05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

"Görmece", Mehmet Ergüven'in diğer kitapları gibi, üzerinde durulması gereken çalışmalardan birisi. Ozellikle bizim koşullarımızda, yeterli sayıda okuyucuya ulaşmayacak olması, onun tanıtılması konusunu daha önemli kıhyor. Elden kadına, kauından savaşa dek birçok görüntünün ilginç yorumu ilc Ergüven, adcta bizi kışkırtıyor "Görmccc"de. BEDRİ KARAYAĞMURLAR GörmeceGöstermece yı başaramayanın bireysel içerikle doğal görüntüden uzaklaşıp, tanın maz olan görün tüylcilişki kurması da ncrcdcysc olanaksızdır. Bu uzun girişgaIiba gcrckliydi. Benzer duyarlılık ları paylaşan, insan ve toplum adına benzer kaygıları taşı yanların, ilgi alanları içindc çarpıcı calı^ malardan etkilenmemeleri nercJcysc olanaksız. Bu anlamda Mehmet F,rgüven'in çalışmalarını ilgiylc izliyorum. O'nun görüntünün anlamlandırılması, çözümlenmesine ili^kin çabaları, thcpi mizi saran istemediklerimize zorlayan etkenlerin dışında) kılı kırk yararcasına, sabırla oluşturulmuş birikimın, olabil diğincc saminıi biı lavırla iladcsidir hakçası. Görüntünün soyıılması eyleminde kcndisi dc ccsurca soyunan birisidir Ergüven. Bu cesaret büfün has sanatçılar dagörülcn cesarettir. Rollo Mav'ın sap Mehmet Ergüven'den "Görmece" G eçende Radikal'de, Mehmet Y. Yılmaz, bir yazısında Mc Lııhan'dan aktararak iki tür toplumdan söz cdiyordu. Görseldüşünsel toplıunlar, sözcl isjitscl toplumlar. Bcsbelli bi/im gibi toplumlar ikinci katego riyc giriyorlar. Sözelişitsel: Sözün öne çıktığı, her söylenilene inanılan, okuma yazmayı sall harflcrden sözcük oluşturmak gibi algılayan iimmi toplumlar için yapılmıs, bir saptama. Söz kutsaldır bizi nı için. Bıı kııtsallık, belirsizlikten dcs teğini alan bir bilinmezlikle güçlenir. Görülmeyen somut deSildir. Nesnelles,mcz. Bilinme/ vc kcndilig'indcn güçlüdür. Gelişmiş Batılı toplumlarla.aramızdaki tonıel farklılıklardan biri dc budur sanıyorıım. Batılının I lelenistik dönemle iliijki kurarak Rönesans'la ycnidcn yakaladıgı dış, dünyanın görscl çözümü, aynı zamatula insanın kendisini tanımasına gidcn yolu ıla açmıştır. (iö/. görmezse gönül katlanır st>zıi fıcr nc kacîar, bizde de gömıenin, söze görc daha inandırıcı oldıığunu belirtse dc, bıı hcnüz içsel kimliğin görüntüye sinmediği daha eski birtavrın ifadcsicfir. F.rgüvcn'in Romarv tizm öncesi Batılı toplumlar için yaptığı bir saptamada belirttiği dönemi tanım lar. Bu da ortalama iki yü/.yıllık bir boşluk anlamın.ı gclıı Croznl'de ekmege uzanan eller, yalnızca yoksulluğun, a$ağılanmı$lığın, Itaatln göstergesl değlldlr. Eller neredeyse Insanın bütün yaşantı lcerlğlnln göstergesl olarak okunur bir çocıık fotografı için söylenen bıı söz ler, gerçekte görmeye, deşifre etmeye, çözümlemeye kurgulu yaratıcı beynin, kcndine vcrdigi içsel birgörcvdir. Teneden tırnağa göz olan bir yazarın, hclchclc konusu görüntüyse, rcssamca bir tavır takınması, dahası böyle tanım lanması doğal sayılmalı. Ancak o nesncleri biçimlendirmek için kullanmaz bu yctkinliöini. Scçtiği alanın malzemesi görscl dılle taban tabana zıttır gerçekte ancak, görüntü biçimlendirmede ustalaşmış, cn küçük bir ayrıntıyı bile kaçırmayan, üstelik buna bütün tinselliğini sindircn bir ressam gibidir o. Görme ve yazma arasındaki ilişkisini, "Göz şüphesiz bir ana organ, ^u baglamda. Imgcyc, imgelemeye, imge gücüne eksenli bir okuma, sonra da yazma çatısı egemen Ergiiven'de"(l) diyerek tanımlar Enis Batıır. Görme ve yazma arasındaki süreç, yazı konusu olan kaynakların okunduğu, kafa yorulduğu uzun bir zaman dilimidir kuijkusuz. Degişik disiplinlere rahatlıkla gidip gclmesi, biriktirme isteğindcn kaynaklanan yaratıcı bir tavırdır. Bir romancının, bir şairin salt duyarlılık vc yctcncklc, imgclcr yaratarak açıklaya Imgeler yaratmak bileceği konular Ergüven'in seçtiği alanda çctreHUi çözümleme konularına dönüşür. Sezdirerek, çafinşımlar yüklcye rek yapılabilecek hiçbir şey yoktur nıı yazı tavrında. Tersine, sezgilerin ve ça^rışımların açımlanması vardır. Kleştirmen sorumluluğundan çok daha fazlasını görürüz. Ergüven'dc. Bana göre O, yalnızca bir eleştirmen değil, dil olanaklarını kullanaraK kültürumüzde eksikliğini hissettiğimiz konulara elini uzatan, gcliştirmeye çekinilen arıksı bir tavrı öne çıkaran sahici bir yazardır. Görmeceye kadar geçen yazı serüveninde ele aldıöı konuları yazınımız açısından karşılaşılmamış bir tavırla çözülmelemeye giri^mesi yüregindeki haslığın vc birikimın sonucudur kuşkusuz. Ergüven, "Daha ilk yazılarından itibaren, imler, imgeler ve cörüntüler dünyasının iç yüzünü, daha Kesinlcyici bir söylcyişle imlerin, imgclerin, görüntülerin baskılayıcı/uyumlandırıcı işlcvini açıklama/açımlama ödevini üstlenmiş bir clcştirel paradigmaya yerlcşmiştir." (2) diyor Ahmet Oktay. Ayrıksı olmak, gonüllü üstlenilen ancak, zorla bcnimsenebilccek birtlavranış değildir. Aynksılık bireyin kcndisinin farkında olmasıyla ilgili bir dıırumdur olsa olsa. Sanatçıların toplum içindcki durumları, başkalarmın görcmediğinı gör nıelcıi, sezcmediğini sczmclcrindcndir. Dcmokrasi adına her türlü aymazlığm ya^andığı, bireyin birey olma yollarınm tıkandığı ülkemizde, Batılı olma koşıılu nun biçimc indirgcnmcsi içerikteki gelişmemişjikten ya da bir ayakları sürekli dı sarıtla olan politikacıların aymazlıgından kaynaklanıyor ortak bir kanıyla. Yalnız ca kendisine gösterileni alan, düşünme olanaklarını yitirmiş, her türlü tepkisi dcmokrasi adına bastırılmış.ekononıisi hilkat garibcsinc dönmüş vurkaç mantığının her şcyc egemen olduğu yerde ayrıksı olmak zor vc önemlidir. (iclismiş ülkelcrdc çokça rastlanabilen, ozellikle sanatçılar ele alındığında hiç dc yadırganmayan davranışjarın gerçekte zaten ay rıksılıgı çoktan bitmiştir. Artık sanatçı ycni bir kulvara yönelmiştir. Oysa bizim için Ergüven'in tavrı, C. Bell'in deyimıyle "toplumun yaramaz çocuğu" olmakla eşanlamlıdır. ()rneğin bütün gazefe bayilerinde bolca bulunan erotik malzemc, sayısının çokluğuna bakıldığında bu konuda geniîj bir pazar olduğunu göstcrmektedir. Yctişkinlcrin bile yeni yetmc tıkralarını ağızfarından hiç düşürmedikleri dikkate alındığında, cinscl açlığı ve bastırılmı^lıgı neredeyse patlama noktasına gelmiş insanların arasından biıisinin çıkıp, birlikte yaşadığı insanlara bunu göstermcsi ne ılcnli ayrıksı gö/.ükse de, bu yalnızca gıptayla bakılacak bir cesaret örneğidirsonuçta. Üstelik Ergüven ele aldığı hiçbir konuyu bayağılaijtırmıyor. Görmece'de yazılarından birinin CUMHURİYET KİTAP SAYI 480 Ayrıksı obnak Görmeyle dü^ünme arasındaki iliski, görülenin anlamlandırılmasıyla ilgili bir sürccin anlatımıdır bir bakıma. (iörmek ve bakmak sözciiklcrının anlam içcrik leri birbirlerine çok yakırı olmakla birliktc, bakmak retınada gerçekleşen bir Hzyolojik olayla sınırlıdır. Bakmak tepkısizliği içerir. ()ysa görmek, görme mer kezine ıılaşan dııyu verilerinin algr aşamasma yükselmesini tanınılar. Görmenin tanıklıktan, ilkel rcpkiden, düşünceyi oluşturan vcri toplama etkinliğine dönüşmesi, t>kııma ilc ilişkilidir. Çünkii okunıa görmeyle gerçekleşir. Düşünsel bir çabayı gereksinır. Işjtme bu açıdan oldukça yalmkat, bcvni cnikonu tembclleştircn bir ctkinliktir. Doğrusu okuma dışındaki görmcnin dc işitmeden pck farkı yokturbu açıdan. I ler gün, binlcr cegörüntüylekanjilaşan, ümminin ya cia okuryazann,görüntüdcn aldıöı bilginin cnikonu ise yaraması gcrckirdi. Düşünscl ctkinliklc destcklcnmcyen görme bu ncdcnlc cn az işitmc kadar aldatıcıdır. Bi/.im açımızdan ^anssızhk göı mc ctkin liğindc; hcnıız okuma diisiınmc aşamasına gcçcnıcılcn, görüntü bombardımanına tutulmiüj olmamızdır bir bakıma. Bu ncdcnlc lotoğraitan resmc, rcsimdcn televizyona görüntü, optik nitcliöinin dı şına çıkarak, anlaijmalı anlam uüzcyini aşıp, bircy^cl biı bilgı ncsncsiolmayı ba şaramaz. Kıılturlıı .ıvdın gcçincn çcv rclcrılc bilc rcsmiıı salt bilinen, tanınan göriıntiilcr ıçermcsulir bcğcnınin önko tjHİLi. Ancak bcllck imgclcriylc, anılannda varolan ncsncl görüntülcri, görüntü niin tcmcl koşulu .sayan birisi, sığlığını onaylamış olur bu tavrıyla. Birey olma SAYFA 10 Görme ve okumamn ilişkisi "... birttiri ardına sökün eden çağrışımları gerek yasantı lcerlul, gerek görsel dll açısından Cözumleme istegi kaçınılmaz bir zorunluluğa dönüsuyor daha llk görü$te zlhnlmlze kazınan bu cocuğu atlayıp gecmek çok güç, hatta mumkun değil " saldago'nun bir cocuk fotografı için söylenen sözler... tamasıyla sanatçının kcndisiyle vc çcvrc siylc karşılaşma ccsaretidir. Yaratma içtepisindcn kaynaklanan olmazsa olmaz bir nitcliktir cesaret sanatçı için. Yaşamı dayanılır hale getirmcdir, yaşamanın tcmcl gcrekçcsidir yaratma. "... yaratıcı et kinlik sanatçı için altcrnatili olmayan bir varoluş biçimidir aslında; kalem, fırça, çekiç, vb. altıncı parma^ıdır sanatçının. Daha ıla önemlisi, gizli bir tcrapiyc dönüşcn yaratma, yaşama katlanmanın yeganeyoludur sanatçı için." (Ciörmece, s. 155) Krguven, sanatçıya iliskin dcğerlcııdirmclcıindc kcndi nitcliklcrini dc sıralamışolıır. Dcnis Didcrot'dan yaptıgı alıntıyla aynı zamanda kcndisini ta nımlar. O bir ressam, bir yaratıcıdır. tz lcmck, görmek ve farkctmck artık yas,amının temel içeriğine dönüşür bıırada. Bunlar ifadcyi önccleyen davranışlar t)laıak bütün sanatçılarda olduğu gibi kaçınılmaz olanlardır. "... birbiri ardına sökün cdcn çağnsımları gcrck yasantı içerıgi, gerek gtirsel dıl açısından çö/üm lcmc islcgi kaçınılma/. bir /.oıunluluğa dönüşüyor; daha ilk görüşte /ihnımi/e kazınan bu çocuğu (altını bcn çizdim) atlayıp gcçmek çok güç, hatta münıkün dcğil." (Görmece, s. 105) Saldago'nun Erguven. Kartpostal ve Kltsch'te gercekle kurmacayı değişik ıigiieri içinde sorgularken FOtoromanda göruntuyemudahalenln veyazılı göruntulerın aniamlarını tartışır ustte. Lefkose, Kıbrıs basımı kartpostal.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear