Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Devrimciler Aşık Olamaz(dı), Aşk Bir Boncuktur ve Direncin Kuşları Sevgi Özel,çok görkemli bir dil okulunda yetişmiş.Atatürk'ün Türk Dil Kurumunda,Türkiye Türkçesi dilbilgisini araştıran,dilin yazıp konuştuğumuz boyutunu aşan yanını ve kurallarını yazırsal metinlerle DÜtünleştirmeye, ölçülü dilin müziğini herkese duyurmaya çalışan bir ekip içinae. AYTEN SURER /~"l evgili Özel, sizinle daha çok son \ iki öykü kıtabınız üzerinde koLJ nuşalım istiyorum. Önce şunu sormak isterim: Doğal bir anlatımla, okuru zorlamayan kurgular içinde sunulan öykülerinizdc, olaylar da çarpıct, merak uyandırıcı niteliklerıyle ilgi çekiyor Bir bölümü (AlevıSunni olayları, kimi hızlı devrımcilerin başkalaşan yasantıları, BomaHersek, Çeçenistan, Güneydoğu olayları gibi) yakın geçmışc, günümüze ait ol.ia da, yine de geniş bir zaman dilimtni kapsayan değişik olaylar, çok malzeme var öykülerinizde. Ütnit Yayıncılık'ta, pes peşe üç kitabınız çıktı Yıllann binkımini kısa siirede öykülcştirmck olanaklı olmasa gerek, bu öykülerin çoğunun, önccden yaZildığını söylüyorsunuz, neden kitaplaştırmak ıçın bunca yıl beklediniz? Oykülerimin kolay okunduğunu, okuru zorlamadığını söylemenize sevindim, bunu başkalarından da duydum. Şımankhk etmek istemem, ama bir yazarın amaçlarından birinin gerçekleştiğini gösterir bu. Ayrıca bunu bir övgü gibi değerlendirmiyorum ben, çünkü her yazarın baştan dil işçiliğine soyunması gerekir. Oykülerim kolay okunuyorsa, buradaki temcl etken dilimdir. Anlatmaya çalıştıklarımı, kurgulama yöntemimi beğenmeyenleri anlayabilirim, bunları değerlendirmek, bir bakıma görecedir. Ben çok görkemli bir dil okulunda yetiştim; akademik disiplin içinde, özgürce. Ama böylesi okullardan diploma alınmaz. Çünkü öğrencüiğiniz yaşam boyu sürer.. Atatürk'ün Türk Dfl Kurumu'nda, Türkiye Türkçesi dilbilgisini araştıran, dilin yazıp konuştuğumuz boyutunu aşan yanını ve kurallarını, yazınsal metinlerle bütünleştirmeye, ölçülü dilin müziğini herkese duyurmaya çalışan bir ekip içindeydim. O zamana değin okuduğum yazınsal metinler, bu çalışma sürecinde başkalaşıyordu gözümde gönlümde. Dile sevdahydım, gönlüme söz geçiremiyor, gizli gizli öyküler karalıyordum. Bu kurum kapatılmasaydı, belki gizli öykü yazarı olarak kalabilirdim. Oradan ayrıldıktan sonra, bir yayınevinde, kitapları yayıma hazırlamakla kalmayan, yayımlanacaklan da seçmeyi üstlenen bir sanla çalışmaya başladım. Gizli öykü yazarlığım da ivme kazandı. Başkalarının ürünlerini okumayı ise, asla para karşılığı vaptığım bir iş olarak görmedim. Belki dc işimi bana bu denli sevdiren, gizli yazarlığımdı. Tüm sıkıntılarımı gideren, coşkumu çoğaltan, kimsenin bilmediği, okumadığı öykülerimdi. Bunların kimisi sonradan kitaplarımda ycr aldı; kimisinde değişiklikler yaptım, kimisine güncel olayları katarak yenileştirdim. Kitap olmaları gccikiyordu belki, ama bu arada ben de pişiyordum. Geç kalma, gecikme gibi Dİr telaşım hiç olmadı. Yıllarca başkalarının ürünlerini değerSAYFA 10 Sevgi Ozel'le övküleri üzerine... dcvrlmcilcr lâşık olamaz(dı) Devrimciler Âşık Olamaz(dı) S Özel /Ütnit Yaytncılık/ 130 s Aşk Bir Boncuktur / Sevgi Özel / Ümıt Yaytncılık/ 114 s li'iıdıuıek ekmeğini kazanan biri olarak da kendiminkileri gün ışığına çıkarmakta acele etmedim. Sık eleklerle eleneceğimi, tavuk göğsü gibi didikleneceğimi de hesaba kattım doğrusu. Direncin Kuşları/ Korktunuz mu, Sevgi Özel / urntt elenmekten, diYaytnctlık/ 175 s dıklenmekten? • Elbette korktum. Bu korkuyu yenmem için de ya bu işten cayacaktım, ya da ortaya çıkıp boyumu gösterecektim. Ben ikinci yolu seçtim. Yazmanın büyüsüne kapılmıştım bir kez. Aynca ben, kendimle banşık bir insanım, kendi aynam bana yalan söylemez. Bir saban baktığımda, hadi dedi, çıktım açığa. Aşk Bir Boncuktur'daki öykülerinizde, stkltkla aile kurumu, evliltk sorgulanıyor. Bu öykülerdeki ilişkilerin, iyi niyetlerle başlasa da çoğunun sonu gelmiyor. Hatta öykü kişilerınden biri: "Tekeşlıliği, insanın insana zulmü olarak niteliyorum" diyor. Niçin bu tür olaylara sıkça rastlantyor öykülerimizde? Bu soru bana çok soruldu. Kitabımdan aktardığınız tümcenin benzerlerini ağızlarından duyduğum, ya da evlilik bağları kopma noktasına gelmiş kişilerde gözlediğim birçok ortaklık vardı. Kitabımı okuyan bir kadın arkadaşım, "Evli bile değilsin, neden evlilere taktın" diye sordu. Ben, tek başıma ıssız bir adada yaşamıyorum; neden evlilere taktığımı soranlarla birlikte, yakından tanıdığım ya da merhaba dediğim insanların çoğu, ağızlarını açtı mı ya karılarından, ya lcocalanndan yakınıyorlar. Evlenmediğim için beni çok akıllı buluyorlar, saltanat sürdüğümü söylüyoılar. Ama aynı insanlar, pamuk ipliğine bağlı ilişkileri kopacak diye de altlarına yapıyorlar. Üstelik çoğu, aşınan, tatsızlaşan ilişkilerini sürdürmek için çocuklarını, ekonomik durumlarını, konumlarını kullanıvorlar. Erkekler her şeye karşın alıştıkları düzeni ytkmamaya, kadınlar da hem bu düzeni korumaya, hem de elimdcki giderse yalnız kalırım korkusuyla, o çok yakındıkları "yuva"larına asılıyorlarlar. Cerçekten de astlma bu, hem memnun değiller, hem de vazgeçmiyorlar. . Hem de ne asılma. Birbirlerinin yakasına dehşetli bir düşme korkusuyla, öyle bir asılıyorlar ki... Gözüm görüyor, kulağım duyuyor. Gazeteler karısını, kocasını öldürcnlerle, aldatanlarla dolu. Birlikteliklerinin hiçbir coşkusu kalmadığına inanan kimi insanlar ise, saygı duyulacak bir olgunlukla yollarını ayırıyorlar. Konu bulamadığım için değil, kadın erkek ilişkilerine bu denli çok yer vermem. Toplumca yaşadığımız tüm olumsuzlukların kaynağınaa, çok önemli ve karmaşık sorunları olan bir konu, sürekli tartışılması gereken bir durum diye yaklaşıyorum ben. Şu anda bizi yönetenlerin, ne kendileriyîe, ne de birlikte yaşadıklanyla banşık olmadıkları açık değil mi? Tek tek düşünün çevrenizdekileri, siz de bir doyumsuzluk sezmiyor musunuz bu insanlarda? tnsanlar, ilişkilerindeki boşlukları, daha çok mal edinerek, daha gösterişli yaşamaya çabalayarak, ya da özenerek doldurmaya çalışıyorlar bence. Günümüz Türkiyesinue kadınların, eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm sorunlarına akılcı çözümlerle yaklasılmıyor, ayıp günah ve yasakçı baskılar bütün şiddetiyle sürüyor. Kadın ve erkek aynı çatı altında çocuk yapabiliyorlar, ama birlikte başka hiçbir güzellik üretemiyorlar. Birbirlerinin şakalarına bile katlanamıyorlar. Ne yana baksanız görüyorsunuz bunu. Direncin Kuşlart'ndaki öykülerde de hayat kadınından iş kadınına, okumuş yazmış olanlardan cahilıne dek, çeşitli kadın tipleri var. Bunların evde, işde, toplumun her kesimınde, nasıl ezildikleri, kullanıldıklan, bazen de geleneklere kurban edildikleri, bu kadınların savaşımı, direnme çabaları dile getiriliyor. Kitaba bunun için mi Direncin Kuşları adını verdiniz? Son kitabımda kadınlar, erkeklerden daha çok değil. Aslına bakarsanız, kitaplarımdan hiçbirinde kadınlar sayısal çoğunluğu ele geçirmiş değil. Sayısal çoğunluktan çnk, ana konumda stklıkta kadınlar var. Hem bu, eksikli bir durum deSil bence. Öykülerimdeki her kadının yaşam alam. içinde, bir erkek var, erkekler var. Öyküdeki kişi erkekse, onun yakınında mutlaka bir kadın aranmalı. Çünkü dünya tek cinsi yüklcnerek aönmüyor. Ama ben bir kadınım, doğallılda kadınların baktığı pencereden bakıyorum dünyaya. Beni de bir kadın doğurdu; onu anlamaya, dinlemeye çalışarak büyüdüm. Kcndisi kabul ctmese de, ayrımında olmasa da kullanıldığına, ezildiğine tanıklık ettiğim ilk kadın annemdi. Üstelik ana baba hırlaşması, aile kavgaları yaşadığımı da söyleyemem. Ama anamın dört çocukla nasıl kavrulduğunu biliyorum. Hiç kimse beni annesinin ezilip kullanılmadığına inandıramaz. Bu nedenle, önce insan hakları gibi yuvarlak laflara sığınıp kadınların hak arayışına çengel atmaya çalışanlara, ancak gülerim. Gelgelelim öyle bir toplumda, kadına kadın, erkeğe erkek oluşunu duyumsatmayan öyle saçma sapan bir eğitim anlayışı içinde öğütülüyoruz ki, kadınla birlikte erkek de un ufak oluyor çoğunca. Kadınlar mutsuz da erkeklerin yaşamı düğün bayram mı? Laf... Bu eğitim anlayışının içinde gelenekler var, alışkanlıklar var, din var, kültür değil, kültürsüzlük ürctcn kirli çarklar var, ikiyüzlülük var... Sınıf, gelirgider ayrılıkları, topluca horlanma, aşağılanma hepsi var. Evini eşini seven erkeğe kılıbık diyen; becerikli kadını, erkek gibi karı diye öven, doğuştan cinsel rarklılığı olanı ahlaksız ilan eden, acımasız bir düzen içinde, tüm insanlar, her şeye karşın yaşamayı becerebiliyorlarsa, gerçekte bunun adı toplu direniştir. Ancak direnişin yönünü, kime karşı olacağını, kestiremiyor çoğunluk. Bir lusım insanlar, yine insanların yaptığı kafesler içinde, gerçekten direniyorlar. Direncin Kuşları değil de, ne, kim, bunca insan!. Anltyo/um. Bir görüşmemızde. Devrimciler Aşık Olamaz(dı) adlı kıtabınızın ıçeriğini konuşmuştuk. Bu kıtaptakı öykülerin sıralantşında, politik bılıncı hemen hemen sıfır denilebilecek kadınlardan başlayarak, çevresiyle birlikte kendılerıni de farklı algılamaya başlayanların yaşamlanndakı bir akışı göstermek istediğinizi söylemiştiniz. "Ben bir kadınım, önce kim olduğumu, kimlerle hangi yollardan geçtiğimi, belirlemek durumundaydım. Bu nedenle buradaki on iki öykümde, salt kadınca bir bakış açuıyla olaylara, olgulara, durumlara yöneldiSim biçımınae bir deSerlendtrme yapıldı. Oysa bu öykülerdeki akış, şu anda bastığım yer açısından önemliydi benim için. Bu yerin, en küçük bir devinimle ayaklarımın altından kayıp gitmeyeceğine, önce kcndim inanmaltydım" demiştiniz.. Baslığınız yeri sag'lamlaştırdıg'ınıza ınanıyor musunuz? Son iki kıtabınızla ilgJı sızin değerlendirmeniz nedir? Özellikle söylemek istediğiniz şeyler var mı? • Yazarların kadın olanlarının çoğu gibi, "kadın yazar" tanımlamasını ben de sevmiyorum. Yazarı kadın olan her K İ T A P C U M H U R İ Y E T S A Y I 3 74