Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
/ N N M POSTMODERN TEORİ Eleştirel Soruşturmalar İnceleme/Çev,: Mehmet Kuçük Steven BestDouglas Kellner İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya çapında kurulan dehşet dengesinin sabitlediği politik konumların 1980'li yıllardan itibaren çözülüp dağılmasıyla birlikte bir "yeni" duygusu, dünyada hemen her düzeyde patlak verdi. Biteni anlatmak için kullanılabilecek terimlerde sıkıntı çekilmezken, başlayanı, "yeni"yi tarif etmek için başvurulan ve bir tür şemsiye işlevi gören bir terim alabildığıne muğlak kaldı: PostModern. Bu muğlaklığı gidermeye yönelik bir kitap sunuyoruz: "Postmodem Teori". Best ve Kellner, radikal bir tarihsel kopuşun yaşandığı fikrine katılmamakla birlikte toplumsal ve kültürel boyutlarda önemli değişimlerin olduğunu kabul ederek, bu değişimlerin toplum ve kültür teorisinin yeniden inşa edilmesini gerektırdiğini savunarak, postmodernıst olarak sınıflandırdıkları teorılerı loptan karalayıp yadsımak yerine, bunların "rasyonel çekirdek"lerıni araştırıp çıkarıyorlar. "Aşırılıkçı" ve "yeniden inşacı" postmodernıstler arasında yaptıkları ayrım uyarınca, modern dönemi karakterize eden teorik söylemlerin ındırgemeci ve mekanistik boyutlarına saldıran postmodernistlerin haklı itirazlarını işe yarar bırer rasyonel içgörü olarak kabul edıyorlar. Buna karşılık, postmodern teorinin daldığı çıkmaz sokakları da analız etmekten geri kalmıyorlar. Sonuç olarak bu kitapta, yaşadığımız çağın sorunlarını çokboyutlu bir eleştirel teorinin inşasıyla analiz etmeye ve kapitalizmin küresel evresıni tüm karmaşıklığıyla kavrayarak bir sonraki yüzyılda yaşanılası bir dünyanın kurulmasına katkı yapmaya yönelik bir çaba var. TOPLUMSAL CİNSİYET VE İKTİDAR Toplum, Kişi ve Cinsel Pelilika İnceleme/Çev.: Cem Soydemir R. W. Cpnnell Döllenme anında basit bir mekanizmaya bağlı olarak belırlenen cinsiyet, toplumsallaşma sürecinde insan denen "toplumsal hayvan"ın başına bela olmuştur. Tarihsel süreç içinde iki cins arasında, dişinin doğurganlığına bağlı olarak gelişen işbölümü, kadın ile erkeğe toplumsal yaşam, kültür, psikoloji vb. alanlarda da tamamen ayrı roller biçti. Kural olarak biyolojik cinsiyetle örtüşmesine rağmen ondan ayrı bir kavram olan "toplumsal cinsiyet" işte bu tarihsel sürecin ürünüdür. R. W. Connell'ın Toplumsal Cinsiyet ve iktidar başlıklı bu çarpıcı çalışması, toplumsal cinsiyet kavramının açıklanmasına bir giriş niteliğindedir. Kadın ve erkek olmayı nasıl öğreniyoruz? Toplumsal cinsiyet rolleri tarih içinde nasıl bir evrim geçirmiştir? Toplumsal cinsiyetler arasında böylesine bir eşitsizliğin kök salması, kadınların tarih boyunca ekonomik, kültürel, toplumsal ve siyasi yaşamda hep ikıncil ve tabi konumda kalması, teknoloji öncesi toplumlarda biyolojik cinsiyetin kaçınılmaz sonucu mu olmuştur? Bir başka deyişle, evrensel bir yapı oluşturan ataerkillik toplumsal evrim sürecinde insanlığın kaderi miydi? Yoksa pekâlâ bambaşka bir gelişme de gerçekleşebilir miydi? Connell, bu soruları tartışmaya açmakla kalmayıp ataerkilliğin tarihten silinmesi ve iki cinsin bütünleşmesine dayalı, tam anlamıyla eşitlikçi, demokratik, insanca bir yapı kurulması için ezilen cinsin ve cinsel kategorilerin kadınların, eşcinsellerin ve ataerkil cinsiyetçi kategorilerden "sapma" gösteren bütün gruplarınönündeki açılımları da ırdeliyor. fs \ n I AŞKSIZ ILIŞKILER Edebıyat/Çev.: Uğur Un Samuel Beckett Samuel Beckett'in tüm sanatı, bireyin anlamlandıramadığı, sancılı bir varoluş serüveni içinde acı cekmesi üzerine kuruludur. Beckett, Descartes'ın ünlü söylemini, "Acı çekiyorum, o halde varım" biçiminde yeniden dile getirmiştir âdeta. Yarattığı kh şilikler dış dünyanın "fiyasko"sundan kaçmaya çalışan, yalnız, yorgun ve tekbenci karşıkahramanlardır. Bir ilk yapıt olmasına karşın Aşksız İlişkiler Beckett'in yazarlığında ve dünya yazınında küçümsenmeyecek bir yere sahiptir. Öykülerin kahramanı Belacqua Shuah, modern yazında yabancılaşmayı uç noktalara taşıyacak olan Beckett karşıkahramanlarının öncüsüdür, modern dünyanın anlamsız kaosuna teslim olmak istemeyen, usunun dışında akıp giden günlük yaşam karşısında yâlnızca bir izleyici, hatta kimi kez bir röntgenci olmayı yeğleyen eylemsiz bir ısyankârdır. Dante'yi sevgiyle okuyup anlamaya çalışan bir şair ve Batı dillerı öğrencısi olan Belacqua Shuah, içkiye çok düşkün, sarsak ve pasaklıdır. Süreklı ağrıyan ayaklarıyla, Dublın'in alaycılıkla betimlenen küçük burjuva ve entelektüellerıyle başı derttedir. Bedeni ve bedeninın ait olduğu dış dünyayla usu arasındakı uçurumun farkındadır hep; kalbinın ait olduğu yerin bir akıl hastanesi olduğuna inanır inatla. Tıpkı tanıdığımız öteki Beckett kişiliklerı gıbı bir bısikleti, bir kadınla birlikte olmaya yeğler; aşk ve sevgi ondan çok uzak kavramlardır; grotesk bırlıkteliklerdir kadınlarla yaşadıkları. Belki de içinde yitip gitmek istediği o karanlık dünyayı asla anlayamayacakları, onun acı dolu varoluş serüvenıne hep kuşkuyla bakacakları için, birlikte olduğu kadınlar ironik bir biçimde ölüp yaşamından çıkar. k l • I I l • • ERGİNLİK YAŞI Edcbıyat/Çev • Yaşar Avunç Mıchel Leırıs Leiris'in otobiyografik nitelikli Erginlik Yaşı, Rousseau'nun itiraflar'mn ardından, Fransız yazınmdaki en içten itiraf örneği olarak nitelendirilebilir. Leiris, yazında itirafı, kinik bir katılığa düşmeden gerçekleştirilmesi gereken ödünsüz bir katharsis (arınma) gıbi görür; onu, kökenleri ortaçağ İspanyası'nın ötesınde, kutsal tören niteliğiyle Girit'e ve Mithra'ya değin uza nan corrida (boğa güreşi) ile karşılaştırır. Ölümün, simgesel bir değer taşımanın da ötesine geçip cinsel bir tutkuya dönüştüğü, ölümsüzlükle arasındaki sınırın bir pamuk ipliğine bağlı kaldığı corrida arenasında, gerçek bir tragedyayı örneklendiren torero gibi, yazar için de yazma ediminin, hem kendisi hem başkaları hem de yazın adına bir eyleme dönüşmesi, ancak "boğanın boynuzlarının gölgesinde" gerçekleşebilir. Corrida imgesi, yazının yaşama katıldığı önemli bir kesışim noktasıdır Leiris'e göre. Erginlik /aş/'nda, cinsel ve toplumsal yaşamına damgasını vuran önemli kişileri, geçirdiği ruhsal bunalımın tedavisi sırasında yakından tanıdığı psikanaliz yöntemi aracılığıyla gerçekleştirdiği düş çözümlemeleri ışığtnda ve erotizmin egemen olduğu bir bakış açısından mitolojik kişilerle karşılaştırırken, Leiris örtük bir biçimde okuru, insan yazgısınındeğişmezliğini sorgulamaya itmektedir. v^B AYRINTI ATCINTI Pıver Lolı Cad 17/2 34400 Cemberlıtas/istanbul Tel :0 212)516 76 19 Fa« (0 212)516 45 77 Y A Y I N L A R I