05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

r sun ? Asli gaye falan yok! Hepinizi alıp bir yere götürmek niyetinde değilim. Sizden beklediğim nereden geldiğimi ve nereye gittiğimi anlamakta bana yardımcı olmanız'.V) der. Dante ile karşılaşır.. Dante ölüm düşüncesini saplantı haline eetirmiştir ve zaman denizlerini aşacak Lir gemi olarak gördüğü 'Cehennem'iyazmaya çalışmaktadır. Tanrı: "Cehennem, araf ve cennet kavramlarının asılsız olduğunu ona açıklamak için elimden geleni yaptım. Hayattan sonra hayat olmadığına inanmak zorundaydı. Kabul edilmesi zor bir gerçekti bu, ama benimle olan ilişkisindeki çocukça aşamadan çıkmak istiyorsa insanoğlunun bunu yapması şartü."(") diverek 'Cehennem i yazmada ona yardım eder. Kimi kez Kolomb'un gemisinde Hint adalarına yolculuk eden bir tayfa, kimi kez coğrafi haritalar çizerek yaşayan kambur bir adam olur. Bach ve Mozart'la tanışarak onlara ilham verir. Müziğin doğuşu karşısında coşkulanır: "Uzun zamandır denizin üstündeki rüzgârda, çağıldayan ırmakların gürültüsünde, gökyüzünün mağaralarında birbirini kovalayan azametli gök gürlemelerinde aradığım dili sonunda bulduğumu düşünüyordum. Insanoğlu o muazzam taklitei, nefeslilerin, yaylılann ve vurmalılann içinde benim seslerimi yakalamıştı. Büyük bir seviçle, insanoğlunun sihirli aletleri içine hapsolmuş şarkılan azat etmeye adadım kendimi... Sığınacak bir yer bulmuş, huzura kavuşmuştum... Ey müzik, hayatımı sınırsız bir ışığa boğdun sen! Sen olmasan sessiz ve yalnız ruhum tesellisiz kalırdı."(12) diye düşünür. Insanoğlu ve Tann birlikte yaşlanmaktadır. Bir Fransız aristokratın oğlu olup yaşını gizler. Kendi mutluluğu peşinde koşmaya başlar. Daha sonra arkadaşı Andre ile ihtilale katılır. Orduya yazılıp çarpısmalara girer. Baştan başa kana batmış dıinyanın bir ucundan öbür ucuna kadar amaçsızca yolculuk eder. Ameri ka'ya, Viyana'ya, Almanya'ya gider. Hölderlin, Goethe, Freud ve Albert Einstein'la karşılaşır. Dünyasının kusurlu bir eser, daha bir sürü çalışma gerektiren bir çeşit eskiz olduğunu, ancak sözkonusu düzeltme çabalarının buradaki insanlarla gerçekleştirilemeyeceğini en sonunda kabullenmiştir. Yarattığı şey kötüye gidebilmekte, ama silinip değiştirilememektedir. Artık insanlardan beklediği tek şey dünyadan gitmesine yardımcı olmalarıdır. Gitme isteğini Albert'e açar ve ondan yardım ister. Albert, yolculıığunu ışıkla yapabileceği konusunda ona fikir verir. Solcağın köşesinde gördüğü ilk ışının içine atlar ve ne olup bittiğini anlamadan gökkubbenin içinde bulur kendini. Oradan Rus ormanlannın içinde bir istasyonda Tolstoy'un ölümünü izler. Ancak pes etmek ve dünyadan vazgeçmek istemez. Yeniden dönüşünde gözünü bir siperde açar. Yürüyüşünü sürdürür ve Freud'a uğrar. Ona: "Nasıl ortaya çıktığım konusunda en küçük bir fikrin yok. Bunu bümedikçe beni asla tanıyamazsın...Bu konuda bir seçme şansım var mıydı, onu bile bilmiyorum...Sadece vardım ve her şey bensiz yeni baştan başlamadıkça evrenin başka türlü bir şeye dönüşmesi imkânsızdı. Hareketsiz duramıyorum. Hareket etmeyi bırakırsam evrenin sonu gelecekmiş gibi hissediyorum. Tam su anda ne çok şeyi başlatmakta ve ne ÇOK şeyi sona erdirmekte olduğumu, bu görüşmeyi yeniden hatırladığımda ne çok şeyle uğraşıyor olacağımı biliyor musun? Düşüncesi bile başımı döndürüyor. Ben durmaksızın yapar ve bozanm, çünkü yaratım ve yakım birbirine muhtaçtır." (") diyerek kendini anlatmaya çalışır. Birkaç nayat daha yaşar; Mussolini'nin infazını görür. Kertenkele olarak ömür geçirir. En çok aşk özlemi dokunacaktır gittiğinde. Niyetlendiği onca şey içinde en azından gidişi başansız olmasın diye bilgisayar kullanır. Tann gitmeye kararlıdır ve toparlanmaya başlar... Kitapta, Tann'nın aslında 'tek bir varlık' (vücudı mutlak) olduğu; bütün güzellikleri kendinde topladığı, yani aynı zamanda 'tek güzellik (hüsni mutlak) olduğu temel ilkelerinden hareket eden tasavvuf felsefesiyle özdeşleşen bir bakışın yer aldığı söylenebilir. Çünkü Tasavvuf inancına göre, Tann, gizli bir hazine iken, bilinmek istemiş ve kendi güzelliğini görmek ve göstereDİlmek için aynaya bakmış; böylece evreni yaratmıştır. Evren onun mutlak varlığının tecellisinden ibaret bir görüntüdür. O bir an tecelli etmeyi dilemese bütün evren, içindeki bütün varlıklarla birlikte bir hayal gibi yok olacakor. Bu tasavvuf felsefesine 'vahdeti vücut' denir. Dolayısıyla insan da Tann'nın bir parçasıdır ve dünyaya geldikten sonra edindiği dünyevi zevklerden ve kötülüklerden annarak içindeki Tannsal gücü keşfedip Tann'ya ulaşmahdır. Kitaptaki Tann'nın eleştirdiği ve Budizm ae de var olan tasavvufun hayatı dışlama felsefesi örtüşen bir nokta olarak gösterilemese de insanın Tann'nın kulu değil parçası olduğu fikri örtüsmektedir. Ancak, lslamiyet in temel ilkelerinden hareketle oluşturulan ama îslam dini ile de birebir örtüşmeyen tasavvuf felsefesine göre Tann'nın kalıcı ve sonsuz olduğu fıkri ile kitaptaki Tann'yı da Şeytan'ı da aslında insanların yarattığı fıkri birbirine uymaz. Çünkü, kitaba göre Tann evreni hayatta tutan soluktur ve ancak evren yok olduğunda ölebilecektir. Yani insan yoksa Tann da yoktur. Franco Ferrucci, yalnızlığına çare olarak evreni yaratıp içindeki sevgi boşluğunu doldurabilmek için kendisine canyoldaşı olarak insanı seçen; ancak zulüm ve şiddetle beslenerek çığınndan çıkan dünyayı düzeltmeye eücü yetmeyen iyi niyetli Tann'nın hayallunklığı içinde yeryüzünü terk edişini, zekice ve lutabın dokusu içinde inceden inceye sezilen mizah gü "tnsan, Tanpfnıı v cüyle üstelik son derece akıcı bir dille anlatıyor. Şimdiye dek üçüncü şahsın ağzından yorumlanarak bize aktanlan Tann burada artık tıpkı uydurduğu hikâyelerle halkı kandıran Musa'ya kızıp kendi kendini anlatmaya başlaması gibi bütün açıklığıyla kendini anlatmaya ve sevdirmeye çaüşıyor. Kendine yardım edebileceğine inandığı tüm peygamberler, filozorîar, yazarlar, şairler, liderler ve bilim adamlarının yanılgıları karşısında bizi uyarırcasına kendinden korkmamamız, onu arkadaş gibir dost gibi kendimizle eşit olarak görmemiz gerektiğini belirtiyor. Her zaman ve her yerde olduğunu vurgulayan sevimlı ve tıpkı bize benzeyen bu Tann, kusurlannı ve yanlışlannı biliyor ve düzeltme konusunda çaresiz kaldığı için mutsuzluk duvuyor. Dünyayla dost olup sevgiyle kendi kusurlannı aüzeltmemizi önerirken belki insanın aklını başına toplarsa kendinden bile güçlü olabileceği mesaiını veriyor. Tann'nın gücünün sonsuz olmadığı, kendini tanıma ve evrenin kurallannı çözmede insanoğlundan medet uman ve aradığını bulamayıp dünyayı düzeltemeyeceğini görerek pes edişinden, tasını tarağını toplayıp özlediği başka bir evren bulma ümidiyle yeryüzünden kaçışından da anlaşılabiliyor. Ne yazık ki insanoğlunun kaçabileceği bir başka evren şimdilik yok. Buyüzden güçlü olmak zorunda. Ve anlaşıtyor ki önce kendine tutunması gerek. Siz de, inancınız ne olursa olsun Tann'yla, aslında kendi kendinizle konuşmak isterseniz hemen okumalısınız bu kitabı. En çok da bildiklerinizi yeniden gözden geçirmek ve biraz şaşırmak için. • Dipnot: (1) s. 11; (2) s.29; (3) s. 38; (4) s. 44; (5) s. 63; (6) s. 249; (7) s. 101; (8) s. 104; (9) s. 185; (10) s. 194; (11) s. 1%; (12) s. 221; (13) s. 256. Tann'nın Ağzından Evrenin Hikâye si/ Franco Ferrucci/ Çevtretı: Elif Özsayar/ Aynntı Yayınlart/ 286 s. Sunay Akın 62 Tavşanı 6. Baskı Antik Acılar 6. Baskı Makiler 7. Baskı Kaza Süsö 7. Baskı Simdi Gençler Okuyor!... ınar Sunay Akın İstanbul'un nâzım planı 5. Baskı Kız Kulesi'ndeki Kızılderili 8. Baskı Ayçöreği ve Denizyıldızı 4. Baskı Önce Çocuklar ve Kadınlar 4. Baskı Çınar Yayınları Rıfat llgaz Kültür Merkezi www.cinaryayin.com email: cinar@cinaryayin.com Tel/Fax 0(212) 293 28 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear