Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Nisan ayı Salâh Birsel için sevgiyi simgeler, her şey sevgidir. "En zorlu bilim sevgidir. Çiçek sevgisinden, hayvan sevgisinden, halı ve kilim sevgisinden geçtikten sonra belfei insan sevgisinin kapısını da tıkırdatabilirsiniz. YILMAZ ÇONGAR laysama (ironi) deyince akıl tasıma bir de Fransızların "humour" sözcüğü düşer. Sanırım lngilizcesi de "humor"dur. Bizdc kimileri bunu, gülmece (mizah) ile karşılarsa da gerçekte bu "gizli alay"dır. Antresini konuya paldır kültür yapmaz. Bir köşcde "hayatı gitmiş, bayatı kalmış" lakırdılarla, Faşfaş Ayşclere (her şeye gülen kikiriklere), it dalkavuklarına, vıdıvıdıcılara, tintin gülücükler dağıtır. Frenkler, onu bir de "Düşgücünün neşesi" diye tammlar. Hümorist yani gizli alay yazan ise fantezisi olan, özgün bir canlılık taşıyan insan diye tanıtılır. Evet, bizim edebiyatımızda alaysamaya ne kadar az rastlanırsa, gizli alayla da o kadar az tokalaşılır. 20 Nisan 1992" Çok kişi günlük tutar. Genç kızlar sevilerini, tutkıılarını yazdıkları günlüklerini kilit altında gizlerler. Anahtarı da koyunlarındadır. Orta yaşlılar iş yaşamlarındaki sorunlarını dife gctiririer, emekliler çogunlukla yaptıkları harcamaları not ederler: "Yarım kilo kıyma 200.000 TL. vb." Salâh Birsel öyle mi ya! O da günlük tutuyor, ama yazınsal türden. 1949 yılında "Beş Sanat" dergisinde yayımlanan ilk günlüğünden bu yana okurlarıyla söyleşi halindedir. Dana sonraki günlükleri "Günlük" (1955), "Kuşları Örtünmck" (1976), "Hacivat Günlüğü" (1982), "Yaşlılık Günlüğü" (1986, Sedat Sinıavi Edebiyat Ö d ü l ü ) , "Aynalar G ü n l ü ğ ü " (1988), "Bay Sessizlik" (1990), "Nezleli Karga" (1991) adları altında yayımlanmış. "Yanlış Parmak" Salâh Birsel'in günlük türünden son yapıtıdır. 1992 yılını kapsar. Yapıt, yazınseverler için bir güzellemeler sergisidir. Içtenliği, arılığı ile okurlarını dinlendirir. Onları sanata bağlar. Her bölüm bitiminde damaklarında yazınsal bir tad bırakır. "Yanlış Parmak"ta sergilenen günlüklerinde Salâh Birsel, yeni yıla şiirle girer. 2 ocak günü Mustafa Köz'ün dizelerini mırıldanır: du dallarda yaralı yorgun kuşlar dururhüzünleri sana yakışırdı tutup sana tamamlarclım oysa git demiştin birgün git gelme(...) ha sonraki günlüklcrinden birinSALAHj i1 de Emil LudBinsa vvig'in "Portreler YANUS PAHMAK G a 1c ris i " n d c n Balzac bölümünü anlatır. 6 şubat akşamı televizyonda Levent Kırca'yı izler. Çok etkilenir. Duygularını bizlere şöyle yansıtır: "Böyleleri az yctişiyor, soy bir sanatçı, Sakız yufkasıyla börek açıyor." Şubatın ortalarına doğru bir gün yazarlardan yakınır:"Bizim yazarlarımızın çoğunda ince merak, ince görgü, ince örgü yoktur" der. Okurlar için de: "Bu ince beğcni okurlarda da yoktur. Daha doğrusu onlar böyle bir şcyin varlığından bilc haberli değillerdir" diye veriştirir. Sonraki birkaç gününü Ataç'ı anımsamakla geçirir. Yıllarca Ataç'ın yazılarını "Akşam"dan, "Ulus"tan, "Cumhuriyet"ten kesmiştir. Olümünden ye Salâh Birsel da Sonraki günlüklerinde, düzyazıya doğru giden ozanlara takıhr. Onların, "zartalaklı yani çalımlı ve süslü vürüyüşlerle, düzyazıya doğru ilerlediklerini" söyler, "doğrudan düzyazıya yapışsalar neyse ne, ama onu da yapmıyorlar" diye ekler. 19 martta hava çok soğuktur, eksi bir. Rüzgâr, yağmur hiç durmaz. Salâh Birsel'in gözlemi altında bir karga bütün gece tünediği dalda kıpırdamadan durur, sucuğu çıkar. Ay sonunda okurlarına, "Dilin ulaştığı noktadan geri kalmamayı" önerir, "neden" yerine "sebep", "anı" yerine "hatıra", "üzünç" yerine "hüzün", "evren" yerine "kainat", "koşul" yerine "şart" vb. denmemesini öğütler. "Yanlış Parmak! "la başlayan bir günlüğünde, (aynı adla başlayan bir başka günlüğü daha vardır) Mallarme'nin, Baudelaire'nin Cahit Sıtkı'lara, Ahmet Muhip'lere gelinceye dcğin Türk ozanlanndan pek yüz bulmadıklarını anlatır. Bunlar hele Halit Ziya ile Tevfik Fikret'i hiç açmazlarmış. Fikret'in yaşamı boyunca karşısında şapka çikardığı ozan Leconte De Lisle imiş. Halit Ziya ise Coppee'ye vurgunmuş. Ona karşı olanları şu ikilikle yere çalarmış: Yanlış parmak uzatma sakın öyle Beş ikiliöine bir benzek (nazire) söyle Nisan ayı Salâh Birsel için sevgiyi simgeler, her şey sevgidir. "lin zorlu bilim sevgidir. Çiçek sevgisinden, hayvan sevgisinden, halı ve kilim sevgisinden geçtikten sonra belki insan sevgisinin kapısını da tıkırdatabilirsiniz. Insanları sev." 15 nisan günlüğü "Şişedeki Zenci adlı denemesini yazmakla ne denli haklı olduğunu, Amerika'da zenci sorununun henüz çözüm Sevgi ayı IVisan' Yalnız "Halbuki odayı dolaşılmaz hale koyan masadır" dizesindeki masasını hiç unutmaz. 21 mayıs geccsi gözüne hiç uyku girmez. Sabaha dek Voltaire'nin Lettres Philosophiques (Filizofça Mektuplar)ını okur. Voltaire, yazarları uçucu baiıklara benzetir: "Biraz yükseklere çıksalar kuşlar onIarı parçalar, dcnize dalsalar balıklar yer" der. 25 mayıs:"Edebiyat ayrıntılardadır. Olayların kırıntılarında, insanlarla tokuşturulan küçük kahvaltılardadır. Tütünaltlarındatlır" der. Haziran başlarında Almanya'daki yazarların çağrılısıdır, fakat sağlığı nedeniyle gidemez. Aynı ay içinde, (çok önceden söz vermiş olduğundan) lzmir Karşıyaka'da, Hidayet Karakuş'lu, Hüseyin Yurttaş'lı yazın şölenine katıIır. Onur konuğudur, "hemşehrilik plaketi" sunulur, şiirleri okunur, yüceltilir. Bu ayın günlüklerinde Amerikalı yazar Anais Nin çokça görünür. O da günlük tutar, bu yönüyle Salâh Birscl'Ie özdeştir. Yazarımız bilgisayar çağında yetişmemiştir. Biriktirip zarfıara koyduğu, numara verdiği fişlerle çalıştığından çok sıkıntı çekmektedir. 8 temmuz, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun bir gözlemi: "Türkiye, bir kanepe üzerinde hareketsiz, düşüncesiz ve hiç kımıldamaksızın beş on saatini geçiren kimselerle doludur." Ağustos başlarında, birçok ünlü yazarın ilk birkaç yapıtını kendi paralarıyla yayımlattırdıklarını yazar. Henry Miller, Anais Nin, Rıfat Ilgaz, Necati Cumalı, Sabahattin Kudret, Ziya Osman Saba, kendisi vb. 22 ağustos günlüğünden bir alındı: "Bizim ozanlarımızın, öykücülerimizin, denemecilerimizin toplum içindeki duyumu varavarası, enikonu karışıktır. Ham gam hem'dir. Yıirekler acısıdır." Bundan sonraki günlüklerinde, Adnan Binyazar, ressam Ömer Uluç, Behzat Ay, Ercüment LJçarı, Konur Ertop, Doğan Hızlan, Inci Aral, Selim îleri, Oktay Rıfat, Cemal Süreya, Halit apın, Gandhi, Naima, Apollinaire, ustave Flaubert, Anatole Francc, Niko Kazancakis, daha niceleri günlerini bekleyip, okurların karşısına çıkarlar. Salâh Birsel yapıtının son günlüğünde okurlarına şöyle seslenir: "Yanlış parmak! Biz çokluk olmayacak işlerde ömür koşturuyor, pampır düşüncelere, dilimizi kıran, belimizi büken, akıl bir karış yukarıda girişimlere, kılçığı çok sevdalara yelken açıyoruz. Çevremizdeki uîu kalabalık, fasafiso mentereler de bugünkü güne yanlış yollarda at sürerek gelmişlerdir. Her yanlışı doğru bellemişler, düşedönük atılımları gerçek sanmışlardır. 'Aktöreye (ahlaka) bağlı kalıyorum' dedikleri an, aktörenin dışına fırlamışlardır. Evet, kimse uzatılan parmağın yanlış olduğunu, içinde yüzdükleri yaşam denizinin gözünde karatavuk ıcarası bulunduğunu sezememiştir. Yanlış parmak! (...)" Salâh Birsel ustanın bu yapıtı, günümüzün karmaşasından (terör, enflasyon, çevre kirlenmcsi vb.) bunalmış lcn dinginlik vcrici ilaçlar gibidir. "Yanlış Parmak"ı okuyan sevgili yazınseverlerin yüzlerindeki mutluluğu görür gibiyim. • Son günlük Salâh Birsel'in son yapıtı Gıizellemeler sergisi "Yanlış Parmak" lenmediğini" anlatır. Nisan'ın ilerleyen günlerinde Sabahattin Kudret'in üstün belleği, Abdülhak Hamit, Makber'ini yazarken Şeyh Galib'in Hiisnü Aşk'ından mı esinlendiği, Ahmet llaşim'in 1924'te Fransa'da iken, gençliğini uzaktan sıtma nöbetleriyle mıncıklayan sanatçıları vakından tanımak isteyince başına gelenler, Hüseyin Cahit Yalçın'ın kendine "öykünmeci" diyenlere yanıtı ve daha nice benzerleri günlüklerihe konu olur. Nisan sonlarında kargalar yine sahnededir. Salâh Birsel penceresinden, kavaktaki yuvasında bir yavru görür, loğusa karga ve babası, yavru kargayı beslemektedirler. Salâh Birsel'in bir arkadaşı da uykusuzluktur. Henry Miller de Fransız ozanı Blaise Cenurars da büyük uyku S Daha sonraki günler arkadaşları Mallarme'dir, Dante'dir. Akşam üstlcri Yakup Kadri ile söyleşir. 14 ocakta "Benim de iyisinden derlenmiş, altnmış, katlanmış, kıyıya çekilmiş, sulanmış, kurııtıılmuş sözcüklerim vardır. Yalnız ben onları salt sözcüklerden değil, daha çok okuduğum kitaplardan devşirmişimdir" der. Birkaç tanesini de sıralar: Elkuştı (sevgili), şipdudak (incedudak), zivil (uykusu Kaçmış), Tırandaz (kibar), tütünaltı (kahvaltı), hekelek (şişman) vb. CUMHURİYET KİTAP SAYI 342 di yıl sonra bu kesikleri kitaplaştırmaya karar verir. Yapıt, Türk Dil Kurumu yayınları arasında "Söyleşiler" adı altında sunulur. Salâh Birsel, Ataçla ilgili günlüğünün sonunu şöyle bağlar: "tştc böylc! Günlükler zaman zaman anılara dönüşüyor. Tatlı ve gönül hoplatan anılara. Ataç bir bilge gibi yaşamıştır. Ama toplum, insanların bir bilge gibi yaşamı sürmesini istiyor mu, istemiyor mu? Gerçckte her şey, herkes komparsita." Şubat ayını Tannenberg Utkusu'nun komutanı, Alman marcşalı, cumhurbaşkanı Poul von Hindenburg'la bitirir. Onun 1914 yılında, emekli olduğu halde, yeniden orduya çağnlıp, nasıl ordu komutanlığı yaptığını anlatır bizlere. Mart ayı günlüklerinde Lord Byron boy gösterir. Büyük ozan her şeyi hot be hot anlatan bir sanatçıdır. Ne ki; onun da karısı olümünden sonra tüm anılarını yazdığı defterleri yakmıştır. 14.,mari günü Modajda. I Peron Sanat Lvı nın onur konuğudur. Uzun sureli bir konuşma yapar, şiirleri okunur. suzlardandır. insancıklanmız için, reçetelerde ^örü 1 Mayıs tşçi Bayramı aynı zamanda Bahar Bayramı'dır da. Birsel bu kavram kargaşasını günlüğünde enine boyuna işler. 1992'de 73 yaşında olan yazarımız belleğinden yakınmakla birlikte çoğu zaman da bu durumu doğal karşılar. Uçucu baiıklara "Yanlış Parmak" Günlük: 1992/ Salâh Birsel/ Günlük. l'J92/Adam Yayınları/125 s. SAYFA 7