM Yazanmızı kutlarız Gerçek bir şaheser! Teknik ve psikolojik olarak mükemmel. Öldürmek mi/ bağışlamak mı ikilemini en iyi veren roman... YAŞAR KEMAL Köpru •• •• Livaneli genelde kimliği, kişiliği, yüzü silinmiş, hepsi birbirine benzetilmiş mültecilerin yaşamına evrensel bir pencereden bakarken, 12 Eylül'ün, öncesi ve sonrasıyla bir panoramasını da çiziyor. Yazarlığının olgunluk çağı nişanesi! REFİK DURBAŞ (Sabah) HASAN AKARSU öprü", Ayşe Kulin'in yeni ronıanı. Yazar, özellikle Adı: Ay lin, Sevdalinka ve Füreya romanlanyla ün yapmıştı. Köprü romanı da öncekiler gibi tarihin belli c>ir dönemine ışık tutuyor. Olay, Fırat nchrine köprü yapılmasını konu edinir. Yer, Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başpınar köyü. Bayranı'ın kansı Güllü doğıım yapacaktır. Karasu, köprüsü olmadığı için geçileıneyince Güflü ölür, Bayram bebeği alıp valiye götüriir ve bakmasını ister. Vali, kapılarını herkese açan, halkıyla bütünleşen, gecegündüz çalışan birisidir. Bayram'ın sözlerinden etkilenir, adi Öksüz olan bebekle ilgilenir, gerekenleri yaptınr. Yirmi beş yıldır yapılaınayan köprünün dosyalannı incelemeye başlar. Bebeğin bakımı için Başbağlar köyünde yeni doğum yapmış Dİr kadınbulunur. VaCUMHURİYET KİTAP SAYI 593 S Köprü/ Ayşe Kulin/ RemziKitabevi/11. Basıtn/Mayıs 2001. SAYFA 17 REMZİ KİTABEVİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear