Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
mesini biliyor! Ama bir sanatçı böylesi zor durumları içinde yaşamış olduğu toplumuıı bireylcrine açmak, yaymak, duyurmak, göstemıekle zorıınlııdur. Budur yazarın, sanatçının görevi, kuş eıvıltılarıyla oyalanıp imgelerc dalmak değil, Anton Çehov'un bir yanıtmda vuıguladığı gibi! Sanatçı olguların, olayların görünmez yanlannı anlatmakla yetinnıemeli. Bu olay ve olguları özdeş zamanda görünür bir duruma getirip yansıtmakla da görevli! tnsan kendini tütnden göremez. Nc yapar? Boy aynasının karşıstna geçer, kendini eninc noyuna seyreder! Sanatçı, iyi bir anlatıcı olmaktan başka; iyi bir yaratıcı olmak, "bu budur" de mekle görevlidir topluma karşı. Delioğlan oyununun 15. sahnesinde kentsoylu bayan Çiçek elindeki kitaptan kimi tümceleri okuı: "... Yaşam hep kötü olmaz, çünkü kötünün karşıtı iyidir. (...) Bize düşen görevimizi iyi yapabilmektir. Yaşamı güzelleştirmek insanın kendi elindedir. Insandan başka hiçbir güc yeryüzünü yönetemez, iyi ya da kötü duruma getiremez. Oyunlarda mııtlıı sona varmak güç değildir. Fakat yaşamın katı gerçekleri arasında güçlükler vardır. Sömürünün, açlığın, savaşların olmadığı bir yeryüzü sannesi kurana dek görev başına! (...) Ben burada gerçek sevgiyi buldum. Doğanın kucağında yaşamanın, özgürce yaşamanın güzelliğini tadıyorum, kendi şarkımı söylüyorum..." Bu bir aydınlanma! Bu kentsoylıı ba yan, Anadolu ınsanmın arasına katılınca kendi sözlcri olmasa da kitapların yansısıyla durumu nc dc olsa anlayabiliyor. Bu oyunda, yaşamın yanmda gerçekleri yansıtan yazarların büyük işlevi olduğunu da okuyucuya göstermiş oluyor. Oyunda bu bölümle bir ileri atılım var, eylem var, "bu budur" demek var! Tbplumlar bireylerden oluşıır ama bi reyleri, bireylerden oluşan toplumu gidilmcsi gereken tekerlek izine oturta cak olan da yazarlar, sanatçılardır. Gerek olan da halkın içınden gelen yazar ar, sanatçılar halka öncülük etmekle görevlidir. Halk yaşamla birliktc yaşamın binbir acı ve sıkıntılarıyla voğrulmuş durumdadır. Onların gereklerini, gerçeklcrini anlayacak olan da her za man cıkarlarına bağlı kentsoylıı siyasacılar değil; halkın içinden gelen nanıııs lu sivasacılar, yazarlar ve sanatçılar, ozanlardır. Delioğlan oyununun sonlarına doğrıı, olavlar geliştikçc; Delioğlan'a uygulanacak danışıklı dovüş ve yıldırma cylemlerinin veginleştiği bir anda seyireilerdcjj biıi oyıına katılmak isteverek: " Once sizinle tartışmak istiyorum!" der. Oyunculard.ın Sivri: " Neyi tartışacağız? Sizin için oyunu durduramayız!" Ama scyircının anlatmasına engel olunmaz. Seyirei konuya giıer: Seyirei: " Olumsuz tipler olarak ikiniz de abartılısınız. Delioğlan'a karşı CUMHURİYET KİTAP SAYI 295 etmiş olduğıı olaylar karşısında, eylemci insanlığının gücüylc oyuna katılıp öbür oyuneulara gerçekleri açıp yayıyor. ()vun yazarı Aydın Doğan'ın ovuna, seyircilerdcıı birini ıle katnıasi, bu eyleınsel öıge (motil), onun ne denli özgün ve gıiçlü bir sanatçı olduğunu da gösteıip kanıtlıyor. Halktan biri oynanan oyuna katılıp di'ıiçuncesini söylüyor. Bu da özgün bir açılını, oyunu olıımlu doğrultusuna oturtmak amaeıyla. Ozdes anda halkın bu özümleyicisine düşün me, konu^ma hakkı veriyor. Bir yazar, bir sanatçı olarak böyle bir eluıum, onun topluma olıımlu baki!; açısını; ayrıca yazarın, sanatçının birieik lolünii de beliıleyip açıklamış, oluyor. Bizim de öteden beri savunduğıımuz gibi (bkz. Tanrılar Neyi Yarattı) ' sanatçı dan "bu budur" diyen kişidır. Yonetimin yu larlarını elinde tutanlant bu budur demek zorıında ozanlar, yazarlar, kısaca bütıin sanatçılar. Doğan da Delioğlan oyunund.ı bıınu uyguluyor bütun gücıiyle... Rus oyun, roman, öykü yazarlarından Anton Çehov (18601904) şöyle diyordu: "Ben ya/.arsaııı halkın acılarını dile getirmeliyim. Insan haklarından konuşmalıyım. Biz bunu söyledikçe insanların oniinde görevimizi yapmış olacağız..." Yazar olnıaya karar vercn bir genci de sçöyle öğutluyordu: "Yazın, gücünüzün yettiğince çok yazın. (...) Sahne, yazarların idam sehpasıdır ama, oyun da yazmalı. (...) Ne görüyorsanız, ne duyuyorsanız onu anlatın, inanarak içtcnlikle anlatın... Yazar, cıvıldayan bir kıış değildir. Yaşamım, düşüncem, çektiklerim öykülerimde yansımalıdır. Gerçek bir yaşam olmayınca, onun yerini düşler alır..." Ahton Çehov gıbı, Aydın Doğan da yeni bir toplum olma çabasını ıılkemizde en ivi sefgıleyıp yansıtan az bulunur sanatçı'.ırıniızdan. Maksim Gorki (18681936) de insanın varlıgı, her^evin yaratıcısı olduğunu belirler: "... lnsanoğluna dünyanın yaratıcısı ve etendisi olduğu, yeryüzündeki biilün iyiliğin ve kötülüğün sorumluluğu nu taşıdığı öğretilmelidir. (...) tlgisiz, kaygısız bir sanat yoktur, olamaz..." Yazar Aydın Doğan, öykiileriyle olduğu gibi özgün, ilginç ovunlarıyla da gerçekliğe yeni bir anlam, yeni bir eanlılık getirmiştir. Arap, Fars, Osmanlı kırnıası değil claha öneeleıı de beliıiediğimiz gibi yalın bir dillc kurar yapıtlarını. ()ntla dilin örgüsüj anl.ırım en yüksek aşamasına..ulaşır. Oykü saııatının ustalanndan Omer Seyfettin'in ya lın, öyküye yatkın dili onda daha da arılaşıp durulur. Düşüneelerini yansıtı verir birkac sözcükle özentisiz bir dille yapmacığa kaçmadan... Oyun sanatçıla rınuzın bu yapıtı gözden kaçırmamasını, biran öncc sannelerırnizdc sergile mcşini bütün yüreğimle dilerim. Ülkemizin ner zanıan imrendiğinıiz aydınlarından bir Aziz Nesin, bir Doğu Perinçek ve bu değerlerin yanıbaşında birçok aydın yazar, Profesör ve doçent lerimiz var. Onlara yürekten saygı duyuyoruz. Ama bunların dışında kalan profesör, doçent, yazar, ozan ve sanatçılarımızın gerçeklere eğilmelerini, bu aydınlanma savaşımında onurlu bir aydın olarak insanlık görevlerini yapmalarını, seslerini duyurmalarını diliyoruz. Bu gün ülkemiz, bütün Türkiye karanlıkla ra gömülmek ü/eıe Gerçek uygarlıklar her zaman susarak değil; bilinçli atılımlar, çalısmalarla kurulur. Gerçeği ^u ki; Anadolu, Anadolu halkı, bütün Türkiye 1200 yıldan beri dipsiz masallarla bile bile uyııtulmuş, bugünkü yazıklı duruma sokul nıuştur. Çıkarlarına düijkün din adam ları, siyasa dincileri; Anadolu lialkını çöl uydurularıyla uyutarak egemenliklerini bu kör masallar üstiine kurmuslardır! Atatürk dönemi bir yana, özellikle 1950'den bu yana ve 1200 yıldan beri Edirne'den Ardahan'a bütün Anadolu sömürülüp sünepeleştirilmektedir! Bu yüzden ülkemizin bütün yazar larını, ozanlarını, kısaca bütün sanatçılarını aydın profesör ve doçcntlerimizle birliktc halkımızı aydınlanma savaşımına çağırıyorutn. Însan olarak da hep birlikte görevimizi yapalım!.. Bu satırları yazdığımız şu günlerdc (Ttınrau/. 1995) Aydın Doğan; yazmadığı bir yazının Yaba Yayınları arasında çıkması nedeniyle Ankara'da hapisha nenin karanlık duvaıları arasında basın suçundan yatmaktadır. Yalnızlığı, kimsesizliği, acıyı daha çok tatmak için! Ama unutmayalım, yazınımı/.ın biı Çehov'u olduğunu Aydın Doğan'ın!.. Bir vazar, bir ozan, bir sanatçı yalnızlığa, kimsesizliğe batarak, acı ve kaygılara boğuldukça güçlenir; kabaran tı>praklar, baharda yağmurunu alan buğday tarlaları gibi!.. • dın (/) Aydı Dogfin. Dchoglaıı vc Difccr ı. ">ovn>ı ttrı. >ovn>ı, YnhıiY Ank 199 5 (2) Abdullah liıza lirgiivvn Anaınız bd &lciııjtş Bızmı, s 10BcılrciJJıı/lrr, İst V)HH, GcrcckS.Y. (3) AbJııllnb Rıztı Ergiivcıı Yonrılar Heyı Yarallı, \ 107 IV), Bcr/ııt Ya\ın ları, ts/.Vm SAYFA 13 Aydmlanma savaşımı çekinmedcn, korkma Halka önciUük etmek tutumunuz çok katı. Ondaki doğruları görmek istemiyorsunuz. Gerçeklerden kaçıyor, aşırı dışlamalarla kendinizi çokca oynuyorsunuz..." Bu konuşmasıyla Sivri kıırnazta yaptştıi'if yanıtını: " Öykü böyle. Bu yazarın sorunu. (...) Bunun dışına çıkamıyoruz...' Seyirei; " Yani bir kuklasınız öyle mi?" Seyirei'nin oyıına katılması onaylanırsa, gerçekleri böyleycce^ine soz verir. Oyuna katılır. Seyirei; " Olguların muhasebcsini yapmadan Delioğlan'ı dovmeye kalktınız ve birden yıldızlarınız birleşti. Bunu da iyi bulmadım. Ben orada başka şeyler bekliyordum..." Oyuneulardan S,işko: " Delioğlan bana bir sepet dolusu para vermişti, düşiinebiliyor nuısunuz? Nasılsa meşe yaprağından oluyor diyerek çabuk harcayıp tükettim. Bunun gizini Delioğlan biliyor dedim, yine paraya geldim..." Seyiıci güler: " tnandınız mı? Gerçekleri görmüyorsunıız. Çünkü gözünüzü hırs biirümiiş. Delioğlan ayırdında olmadan; özündc doğruları, gerçekleri anlatıyor..." ()yun oynanırken, scyircinın tanıklık Yeni bir toplum olma çabası