25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Avdınlanmamızın bip önciisü MUSTAFA GUNAY acıt Gökbcrk için, dil bilinci kadar tarih bilinci de önemlidir. Bıı nedenle Cumhuriyct dcvrimlcri ain tarihimiz içindeki yerini ve değerini aydınlanmacı bır bakışla yorumlamıştır. Gökbcrk'e görc, "Dil Dcvrimi Atatürk devrimlerinin ayrılmaz bir öğesidir. Şu nun için: 13u devrimlerin dayanağı aydınlanma görüşüdür. Aydınlanma da, insanın yolunu kendi aklıyla aydınlatrnası, kültürünü aklın ürünü olarak bilgilerle kıırup geliştirmesi demektir." Macit Gökberk, felsefekültür ilişkisine oldukça öneın vercn vc bu alanın sorunlanyla da ilgilencn bir felsefecidir. 1923 devnmiyle birliktc temellcri atılan yeni kültürel oluşumlarla felsefe arasında kop maz bir bağlantı bulundugu inancıyfa, akılcı vc aydmlanmacı bir tutum içindc düşüncelerını ıfadc cder. Ona göre, "böylece günümüzün başlıca özelligi "bir aydınlanma kültürii içinde bulunma" olmuştur. liKsanın değer ölçülerini diıı vc gclcnektc aranmayıp, bunları ak lın ışıgıyla aydınlatmak ıstcmcsi dcmek olan "aydınlanma" dinden ba ğımsi7 bır dünya kültürii oluştur mus ve gittikçe dc oluşturmaktadır Ayuınlanmadaki bu dünyaya dönük bir kültür istcncinin (...) bizi ilgilcndiren, bırbırıyle bağ\lantılı iki sonucu olmuştur." Macıt Gökberk, bu iki sonucun, "ulus" denilen insan toplulukJarının tarih sahnesiııe çıkması ve Aydınlanma görüşünün yeryüzünün ölçüsünde yaygınlık kazanma yoluna girmesi olduğunu belirtir. Bilindiği gibi Rönesansla birliktc, dinsel inanca dayanan yaşam ve evren anlayışı geçmiştir. Yani aydınlanma döneminde felsefe, hem kendini (soruları ve yanıt arama çabalanyla birlikte) ycnidcn konumlamış ve hem de Ortaçağın dünya görüşüyle hesaplaşması çerçevesinde yeni bir insan ve dünya yorumu getirmiştir. Felsefe bu çağdaki tarihsel ve toplumsal değişimleri yorumlayıp kavramsallaştırmıştır. Felsefe 18. yüzyılda Batı'da belirginleşen yeni değerlerin hem tanımlayıcısı hem de olayların yönlendiricisi olmuştur. Ortaçağda bireysellik anlayışının olmadığını, bunu Rönesansın getirdiğini ifade eden Macit Gökberk'e göre, Aydınlanmadan önce ne insan olarak tek kişinin, ne de toplumun bireyselJiği söz konusudur. Bunların hcpsi, Hıristiyan dini, Hıristiyan kilisesi denilen cvrenscl bütün içinde erimış, kaynamış ya da eritilmek, kaynaştırılmak istenmiştir. Röne sansla birlikte, tek insanın yanında insan topluluklannın da bireyselliği anlayışı ortaya cıkmıştı. Batıda bircye verilen değel, bireyın özgürlüğü, Macit Gökberk üzerine M 1 5 Ağustos 1993 tarihindc yitirdiğimiz Macit (iökbcrk, ilk felscfecilerimiz arasında yer alır. Türkiye'dtr felseii düşünccnin oluşup gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bir dilde felsefcnin oluşması isc bclli bir dil bilinciyle yürütülen çalışmalara bağlıdır. Macit (îökberk de, bu düşünccden hareketle, hep bir dil bilinciyle etkinlikte bulunmuş ve felsefe kültürümüzün oluşmasına önemli katkılar sağlamıştır. Başlıca yapıtları arasında şunları sayabiliriz: Kant vc Herder'in Tarih Anlayışları, Felsefe Tarihi, Felsefenin Evrimi, Değişen Dünya Değişen Dil. hepsi bu gclişmenin sonucu olmuştur. Bu isc bizdc özelliklc cksik olan bır şeydir. Macit Gökbcrk'e göre, bizdc felsefenin ortava çıkmamasının başlıca nedeni, hiçbır zaman gerçek anlamda bir özgürlük ortamının bulunmaytşıdır. Gerek sosyal, gerekse sosyolojik anlamda bir özgür lük ortamı, lkinci Meşrutiyct'ten bu yana, yavaş yavaş gelişıniştir. Cumhurivet döneminde felsefenin oluşabilmesi, tstanbul Ünivcrsitcsi fclscfc bölümündc büyük reformlar yapılması, bunların tümü Cumhuriyetin getirdiği özgür ortamın bir sonucudur. Macit Gökberk'e göre, "Aydınlanmanın getirdiği bilgi demokrasisi, kültür değerlcrinin herkese ulaşması gerektiği ilkesi, ulusal dillerin kültür dili olmalarını da zorunlu kılmıştı. (...) Ulusal diller yeni ay dınlanmacı kültürün başlıca yayılma ve ycrlesme aracıydılar. Aydınljıınıanın kaı ^ısında olan din ve leodal kalıııtılaı ya da cşitçiliğc aykırı düşuncnlcr ulusal dılın gelişmesıni dc cngcllcmcyc çalışmışlardır. Âncak boyıına dana çok bilgi ve bıffiili ki şiyi gcrcktircn çağdas uygarlık ilcrledik çe, ulu.sal dillerin kültür dili olnıaları d.ı kaçınılmaz olmuştur." Yaklaşık iki yuzyıldır Batıya yonclmış oldugumuzu söyleyebiliriz. Barıya yönclmiş olmayı, bır Batı Doğu kültür karşılaşması olarak anlayanların bulunduöunu belirten Gökberk'c göre, buradaki karşılaşma yalnızca Batı ve Doğu kültürlerinin karşılaşması değildir. Çünkü burada karşılaşan Batı kültürü, yani Hıristiyan Batı kültürü ilc Islam kültür çevresidır. Bu iki kültür çevresinin ortak özellikleri, Akdeniz kültürü icınde ortaya çıkmış olmalarıdır. Gökberlc'e göre, iki yüzyıldan bcri karşunıza çıkaıı, birçok sıkıntıya ncdcn olan, bunalımlarımıza yol açan vc hatta bugün bile sarsıntısı içinde bulıınduöumuz bu "Batılılaşma" denilen şey aslında, tslam kültür çevresi Ortaça^ düzeninden Batı kültürünün, buııdan dört yüzyıl önce geçmiş oldugu Yeniçag düzenine gcçme siKintılarıdır. Burada karşımıza çıkan da kültür çatışmasından çok, çağların ve zihniyetlerin çatış ması olmaktadır. • Macit Gökberk kendisiyle yapılan bir söyleşidc aynı konuda şöylc demekte: "Batılılaşma dediğımiz şey, bizde bir Ortaçağ'dan ayrılıp oir Yeniçağ'a geçmedir ya da böylc bir oluşumdur. Ortaçağ demek de, diııe dayaJı bir dünya demektir. Şimdi biz dc, batılılaşırkcn, dinc dayanan bir dünya düzeninden, akla dayanan bir dünya düzenine geçmek zorundayız. Bu dönemde de felsefe, bir kılavuz rolündcdir, yani bu yeni dcğcrlcrc, yeni normlara dayanak ve destek olacak ilkeleri aydınlatma durumundadır. Bu noktada Aydınlanmayla bağlantı kurabiliriz. Türk devriminin bir aydınlanma dcvrimi olduğunu kabul edersek, felsefenin de, bu süreç içinde aynı yönde geliştiğini düşünebiliriz." Macit Gökberk, felsefenin önemli görevleri ve sorumluluğu bulunduğunu da belirtir. "Bu çağların çatışması karşısında felsefeye düşen büyük işler vardır. Felsefe, burada, Yeniçağ'a gcçisin koşullannı gösterecektir. Ne demektir Yeniçağ? Ne demektir Ortaçağ? Ycniçağ'ın düşüncesi ne, zihniyeti ne, ilkeleri ne? Işte felsefe böylesi soruları yanıtlaına bakımından aydınlatıcı bir rol oynayabilir." Batmın Rönesansta geçirdiği bir gelişmeyi, büyük bir gecikmeyle geçirmek zorunda olduğumuzu söyleyen Gökberk'e göre, "Rönesanstan bu yana, batı kültürüne kılavuz olan, yol gösteren dünya görüşü aydınlanmadır. Aydınlanma, yaşamanın kurallarını, ilkclcrini aklın ışığıyla bulmak, aklın eleştirısindcn geçirmek ve ona göre davrantnak anlamına gclir. Biz de böyle bir durum içinde olduğumuzdan, bizde CUMHURİYET KİTAP SAYI 290 Bahya ve Aydmlanmaya Yönellş SAYFA 14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear