28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

madan nası] bilgi cldc cdilir; işte bu nokta, bana kalırsa pek de anlaşııır gibi görünmüyor. Tam da burada en azındandil a priori olandır dcmek ihtiyacını hissediyorum. tnsan, kuşkusuz sınırlı duyu deneyini aşan, yatay vc dikcy kültiirel ilişkileri içinde, "çevrede değil, dünyada yaşayan" (T. Mengüşoğlu) bir varfıktır gerçeöini hiçbir zaman unutmamamak gerekiyor. Bilgiyi temellendirirken her türlü a priori belirlemcyc karşı çıkan V. Hacıka diroğlu, eylemler alanı söz konusu olduğunda da benzer tııtumu bcnimsiyor. BiIcn varlıkla eyleyen varlık bütünleşiyor. Bilginin çoğalmasının olumlu yönue eylemler alanına yansıyacağını ileri sürcn yazar, bilginin mutlaka cylem alanına ol ması gerektiği gibi yansıyacağı inancıyla hareket ediyor. A priori öğelcrlc bilgiyi kuran filozoflara karşı çıkan V. 1 lacıkadiroğlu bu kez eylem alanında benzer tutumların benimsenmesine karşı çıkı yor. Burada en biiyük hedefi yine Kant ve onun "ödev" kavramıdır. V. Hacıkadiroğlu'na göre "Etiğin gerektirdiği ödev, insanlara karşı, belli bir insan grubunun üyeleri oldukları için değil, doğ'ruca insan oldukları için duyulan bir ödev duygusu olması gerektirdiğini düşiinenlerin sayısı da hcr zaman yetersiz olmuştur. Tersinc, inançların ödev alanına getirdiği sınırlamalar insanların gerçek bir etik dizgesinin gercktirdiği ödev kavramına yönelmelerini her zaman önlemiştir." (s. 294). Nur'dan "Ay Yorgunu" Nur'un Ay Yorgunu'ndaki şiirleri 'geçmiş ile yaşanmamış arasında şimdi'nin kalp atışları' diye tanımlanabilir. 'Geçmiş' denildiğinde de, avuç içi kadar bir geçmişi var Nur'un ama imgeleri 'zengin'... FATMA ORAN endi iç varlığını, iç yapısının derinliğini görebilmek için yazdığı izlenimini ediııdiııı Nur'un şiirlerinden. Şiir onu bağımlılıktan özgürlüğe götüren agaçlık bir vol belki ae. Dizeleri zorlama değil. Öyfe oysaydı, clime kalemi almazdım. 11 Eylül 1962'de Istanbul'da doğmuş, Nur. sonbaharla o kadar özdeşleşmiş ki, ister istemez kendi hayatı için en doğru 'amaç' olarak keşfettiği şiire sığınınış. Bir süre serbest reklam yazarlığı yapmış ama artık sadece şiirle uğraşıyor. Nur'un " Yürü Direncim" adlı kitabından dokuz yıl sonra çıkan "Av Yorgu nu"ndaki şiirlerinden bazıları Adam Sanat, Varlık, Sombahar, Milliyet Sanat, Gösteri, Şiir Atı, Yaşasın Edebiyat ve Poetik'us gibi dergilerde yayımlandı. Şiirlerini önceleri "Nur Bulum" imzasıyla yayımlıyordu, şimdi 'Bulum'stız yayımlıyor. Şüri kendine yakın buluyor. Iç hesaplaşmanın dışavurumu Nur'da şiir olarak ortaya çıkıyor. Demin de belirttiğim gibi, dizeleri zorlama değil; giderek olgunlaşan K Ben ve başkaldırı Etik alanda öğretici durumda olanların bilgi bakımından yetersiz oluşları ona göre, olumsuzlukların temelidir. însanlara öğretilmesi gereken, işbirliğine dayalı özgürlük arayışına ginneleridir. Bu da kişilerin "ben" ekseninden başkalarıyla birlikte oluşturacakları "biz" ekse ninegeçmelcriyleolanaklıdır: "Biz'in ve başkalarının bilgisi işbirliğinin bilgisiyle birlikte ortaya çıkar. Özgürlük ürctiminde birey, kendisiyle birlikte başkalarını "biz" kavrarnı içinde düsünmeye başlayacaktır. Üretilen özgiirliiklerin paylaşıhnası ben ve başkaldırının bilgisinin gelişmcsini sağiavacakrır." (s. 296). Sonuçta da her lürlü idealizmden arınmış bir "ortak iyi" kavramına ıılasılacaktır. Bu yılla tek tek bireylere, işbirlig'inc da yalı özgürlük arayışının bcnimsenmcsi gereken bir amaç olduğu gösterilecektir. "İnsan olarak, herkesin, bir yandan birbirine yardım ederkerı, bir yandan da birbirinden yardım gördüğü bir işbirliği düzcni içinde bıılunduğunun bilinei ne varabilen kimse, bu düzenin yalan ycre söz vermelerle, insan davranışlarının belirlenmesinin en sağlıklı yolunun, in sanı doğaüstü birtakım nitcliklerin taşıyıcısı olarak değil, salt işbirliği ve bilgi bi rikimine dayanarak özgürlüğe doğru ilerlemekte olan bir topluluğun üyesi olarak görmekten geçtiğinin unutulmaması gerekiyor." (ss. 305304) Bireyler arasındaki ilişkileri özgürlük amaçlı ilişkiler olarak gören ve "insanlaşma"nın ancak toplumsal ilişkiler içinde gerçekleşebileceğini savunan V. Hacıkadiroğlu'na göre, "işbirliğinin katılımcılara sağlaması gereken" lıakların "başın da her katılımcının ortak üretimden payına düşen özgüılüğü alma hakkı gelir," (ss. 317 318) V. I lacıkadiroglu'nun dikkatimizi çcken şu saptaması son derece yerindedir: "Gerek toplumların içinde gerekse toplumlar arasındaki ilişkilerde insanların salt insan olmaktan gelen haklarının tanınması, güçlü kişilerin güçsüz kişilere ya da gelişmiş toplumların gelişmemiş toplumlara karşı lütfıı, hatta yardımı olarak görülürse, ne konulmuş (po zitif demek daha doğru olur sanırım, B.Ç.) hukukların dogal hukuka uygunluğıı sağlanabilir ne de toplumlar ara sında doğal hukukun gereklerine uygıın bir ilişkiler düzcni kurulabilir. Bunlar kurulup geliştirilmedikçe, insanların inC U M H U R İ Y E T K İ T A P bir yaşam birikimiylc kâğıda dökülnıüşler. Belli ki, şiirin sevgi, cmek ve özveri istediğini biliyor Nur. Bunun sorumluluğunu kendinde duyuyor. Şiirin yalnızca kcndüıi 'bilmek' değil, kendini 'yarattnak' olduğunun da farkında. Nur'un Ay Yorgıınu'ndaki şiirlerini 'geçmiş ile yaşanmamış arasında şimdi'nin kalp atışları' diyetanımlayabilirim. 'Cîeçmiş' dedım de, avuç içi kadar bir geçmişi var Nur'un ama imgeleri 'zengin'... Ay: Gizemler Kraliçesi. Ay: Bilincin yanıtlayan, tepki veren yö nünü sembolize eder. Bu yön çevresindekilere karşı duyarlıdır, onları biçimlen dirmck ya da onjara direnmek yerine onlarla kaynaşır. (Üzerime bir astrolog edası sindi, biliyorum ama kitabın tanıtımına inanın çokyakıştı.) Bilinç yeni bir duyguyahazırlanır: Kişisel değişime, öteki bcn'e duyulan açhk. Iloşnutsuzluğun tohumları filizlenir: Şiir yeşermelidir. Kalp: Ayın anahtar kelimesidir. Saf duygu bilinçaltından püskürür; Ay YorRttnu ruhun zenginliklerini yanında taşır. Sansürsüz. Bilincin yeni açılımları. Şiir. Kurnaz eşkıyalar pusuda bekliyor. Günügününe, saati saatinekat'iyen uymaz bir ruh hali şairi sardığında bunu na sıl ifade ediyor? Korkmayın! Nur'un dişleri dolunayda uzamıyor.!.. Evet, genç şair arkadaşım: Şiirlerinizin ruhu yüksek asalı bir fılm gibi... Yazınız, daha çok ve daha çok yazınız. Okumayı da bırakmadan elbet... • Kitaptan bir siır ulaştlamayan sevgili şiir kime ait olduğunu bilir yaşamın dıştna çıkıp tekrar giren duyguları sever her okunuşta bir sözcüğe eğilip bellcği dansa sürükler eskinin belini sıkıca tutup keske'ye doğru döndügünüzde bilinmeyene yiirür şiir kendini yavaşça aunar keşfedilince sanlır yüreğinin ritmıne, arzunun bedenine ateşini tutuşturup öğrettiklerini seyreder söndürmeyi heklcr şiir umutları yüksckte tutar acılan kendi stnınnda ayakta kaLıbilmenin, diren cin sevıncini toprag'ımıza serper, kavuşmayı bekler Ay Yorgunu/ Nur/Hera Yayınları/75s. sanca ilişkiler içinde bulunduklan bir dünya düzeninin kurulınası olanaksız dır.' (s. 322) Oysa şu sırada görünen o ki, kimi toplumlar haklara ilişkin bilin cin vaygınlaştırılması işini kendi tekellerinde tutmaya çalışıyorlar, buna karşılık, o lıakların henüz istenilir boyutta hayata geçirilemediği tonlumlarda da abnan önlemler ya da kayuedilen gelişmelcr ya başka bir şeyler elde etmenin (ya da sanki insan haklarından yanaymış gibi görünmenin) aracı kıltnıyor: sonuç ola rak da yapılması gerekenler bir türlü yapılamıyor. Bu nedenlc de her birinıizin ve topıumun önünde bu açıdan katcdilmesi gereken yol, çok ama çok uzun görünüyor. Bilimsel bilgilerin artması, dünyayı daha iyi kılmaya yeimiyor hatta bu bilgile rin insanlığı yok etmek üzere kullanıldıöı da çok sık görülüyor. Oyleyse kendi başına ne iyi ne de kötii diye değerlendirilmesi miimkün olmayan bilimsel bilgilerin yanı sııa, Antikçağda pek çok sözü edilen ama çok uzun zamandan beri de unutulan phronesis'e L(Gr.), prııden tia (Lat.)] ihtiyacımız var. O çağlarda phronesis tüm erdemlerin anası olarak görülınekteydi; günümüzde erdem de unutulan bir kavram oldu. Bilgiyi bilgi yapan V. llacıkadiroölu'ya göre bilişsel ya da bilinebilir niteliklerin bizzat yaşa narak elde edilmesi olduğuna göre, yeterince yaşam deneyi geçiremedik sanırım; yaşam deneyimlerimizi tiiketemedik ama belki de olumsuzluklar doynıa noktasına gelmedi. Böyle bir noktaya cclindiğinde nerhalde her bir bireyin çıka racağı dersler olaeak ama sanırım bunun bilineinde olunamayacak, tıpkı insanın öleceğini bilmesi ama öldüğünü algılayamaması gibi. • (*) İnsan Felsefesi/ Vehbi Hacıkadi rog'lu/ C.em Yayınevi/ Istanbul, 79.97/ 323 .v. Rıfat llgaz Karartma Geceleri "llgaz Usta inanılmaz çilelerin, yiğitliklerin adamıdır 0, çağımı?a onur veren namuslu kişilerden birisidir. Hiçbir çile, hiçbir acı, hiçbir engel, hiçbir bela onu insanlık yolundan döndürememiştir. Onun elinin değdiği herşey altın olmuştur. Mizah yazmıştır, en güzelini. Şiir yazmıştır, ülkemiz şiırinin en güzel örneklerinden Romanı, hikayesi de öyle 0, bizim edebiyatımızın doruklarından biridir. Ama ne yazık ki biz böylesine özverili, böylesine halkımıza timsal olmuş, böylesine büyük ustalarımızın kadrini ancak sengi musallada biliriz." Yaşar Kemal ınar Çınar Yayınları, Rıfat llgaz Kultür Merke7i Küçükparmakkapı Sokak (Kitapçılar Sokaçjı) No ?3 80060 Beyoğlu / Istanbul Telefoıı : 212. 293 23 98 99 215 0(110 Faks 212. 293 28 96 Unutulan kavram: Erdem S AY I 4 19 SAYFA 1 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear