Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MÜNİR GÖLE 22.4. 98 I leüşim Yayınları, Borges'in tüm eserlerinin yayın haklarını aldığını ve aslına uygun yeni basluları hazırladığını bir süredir her yerde duyuruyor. Kendi dcyimiyle 'Borges sorumlusu tek kişi' olan Osman Yener, zorlu mücadelelerdcn sonra, Borges Vakfı'nı razı etmeyi başarmış (Borges çevirilerinin keyfi dcrlcmclcr yerine, yazarın seçimleri doğrultu sunda yapılması için ben de çok uğraştım zamanında, kendisini kutluyorum). Vakfın öne sürdüğü koşullar, eserlerin îspanyolca asıllarından çevrilmesi ve bir kurulun denctiminden geçmesiymiş. îşler bu noktada karışıyor. Osman Yener'in seçtiği çevirmenlerin çoğu îspanyolca bilmediğinden çevirilerc tcmcl alınan mctinlerin heınen hemen hepsi îngilizce. Borges'in îngilizcc çcvirmeni aynı zamanda yakın bir dostudur, Borges de bir söyleşide bunıı belirtmiş, sonra da hcr zamanki kibarlığıyla, çevirmenin îngilizce'de kendine başka bir dünya kurduğunu, bu yüzden dc ona minncttar olduğunu eklemiştir. Karşılaştırılırsa, lngilizcesi îspanyolca aslından rarklıdır, buna rağmcn, aslından çevrilmiştir. Kısaca, en iyi şartlarda çevirmen, îspanyolca'dan îngilizce'yc yansıtılmış bir dünyayı, Ingilizce'den Tiirkçe'ye yansıtabilir. Yansımn yansısı, çehresini yitirmiş biryansı. Joyce îtalyanca'dan, Proust Portckizcc'dcn çevrılemez, Dante Yunanca'dan, Goethe Fransızca'dan, Shakesneare Almanca'dan çevrilcmcz. Borgcs dc Ingilizce'den çevrılemez. Orhan Pamuk'un vcya îhsan Oktay Anar'ın, diyclim Fransızca'ya başka bir dilden geçerek çevrilmesini Osman Ycncr dc istcmez, eminim. Osman Yener'in dediğine göre, her çeviri bir kurııl tarafından gözden gcçiriliyor vc ancak ondan sonra baskıya verili yormuş. Çevirmeninin bile özünc inmc olanağmdanyoksunolduğubirmetnt, ritmi, dokusu, kurgusu farklı bir mctni, bir başkasının aslına uydurması olası değildir, yoksa yapacağı çalışmanın adı çeviri olurdu. Anlaşıldığı kadarıyla, kurul da Ispan yolca bilen tek kişiden oluşuyor. îster istcmez, Kongre başlıklı öyküyü anımsıyorum. Kitapların ilki piyasaya sürülmüş. Adı da: Viıdunes / layallcr vc l hkâyeler Osman Yener, sözcuklerini tek tek tartan ve Shakespcare'i iki sayfaya sığdırabilccek kadar scntczc meraklı (bkz. llcrkcs vc Kimsc), dev bellek tapınakları kurabilecek kadar yoğun bir dil kullanan, fırsat buldukça da sözcüklcr, kavramlar yaratan Borges'in başlığını (Kurgular) beğenmemiş vc böylesi bir dcğişiklik yapmış. Bu na da yayıncvinin erdemi diyor kcndisi. Güzcl Türkçe'nin kullanımını da esas almış, dediğine göre, Vargas Llosa, Borges'in diizyazısının gcncl kurallara aykırı olduğunu, az sözleanlatımı yeğlediği için, dilin aşırılğına tcrs düştüğünü söyler. Oysa bizde öyküler, okura daha sempatik eelecek, daha kolay anlaşılır vc hcrkcsin alıstığı bir dilde okunacak. Borges'in tek cümlesi kolaylık olsun diye beşe bölünecek, kimbilir belki de Borges, Beyoğ lu'nun hoşsohbct bcylcrindcn birine dönüşecek, biz okurların hatırı için. Bor ges'in kimliğinden çok, bizim nasıl algılayacağımız öncelik taşıyacak. Bir kez da ha biçim içeriği bastırmış olacak. Bunlar kehanet cfcğil, örncklcrini bulmak için raflarınıza şöyle bir bakmanız yctcrli. Ülkemizde Îspanyolca'dan çeviri yapacak kişilerin olmadığı doğru değildir (Osman Yener'e Arzu Etenscl tldcm'in adını verdim). Bir sürü niteliksiz çeviri raflarda birikirken, çevrilmemiş bir sürü eser dcncmeler, şiirler, ortak eserler dururken, önceliğin aynı yayıncvinin ononbeş baskı yaptığı öykülere verilmesi Borges okuruna yapılan bir haksızlıktır. tletişim Yayınları gibi değerli bir yayınevinin ve Boraes'i uvdurmak sagduyulu okurların, bir yarıaydının göz karan uygulamasından zarar görmesi de yanüijtır. Osman Ycncr, iki kitabın çcvirisini bana öncrdi. Kum Kitabı, Broaıe Raporu ve Csölgeyc Övgii saycsindc, Borgcs kurgusuyla on yıla yakın bir süre özdeşleştiğim için, Borges'i îletişim'e getirtliğim için, bu yüzden dc bir çeşjt sorumluluk (ya da böylesi bir yanılsama) duyduğum için, tüm çevirilerimi gcri çekmek zorunda kal dım. Osman Yener, şu fani dünyada bir yanhş edilrnis, boşverin gitsin, dedi, boş veremedim. lyi bir Borges okurıı olarak uyarmam gerckiyordu, üzülerek yapıyorum. 28.5.98 •• insanlık tarihinin bir simgesi olduğunu düşünüyorum. Bu öykünün esin kaynağının Mcyrink'in (îolcm'i olduğunu biliyorum: Prag gettosıında Rabbi Löw bir nomunculus yaratıyor. Bir bölüm iliijiyor gözümc: 'llemen bir düş gördii; yüreği gümbürgümbüratıyordu.'Düşündeçarpan bir yürck gördü (sonâ cotı un corazon aue latia) olmalı. Sonraları Stoacıları etkileyccck olan Empedokles, yürek pneıımanın yatağıdır ve gövdenin yaşam işlcvlcrini süruürmede ilk sırada gelir, der, beyni öneren Ilippokratcs'in tersine. Borgcs, bir insan yaratmaya yürekten başlıyor. I'ek başına bir yürek, çarpıyor. Başka şcylcr dc takılmış, kafanıa, geçtiğim sayfalarda. Bir insan yaratmaya gelmiş büyücü, Tanrı'nın yerine geçmeye. 'Çetin' bir amaç dcğil onunki, 'elverişli' bir yer değil bu tapınak, Borgcs bir zorunluluğu vurguluyor. Elvcrişli olan öteki tapınak, 'bir zamanlar Tannları sayılıp sonraları yarııp kül olmuş başka bir kayırıcı tapınak' diye geçiyor, Borges sadccc 'Tannları yakılmış, vc ölmüş', diyor, çünkü Tann, Tanrı olabilmek için tapınanlara gercksinir. Büyücü uyarıyor:'YerlÜer ya sağ kal masına sevinerek ya da tılsımından ürkerck çıt çıkarmamışlardı (aslı gözetlemiş oldukJarıdır)... Içi ürperdi'. Aslının, koruma (ampora) dücdilderi ya da büyüsünden çekindikleri, olduğunu görünce, korkma nedcnini anhyorum: Yerlilerin onu kutsal görmeleri tehlikelidir, çünkü tannlan yakılmış bir tapınaktır burası. Aynı sayfada büyücü 'kara karıştıncı sonın O nceki yazımda, llcti^im Yayınlan'nın, Borges'in Toplıı Escrlcri uygulamasına değinmiştim. Arada, dizinin ilk kitabı olan Mayaller ve Hıkâyeler geçti clime. Yayıncının Notu'nda benim daha önce Göfgeye Övgü için çevirdiöim öykülerin baştan çcvrildiğini okuduın. Îspanyolca asıllanndan çcvrilmiş öykülerin, îngilizce çevirilcrinden tekrar çcvrilmesinin haklı nedenleri olmalıydı kuşkusuz. Mcrakıma boyun egip şu yeııidcn çevrilenleri okumaya karar verdim. tlkin, Döngüscl Yıkıntılar'a gidiyor elim. Öykünün Hindistan'da geçtiğini, akarsu kıyılarına kurulan döngüsel tapı nakların (her şey sudan gelir, suya döner), larda bir zekâ yüksclişi seziyor', doğrusu şaşkınlıklarda (pcrplc/ıcJadcs) seziyor zelcâyı. Ayrıntılar çıkıyor karsıma, büyücünün seçtiği oğulun çabuk öfkclcndiği unutulmuş, istcmdısı düş görmeme kara n 'uyumama karan , olmuş, 'kilomctrclerce' gibi bir sözcük sıkışmış. Geçiyorum, ayrıntılarla oyalanmamam gerck, Borges ayrıntısı olsa bile. İki cümle atlan mış (s. 47'nin son paragrafında). Adem'c varıyorum, 'dıs (herhalde düş) kalıbına dökiilen bu Atlcm, çamurdan yaratılınış Adenı kadar acemi,...', biıaz ileride 'Dünya tanrılarına yakarıları sonuç vermiyor', Borges'de 'yer ve ırnıak tannları'. Jabir, Dcngcler Kıtabı'nâa ilk insanın dört unsurdan oluştuğunu yazar: Sıcak (tinateş), soğuk (ruhnava), kuru (toprak) vc yaş (su), son ikisi gövde için. Büyücünün Adem'i düştendir ve tozdan ('çamurdan' değil) Adem gibi cansızdır. Çamur, toprak ve suyun karışımı oldu öundan, iki unsurun bileşkesi can vercbilir. Düş, yani tannsal esin, ışık eklenince bütünlüğe vanr. Jung'a göre Adcm psişenin bütünlüğünü simgeîer. lşte Gnostik kozmogonide, cansız bir heykel olarak yaratılan, bu toz Adem'dir. Hermctiklerde de, büyücü heykele can vcrir, onu Tann'ya dönüştürür, öyküdeki Atcş tanrısı gibi. Rönesans sonuna kadar gelen, Babil'den Çin'e, Hindistan'a uzanan geniş bir büyü geleneğinin temel taşlarından biridir bu. Bu bilcşikliğin bir başka örne ği, kaplanla tay arası korkunç bir melez olan yontudur (çcviridc 'zalim bir kaplan ya da bir tay bozuntusu'). Biraz daha hızlı ilerlcrscm iyi olacak. 'Bunların çoktan olup bittiği izlenimi canını sıkıyordu' diye okuduğumu, bunları daha önce de yaşadığı duygusu onu kaygılandırıyordu, diye değiştiriyorum. Son paragrafa geliyorum bir acele: 'Korkuları çabuk geçti de geride bazı belirtgeler bırakarak'. Bu düşüncelerin sonu birden geldi, ama önceden bazı belirtiler vardı, diye düzeltiyorum. ()ykünün sonu bunu açığa çıkaracak nasıl olsa, kendi çcvirimi ycğliyorum: Dinginlikle, alçalmayla, korkuyla, kcndinin de bir görüntü ol duğunıı, bir başkasının onu düşlediğini anladı. Bilinçli bir atlama yaptım. Şimdi döncbilirim: "Yalnızca bir mutluluk kargaşası sırasında pcydahladığı çocuklarıyla her baba ilgilenir'. Borgcs baba olmamıştır, öykülerindemutlubircinsclliğcpek rastlanmadığı da doğrudur (Ulnke hariç), ama babalığa bu kadar olumsuz yaklaştığına inanamam. 'Bir katmaşa veya mııt luluk anında (confıman a felıcıdad)', dcrsem bu yanlış anlama da yoluna girer. Bü yüselyararıdanbiyolojiknabalığagcçtim. Aynı kitapta başka bir öykü var aynı ko nuyu işleyen: Anka Mczhcbt Onsözde Borgcs, Gizem'den (öyküdc Sırdeniyor) sözetmeyeçalıştım,... sonuçta doğruyu buldum sanırım, diyor. Rodriguez Monegal öyküden, örtmecenin alegoriye yükscltilmcsi, diye sözediyor. Gizem çözüldükten sonra, Borges'in en kolay anlaşılır, hatta eğlcnccli yazılarından biri. Ben Cîizem'i bilerek başlıyoruın okumaya. Miklosiç, Viyanalı Franz von Miklosich olmalı. Oncmsiz ayrıntıları gc çiyorum. Seçe seçe okuyonım: Mczhcpliler her insan grubunda bulunuyor, bel li bir Tören'i yerine getirdikleri takdirdc soya ölümsüzlük sağlanıyor. Sır kuşaktan kuşağa aktanlıyor, ama görcnck analann çocuklarına öğretmemesini öngörüyor. Bir çocuk bir başka çocuğa aktarabiliyor. Aktarma ediminin kendisi sıradan, anlık. Tapınaklar yok, ama bclli yıkıntılar, bodrunı ya da hol tercih ediliyor. Her zaman bir parça gülünç, yerine getirilişi kaçamak, hatta gizlisaklı, sözü edilmiyor. Onu adlandırmayayarayacak doğru dürüst bir isim yok (acilanclırmak için nazik sözcükler yok, diye düzeltiyorum), ama bütün sözcüklcrin ona atıfta bulundukları biliniyor. Atalannın bu türden oyunlara gelmeyegönül indirdikleriniitiraf etCUMHURİYET KİTAP SAYI 438 SAYFA 16