Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
A R A L I K 1 8 8 8 • Fethi Naci, Yevgeni Zamyatin'in "Biz"inieleştiriyor 3.sayfada • SinemaTarih Buluşması bir katalogla da okura ulaşıyor 10 say/acla • Ragıp Duran "Saray Kitaplığı"nda gazeteciliğebakıyor. I5.sayfada • ServerTanili'nin devasa çalışması" Yüzyıllann Gerçeği ve Mirası"nı I. Zeki Eyuboğlu değerlendiriyor. 16.sayfada Cumhuriyet I Z E K Nevzat Çelik ENVER ERCAN 'Şafak Tiirküsii'nden 'Sevgili Yoldaş Kurbağalar'a KITAP Nevzat Çelik ilk şiir kitabı "Şafak Türküsü"nü 1984 yılında yayımladı. Şiir yaşamımızda olumlu tepkılerlc karşılandı bu kitap. Sonra da ardı ardına "Müebbet Türküsü", "Suda Sckcn Hayat", "Yağmur Yağmasaydı" ve "Sevgili Yoldaş Kurbağalar"ı yayımladı Nevzat Çelik. Enver Ercan, şiirîeri üzerine konuştu Nevzat Çclik'le; Ataol Behramoğlu, Sunay Akın, Akgün Akova ve Mehmet Çetin de şiirlerini değerlendirdıler. .« 984'tc "Şafak Türküsü" adlt dosyan "Akademi J Kitabevi Şiir Ödülü" nü alarak yayımlandıg'ında " L. "toy bir ozandın" ama etkilemiştin şiir ortamtnt ™ Şiir geleneğinden haberdar olsa da naifbir yant vardı o kıtabın. İhteltk umudunu dıri tutuyordun, ama korkuyordun da o şiirlerde, yasamaya beİkiherkesten fazla i.\tekhydin, ama ölümü de özlüyordun sanki. Bence tnsanlar, "insanca" buldu şiirlerini ve sevdi. Peki aradan geçen 14 yıl sonra nasıl dcğerlcndiriyorsun "Şafak Türküsu'nü? • "Şafak Türküsü" 1983 yılında Metris Cezaevi'nde yazıldı; hücrcleri saymazsak, küçücük koğuşlarda 1619 kişi kalınıyordu. Yarıya yakınımız ya idam cezası alnış mı ya da idamla yargılanıyordu. Kişisel trajedilerin derinleştirilmesi biçiminde konuşulmuyordu idam cezası almış ya da yargılanıyor oluşumuz. Attila llhan'ın "Meraklısı Için Notlaf"ını anımsatabilir belki de söylediklerim. Denebilir ki kanıksamıştık. Şunu söylemeyeçalışıyorum: "Şafak Türküsü", Nevzat Çelik'in ya da bir başkasının kişisel psikolojisini ve trajedisini yakalayan ama bunların da dışına çıkabilmeyi de beccrebilmiş bir şiir, bir kitaptır. "Şafak Türküsü"nün öncelikli başarısı, cezaevi koşulları sloean atmaya çok uygun tuzaklarla doluyken, nu tuzaklardan önemli oranda kaçabilmebidir. Umudu diri tutmaya, hep diri tutmaya çalıştığı doğru. Söylediğinin aksine zanıan zaman şairine rağmenölümü özlemiyordu şiirler. Ölümü özlemekten bir an, infazın gcrçeklcşccc^i anı beklerken söz eder. Içerde vc dışarda koşullar çok ağırdı. Ozcllikle dışarda büyük bir umutsuzluk yaşanıyordu. CUMHURİYET KİTAP SAYI 459 tçerdeyse umutsuzluğa düşme lüksümüz hemen hemen hiç yoktu. îçerde idamla yargılanan bir genç adam, bağınp çağırmadan, yakınmadan umuttan söz etti şiirin diunce. Şiir oldu, umut oldu, vicdan oldu, kavga oldu, oğul oldu, aşk oldu... çok şey oldu. Bugün "Şafak Türküsü"ne dönüp baktığımda, niye yalan söylemeli," Aferin bana" diyorum! O yıllarda nercdeyse on yıl kadar süren bir tartışma da başlamtstı Sen ve senin gtbi tutuklu arkadaşlara "haphane sairleri" deniliyordu ve stze yöneltilen eleştiriler, "duygu sömürüsü yaPihyor"dan baslayıp çok daha acımastz yargılar içeriynrau Bir yandan da yaygın bir akıır kıtlesiyle bulusmuştunuz. Bu isin bir yanı... Kimi yaytnaların 'daha fazla bapnhane şaırı, daha fazla kitap ve sa//)' mantı&ıyla ber koğuştan neredeyse on şair çıkarmaya basladıklart da bir gerçek kantmca. En ağır elestırılerın sana yöneltildığıni hepimiz hiliyoruz; 'tlk'tin çiinkü scn, Şimdiye deSin yamt verdiğini görmedim, okumadım Bence sımdi tam strası. Şu an süyleyeceklerim bir yanıt olmayacaktır hiç kuşkusuz. Hangi saiklerle böyle bir tartışmanın başlatıldığının etik, estetik, ideolojik ve hatta psikolojik de şifrasyonlartnın yapıldığı bir süreci başlatmak gerekir sanıyorum. O kişiler de sözleri ve fotoğraflarıyla olmalı bu tartışmada. Hatırlanırsa eşit olmayan koşullarda öfke ve nefretle edildi onca laf.. onca saldırı. Içerdeydik ve yanıt verme şansımız yoktu. Sonrasında da, kendi adıma söylüyorum, yanıt verme gereği duymadım. Birinci nedenim, onlar naksızlık yapıyorlardı ve zaman beni, bizi haklı çıkaracaktı, bunaan emindim. tkincisiöne çıkartılan ben^ dim vc ne söylesem kişisel bir yerdcn algılanacaktı. "Eleştiri" diye yapılan şey, cümle olmaya çalışan ve sözlüklerde 'kana diye tanımlanan kategoriyc giriyordu. Üstelik tartışma karşılıklı fikirlerin söylenuiği, söylenebildiöi, yani koşulların eşit olduğu yerde yapılırdı. l;,n azından etik duruş bunu gerektirirui. Sövgüleştiriler ('eleştiri' demek istemiyorum) daha çok kendi kuşağımızın içeri düşmemiş ve şiirle iştigal eden insanları tarafından yapıldı. "Edcbiyat Dostları"nı vc "Ycni Düşün"ü özellikle hatırlıyorum. Kimi olgun yazar ve şairlerimiz dahi geçerken katdıverdiler bu kervana. Devamı 4. sayfada.