Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
r ğimiz dünyanın biı benzeri, kapitalisi ve sosyalist uygulamaların geçerli olduğu bir dünya. Ancak Anarres oldukça farklı. Bun.ı karşın romanda Anarres ile ilgili toplumsal Dİr çözümleme fazlasıyla yer almıyor. Balıkçtl Gözü / Yazarın yarattığı Unula K LeGutn / paradigma bir Çev Çığdem Erkal yönden cksik kal fpek / Metts l) s Yaytnları/15 makta. Karanlığın Sol Eli (The Left Hand of Darkness) ise ayrıntılarına kadar, koşullar ve toplumsal yapının yanı sıra, orada yaşayan insanların fiziksel ve moral yapıları da işlenmiş. Tam anlamıyla eksiksiz bir paradigma söz konusu. Bunun yanı sıra, LeGuin'in kitaplannda egemen olan günümüz dünyasına göndermeler yapması bu romana da sinmiş durumda. Ödün vermez bir feminist oluşu, bu kez cinsiyetsiz bir toplum yaratarak, erkek egemenliğine yönelik ilişkilerinin dozunu arttırmakla kalmış. Getten adlı gezegen otuz üç bölge başkanlığından oluşan, yasama ve yürütmeyi elinde bulunduran Commensal bir kral tarafından yönetilir. Gezegende sınır ihlalleri ve toprak kapma yüzünden sorunlar hiç bitmez. Kralın kuzeni Tibe ise gezegende uluslaşmayı hızlandırmak için savaşı kutsayıp sömürgeleştirme politikası izlemekten yana. Tibe'nin nesaplanna uymayan bir ziyaretçinin gezegene gelmesi hesapıarını altüst eder. Elçi Genli Ai'nin görevi, gönüllü işbirliğine dayanan 84 gezegenin oluşturduğu serbest ticaretin yanı sıra, bilim ve kültürü evrenin her yanına yaygınlaştırmayı amaçlayan Ekümen'e bu gezegeni dahil ettirmek. Elçi Ai gezegende bilmeden bir iktidar kavgasının içindc bulur kendini. Kralın yeğeni ile üst meclise başkanlık eden Estraven arasındaki uzlaşmazlık, Karhide ile Orgoreyn aşiretleri arasında sınır anlaşmazlığı, politik çekişmenin odak noktasını oıuşturur. Bunun yanı sıra, politik yapılanma ile toplumsal ve biyoİojik yapı, gezegende ki insan ilişkileri, yaratılan paradigmanın özünü oluşturur. Bizim fiziksel ve ruhsal yapımıza hiç uymayan bir insan topluluğu var gezegende. Bu insanlarda görülen en büyük farklılık insanın çift cinsiyetli oluşu. însanlar sadece kızgınlık döneminde (kemmering) 26 ile 28 gün süren hipofiz aktivitesi ile hormonal değişim sürecinde, cinsel ilişkiye hazır haıe gelebiliyorlar. Kişi 21 veya 22 gün sommer yani cinsel yönden aktif değil, gizil halde. 22 ve 23 günde kişi kemmer'e giriyor. Bugünden sonra cinsel istek kişinin tüm benliğini ve kişiliğini denetliyor. Bir eş bulduğu an hormon salgını artıyor ve eşlerden biri erkek veya ciişi hormonları baskın olana dek sürüyor. Cinsel organlar duruma göre ya büyüyor erkekleşiyor ya da küçülüp yok oluyor, kadınlaşıyor. Kişiler cinsiyetlcrini belirleme olanağına sahip değifler. Dişi döllenmişse hormon aktivitesi sürüyor. Eğer döllenme yoksa iki ile beş gün soren ilişki döneminin sonunda her şey eski, normal haline dönüyor. Dişinin hamileliği 8,4 ay sürüyor. 6 ile 8 aylık emzirme döneminde dişilik devam cdiyor. Emzirmcnin bitimiyle dişi yenidcn sommer'e giriyor ve yeniden androjen oluyor. Birkaç çocuk doğurmuş bir ana bir diğer kemmer'de baba olauiliyor. însanlar birbirlerine kemmer sözü verebüiyorlar. Aynı kandan gelenlerin bir kez olmak koşuluyla enseste izin var. Gezegendeki toplumsal yapı sommer Rocannon'un Dünyası / Unula K LeGutn / Çev Tuba Çele/ Metts Yayınları/1 J# ?. Ursula K LeGutn / Çev UmıtAltuğ/ Ayrıntı Yayınları/ 165 s Gülün Günlüğü / Tehanu / Ursula K LeGutn / Çev Çığdem Erkal Ipek / Metıs Yaytnları/ 215 ı Karanlığın Sol Eli / Ursula K LeGutn / Çev UmıtAltuğ/ Ayrıntı Yayınları/ 254 s Mülksüzler / Ursula K LeGutn / Çev L Mollamusta/aoğlu / Metıs Yaytnları/ ilis Hayaller Şenri/ Ursula K LeGutn / Çev Meltem Tayga / Imge Kıtabevt/ 252 s Çlft cinsiyetH bisanlar kemmer çevrimine uygun biçimlenmiş. Bu nedenle kemmer çevrimi ortalama 26 gün olduğundan her şey 13, 26, 52 gibi matematiksel düzene göre şekillenmiş. Cinsel istcklerin yılın bclli dönemlerinde baskın oluşuysa toplumsal ve cinsellikten kaynaklanan sorunların en alt düzeye inmesine de yol açmıştır. Cinsiyetsiz bir toplumda, ahlaki kaygıdan oluşan ruhsal bozukluklarda büyük ölçüde yok olmuştur. Ancak tüm bunlara karşın, uzun vadede bir başka sorun tehlikeli bir boyut alabiliyordu; edilgenlik ve bundan doğan pasifist bir anlayışın giderek etkenlik kazanması. Mitoloiik ve fantastik öykücüklerle, gezegendeki yaşamı ayrıntılandıran ve okurun kafasında renklendiren LeGuin, dört dörtlük bir paradigma yaratmayı başarmıştır. Bu nedenle Müfksüzler'de olmayan paradigma, bu kitapta yazarın yaratıcı özelliğiyle, bilimkurgunun sınırsız olanaklarıyta birleştiğinde, ilginç ve erkeklere yönelik mitosun eleştirisine de yönelmiş olmakta. Karanlığın Sol Eli'ndeki olağanüstü başarıyı salt paradigmanın kusursuzluğuna bağlamamak gerek. Çok uzak bir zaman diliminde ve günümüz koşullarında algılayamadığımız son derecede zeki, insansı yaratıklar ya da fiziksel yapıları alışılmışın dışında canlıları anlatan bilimkurgu kitaplarının en öncmli handikapı inandırıcılıktan yoksun oluşlarıdır. Her şeyi bilimin çok sonraları, olanaksızı bile olası düzeye getireceği varsayımına dayandırmak işin kolaycı yönünü oluşturmakta, paradigmanın sınırını baskı altında tutan bu kurmacaların inandırıcılığını yitirmesi, uzay operası da uzay vvestern'i gibi bilimkurgunun basit versiyonu gibi alt türüne malzeme sunmak olmaktadır. Analojik bilimkurgunun başarılı örneklerini veren LeGuin, bu modelin eksik ve olumsuz yanlarının bilincinde olan bir yazar olarak, entelektüel ve çok yönlü kişilikli olması nedeniyle eksilerini gidermesini iyi bilmektedir. Bu nedenle bilimkurgunun alt türünü oluşturan western veya uzay operası olarak nitelendirilmekten kurtulmakta, en azından fantazya olmaktan sıyrılmaktadır. Ancak yine de Rocannon'un Dünyası (Rocannon's World) asla KaranLğın Sol Eli'nin düzeyini yakalayamamaktadır. Her ne kadar bir etnolog olarak, uzayın bir başka köşesinde ırkların yapısını araştırmakla görevli Rocannon'un tanımladığı insanımsılar çok farklı özellikler gösterselerde, westernleşmenin kalıbını kıramamakta. Yaşanılan serüven çizgi romanlarda çocuklan heyecanlandıran şematik kurgudan öteye gidememcktedir. Yaratılan mekânlar tarihsel materyalizmden yoksun ve Darvvin'den uzak kaldıöı an, metafiziğin boğucu atmosferinde çürümeye mahkumdur. Bu nedenle salt bir kişi üzerine oluşturulan öykülerde, sınıf ve ulusal farklılıklara göndermeler yapmak, bilimkurgunun önemini'yazarınca saptanır kılmakta. Rocannon'un Dünyası'ndaki uçan at gibi mitolojik unsurlar bilimsellik karşıtı gibi görünse de, ro mandaki budunların zekâ düzeylerine göre, bu tür kolaylaştırıcılara gereksinim duyulması bilimsel kaygı taşıyan okur için fazlasıyla şaşırtıcı olmakta. LeGuin'in bir başka özellifii ise temalar üzerinde kurmacalar oluşturmak. Yerdeniz Büyücüsü'nün son cildinde ölüm temasını işlerken büyüler dünyasının gizemli atmosferini yeğler, Karanlıöın Sol Eli'nde cinsellik temasında erkekler dünyasını eleştirir. Cinsiyetsiz bir dünyanın ya da cinselliğin bir baskı unsuru olmaması konusunda androjen bir bedenin olası konumunu işler. Dünyaya Orman Denir (The Word for World is Forest) adlı kitabında bir taraftan ekoloji kaygısını ön plana çıkartır, diğer taraftan rüyalar konusunu, yine paradigma yaratma kaygısını bastıran bir alt öğe olarak okurun ilgisini çekmeye yönelik kullanır. Düşlerin etkin olduğu bir kurgulamada ekolojik bir duyaruhkla, yeşil bir dünyaya içsel bir bakışı geliştirir. Kolonileştirilmiş, uzayın derinliklerinde, dünyadan 27 milyon ışık hızı uzaklıkta, rüyalarıyla son derece mutlu küçük insancıkların ormanlarla kaplı dünyalarında azgınlaşmış sömürüyle (dünyalı sömürgeci ve istilacılar buna gezegenin ehlileştirilmesi diyorlar) tüm değerlerin yok edilmeye çalışılması ve ormanlannın yok edilmesine direnen bu insancıkların mücadclesini anlatırken yazar, paradigma yaratmak alışkanlığından da vazgeçmiyor. Dünya dışı normlar yazarın vazgeçemediği unsurlardır. Klasik bilimkurgu yazarlarmın en tipik özellikleri yapıtlarında şaşırtıcı olguları bilimin olabilirliği içinde okuru ikna ederek ve hatta inandırarak anlatmalıdır. Olanaksız ile olasdık arasında at oynatırlar. Kimi zaman okur inandırıcı bulmazsa bile kafasının bir köşesinde olabilirliği üzerine kuskular da taşır. Bunun yanı sıra, özellikle bilimsel kariyerden yoksun birçok yazar böylesi bir kaygıya düşmeden bir iki tane yeryüzünde olmayan veya tanımlanamayan betimlemelerle yapıtının bilimkurgu olarak nitelendirilmesine olanak sağlayabilir. Ursula LeGuin'in Balıkçıl Göz (The Eye of the Heron) adlı yapıtının hemen ilk sayfasında kurbağaya benzeyen, toplu iğne başı kadar altın renginde üç gözü olan, tüylü bir top gibi durmadan şekil değiştiren Biltüne adlı bir hayvanı betimlemesi okuru hemen anında bilimkurgunun gizemli atmosferine çekmeye yetmektedir. Victoria adh uzak Dİr gezegene gönderilen suçluların dünyadaki toplumsal yapıdan kaynakîanan özellikleriyle sınırsaı ayrımlara girişimlerinin getirdiği savaşımı anlatır. Dünya dışı Dİr mekânda dünyasal bir mücadele Detimlenir bilimkurgu içinde. Mekân çok uzak bir gezegen olmasına karşın insanlar tümüylc bizden. Hepsi de suç işlemeye eğilimli olmalarına karşın, zamanla dünyadaki gibi sınıflaşmaya giderler ve toplumsal değişim hiçbir farklılığa ugramadan gerçekleşir. Suçlulardan aristokrat ve avam bir sınıfsal değişim kendini gösterir. Bilimkurcusal öğe ise sadece dünyada olmayan biltüne türünden canlı hayvanlar olur. Hayaller Şehri'nde (City of Illusion) bu kez bir uzay gemisi kılavuzunun belleğini yitirmesinin öyküsünü anlatır. Koordinatları çıkarıp uzay gemisinin rotasını saptayan Falk aynı zamanda çok iyi bir matematikçi ve astronomdur. Sekizinci aşamada oluşu onu son derece önemli kılmakta, çünkü bu aşamaya erişebilenler güncşin ve dünyanın uzaydaki yerini bilmekteler. Ama eğer bir de dünyaya savaş açan uzaylılar milyarlarca güneş içinde özellikle bizim güneşi yok etmek için arıyorlarsa... Islam mistisizmindeki dokuz derecelik sınıflandırma LeGuin'e esin kaynağı olmuş mu bilinmez ama, yapıtlarında paradıgmalar ve toplumsal/bireysel sınıflandırmalara yer vermesi okurun ilgisini çekmekte yeterli olmaktadır. Farklı mekârilarda alışılmışın dışında insansı türlerin serüvenlerini okumak her zaman için ilginç olmalı. 1970li ve 8()'lı yılldida I'Yamızlar La Grande Anthologie de la ScienceFiction adıyla otuz cilt kadar kitap yayımlar. Robotlardan uzaylılara, dünyanın sonundan mutanlara, gelecekten parapsikolojiye değin bilimkurgunun ilgi alanına giren her konuda özgün yazarların öykülerinden derleme yaparlar. Bu türün yazarları hayalleri içindc yer bulan her tematik konuda öykü yazarlar; kimi de uzman olduklan veya yoğunlaştığı dalda ürün vcrmeye çalışır. Örneğin Asimov'un robotlar konusunda veya geleceğin bir zaman kesitinde diğer gezegenlerin federasyonlaşıp imparatorluk oluşturmasında olduğu gibi. Bilim geliştikçe ya da bilim üzerine spekülasyon yapanların hayal dünyaları sınır tanımaz olunca ilginç kurmacalann yaratımı da o denli sınırsız olmaktadır. Özellikle bilim dergilerinde ve çoğu zaman popüler bilim dergilerinde paralel evrenler gibi henüz netlik kazanmayan konular bilimkurgu yazarlarmın ilgi alanlarında boy gösterirler. Bu anlayıştan kendini kurtaramayan Ursula LeGuin de Başlama Yeri (The Beginning Place) romanında bir başka mekâna açılan kapıdan geçen bir kasiyerin öyküsünü anlatır. Bir nehir kıyısında zamanın olmadığı bu kapıdan geçişin, bilinmemezlik söz konusu olunca insanı ürküteceği açıktır. Konu gizemli olunca, anlatılan konu sıradan olmamah düşüncesi ağır basar; ancak kitap beklentilere yanıt vermekten uzak kalmaktadır. Gizemli ve çoğu zaman fantastik bir beklenti içinde olan okur bu yapıtta daha çok aile içi dışlanmışlıktan bunalan iki yeni yetmenin psikolojik sorunlarının içinde kendini bulur. Psikoloji de bilimin bir dalı olduğuna göre bunda earipsenecek bir yön yok elbet. Ancak öyküdeki kurmaca DU yönden oluşturulmayıp gizemli, zamanın durduğu kapının ötesindeki insanların sorunları üzerinde oluşturulmuştur. Ursula LeGuin bilimkurguda Türkiyeli okur için bir soluk olmuştur. Sadece gençlere yönelik bir tür olma kuşkusunun ağır bastığı ülkemizde, yetişkinlerin de bu türden hoşlanabileceklerini göstermiştir. Bu nedenle gerçekten bilimkurgu okur potansiyeli LeGuin'le gelişmiştir, Asimov'a rağmen. • SAYFA 9 Bfflmkupgunun m atanı BuUeri gkJermek CUMHURİYET KİTAP SAYI 371