25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

AKGUN AKOVA £{ S^~^ epegergin bir tambura teli f Nevzat Çelik'in yüreği..." diV^J yordu Can Yücel, şairin ilk kitabı olan "Şafak Türküsü "nün önsözünde. Tambura telini andıran yüreğin ildnci büyük titreşimi "Müebbet Türküsü"nü, üçüncü ve dördüncü büyük titreşimleri dc "Suda Sckcn Hayat"la, "Yağmur Yağmasaydı"yı doğurdu. Şirndi ayru tel, sekiz yıllık uzun bir aradan sonra ycniden titreşiyor. Ama bu kez tınısı daha güçlü bir toplam olan "Sevgili Yoldaş Kurbağalar"la... Böyle uzun aralardan sonra gelen kitaplar, okurlar tarafından merakla bcklcndiği gibi, yazarın ya da şairin sırtına ağır bir yük de bindirirler. "Sevgili Yoldaş Kurbağalar," da Nevzat Çelık için bövle bir yük... Önce şairin yiireğinde biriken ve gitgide ağırlaşan imgeler, sonunda dört ana bölümden olıışan bir kitapla yolumuza çıkıyor. "Köprü Altı 1 latıratı" adını taşıyan ilk bölüm, cski Galata Köprüsü'nün belleğinden çıkmışa benzeyen ama onun altından geçen bir mavnayla şiir denizine açılan dizelerden oluşuyor. "Edinilmiş bir hüznün" eşliğindc, "cazın ve yazın" iç içe geçmişliğinde, "eskidikçe bizleri yanıîtan şarabın etkisinde" yazılan şiirler ilk uç patfamasıru "tlk Önce Sen Konuş"la yapıyor: "ilk önce sen konuş/ biiyüklük bir ölçü değil/ senin konuştuğun masada/ bir ekmek bir ekmcktcn/ başka ne kokabilir/ bir insanda ne varsa/ sesinde o var senin/ elimi tut arada/ öyle tııt ki/ bıraktığında/ beni ayakta tutsun/ tutuşun" "Köprü Altı 1 latıratı "ndayalruzcaelele tutuşmanın değd, yaş hcsapfarının çetelesini de tutuyor Nevzat Çelik. "Yolun yansı"nı geçenlerin hesaplarıdır bunlar ve Cahit Sıtlu Tarana'dan Cemal Süreya'ya kadar nice şairin parmaklarından geçmişlerdir. Cemal Süreya, "Sıcak Nal" adlı kitabındaki "Kehanet 1985" şiiri için yıllar önce Envcr F.rcan'a şöyle demişti: "Uç yd önce çok kaıamsaıdım. Kendi me göre bir önıür uzunluğu biçmiştim. O şüro'dur. Bunun için 1 okman 1 lekım söy ıencesinden çıkış yaptım. Lokman I lekinı'e uzun ömür veıilmiş. Ve bunu kendisinin saptaması istcnmişti. O da, çok yaşayan bir kuşun, kartalın yaşama süresini tcmel almış. Kartalın 80 yd yaşadığı varsayılıyormuş o çağda. 1.okman Hekim yedi kartalın hayatını ardı ardına yaşamış. 7 çarpı 80 eşittir 56(1 Bcş yüz altmış yıl yaşamış. Ben de keııdiıııe kırlangıcı seçtim. Yedi kırlangıcın hayatını ard arda yaşamalıydım. Biliyorsun kıılangıç dokuz yıl yaşar. (îerisini hesapLı işte." Nevzat Çelik, bu lıesabı "YaşOrtalaması"nda şöyle çıkarıyor: "Cahit sıtkı'ya göre sevgdim/yaş otuz beşe geldi mi yolun yarısı/ bindokuzyü zaltmışlılarabakarsan/otıızunuaşıpdereceyegirenlerde/ortalaınaömür/nesabım doğruysa elli beş buçıık eder/ yani yolun yarısı/ yirnıi yedi virgül yedi yüz ellı/ araya devlet trafik filan girmrase/ on sekiz bııçuk yıl ömrüm var demcktir/ şimdi ikimiz bir çocıığa dursak/ dokuz ay on gün kalsa tembellik edip/ ben göremezdim on sekizinci yaşını" Oysa bu iıcsabı çıkaran şair, düzgün cümle kurmayı on üç on dört yaşlarında denize giren ktzların oranlanna orantılarına baka baka öğrenmistir vc yıllar önce cczaevindeki karabasanlarında ipler görüp yaşam hesabının sonıınageldiğini düşünmüştür. Kendini var etmenin ve yaşamı kutsamanın en incc yolu olan şiir, Nevzat Çelik için de lüııı bu hesapların bileşkesidir. "birelinden satın aldığım çiçeği/ verdim öteki eline çingene kızının" Uerken aşk hesaplarının "elde varsıfır" noktasin dadır, "bırak gel onu/ esmer olduğuçin/ uzun görünüyor bovnu" derken de kıskançlık hesaplarının "elde var bir" noktasında. "Sevgili Yoldaş Kurbağalar"ı elime alCUMHURİYET KİTAP SAYI 459 Yani şimdi Nevzat Çelik veni bir şiire dursa... madan önce, Nevzat Çelik'in önceki kitaplarını yeniden okudum ve kim ne derse desin, onun hiizünlü, ince sesli, içe dönük şiirlerini daha çok scvdiğimi düşündüm. Nevzat Çelik'in içinde kırmak ve yıkmak için yaşayan bir adam değd, kırdmamak için içine kapanan bir çocuk var bence. Kişiliğini hayata bağlayan köpriinün bir ucunda o çocuk, öbür ucunda bütün bir dünya var. Sanıyorum, şairin bukitabını sekiz yd bcklctmesi, bu iki köprü ucunıın hangi tarafından şiir ırmağını seyredeceğine karar verme çabasından kaynaklanıyor. Bu süreçte kendini bir anlamda "gizıedi" Çelik, dışardaki gürültülcr yüzünden bir türlü tam olarak duyamadığı içindeki scsi dinlemek için bir köşeye çekildi. Yduk köprüleri aşklarla onaımaya çalıştı, ama hangi köprüyü onarmış ki aşk! Hem sonra şair dc, geçtiği köprüleri bir daha geri dönmemek için yıkmaz mı bazen? Ya da kendi köprüsünü kendisi kurmaz ı "sahi kaç para eder/ bu taraftan öteki tarafa köprü/benim aklımdan o geçer" diyen Nevzat Çelik, Galata Köprüsü nün altında kendini "gecikmiş bir adam" olarak göredursun, "bir aynlık bir yoksulluk bir ölüm bir aşk ve bir devlet/ nereye dönsek kırdan bir ayna gibi yüzümüze bakardı". Köprü, Nevzat Çelik için onu alıp başka yerlere götürecek bir gemi gibi dururdu. "bir gün çok uzun konuşalım demişti behçet aysan/ sinop doğumluyıım demişti" şair, "o sivas mı ardamıştı". "Kentlerin tardıleri köprülerinin uzunluğunda birikirken", "ölü ele geçirilen bir beden gibiydi galata köprüsü". Kitabın ikinci ana bölümü, "Alfabc" adını taşıyor. Sıralarını adlarmdaki harller den edinen şiirler bunlar. Kirabın en haşarılı şiirlerinden biri olan "On Bir Cümle "de bu bölümde yer alıyor: "hiç durmadan alışverişegidiyorsun bu bir/ teğellenmiş bir kumaş gibi dönüyorsıın bu iki/ mııtfakla banyonun ycrini sık sık karıştınyorsıın bu üç/ ya nemfomanyaksın yatakta va başın ağrıyor budört/ yanıtsız teleionların sayısı giderek çoğalı yorbtı beş/şiirlerimde başka kadınları anyorsun son ı>ünlerde bu altı/ giderek zorlanıyorsun kavgaya bahane bulmakta bu yedi/ kediyle köpeği aynı anda kucağına alıyorsun bu sekiz/ koltuklara kapılara en olmadık yerlerini çarpıyorsun bu dokuz/ her cınayet arkasında bir ipucu bırakır unutuyorsun bu on/ tashihli yüruyorsun arazöz geçmiş jilet gibi yollarda bu on bir/ ve üstelik bir kadının tashdii gözlerinden bellidir bu ayrı" Bu alfabede, "ablaları küçük kardeşlerine sevgililerini anlatmakta", "sevgilinin kalbine başarısız kuşatma eylemleri yapdmakta", "ceylanlarotobana çıknıakta, oryantallar asralta düşmekte", "aşklar boztılmakta"dır. Nevzat Çelik şiiri sıcaklık arayan bir şiirdir, scvdmesi gelmiş bir kedi gibi. Tırnaklarını içine çekmiş, yalnızlasınca içiııi çebniş bir kedi gibi. Şiddet bile yumuşar onun sözcüklerinde, kendinden utanır. ()ysa dizelerinde acı, lirik bir derinlik kazanır: "gitmc kitabını açık bırakıp/ parmaklarının sıcaklığı kalır/ ayraç diye Diraktığın saç teli/ ölcn kardeşlerimi anımsatır" "AUabe" bölümünün en etkdeyici şiiri ise, "Bağırma Sevgili" bence: "bağırma sesinin ardında yüzün huzursuz bir tabanca gibi duruyor bağırma kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum bağırma hangi aşk kendi nrtınasına dayanabilir bilmiyorum bağırma çürük bir yalan oluyor bütün ömrüm bağırma gece yüklü bir kamyon aklınu solluyor bağırma gece yüklü bir kamyonu solluyorum bağırma komşular duyacak diyorum bağırma şeklimi kaybediyorum bağırma kekemeleşiyorum bağırma utanıyorum bağırma garsonların bde ciddiye almadığı sesimi bağırma usul usul sesimi kesiyorum bağırma soğııktan ve korkudan bağırma bir çükün çekilebdeeeği en son yere çekiliyorum bağırma bir bardak su istcdim akdeniz değil bağırma sevgili bağırma gidiyorum" Kitabın üçüncü ana bölümü, yapıtın adıru taşıyan uzun bir şiiri içeriyor: "Sevgili Yoldaş Kıırbağalar'. Nevzat Çelik, bir anlamda uzun sessizliğinin uzun açddamasını yapıyor: "size şiddeti suyunu bulandırmayan bir öfke getirdim çünkü ötkeliyken bir cinayeti tasarlamak cinayete gerekçe oluyor harp vc sulh arasında uzun yıllar var ki işgal altında aklun yeni bir bakma biçimi getirdim acı aynı da kadrajı farklı" Çelik'in anlatmak istediğini kinıler ardayacak, kimler anlayamayacak bdemi yorum ama, o "bütün bu uzun zamanları birbirine ekleyerek", "ışığıngölgesini inatla aydınlatmaya çaba 1ay a ra k' , "saçların esintisine bulutlar karıştırarak" getiriyor sözcüklerini. "Aşık olarak değil, aşkolarak", " dev rim c i olarak değil, devı iıııolarak" getiriyor, "ellerindcn tutup soluk soluğa". "Sevgili Yoldaş Kuroağalar"da, dem çeken kumruların ansızın susması olduğu kadar; içimizdeki giivercinlerin kanat kanada oluşuda var. Bu şiir, gizli bir hesaplaşma, bir iç dökme olarak da algdanabi lir: "halkın iki yüzünü otopsi masasına getirdim çünkü neden bedeniyledüşünür bir halk merak ediyorum Kita bın son ana mü, "Sanşın ve Ihtdal"de yer ajan "Uyku ve Işkence" adlı şiirde şöyle: "ben uyurken elini alnıma koy serin sularda ıslat elini alnıma koy düşlerimin dehşetinden korıı beni bir karanfîl inceliğinde ölsem diyorum gölgeme şekil verip yürüsem diyorum kuru bir ağaç oluyorum bütün gün evime giren hırsızla ihtimal ki boğuşurum sen koru beni korıunaya gelen devletten bütün sıhhatinle bütün güzelliğinle bir düşün yanımda uyurken sen bir düşün yanında uyurken ben kokundan teninden alıyorlar beni bir düşün hcr gece vuruyorlar beni" "Sevgili Yoldaş Kurbağalar", Nevzat Çelik'in şiir yolculuğunda, eski izleri sürerek yeni bir yaba hayvaruna ulaşan bir avcıyı andınyor. Şaşkınlıktan yeni kurtulmuş, biraz mahçup ve ustaca. Zaman zaman ironinin ve kara mizahın yoğunlaştığı; ince düşünülmüş, tartılmış ve kuyumculuk yapılmış dizelerin yer aldığı bir geri dönüş bu. Büyük bir sabrın sağlam ayaklarıyla. Bir iç direncin kalelerinin kapılarını açarak. Nevzat Çelik'in uzun suskunluğunu, "Artık bir şey yazamaz, bitti o!" şeklinde yorumlayanlar çtkmıştı. "Sevgdi Yoldaş Kurbağalar", onlar için iyi birders kitabıdır! Yazımı, onlara gönderme yapnıak için Nevzat'ın bir şiirini değiştirerek ki buyüzden şairinden deözürdileyerekbitiriyorum: "işte böyle kardeşim Nevzat kım koşarsa ardında ince şiirin anarlar anasını en çok onun kendilerini şiir denizinin babaları sanan sandal batıklan" • bölü J SAYFA 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear