05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

0 K U R L A R A "Çok küçük yaşta şiir yazdım. Hiçbirini beg'enmedim, saklanıadım. Bilmem inantr tmsıntz? tlk graklık şiirlerim 'Adamın Biri'ndı'kiler, belki bir kaç tane daha vardır. Hiçbirini ne biliyorum ne ammsiyorınn. Anımsadığım, babannn ölümü sırasında yazdıg'ım 'Ihtiyar Katır' adlı şürle, 'Uzanacağjtm bir ilah gibi/Üstümden beyaz kuşlar uçacctk' gibilerdcn bir iki dizc. Ailem roman okunıamda etkili olmııştıtr. Türkiye'de sanatçı için büyük kolaylık var. Biraz şiire hcves edcn bir lafebesi, biraz da girişken olursa hcmen tamnıverir. Ben yayın yönünden hiçbir güçlüğe uğramadım. M. Cahit, N. Cahit, Cahit Külebi takma adlanyla 193 7"de başladığım şiirler kolayca dikkati çekti." Cahit Külebi'yle 1977 yılında gazetemizde yaytmlanmış bir ' söyleşiden aldık bu saürlan. llk şiirlerini 1937 yılında yazdığı düsünülürse altrnış ytldır şiir^ yazıyor Cabit Külebi. Şimdiye kadar yayımladıg'ı kitaplannın saym ise 10'danfazla. Kendine özgü bir söyleyişle halk şiirinden beslenen, Anadolu insanını yaşatmnt, doğayla ilişkilerini, acuanm dile getircn Cahit Külebi, şimdiye kadar kazandığı ödüllerin yanına geçtiğimiz günlcrde Cumhurbaşkanhğı Kültür ve Sanat Ödülü'nü de ekleycn Cahit Külebi'ye bize güzellikler dolu şiirler fcazand/rdtğı için teşekkür ediyor ve daha uzun yıllar yaratmasını diliyoruz. Bol kitaplı günler!... TURHAN GÜNAY Anadolu'nun solan rengi f MURAT KÜÇÜK Yakup Bilge'den "Süryaniler" Tanıyamamak, anlamamak Ortaçağ boyunca halkların kaçınılmaz yazgısıydı belki. Zihniyetlerin aynı iklimlerde aynı coğrafyalarda buluşması imkansızdı. Sünnet ehlinin Aleviler'e dair yaygınlaştırdığı "mum söndü" öyküleri ya da Rumlar'ın Yahudiler için ortaya attığı "kan iftiralan" toplumların çok çabuk kandığı görkemli yalanlardı. Aydınlanma'nın akılcılığı, modernizmin insanlığa sunduğu yeni kavramların yararlı etKisiylc, bütün bu hikâyeler eskisi gibi rağbet görmüyor belki ama şu yaşadığımız "hızlı" dünyanın iletişim devrimine rağmen bir türlü iletişemeyen bizler için birbirimizi tanımak, anlamak çereği hâlâ önemli ve yakıcı.Yakup Bilge'nin geçtiğimiz günerde Yeryüzü Yayınlan'ndan çıkan 'Süryaniler' aalı kitabı, böyle bir tanışma için kapı aralıyor bizlere. H abitat ile güncelleşen yerleşme sorunları içinde ele alınan "bir arada yaşama" bu topraklarda genellikle trajik öykülerlc dolu oir birikinıdir. Yüzlerce yıl yan yana durmuşuz ama bu yan yana durmak çoğu kcz yan yana mcvzilenmektcn öteye gitmemiş. üsmanlı'dan günümüzc farklı topluluklar, "öteki" için önyargılarını ürctip çoğaltmayı sürdürmüş. Birileri hep asıl saymış kendısini. Kendince oluşturduğu rercranslarla çağrılar çıkartmış öbürüne. Tanıyamamak, anlamamak Ortaçağ boyunca halkların kaçınılmaz yazgısıydı belki. Zihniyetlerin aynı iklimlerde aynı coğrafyalarda buluşması imkansızdı. Sünnet ehlinin Aleviler'e dair yaygınlaştırdığı "mum söndü" öyküleri ya da Rumlar'ın Yahudiler için ortaya attığı "kan iftiralan" toplumların çok çabuk kandığı görkemli yalanlardı. Aydınlanma'nın akılcılığı, modernizmin insanlığa sunduğu yeni kavramların yararlı etkisiyle, bütün DU hikâyeler eskisi gibi rağbet görmüyor belki ama şu yaşadığımız "nızlı" dünyanın iletişim devrimine rağmen bir türlü iletişemeyen bizler için birbirimizi tanımak, anlamak gereği hâlâ önemli ve yakıcı. Yakup Bilge'nin geçtiğimiz günlerde Yeryüzü Yayınlan'ndan çıkan 'Süryaniler' adlı kitabı, böyle bir tanışma için kanı aralıyor bizlere. Güneydoğu'da ve Istanbul'da 15 bini biraz askın cemaatin Sümer'de yitip giden tarininden günümüze küçük bir bakış olanağı buluyoruz. Kitap, Helen dünyasının, antikçağm düşünce akımlarını önemli düşüniirlerini Islam dünyasına tanıtan Süryani uygarlığının cdebi ürünlerine, Mardin'in, Midyat'ın taş evlerini, kiliselerini yaratan mimarisine, gümüş ustalığına ve daha bir dolu ince hünere dıkkatlerimizi çekiyor. Ve biz bir kez daha anlıyoruz yurdumıızun, hepimizc ayrı ayrı "yurt" olan yurdumuzun zenginliğini, doyulmaz güzclliğini. Olmadı! Birlikte yaşamayı beceremedik! Binlerce yıldır yaşadıklaıı topraklardan u/.ak diyarlara savrulııp gittiler. Gidiyorlar. Şcmon'un ninesi köyde bir başına dirense de annesi, babası, kardeşleri çoktandır Almanya'da mülteci olarak yaşıyor. (]udi dağının ccviz ağaçları, Midyat'ın ldil'in bağlan, köylcr, manastırlar geride kaklı hep. ise tüm öteKİİerle birlikte son Süryaniler'in sığındığı bir ada şimdi. Ama durun. "Dünya kenti" üzerine kozmopolit hoşgörü masalları beklemeyin hcmen. Tüm miüi hezeyanlara, haksızca çıkartılan faturalara rağmen ve şimdilik tutunmaya çalışıyorlar. Başkaca bir şey değil bu. Hatırlayın lütlen! Onlar gelirken birileri çekip gidiyordu bu şehirden. 67 Kyliil'le, Kıbrıs olaylaSAYI 351 SüryaniUygarfeğı imtiyaz Sahibl: Berin Nadi :• Basan ve Yayan: Yeni cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.ş. < Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç cenel Yayın Koordinatöru: Hikmet Çetlnkaya CYazılşleri Müdürleri: Ibrahim Yıldız (Sorumlu) , Dinc Tayanç o Yayın Yönetmeni: Turhan Günay: Crafik Yönetmen: Dilek llkorur o Reklam: Medya c CUMHURİYET KİTAP Bu, bir taşı cihan dcğer şehri Jstanbul nyla ani göç travmaları yaşayan Rumlar'ın bırakıp gitmek zorunda kaldığı Tarlabaşı'ndaki evlerc verleşti çoğu. Üstelık bu güzef şehre gelen ler için kcndi köykri, şehirleri çok daha güzeldi. Niye bıraktılar oraları! Hem bu şehir de mutlu etmiyor onları. Çoğu Avrupa'nın yoluntı tutmuş, tutuyor. Bugün artık Mardin ve Midyat'ta 2 bin 500 Süryani kal dığını belirtiyor Bilge. Sadece 7 yıl önce bu rakam 8 bin imiş. lerini ön plana çıkarma isteği belirdi; kimIşte göçe ilişkin çarpıcı rakamlar. Tek balikleri vurgulayacak yeni simgeler arandı. şına köyden kente göc olgusuyla açıklanBu süreç hâlâ da bitmiş değil. Diasporadamamalı bu durum. Bölgede yaşanan traieki Süryaniler, sorunlarının günden güne di önemli etken, ama asıl olarak Süryaniler arttığını düşünüyor ve buna yönelik sosyal Müslüman ve giderek daha homojen bir ve siyasal yapılanma arayışlarını devam etcoğrafyada başka bir dine ait olmanın tiriyor. Süryani aydınları bu yeni yapılan"bedelini" ödemek zorunda bırakılıyorlar. maya uygun ideolojiyi yaratmak için tarihlerini yeniden yorumluyor." (s. 10) Fütursuzca kol gezen taassup ve acımasız açgözlülük, gece indiğinde ahırlarına, Köken tartıştnatan damlarına, avlularına dek sokuluyor. Asurlu olduğunu söyleyenlerle, AramiUzüm bağlan, bahçeler yağmalanıp tanrip ler'i tarihsel çıkış noktası olarak kabul ediliyor. Şimdi boş, bomooş köyler var oneden tartışmaların farklı siyasal kültürel lardan kalan. Bırakıp gitmişler. Önce Iseğilimler içerdiğinin altı özellikle çiziliyor. tanbul sonra Avrupa. Bilge, Istanbul'da Kilise ve genel olarak "muhafazakar" aytutunmaya çalışan Süryanilerle ilgili dınlar, kökenlerini Aramiler'e bağlamakta önemli veriler sunuyor. dırlar. Isa'nın müjdesini ilk kabul eden bu "Istanbul'da 10 binin üzerinde Süryani topluluk kendisini diğerlerinden ayırıp yaşamaktadır. Bu Süryani nüfusun yüzde Süryani olarak nitelendirmiştir. ikisi ekonomik vönden çok güçlüdür. SaAsurcular" ise tarihte Sümer, Akad, Bahin oldukları işletmeler orta ve büyük ölbil olarak bilinen tüm Yukarı Mezopotamçckli işletmelerdir ve çok sayıda işçiyi isyalılar'ı, Hıristiyanlıkla birlikte Süryani, tihdam etmektedirler. Nüfusun büyük bir Nesturi toplumlarını kucaklayıp ortak bir kesimi ise, yaklaşık yüzde 63'ü ekonomik kimlik oluşturma çabasındadır. Bu çaba, yönden orta ve ortanın üstündedir. özellikle Avrupa'da yaşayan Iraklı, TürkiBu kesimde üretim erkeklerin elindedir yeli, îranlı Süryani, Nesturi ve Keldaniler genellikle, kadınlar ise dışarıda üretime için siyasal bir yönelişin de ifadesidir. Ankatılmazlar. Erkekler, kendilerine ait olan cak Bilge'ye göre son yıllarda köken tartışişletmeleri (daha çok kuyumcu, konfeksimaları nızını yitirmiştir ve ortak paydalaryon atölyeleri vb.) çalıştırırlar. Bunlar kenda birleşme yolları aranmaktadır. • dilerine genellikle birkaç da yardımcı işçi tutarlar. Nüfusun geıiye kalan bölümü ise, Süryaniler, Anadolu'nun Solan Rengi/ yaklaşık yü/de 35 i ekonomik yönden zaYakup Bilge/ Yeryüzü Yaytnları/ htanhıd yıftır. Bu ailclerde erkeklerle birlikte ka/ 12Ss. dın da üretime katılır. Çeşitli atölye ve tabrikalarda işçi olaDUZELTME: rak çalışırlar." (s. 95) TUYAP bu \<ıl da Kitap Yuarımn 'Onıtr Kitap, Süryani Yazarı'nı honu alan bir kitap yaytınladt toplumunun kendisiÇok Katmanlı Duyarlıklar Yazarı W.RlDE ni tanınılama çabasıCi:i.AL.19X7'Jc fazıl llüsnü Dağlarca'vl,/ na, ccmaat içindeki başlayan bu Jizide çıkan kıtaplan sayıu köken tartışmalarına 10'u buldu. Sırasıyla Nadir Nadi, Turhan Sclçuk, Aziz Ncsin, Melih Ccvdct Arrday, da eğiliyor. Yaşar Kcmal, Rı/at Hgaz, Adalct Ağaoğlu. "O/.ellikle eski llhan Sclçuk vv son olarak Pcrıdc Celal. Sovyetler Birliği'nin Alpay Kabacalı'nın hazırladığı bu kttapçökmesi ile ortaya çılarda Onur Yazarı ya da Onur Sattatçısı scçilen kiji bütün yönleriylc kan yeni milliyetçifik tanıtıltyor vc yapıtlarından örnekler sunuluyor. akımı küçük nalklaPcrıdc Celal hitahının bölüm ba^lıklan şöyle: Yaşamı vc Yapıtlan, rın tekrar ön plana Yapttlan Üzcrinc Yazılanlardan Seçmeler; Yajamı, Sanatt, Yapıtlan çıkmasına neden olÜzerine Kendi Açıklama vc Görüşlcrt; Pcdrıdc Celal'le Söyleşı; Yapıtdu. Bu durum hem larından Örnekler; Fotograflarla Yaşamından Kaıtler. diasporoda yaşayan TÜYAP'ın bir kültür hızmcti olarak 2500 adct bastırdığı, piyasaya hem de Ortadoğu'da vcriltucycn bu kitapta ycralan, Alpay Kabacalı 'ntn Pcrıdc kalan Süryaniler'i ctyaptığı söyU'iiyi gcçcn sayımızda sunnıu^tuk. kiledi. Kendi kimlikSAYFA 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear