22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

0 K U R L A RA AytülAkal 1952 yıltnda lzmir'dedoğdu.1971 yılında îzmir Amerikan Kız Koleji'ni bitirdi 1973 yılında da Hayat mecmuasında gazetecilijte başladıl991 yılına kadar da gazetedliğe devam etti. Bu arada ilk kitabını yayımladı. 1991 yılında ise artık sadece çocuklar için yazmaya karar verdi ve bu yıl "Geceyi Sevmeyen Çocuk" yayımlanaı. Ardından da başka kitapları geldi doğal olarak. 1995 yıltnda iki arkadaşt ile birlikte Uçanbaltk Yayınlan'm kurdu ve çocuk kitapları yayımlamaya başladı. Bakanlığı'nın 1995 yılında uk kez dü'zenlediği Eflatun Cem Güney 06 yaş çocuk kitabı yanşmasında "Ben Minicik Bir Bebektim" adlı kitabıyla mansiyon aldı. Feridun Oral ile birlikte haztrladığı "Sarayın Süslü Kedisı adlı kitabı, 1997 Bratislava Bienali'ne seçilerek sergi kataloğuna alındı. Ankara Üniversitesi TÖMER'in 1997 yıltnda yaptığı yarışmada "En Başarılı On Çocuk Kitabı Yazarı" arasında yer aldı. Çocuklarla yaptığı edebiyat söyleşueri ve hazırladığı nitelikli yapıtlanyla topluma yeni okurlar kazandırmayı amaçlayan Aytül AkaVın çalışmalartnı ya da yaptığı isleri sıralarken bile ne/es nefese kalıyor insan.Hani on parmağında on marifet derler ya, işte öyle. Dergitnizdeki Çocuk sayfasımn hazırlayıcısı oîmak gibi bir görevi üstlendiği için de ayrıca teşekkür ediyoruz sevgili AytüıAkal'a. Boıkitaplt günlerl... THIIUACI "Alavın Knlam" layın Kızları (Can Yayınladan çocukların bakımına kadar tam Muıız^O/.uıı.ıl n, 2000), bir ilk roman. Yabir imece yaşanırdı." Subayların AI.AVIN yınevi yazar hakkında şu oturduğu "önceki evlerde ise 'Bir bilgileri veriyor: "Mucize Özünâl, mâniniz yoksa..." diye önceden ha1947 yılında Istanbul, Çamlıca'da ber vermeden gitmek görgüsüzlük dünyaya geldi. Çocukluğu babasısayılırdı." nın işi nedeniyle Doğu ye Iç AnaGülay'ı üçüncü bölümde tanıyodolu da geçti. Ankara Üniversiteruz. Babası Özkan, astsubay olusi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten yor, Kore Savaşı'na gönüllü gidiyor, sonra kendi işi nedeniyle Ege ve yüzünde on iki dikişli bir yara, göğAkdeniz bölgelerinde bulundu. sünde madalya dönüyor, kara kızıySavcl ve avukat olarak çalıştığı bu la birlikte yaşama yeniden sarılıyor. zaman içinde Anadolu'yu ve Anadolu halGülay, ortaokulu bitiriyor, sonra sevdayı takını yakından tanıyarak gözlemledi ve birinıyor. Ve eşitlik duygusunu. kimini yazıya döktü..." Üç hikâye kitabı yaGülay, beşinci bölümde, "biyo mühendisyımlanmış. lik calışmalan" yapıyor, ödül verilenler araAlayın Kızlan'nda göze çarpan ilk özellik, sında Gülay da var. Sonra AJayın Kızlan niMucize Özünal'ın romanın sadece bütününtelik deiiştirir gibi oluyor: "Malezya prensinde değil, romanı olusturan bütün cümleler den birkudama telgrafi." Ve sonrası:"... Sevüzerinde de büyük bir sabırla, büyük bir dalanırdım da sık sık, icimde gizlerdim. Aşk özenle çalışmış olması. lyi de etmiş: Roman yaralanmaktı, ben yaralarını saklayan bir vakişileri cümleler toplamından baska bir şey saktım. Yaralarımı merakla, deneyle, gözdeğildir ki... (Ne var ki Mucize özünal da, lemle, en çok da bilgiyle örttüm. Duyguknn öbür kadın yazarlanmızın çoğu gibi, zaman gelgitindeki belirsizlık, bilimin kesinliğinde zaman "özenli" cümle ile süslü" cümleyi, bir sığınak yaratıyordu. Bilmek mutluluktu. "edebiyat yapma"yı birbirine karıştınyor. Sustum ve calıstım. Laboratuvarlar, kütüpBirkaç örnek: "... cam kınğı bir ayaz, kamhaneler maDetlerim oldu. Oysa sevgi söyleçılı bir rüzgâr vardı."/ "Iskele Caddesi'nin mek içindir, aşk dokunmak, dokunmak seucunda göl, boz bir buluta asılı kalırdı." / vişmek icin. l/zun zaman yaşam ertelenebi"Kocaman gökkuşu, alanın orta yerinde içilir, diye düşündüm, ertelemek için öne geçne girenleri oburca yutuyordu."... Daha pek îi mesı gereken bir şey hep vardı. Sonra bir yeçok örnek verilebilir. Ne var ki yazınsal dil, jeldim,... Kariyerimi yüzüstü bırakıp çıkreg süslü dil" değildir; hikâyeyi hikâye, romatım..." Sonra Gülav'ın tren yolculugu... 48 nı roman yapan anlamca çokdeğerliliktir; 50. sayfalarda kitabın içeri^yle pek de bağçünkü anlamca çokdeğerlilik, edebiyat esedaşmayan erotik sayfalar... Filmlerden çıkıp rinin özelliöidir.) gefmişe benzeyen konusmalar, hareketJer... O tren yolculuğundan izlenimler:"... Hiçbir Mucize özünal, beş buçuk sayfalık birintaşıt trenler kadar bir kopuşu, bir terk edilici bölümde, bize, "alayın kızları"nı tanıtışi ve kavuşmayı simgelemez Anadolu'da. (...) yor. Demir tekerler arasından giren rüzgâr, tozMine: "Mine, annesi Sitare'nin, ona göre laşmış karları maviliklere savuruyordu. Bozküçültüp düzelttiği yeşil mantosunu giymişkırda herkes yalnızhğını yaşar. Zamanın, ti." mevsimlerin önemi yoktur. Yalnızhğın tek Zeynep: Mine'nin küçük kardeşi. lyi kalpeşi yalnızlıktır... Bozkırda yalnızlık olmasa, Ü: "Gülaylan alalım. Kardeşleri küçük, üşüinsan daha da yalnız olur (...) Bin bir meşakmüşlerdir." (Kızakla gidiyorlar okula.) kade doğan güneş, bütün gün hiç ısıtmaz, Göniil: Pembe, şık mantolu. Annesi, Ceyalnızca Kendıni gösterir. Tanyeri ağarırken mal Binbaşı'nın karısı Neriman Hanım. antik bir arya gibi, karlarla kaplı tepelerden Gülay: Babası, Özkan Başçavuş. "Önce yükselir, ışıöa, sese dönüşür, yeri götü inlekardeşlerini bindirdi kızağa." tir. Bozlak, Dozkır insanının bu esKİl şarkıyı Güzin: Babası, Nurettin Kumandan. Güdoğayla birlikte söylemesidir. Bazen bir mazin "Okul çıkışı hepinizi bize çağınyorum" pus penceresinden, bazen koyun yüklü vadiyor. gonlardaki çobanların sesinden duyulur. Ayşen: Levazım subayının kızı. Annesi LaBozlağın ruhu, eti, kemiği yoksulluk ve aciika Hanım: Güzel ve zarif. dır. Bozkırın bir parçası olmak acıtır insanı. Cahide: "Kar öylesine bastırmıstı ki kızTerk edilmişliğin acısı, bozkırın ağır kararlı lar sınıf arkadaşları Cahide'nin onlara el salritmine uyar, tevekküle dönüşür..." (ss. 56ladığını göremediler. Cahide yaprak yeşili 57.) Duzyazı şiir gibi bir anlatım. (60. sayfagözlerini utanarak yere eğdi. El ettigine pişda "Sonunda yaşam bir tarafta, ben bir yanmanoldu." da kaldım." diyor Özünal; aynı sözcüğü tekIkinci bölümde Cahide'yi tanıyoruz. Arararlamak istememiş, belli, ama "yan" dururdan yıllar geçmiş. Artık "yaşb, tombul bir kaken "taraP kullanılır mı? Unutmadan: Özüdın", "aklaşmış saçlarını ince uzun parmaknal, roman boyunca "gri" diyor; "kül rengi" L elleriyle sık sık düzeltiyor, yüzünde gizü bir dururken niçin Fransızcasını yazıyor!). gülümsemeyle bekliyor." Tören. Alkışlar. 'Yaşlı kemancı, bu alkışlarla onaylanan ödüReşat Nuri, romanlarında sık sık subaylalünü, o kasaba delikanhsı bakanın elinden ra yer verir; 18 romanından 17'sinde subayaldı." Törenden sonra, "siyah torbalı, uzun lar vardır. Subaysız tek romanı, Acımak'tır. boylu, tıraşsız, esmer" adam Cahide'nin eviReşat Nuri'nin subaylara pek fazla sevgi ve ne gelir, torbayı Cahide'nin ayaklannın diyakınlık duyduğu söylenemez; özellikle Osbine bırakır, "Bekaa'dan paketiniz var" der, manlı dönemindeki subaylara karşı tutumu çeker gider. "Paket", Canide'nin oğludur... oldukça serttir; Cumhuriyet dönemindeki (Bu satırlar, nedense, bana hep Şeyh Bedsubaylara da genellikle eleştirel bir bakışla reddin Destanı'ndan dizeler hatırlatıyor...) yaklaşır; sevecenlikle anlattığı subay sayısı çok azdır; sevecenlikle söz ettiği subayların Üçüncü bölümde subaylarla astsubaylann çoğunluğu da romanda pek yer tutmayan, birbirine benzemeven yasam biçimlerini göşöyle bir görünüp kaybolan subaylardır ya da rüyoruz. Astsubaylarda, Evlerin onanmın A MudzeOzunal : TURHANGÜNAY KİTAP Imtiyaz Sahibl Cağ Pazarlama cazete Dergi Kltap Basın ve Yayın A.Ş. Adına Berin Nadi o Yayın Danışmani: Turhan GunayoSorumlu Müdür Flkret llklz oGörsel Yönetmen: Dilek llkoruro Baski: Caudas Matbaacılık Ltd. 5tl.oldareMerkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C askerî hekimlerdir. Alayın Kızlan'nda karŞimıza yepyeni bir subay tipi çıkıyor: ABD üe üişkılerimizin Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra hızla gelişmesi ülkemizde birçok değişmeye yol açmıstı; bu değişmeler, çoğu zaman, pek de iyi olmamıstır. Mucize Özünal, romanda (Bildiğim kaclanyla) ilk defa yepyeni bir "subay tipi çizmiş: "Binbaşı (Levazım binbaşısı. Ayşen in babası) tatıl günleri, nöbederden artakalan günlerde sivilleri giviyor, önce Tuslog'a gidiyor, aldığı Amerikan mallannı, payreks tabak çanağı, pilli oyuncaklan, iç çamaşırlannı, elektnkli KÜçük ev aletlerini, cicili bicüi bin bir çeşit emtiayı Izmir Caddesi'ndeki Amerikan pazanna taşıvordu. Bazen arka koltuğu bile ağız ağıza doldururdu. (...) O günden sonra babası art arda birkaç büyük tehlike atlattı, kıdemli meslektaşlannın örtülü uyarılarıydı bunlar. Bir an önce sivil hayata atılmak, iş kurmak, para kazanmak tutkusu öylesine sarmıştı kı benliğini, bu uyarıların önemini anlayamadı./ Bir gün Tusfog'dan yeni dönmüştü, karargâhın mcrdivenlerini çıkarken Osman'ı gördü. Osman, (...) masasında sarı bir zarrın onu beklediğini soyledi. (...) Zarftaki yazı iki satırdı. Askcri Savcılığa çağrılıyordu. (...) Savcılığa gitti. Askeri savcı darbenin erdemine inananlardandı. Bu, onun talihsizliği oldu. İki saatten çok sürdü sorgusu, tutuklandı. (...) Şerefinin, onurunun bütün mallardan değerli olduğunu ve şimdi bunu yitirdiğini düsündü. Kaçakçı bir subay! İçindeyankılananDuydu./...silansesini duyduğunda Ayşen'in babası arka koltuğuma yığılmıştı." (ss. 117118) (... babamın matemi utanç verici intiharı nedeniyle kısa sürdü." (s. 124) Alayın kızlarından Güzin ile Gönül: Alayın iki kızının genç ölümleri... Mucize Özünal'ın uzun hikâyesi (özünal, "roman" demiş ama Alayın Kızları, bence, bir "uzun hikâye"...) keyifle (ve acıyla) okunan bir kitap. Büyük sayılabilecek bir zaman dilimini ve çok sayıda hikâye. kişilerini 140 sayfaya sığdırmak zor. Ama Özünal'ın usta işi anlatımı, melodrama düşmeden acıları uile getirebilmesi, gereksiz uzatmalardan kaçınması, şimdive Kadar hiçbir romancımızın vazmadığı Dİr roman kişisini yazabilmesi Alayın Kızları'nın ilgiyle okunmasina yetiyor. SAYFA 3 0 'ji'ı ,«•'«. > CUMHURİYET KİTAP SAYI 553
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear