26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

^ıtrindekî Bizans Söylenceleriyle Osmanlı TarihiTârîhi âli Osmân/ Yusuf Bin Abdullah/ E/dal Sevınçlt/ Dokuz Eylül Yayınlan/ 271 s Kimdi Yusuf bin Abdullah?.. Babinger, şu bilgileri veriyordu: "24. Yusuf (Şevkî) Yusuf Edirneli'dir. Mahlası Şevkî'dir. II. Bayezid zamanında divan kâtipliği yapmıştır. Türkçe ve Farsça şiirleri vardır; bir divanı vardır. Ayrıca bir Târihi âli Osmân yazdığına hemşerisi Sehî (Tezkire, 81) ve daha sonraki Riyâzî tanıklık etmektedirler. Hayatının son günlerini Istanbul'da bir hastanede geçirdi. Galata mezarlığında gömülüdür. OM, III, 71'de avâmili fârisî adlı bir gramer eserinden bahsedilmektedir. Kâtip Yusuf aynı zamanda ünlü bir hattattı. Yazmalar: Târîhi âli Osmân, yeri belli değil; Divân, Berlin Devlet Küt. Yaz. or 8° 1630". Babinger'in "yeri belli değil" dediği Târîhi âli Osmân, önümde duruyor. Lâtifî'nin, "Abdullahoğlu", Babinger'in de haklı bir kuşkuyla "belki de dönme çocuğu?" deyişini asıl adıyla birleştirerek Abdullahoğlu Yusuf adını tamamlıyorum. Peki eldeki kaynaklar, mahlası Şevkî olan Yusuf bin Abdullah için neler söylüyorlar... Efdal Sevinçli bu ilginç tarihçiyi ve eserini sunuyor bizlere. Sümbül Sokağın Tutsak Kadını/ Atilla Dorsay/ Remzi Kıtabevi/ 294 s "Okurlarıma ilk kez bir Türkân Şoray kitabından ne zaman söz ettim, tam olarak hatırlamıyorum. Ünlü yıldızlar üzerine izlenimlerimi derlediğim "O Isimler, O Yüzler" veya yine ünlülerle konuşmalarımı derlediğim "Yüzyüze" adlı kitaplartmın önsözlerinde olabilir. Demek ki 1985'lerden beri... * Kiimht 1 İ Evet, böyle bir kitap kafamda uzun zamandır vardı. Yılmaz Güney'e adadığım "Yılmaz Güney Kitabı"ndan sonra, yine çok sevdiğim, çok takdir ettiğim, çok önemli bulduğum bir ikinci sanatçımız için bir tür monografik çalışmayı yıllardır yapmak istiyordum. Bundan çeşitli fırsatlarda söz etmiş ve kamuoyuna bir tür vaadde bulunmuştum. Ama bir türlü olmadı. Kısmet bugüneymiş." diyor Atilla Dorsay kitabının önsözünde. neral 1965'tebastldı. 1970'te yayımlanan ikinci şiir kitabı Bir Gün Mutlaka ise kuşağının öncü yapıtlarından biri olarak kabul edildi. Bunları 1974'te Yolculuk, Özlem, Cesaret ve Kavga Şiirleri, 1976'da Ne Yağmur... Ne Şiirler... izledi. 1980'den sonra bu kitabın yeni basımının kovuşturmaya uğraması, Barış Derneği kurucu ve yöneticisi olarak tutuklanıp bir süre cezaevinde kalması, aynca bir davadan 8 yıl cezaya çarptınlması üzerine, şair Paris'c gitti. Hakkındaki davaların Yargıtay aşamasında beraatle sonuçlanması üzerine Haziran 1989'da ülkesine döndü. 1995'te Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı seçildi. Ataol Behramoğlu ilerici sanatçıların, toplumsal bir olaydan yola çıksalar da bir olguyu betimlemekle yetinmemeleri gerektiğine, onu bir çıkış noktası olarak alıp, siyasal, toplumsal, ahlaki sorunları tartışmaya yönelmeleri gerektiğine inanır. Kendini emeğiyle yaşayan çoğunlüğa kardeş sayan bir sanatçının gerçekliği kavrayıp görev sayması gerektiği görüşünü savunur. Seçme Şiirler/ Oktay Rifat/ Adam Yayınlan/ 87 s Şiirle lise sıralarında uğraşmaya başlayan Oktay Rifat'ın Orhan Veli ve Melih Cevdet'le birlikte 1937'de "Varlık" dergisinde yaptıkları çıkış Garip olarak adlandırılacak şiir akımını doğurdu. 1941'de Orhan Veli'nin hazırladığı Garip adlı şiir kitabında onun şiirleri de yer aldı. Bu şiirlerde, kentte yaşayan sıradan insanların günlük yaşamlarına lirik olmayan bir biçimde yaklaşılıyordu. 1945'te yayımlanan Yaşayıp Olmek, Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler adlı kitabında, Oktay Rifat'ın bir yandan Garip çizgisini sürdürmeyi denerken bir yandan da geleneksel biçimlere döndüğü İ2İendi. 1952 ile 1954'te çıkan Aşağı Yukarı ile Karga ile Tilki adlı kitaplannda ise geleneksel söz sanatlarının söyleyişlerini, çağdaş yaşamdan görüntülerle dönüşüme uğratarak değerlendiriyor, ince alay dolu, eleştirel bir yaklaşımla, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı çıkıyor, ezilen insanlan savunuyordu. 1956'da yayımlanan Perçemli Sokak adlı kitabında anlamı zorlayan, anlamsızın sınırlarında dolaşan imgeci bir şiire yöneldi. 1969'da yayımlanan Şiirler ile Yeni Şiirler'de ise imgelemden özgürce yararlanarak özellikle doğainsan ilişkileri üzerinde durdu. Şiirde ulaştığı yüksek düzeyi sonraki kitaplarında da sürdüren Oktay Rifat, günümüzde çağdaş Türk şiirinin doruklarına varmış bir sanatçı olarak anılıyor. Seçme Şiirler/ Cahit Külebı/ Adam Yayınlan/ 70 s. Cahit Külebi'nin ilk şiirleri, 1938'de, Nazmi Cahit imzasıyla "Gençlik" dergisinde yer aldı. 1946'da ilk şiir kitabı Adamın Biri'ni yayımladı. Kent yaşamına uyum gösterme çabasındaki kırsal kesim insanının duygulannı işlemeyi 1949 tarihli Rüzgâr'da da sürdürdü. 1952'de yayımlanan Atatürk Kurtuluş Savaşında adlı yapıtı, Nevit Kodallı'nın Atatürk Oratoryosu'nun temelini oluşturdu. Cahit Kiilebi, yapıtlarında, yetişip içindcn geldiği ve çok iyi tanıdığı köy çevresine, doğaya, köy kökenli insanın duygularına, yaşantılarına, kentteki köylünün durumuna geniş yer vermiş, gerçekçi bir yaklaşımla ele aldığı konuları ustalıkla işlemiştir. Şiiri yapmacıktan uzak, iç tenlik ve sevgi doludur. Dışında kalmasına karşın çeşitli akımlardan, bu arada geniş ölçüde Halk şiirinden yararlanmış, yalın bir anlatımla sağlam yapılı şiirler yazmış ve çok sevilen bir şair olmuştur. Seçme Şiirler/ Edıp Cansever/ Adam Yayınlart/79 \ ilk şiiri 1 Mart 1944'te "Istanbul" dergisinde yayımlanan Edip Cansever şiirlerinde bireyin arayışlarını, umutsuzluklarını, uyumsuzluğa varan yaşam ilişkilerini yansıtmaya çalıştı. Çevresindeki insanların yaşayışlarını etkileyecek, dünyaya bakışlarını değiştirecek bir şiirin arayışı içinde, kapalı bir imge anlayışına yaslanan, bu yüzden de başlangıçta yadırganan, "anlamsız" diye nitelenen yapıtlar verdi. Gerçi şiirselüği düşüncenin alaca bölgeİerinde ararken kapalı söyleyişlerin sınırında dolaşıyordu, ama kesinlikle anlamsızlıktan yana değildi. Tersine şiirlerinde anlatmaya, hatta öykülemeye büyük yer veriyor, düzyazı olanaklarından, oyunlardan, konuşmalardan bol bol yararlanıyordu. Çağdaş şiir akımlarındaki gelişmelerle birlikte, yazdıklarının büyük oranda aydınlığa çıktığı görülerek bir düşünce şairi olarak nitelendi. Seçme ŞüAet/Melih Cevdet Anday/ Adam Yayınlan/'87 \ Melih Cevdet Anday, Orhan Veli ve Oktay Rifat'la birlikte, 1937'de "Varlık" dergisinde yaptıkları çıkışla, Türk şiirine yeni bir anlayış getirirken, ölçü ve uyak baskısını kırmak, halkın beğenisini arayıp bulmak, dize düşkünlüğünden kurtulmak gibi ilkeleri savunurken bile, karşı oldukları şairaneliğe yatkın yönlerini bütünüyle örtememişti. Garip'ten beş yıl sonra çıkardığı Rahatı Kaçan Ağaç'ta toplumumuzdaki yoksulluk, haksızlık gibi olgulan ince bir yergiyle ele alırken, bir yandan da geleneksel Türk şiiriyle uzak bağlar kurmaktan çekinmedi. 194749 döneminde, "Yaprak" dergisinde yayımladığı şiirlerinde toplumsal sorunlara bağlı konuları işlemeye ağırlık verdi. 1963'te Kolları Bağlı Odysseus yayımlandığında ise daha öncenin açık, anlamını kolay ileten, tadına kolay vanlan şiirinin yerini, temaları mitolojiden, söylencelerden gelen, kapalı, tadına güç vanlan bir şirin aldığı görüldü. Böylece şiiriyle, kimi görüşleri aktarmak ve yaymak yerine, yaşam, doğa, dünya, tarihsellik gibi felsefenin yüzyıllar boyu uğraştığı konularda yoğunlaşmak olanağını yakalamış, felsefeye bile öncülük edebilecek bir şiire ulaşmıştı. Melih Cevdet Anday'ın tüm şiirleri gözden geçirüdiğinde açıkça görülebileceği gibi, şairliği durmadan değişmiş, sürekli bir gelişme göstermiştir. Din Kuramıtnsanlaşma Siirecinde Din'in Oluşumu/ Georges Bataille/ Çevıren. M.Mukadder Yakupoğlu/ Göçebe Yayınlan/ 94 s. Bataille kitabında, hayvandan inGcorK<« llnuüllısana geçiş sürecini incelemekte ve DÎX KTÎRAMI bu süreçte dinin oluşum koşullarını araştırmakta. Insan çahşrna aracdığıyla hayvansallıktan kurtulmakta ama bu kurtuluş aynı zamanda onu varoluşunun özünden uzaklaştırmaktadır. însan din yoluyla kaybettiği öze yeniden ulaşmaya çalışmaktadır. Bataille bu özlü araştırmasında Hegel felsefesiyle antropolojik verilerin bir sentezini yapmakta. Bu sentez kutsal ile kutsaldışının karşıdığını içermekte. Kutsaldışı dünyada insan çalışma yoluyla kendinin bilincine vanr ama aklın düzenlediği sınırlar içerisinde kalır. însan tini bu sınır Iİ Seçme Şiirler/ llhan Berk/ Adam Yayınlan/ 79 s. Adam Yayınlan yeni bir şiir dizisine başladı. Şairlerin önceden yayımlanmış şiirlerinden kendi ya da en yakınlarının seçtikleri şiirlerden oluşan bu diziden şimdiye kadar yayımlanan altı tanesini aşağıda tanıtıyoruz. Dizinin ilk kitabı llhan Berk'e ait. tlhan Berk şiire, ilk kitabını da yayımlayan Manisa Halkevi'nin dergisinde başladı. 1955 yılına kadar yayımladığı şiirler ve çıkardığı kitaplarla gerçekçi bir şair kimliğinde göründü. Sözcükleri bütün kapsamlarıyla, "tarihçeleriyle" kullanma özelliği şiirini tkinci Yeni şiir hareketine yakın kılıyordu. Bu özellik daha sonraları gelişerek sürdü ve şairin özgün tutumu durumuna geldi. Giderek ikinci Yeni şiirinin öncüsü ve en güçlü savunucusu olarak anılmaya başlandı. Son dönem şiirlerinde cinsellik ve tarih ana temalar olarak belirdi. Çeşitli nesneleri, kent, sokak gibi olgulan ayrıntılı bir "kimlik kartı" somutluğu taşıyan biçimde şiirleştirdi. Seçme Şiirler/ Ataol Behramoğlu/ Adam Yayınlan/ 71s Ataol Behramoğlu'nun ilk şiir kitabı Bir Ermeni GeSAYFA 22 lan kabul etmez ve akıldışılığin içinde sınımzhğın kapılarını açmak ister. Bu kapılar kutsal bir dünyaya açılır. Bu dünya çekicidir ama aynı zamanda kutsaldışı dünya için çok tehlikelidir. Bu tehlikeli dünyanın temeli olan din yeniden akılcı sınırların içine çekilir. Böylece askeri düzen ve endüstriyel gelişme mümkün olur. 'Din kuramı', dinin özü olan şenliksel ve kutsal yapıdan akılcı, ölçülü ve kutsaldışı yapıya nasd ve hangi koşullarda geçtiğini göstermektedir. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 401
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear