Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
lerce sayfa. Bir o kadarı da dergi sayfalannda duruyor. Bu kadar yoğun emeğin boşa harcanmadığını, bütün oçevirilerin bir giin birilerinin işine yarayacağını, kalalarındaki birkaç soru işaretini çözeceğini ummak istiyorum. Son on beş yirmi yıldır hemen hemen hep şiir üstüne yazıyorum, şiirlerle boğuşuyorum. Kendi kuşağımdan bir iki kuşak sonraki gençlerin, şiirini, şiire, dünyaya bakışını anlamaya, algılamaya çalışıyorum. Bugün kırklarında, elliierinde olup da şiiri üzerinde, çıkardığı kitaplar üzerinde yazı yazmadığım şair yok diye bilirim. Bu beni hem diri tutuyor hem de yaşamdan, günümden kopmamı sağlıyor. Bir dilin şiirinin; giderek dünyada şiirin kesintili bir süreç olmadığını, tersine gittikçe zenginleşen bir gelenek olduğunu anlama olanağını veriyor bana. Yazılarımda anlatmaya çalıştığım, ama anlatmakta en zorlandığım şey bu sanınm. Başını kııma sokan devekuşları gibi, şiirin kendi bıraktıkları yerde bittiğini, sürmediğini düşiineıılere yanıldıklannı anlat maya, yanlarından akıp giden şiir ırmağını göstermeye çalışıyorum. 1992'de Adam Sanat dergisinin mart sayılannın eki Şiir Yıllıkları'nı hazırlamaya başladını. Bu yıl dokuzuncusu çıktı, gelecek yıl onuncıı yıllıkla bu işi de bitireceğim. ()n yıllık, 2000 sayiaya yakın bir antoloji olacak ()ndan sonraki on yılı da bir başkası kotarır da şiir belleğinekuıulnuış bu köprii boşlukta kalmaz umanm. Bu on yıl, yıllıkları h.ızırlarken başıma uelmedik kalmadı. Yazılarla, mektuplar la, telefonlarla tehditler, yalvarmalar, riişvet önerileri... Nice düşmanlar kazandım, dost bildiğim nice kimseleri yitirdim. Ama ben bütün bunları unuttum, kazandığım dostlukları düşünüyorum şimdi. lyi ki yapmışım bu işi, diyorum. Şairler, geçinilmesi zor, kaprisli kışiler... Gençlikte de çok yazı kavgalanm oldu, ama kavgayı hiç sevmedim bütün yaşamımda. Bir şiire, bir şaire, bir akıma göz göre göre bir haksızlık yapılmasına: şiirin politika içinde bazı şeylere âlet edilmesine: yeteneksiz sairferin, yazarların şairliği, yazarlığı apolet gibi kullanmalanna Hep karşı çıktım. Alıklarla, aklı üç kanş ötesini görmeyenlerle, hindi gibi şişinen cücelerle kapıştım. Bunun için yaptım bu kavgaları. Bir kitabı, bir şiiri övmenin, yüceltmenin yermekten, yerin dibine batırmaktan çok daha zor bir iş olduğunu; birini övdüğüm zaman onu çekemeyen bir yığın kişinin düşmanlığını, yerdiğim zamansa takdirini kazanacağımı bile bile zor olanı seçtim ben. Kötülemektense sustum. Güzel bir şiir, iyi bir kitap karşısında susmayı ise suç kabul ettim. Şairler, yazarlar, sanatçdar, aslında çok alçakgönüllü kişiler çoğunlukta. Onca emeklerinin, yeteneklerinin karşılığı iki çift güzel sözle bütün yorgunluklannı unuturlar; suskunluk karşısındaysa kahrolurlar. Bu kahrı ben de tattığım için çok iyi biliyorum. Yazdıklarımla, ortaya koyduklanmla yaşadığım yüzyıla olan borcumu ödedim sayıyorum kcndimi. Bundan sonrası, uzatmalar artık... Nâzım Hikmet'in en sevdiğim şiirlerinden birinin dizeleriylebitireyim: "Devam ediyor bahtıyarlığa doğru gıdt şin, devam ediyor hayat. Içmız rahat, günlümüzde hak edilmiş ekmeg'ine doymuşluk, gö'zümüzde tşt&tndan aynlmamn kedcn, işte geldık gıdiyoruz Şcn olann llalep şehri...' Yüzyılın Türk ŞiiriI cilt / Hazırlayaıı: Mehmct II. Doğan /Yapı Krcdi Yayınları /525i Şimdi Uzaklardasın/ Mehmet . \ l. Do&an /YAdam Yayınalık / 20i s. SAYFA 12 Bir genç eleştirmene 70. yaşı için mektup HAYDAR ERGULEN S Yıllıkları hannlarken evgili Mehmet Ağabey, Sizin ne kadar genç olduğunTizu anlumam için biraz yaşlanmam gerekiyormuş. Ben biraz yaşlandım, arkadaşlanm da yaşlandılar ve hep birlikte genç bir eleştirmenle, Mehmet H. Doöan'la tanıştık. lyi ki tanıştık, yoksa birbirine baka baka yaşlanan bir şairler grubu olarak, 'Ah kim.se bizi anlanıadı!' sızlanmalaııyla üzülüp duracaktık. (Jzülmek ne kelime, belki de paranoyak olacaktık. Paranoyalarımız yok mu, elbette var, ama şiir bahsinde henüz hatırı sayılır paraııoyuklardan olınadıysak, bunu bi nız da sr/.e borçlııyuz. Sizin şiir sevpisiyle dolıı eleştirel bakışınız olmasayuı, di yelim ki bir 20 25 yıldır şiir yazıp kitap yayımlayan şairler biraz da boşluğayaznıış olacaklardı. llhan Berk ve Ece Ayhan gibi, elbette Cemal Süreya gibi, onlardan sonra ve onlara rağmen şiir yazılmasını 'bağışlayan' ve bunu bir cocukluk hastalı£ı gibi görmeyeıı ikiüç lıas şuirın dışın da pek kimse zamanımızın şiiriyle ilgilenmeyecekti. 'Zamanımızın şiiri', önceki şairlerin, ustaların ve eleştirmenlerin ilgisini hak eden bir şiir nıidir, bilmiyorum, ama politik taraf tııtmaların, cemaat anlayısUnnın hükmünde yürüyen sevgi gösterilerinin dışında, bu şiir kimsesiz, sahipsiz bir şiir olarak, belki doğal bitiş süresinin, bazıları son kullanma tarihi de diyor, bile öncesinde şiir tarihinin dışına çoktan atılmış olacaktı. Siz en azından zamanı hatırlattınız. 'Hanımlar ve beyler' dediniz 'bir dakika, geçmiş iyiydi; gelecek belki de daha iyi olacak, fakat bir de yaşadığımız gün var vc onun bir şiiri var iyi kötü'... Hayır, kötü demediniz de siz, zaten sizin tarzınız, tutumunuz kıyıcı, yok sayıcı, görmezden gelici olmadığı için kötü demeniz de zor, kötü olanın üstünde pek dunnadan, anmadan geçersiniz, ya da ne bileyim, başka türlü söylersiniz. 'Başka türlü' söylemek de inceliğe denk düşer kı, onu hissedeni de alır bir düşünce! Cîeçen yıldan beri beni de aldı böyle bir düşünce! Fakat sizin işiniz zor, girtikçe daha da zorlaşıyor, şairler yaşlanıyor ve şairlere mahsus o alınganfık artıyor. Belki de alıngan olan yalnızca benim ve bunu şairlere mahsus sanıyorum. Orneği kendimden vermenin bir sebebi var. Bazı eleştirmenler ve şair arkadaşlar sizin gözü kapalı sevdiğinizi sanıyorlar, bazı şairleri kayırdıgınızı sanıyorlar ya, durunı hiç de onların sandığı gibi değil. Son şiir kitabım 'Ölüm Bir SkandaPm kötü bir kitap olduğunu, 'kötü' demeden belirttıniz, doğrusu bu kitap benim de pek içime sinmemişti, bu örnek bile sizin 'iyi şiirin dostu' olduöunuzıı göstermeye yetiyor, bu yüzden de sizin eleştiriııiz benim için giderek daha da önemli ve değerli hale geliyor. Geçen yıl benim kitabıma, daha önceki yıllarda da biriki şair arkadaşımın kitaplanna yönelttiğiniz eleştiriler, umarım ve dilerim sizin taraf tuttuğunuzu düşünenleri, bu yargılan üzerinde biraz daha düşünmeye sevk eder. acaba benden şiir var mı, hangi şiir, beniınle İİBİH bir şey söylemiş mi? Başka şairleri bilmiyorum ama, kendi adıma, yııkandaki soruları 8 yıldır soruyorum ve 2000 yılındaki 'çok yazmamın tekrara dönüşeceği' yolundaki uyarınız dahil, söyledığiniz ner şeyin beni sevindirdiöini saklayamam. Şiir yıllıklarının girişinueki değerlendirme yazılannız ise şiirimizin bııgününü aydınlatıyor, genç şiirin size duyduğu güvenin boşuna olmadığınıgösteriyor. 'Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı' sempozyumunda sizden yaptığım kapsamh alıntıyı bir kez daha tekrarlamam gerekiyor. Adam 1995 Şiir Yıllığı'nda '1994'te Şiir'i değerlendirirken şöyleyazıyordunuz: "Şiirdeki mozaikgörünümü, taşlarının renklerinin temizlenmesi, figürlerin tlaha bir belirginlik kazanması anlamında apaçık ortaya çıktı... Bu mozaik içinde.. geleneksel şiiri sürdürenlerden en atak avant garde'a; toplıımcıı gerçekçi şiiri savunan şairlerden beat şiiri yazanlara; aydınlatmacılardan sünni şairlere; en keskin toplumcudan en koyıı bireyciye; geçmişe özlem duygularıyia oyalunanlardan, kendi içlerine kaııa nanlardan ça^daş toplum içinde ezileı bireyi ortaya çıkarmaya, savıınmaya (,al şanlara varıncaya kadar çok çeşitli şair ve şiir anlayışı yer alınaktadır." Bunu bir kez değil, çok zaman ve pek çok vesileyle dile getirdiniz, saptamalar yaptınız, belki de bir bakıma akıp gitmekîe olan şiir kollarının öniine set çekmek isteyenlere karşı, bu suların bir deltada btıhışııp birikeceğini savundıınuz, öyle de oluyor. Büyük şiir ırmakları yok bugün, yatağından tasan ırmaklar yok, olsa da arada bir şöyle bir taşkınlık vapıp yine yatağına geri çekiliyor. Gerekli mi bilmiyorum ama bir Edip Cansever'den, Turgut Uyar'dan, Cemal Süreya'dan aldığınız radı, şimdilerde, son 25 yılın şiirinden alabildiğinizi sanmıyorum, çünkü biz de kendi şiirlerimizden bu tadı alamıyoruz, '80'lcrde yazılan ve yazılmakta olan şiirin pek 'kuvvetli bir şiir olmadığ'ını, olamaaı^ını' hepimiz azçok biliyoruz. Kendimizden biliyoruz, arkadaşlanmızdan biliyoruz. Fakat siz 'Şiirin eski tadı yok!' diye, genç şairleri dövmeye kalkışmadınız, bazılan bunu da yaptı, üstelik bunun sorumlusu olarak da aynı dönemde yazdıklan başka şairleri gösterdiler. Sizse sürüklenmeyi sürdürdünüz, acaba bundan bizim bilmediğimiz bir çıkannız mı vardı? Öyle ya, genç şairler kendi kuşaklarını acımasızca suçlarken siz de onlara katılacağınız yerde tuttuğunuz bu şiiri savundunuz! Aksi, kötümser ve karamsar bir eleştirmen olsaydınız, şöhretinize şöhret katardınız. Bunu bilirsiniz, böyle oluyor, fakat siz sevgiyle ekştirmek gibi 'modası geçmiş' bir tutum sergileyerek yalnız kalmayı göze aldınız. Yalnız değilsiniz, sevenlerin de sevmeyenlerin de size saygı duyduğunu hepimiz biliyoruz. Sizi sevenlerin az çok benim gibi düşündüğünü hissediyorum, fakat sevmeyenlerin niçin sevmediğini bilmiyorum. Keşke bir gerekçeleri olsaydı, bu nu yazıp dile getirseydiler! Böyle yapmadıklarına göre, mesele şiirden çok kişisel bir görünüm arzediyor. Bunu çok da öncmsediğinizi sanmıyorum, 'Biz işimize bakalım' diyor ve gülüp geçiyorsunuz. Belki de şairleri iyi tanımaktan ötürü, her zaman böyle olduğunu biliyorsunuz. Fakat sizi tanısalar da tanımasalar da son 2025 yıldır şiir yazan, kitap yayımlayan şairler, en azından bu dönemin şiirine gösterdiğiniz ilgiden ötürü size teşekkür borçlıJar. Ben de onlardan biriyim, hatta biraz daha şanslıyım, çünkü sizi tanımak, dostiuk etmek bahtiyarlığını da yaşadım, bu mektubu da bana sizin dostluğunuz yazdınyor. Sevgili Mehmct Ağabey, Mektubuma son verirken gençlik ve şi ir dolu nice yıllar, yıllıklar, kitaplar dilerim. Daha iyi şiirlerde buluşmak üzere.* K İ T A P SAYI 593 len "ŞBrtn dostkığu' Yazılannız, eleştırileriniz 'şiirin dostlugu' anlayısını geliştirmeye, büyütmeye yönelik olau her zaman, herkesin her şeyi kolayca terk ettiği, karanısarlığın ve karalanıanın daha kolay olduğu ve müşteri buldıığu bu dönemue, siz yine zor olanı seçtiniz ve onca kötülüğe rağmen bu anlayıştan hiç vazgecenıediniz. Vazgeçemediğinizin en güzel tanığı da, diğer kitaplarınızın yanı sıra, 'Şimdi Uzaklardasın' adlı dostiuk kitabınız oldu. Romancıların, hikâyecilerin, eleştirmenlerin de dostiuk anılarıyla yer aluığı bu kitap, daha çok da şairlerle kurduğunuz dosduklann lezzetini, güzelliğini, acısını içtenlikle duyurdu bize de. Edip Cansever, Behçet Necatigil, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Metin Elogiu, Metin Altıok, 'gizli şair' Ruhi Su, Onat Kutlar, 'Eliot' Sunpi Aytimur.. ve sizin çevirinizle okuyup unutamadığımız, Voznesenski'nin 'Öza'sının son dizeleri: "Suçlayamanı bırakıp gittiğin için beni/ Şükür ki girain yaşamıma". Dostunuz olan şairler elbette bu kadar değli, ama bu şairler de sizin şiirle olan dostluğunuzu ve şiir sevginizi fazlasıyla anlatıyor. Çünkü siz 'şiirin dostlugu'nu 'dostluğun şiiri' olarak yazıyorsunuz, yazıda ve hayatta. Bu nedenle de sizin dostunuz olmak benim için çok değerli ve öğretici. Dostiuk biraz da öyle değil midir, 'öğretici' bir yanı yok mudur: Sevmek, eleştirmek, anlatınak. Tababet ilminde yeri olmasa da, şiir ilminde dostluğun şifa veren bir ilaç olduğuna inanıyorum. Sizin 1993 yılından başlayarak şiirimize kazandırdığınız 'Adam Şiir Yıllıfiı', kim aksiııi söyleyebilir, her yılın mart ayında şairleri heyecanlandırmaya devam. ediyor; V z IşfenbB İMkJhıı' Cemal Süreya ve Mehmet H. Doğan. C U M H U R İ Y E T