22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Şükrü Caner'in şiirleri: Çığlık Feneri Gölgem ağır geldi kuşlara cinayet ve cinnet terk et bakışlarımı Ya da bir başkası: elbet bir cinnete aittir her şey her ^ey kaybolmu^ çocukJar cennetinin umulnıaz çtglıkJarıyia küpürüyor gizlicc ney sesleri yalnızca gözü kanlı bir peygambere aittir Ama belki, bunların hepsini kendinde birlestiren bir üstkavram olarak ölüm izleği ue, birçok şiirinde ağırlıklı ve acı verecek ölçüde yoğun işlenmiştir. Sanki, "derin ve görünmez yaralar" taşır, "kanayan kahkanalarda/yorgun atlar" götürür yüzünü. Onun şiirinde yaşam, gündclik yaşantılara, cürümeye yenik düşer. Bu bildigimiz fiziksel yasam, yaşantı değildir. Yürekliligi, doğrulugu, saflığı, ataklığı, inancı simgelcyen bir ideal yaşamdır. Artık, "hayat bağışlanmaz Dİr hatadır/ ölümse küçük bir şaka". Çiinkü, sıradan bilincte "hayat" biitün bu tiksindirici yaşantuann başka bir adından ayrı değildir. Oyle ki, Caner, bildiğim bu ilk ve tek kitabıyla, kendi şiirini ve kendi yaşantısını da ölüme mahküm eder. Anne karar verip kalemini kıranlardanım resmin silinnıedi bakışlarımdan denizin yüzünde ateşler yakıp o büyük soruyu soranlardanım sesin çekilmedi iç sularımdan... Neden kalemini kırmıştır? Sorduğu "o büyük soru" nedir? Yoksa, "bafilıliK yeminleri" ettiği, olmayan kalabalıklar mı? "Iç sularındaki ses mi ona bu soruyu sordurmustur? Yalan mıydık sanki/ bunca kalabalık" derken bir kırgınlığı, bir düşkırıklığını ve kendince anlattığı Dİr öfkeyi mi dile getirmektedir? Niçin . Coethe Alman edeblyatının büyük Ismi. Aijk ızdırabı vc kavu!?amama acısı, bır büyii etkısı uyandırmıs., onları ölünıe götiirmüştiir. "Wahlverwandschaften"itı kaynakları üzcrinc bir arastırma yapan Max Morris, öldürcn a^k (Licbcstod) motıvını Goethe'nın bu Şark masalındanı aldığinı tespıt etmiştir (Max Morriv Über die Quelle der Wahlverwandschaften, In: Goethe Stuicn Bed.l, Bcrhn 1879, s. 129). Arastmcının dayandığı paralellık, romanda da masaldaki ilk bakışta aşk, taraflardan birınin evli oluşu bu yüzden umarsızlık ve aracılann boş yere çare bulmaya çaiışmalan ve ölümle son bulmadır; keza gömülme törenindeki merhamettır. Harun Reşid, sevgililere ortak mezar yaptırmış böylece de halkın saygısını kazanmıştır. "Wahlverwandschaften"a dönelim. Romanın sonunda yer alan, Ottilie'nın yemek içmekten kesilmesiyle vardığı son, yani ölünı, Şark masallarında aslında çok rastlanan bir sondur. Keza eserde karşılaştığımız "kader" işaretleri, akılla yönlendirilemez bir hayata, dolayısıyla mııcizelere inancı gösterir. Goethe'nin kişide veya olaylarda ortaya çıkabildiğini belirttiği "das Dâmonische", daymonik şey, olağanüstülük, bu romanda söz konusu olan aşkta ve Ottılie'dc yansır. Zaten daymonik olanın rutkularda, aşkta en belirgin olarak ortaya çıktığını Eckermann'la sohbetlerinde de söylemiştir(5Mart 1830). Şimdi "Wahlverwandschaften" romanının büyük hayranlık uyandıran o mükemmel kurgusuna geliyorum. Figürlerin dünya görüşü ve mizaçlannda ifadesini bulan kutupluluk ve ıroni, söz konusu romanın odak motıfi aşkın ışlenişinde de mevcut: Tabıatbilimlerine dayanarak somut bir kimya formülüne indirgenen çaprazlama ask, aynı romanda masalsı, daymonik yani tabıat üstü güçlerle de açıklanıyor. Böylece Goethe, ıkı karşıt dünyâ görüşüne aynı anda hayat hakkı tanıdığını edebiyat diliyle kanıtlamış oluyor. * Konyu'ıla duzenlcnen Uhıslararası Mevlâna ve Goethe Kongrcsı'nde 4 Mayıs 1995 günü sunulan hildiri metnidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 275 Caner'in şijrinde felsefi bir dcrinlik vardır. Idcal insanla gerçek insan; yaşayan, ncfcs alan, yalan söyleycn, ihanct eden insan yan yanadır. I Icr gün karşılaştığımız, konuştuğumıız, dokunduğumuz insan edindiği maskelerle dolaşmaktadır. Ve "ikiyüzlü, şarlatanlar senfonisi" söylemektedirler bir ağızdan. EMİNE DİLEK vveıg, Dünya Fikir Mimarları acllı kitahının I. cıldinde Hölderlin'le ilgili bölüme şöyle başlar: "Yeni, ondokuzuncu yüzyıl, gcnçligini sevmemiştir." Yalnızca ondokuzuncu yüzyıl ve yalmzca Avmpa mı 5 Gençlik kııral tanımaya pek yanaşmaz; daha doğrusu kendi kurallarını getirir. Ve asıl önenılisi, yasanı kıskançlıfiı üretir ortayaş üzerindekilere elden gicleni ve ele geçirilemezi çağrıştırır. Işte bu yüzden sevilmez gençlik. I lele benim ülkemde! Hele sokakları dolduran bilisiz çogunluklar tarahndan. Ve bu çoğunluklar gençligin kendisine benzemesi, ateşliliğini, yüreklilığinı, duyarlılığını, inançlılığını yitirmesi için elinden geleni yapmıştır. Z "ses/gcçme gecemin içjnden kaba sorula rımı parçalayarak/ (...)/ Sorma içimdeki bıçak izini/ sar gözyaşlarımın soğuk resmini." diye başkaldırmaktadır? Caner in şiirinde felsefi bir derinlik vardır. Idcal insanla gerçek insan; yaşa yan, nefes alan, yalan söyleyen, ihanet eden insan yan yanadır. Her gün karşılaştıgımız, konuştuğumuz, dokunduöumuz insan edindiği maskelerle dolaşmaKtadır. Ve "ikiyüzlü, şarlatanlar senfonisi" söylemektedirler bir ağızdan. Aslında "ifadclcr gücünü yitirir yüzyüze konuştukça/ her ses sonuçta amaçsızhğını ispat etmistir." insan uydurulan masallara tutsaktır, "kimse görmek istemez/ aynaların kırık köşelcrinde çoğalan yalancı sokakları." zaman bile aynada yansır, bir aldatmacadır. Buradaki ayna "yansıtma" imgesini çağrıştırarak, ideolojinin ve sanıldıgının tcrsine, uzaklarda ve dışarda olan bir yabancı nesnenin dcğil, gündelik yasantıların tüm boyutlarında var olan bir bilişsel ve duyusal prizmanın kendini anlatır. Eylülsüz Bir Düş, Künyesinden Hatıralar Döküldükçc Bir Suskun Şehrin, (Adnan Özer'e adanmış) Cehennem Scbepleri, Zaman Kapısı, Tesadüflerin Tarihi ve Sen, Ses Bırak Peşinıi, Köprü, Kötürüm Sebep vb. gibi şiirfcrindc öylesine çarpıcı dizeler var ki, ncpsini burada aktarmak olanaksız. Ama, bu kitabı tanıtmak için beni dürten de, raslantı sonucu okuduğum ve büyük tad aldığım bu dizeler değil mi? Şükrü Caner şimdi ne işle ugrasıyor, "bu irtsanların yaşayan ölüsünde' akrabası var mı, yok mu bilmiyorum. Hâlâ (evet hâlâ!) şiir yazıyor mu, onu da bilmiyorum. Ama yazıyorsa, bu kitabındaki Caner'i aşamamışsa, sıradan bir yaşantıyı omuzlarında taşımak zorundaysa, uilcrim başka kitabı çıkmaz. Ve yine dilerim, bir yayınevi "Çığlık Feneri"nin yeni baskılarını yapma yürekliliğini gösterir. Kuşkusuz şair, izin verebilecelc yürekliliği gösterirse. Son söz yine kendisinin. (...) insanın kendisi uçurum olunca yanaştığın her şey sana düşer bak uğuldarsın günlerce bir kuş çarpar duvarlarına çırpınırsın oir rengi kurtarmak için sorarsın neden ömrü daralır konuştukça insanın. Çığlık Feneri/ Şükrü Caner/ Puhu Kitaplan/ 1987 Şimdi saydam bir yürek taşırım göğsiimde bu insanların yaşayan ölüsünde akra bam yoktur Soguktur gccelerin kırık büyüsündc gözlerim Şimdi kapılarda düşer alnım Sabrımda sebep çoktur Şimdi sormasınlar fikrim nedir değişcn bir jey yok imzam bu yazgınm aleyhindedir. Basıldıktan dokuz yıl sonra Şiikrü Caner'in Çığlık Feneri'ni okurken, dönüp dönüp yeniden okurken seksen sonrası gençliğin bu yazgıya kırgınlığım, bu yazgıya başkaldırışını ve aynı zamanda bu yazgıya yenilgisini duyumsamamak olanaklı mı? Caner'in ^iiri ihanetlere, cinayetlere, cinnctlere itilen gençli^in çıglıgı. Bu nedenlc olacak Id, dört imge inanct, cinayet, cinnet ve çığlık bu şiirde oldukçd sık kullanılır: Ihanet bir kez bağışlatır tahtını imkansız sevgiler vardır SAYFA 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear